Haberler

Dha İstanbul Bülteni - 2

(Geniş Haber)1- KILIÇDAROĞLU: BANTLARI YAYINLAYIN AMERİKALILARI MAHCUP EDİNCHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu,"Afrin'de operasyonlar yapılıyor.

(Geniş Haber )

1- KILIÇDAROĞLU: BANTLARI YAYINLAYIN AMERİKALILARI MAHCUP EDİN

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu,

" Afrin'de operasyonlar yapılıyor. Yapılmalı mı? Evet. Hiçbir itirazımız yok. Kahraman ordumuza sonuna kadar güveniyoruz. Karda, kışta mücadele ediyorlar. Kimin için terörü önlemek ve bu ülkede herkesin huzur içinde yaşaması için. Bu mücadelenin yanındayız. Bu mücadelenin yanındayız; ama beyler bundan rahatsızlar"

"Efendim neymiş 'Trumpla konuştuk'. Güzel, konuş. İtiraz var mı? Yok, hayır. Anlatacaksınız gerçekleri. Teröre karşı mücadele zorunludur, evet. Orası farklı açıklama yapıyor, burası farklı açıklama yapıyor. Ben de diyorum ki; eğer açıklamada farklılık varsa bantları yayınlayın kardeşim. Bantları yayınlayın Amerikalıları mahcup edin"

Haber : Gülseli KENARLI - İhsan YALÇIN - Kamera: Harun UYANIK / İstanbul DHA

İstanbul'da katıldığı bir toplantıda konuşan CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Zeytin Dalı Harekatı'na ilişkin, "Bu mücadelenin yanındayız" açıklamasında bulundu.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İstanbul'da "Yerel Yönetimler ve Adalet" konulu toplantıda konuştu.

Konuşmasına adaletin önemine vurgu yaparak başlayan Kılıçdaroğlu, "Beni üzen 21. yüzyılın Türkiyesi'nde adalet arayışı. Çağdaş uygarlığın yakalamak için mücadele eden bir Türkiye. Yani demokrasisini geliştirmek için mücadele eden bir Türkiye'de biz adaleti tartışıyoruz. Bazen deniyor ki 'efendim adalet var, neden konuşuyorsunuz?'. Konuşuyoruz çünkü adalet yok. Adaletin olmadığını biliyoruz. Yargıç ne demek? Hukukun üstünlüğüne inanan, vicdani kanaatine göre adalet dağıtan kişi demektir. Bütün demokrasilerde adaleti dağıtan kişi yargıçlardır. İddia makamı vardır savcı, savunma makamı vardır avukat, iddialar vardır, savunmalar vardır. Yargıç oturur, hukukun üstünlüğü, anayasa ve vicdani kanaatine göre bir verir ve deriz ki, 'adalet gerçekleşmiştir'. Hatta o kadar ileri gidiyoruz, sadece o yargıcın verdiği kararla sınırlı değil, 'o da hata yapabilir' diyoruz. Bir üst mahkeme, olma bir başka üst mahkeme, o olmaz Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne kadar insanlığın adalet arayışı sürüyor. Ama biz daha yolun başında adaleti tuzla buz ettik. Geldiğimiz nokta bu" dedi.

"TÜRKİYE'NİN EN BÜYÜK VE EN TEMEL SORUNU, BU ÜLKEDE ADALET YOK"

Kemal Kılıçdaroğlu, "Eğer yöneten adaleti hakime değil de kendisine bırakmışsa,  adaleti ben dağıtırım noktasına gelmişse adalet iflas etmiştir. Az önce söyledim adaleti dağıtan yargıçtır, onun eğitimini görmüştür. Suçluyu belirleyecek olan hakimdir; savcı değildir, avukat değildir. Ama günümüzün Türkiyesi'nde suçluyu belirleyen siyasi otorite. Bir kişi kalkıp diyor ki 'falan kişi suçludur, haindir'. Savcılar harekete geçiyor, yargıç onun söylemlerini kararına geçiriyor ve karar çıkıyor. ve biz diyoruz ki bu adalet var; bu ülkede adalet yok. Türkiye'nin en büyük ve en temel sorunu; bu ülkede adalet yok. Hangi partiden, görüşten, inançtan, kimlikten olursa olsun bütün vatandaşlarımızın üzerinde mutabık kaldığı konu; bu ülkede adalet yok. Biz bunun mücadelesini veriyoruz, adaletin mücadelesini veriyoruz. Adaleti kendim için ve sizler için istemiyorum; 80 milyon için adalet istiyorum. Doğmamış çocuk için de adalet istiyoruz. Ana rahmindeki çocuk için de adalet istiyoruz. Bizim gibi düşünmeyenler için de adalet istiyoruz. Adaletin iflas ettiği bir ülkede bırakın demokrasiyi devlet yoktur. Devleti var eden adalettir ve liyakattir. Bunlar ayrı sözcükler olsalar dahi biri birini tamamlayan kavramlardır" dedi.

"CUMHURİYET HÜKÜMETİNİN BM'YE KENDİNİ İHBAR ETMESİ DEMEKTİR"

"15 Temmuz darbe girişiminde sonra Birleşmiş Milletlere (BM) bir yazı yazıldı, 21 Temmuz 2016'da. Birleşmiş Milletler Medeni ve Siyasi haklara ilişkin uluslararası sözleşme, Türkiye'de taraf" diyen Kılıçradoğlu, "Bu uluslararası sözleşmenin 13 maddesine çekince koyduk. Yani dedik ki 13 maddeyi OHAL döneminde askıya alıyoruz. 'OHAL ilan ettik, bizde darbe girişimi oldu, bu sözleşmenin 13 maddesini uygulamayacağız'. 2 madde var ki çok ama çok önemli ve bunun üzerinde üzülerek ifade edeyim hiç kimse durmadı. Adil yargılama, Türkiye Cumhuriyeti hükümeti BM'ye verdiği dilekçede 'ben OHAL sürecinde adil yargılama yapmayacağım' diyor. Ben söylemiyorum, Türkiye Cumhuriyeti hükümeti söylüyor. Kimin aracılığıyla söylüyor, Türkiye Cumhuriyeti BM temsilcisi Halit Çevik imzasıyla söylüyor. Şimdi biz dönüp de dünyaya, uygar dünyaya 'bizim ülkemizde adalet var' diyebilir miyiz? Kendimiz itiraf etmişiz, altına kapı gibi imza atmışız, 'biz adil yargılama yapmayacağız' diyoruz. Bir başka madde daha var, 'tutulanlara insanca davranmayacağız' deniliyor. Yani tutulanlara, yani hapse atılanlara, yani sanık olanlara, henüz mahkum değil bunlar. Hakim kararı çıkmamış. Tutulanlara insanca davranma kuralı var. 'Ben tutulanlara insanca davranmayacağım' deniliyor yani 'işkence yapacağım' diyor. Bunun üzerinde de yeteri kadar durulmadı. Hani bizim anlı şanlı medyamız var ya, CHP bir şey söylediği zaman oturup sabahtan akşama kadar CHP'yi nasıl eleştiririz diye yazanlar var ya,  siyaseti sadece CHP'yi eleştirerek, kendisini tatmin edenler var ya bu iki madde hakkında kalem bile oynatamadılar. Ne demek tutulanlara insanca davranmayacağız? Ne demek işkence yapacağız? Türkiye Cumhuriyet hükümetinin BM'ye kendini ihbar etmesi demektir. 'Bizim ülkemizde adalet yok, bizim ülkemizde adaletin olmamasının yanında, biz ayrıca tutulanları insan yerine koymayacağız ve insanca davranmayacağız' diyor. Gerçekten de son derece acı, dramatik" şeklinde konuştu.

"ŞAHIS DEVLETİ VARDIR"

Kılıçdaroğlu, "Eğer iktiran sahip olduğu bir belediye var ise İl Özel İdaresi bir karar alıyor ve idarenin mal varlıkları belediyeye veriliyor. Normal mi? Evet normal. Çünkü İl Özel İdaresi Belediye'nin gitmediği kırsal bölgelerde de hizmet veriyor. Büyükşehir olunca ne olacak, büyükşehir kırsala hizmet götürecek. Düne kadar o hizmeti götüren araçların normalde belediyeye devredilmesi lazım. İktidar partisinin olduğu yerler de valiler bunu devrediyorlar, güzel. Ama CHP'li bir belediye varsa devredilmiyor. Bize de dönüp 'biz adaletle ülkeyi yönetiyoruz' diyorlar. Hadi canım sizde, ne adaletle yönetiyorsunuz, baskıyla şiddetle yönetiyorsunuz. Devlet adaletle, bilgiyle, birikimle, liyakatle, danışmayla  yönetilir. Devlet kinle, öfkeyle, bilgisizlikle, ön yargı ile yönetilmez. Eğer devletin bütün kurumlarını bir kişinin iki dudağından çıkacak bir söze teslim ediyorsanız, orada parti devleti de yoktur, şahıs devleti vardır. Bugün Türkiye'nin geldiği nokta, parti devletini aşmış, bir aile devletine, şahsi devlete dönmüştür" diye konuştu.

"İKİ HÜKÜMET VAR. BİR SARAY HÜKÜMET, BİR BİNALİ YILDIRIM HÜKÜMETİ"

Kemal Kılıçdaroğlu, "Siyasi otorite yargı üzerindeki gücünü öyle ileri bir noktaya götürmüştür ki, en alttaki hakim en üstteki hakime 'ben seni tanımam, senin kararlarına uymam' diyor. Anayasa böyle yazıyormuş. İyi de anayasa askıda. Anayasası yürürlükte olmayan bir Türkiye'deyiz şu anda. Hangi anayasa? Yargı bağımsızdır diyor, hangi yargı bağımsız? Hukukun üstünlüğüne göre karar verilir, hangi hukuk? Daha acı olan ise hangi hükümet? İki hükümet var. Bir saray hükümet, bir Binali Yıldırım hükümeti. Biri yasal diğeri gayri yasal" dedi.

"BANTLARI YAYINLAYIN AMERİKALILARI MAHÇUP EDİN"

Kılıçdaroğlu sözlerini şöyle sürdürdü:

"Afrin'de operasyonlar yapılıyor. Yapılmalı mı? Evet. Hiçbir itirazımız yok. Kahraman ordumuza sonuna kadar güveniyoruz. Karda, kışta mücadele ediyorlar. Kimin için terörü önlemek ve bu ülkede herkesin huzur içinde yaşaması için. Bu mücadelenin yanındayız. Bu mücadelenin yanındayız; ama beyler bundan rahatsızlar. Bunu gayet iyi biliyorum. Biz ülkemizin selameti için ülkemizin güvenliği için biz önce biz demiyoruz. Biz önce Türkiye diyoruz. Bu ülke hepimiz için çok değerli ve önemli. Türkiye Cumhuriyeti sınırları pergelle, cetvelle çizilen bir ülke değildir. Her karışında bu ülkenin insanlarının kanı, acısı, gözyaşı vardır. Milli Kurtuluş Savaşı boşuna verilmemiştir. Demokrasiyi yüceltmek için verilmiştir. Bu ülkede eşit yurttaşlığı getirmek için verilmiştir. Bu ülkede birlikte kardeşçe yaşayalım diye verilmiştir. Bakıyorsunuz açıklamalar yapılıyor. Aralarında büyük farklılıklar var. Efendim neymiş 'Trumpla konuştuk'. Güzel, konuş. İtiraz var mı? Yok, hayır. Anlatacaksınız gerçekleri. Teröre karşı mücadele zorunludur, evet. Orası farklı açıklama yapıyor, burası farklı açıklama yapıyor. Ben de diyorum ki; eğer açıklamada farklılık varsa bantları yayınlayın kardeşim. Bantları yayınlayın Amerikalıları mahcup edin. 'Ey Trump sen yanlış söylüyorsun bak bantlar burada' deyin. Niye gizliyorsunuz bunu?"

"ADALET İÇİN YAPMAYACAĞIMIZ HİÇBİR ŞEY YOKTUR"

Kılıçdaroğlu, "Bu süreçten beni en çok üzen Dışişleri'nin açıklıkla devre dışı bırakılmasıdır. Dışişleri Bakanı geziyor; ama etkisiz eleman. İstediği kadar gezsin. Konuşuyor istediği kadar yöneten kim? Bu milletin yetki vermediği saray hükümeti. Şimdi ben bu eleştiriyi getirdiğim için yine onların bütün kanalları bütün gazeteleri, bütün televizyonları üstümüze üstümüze gelecek. Sanıyorlar ki onlar gelecek, biz geri adım atacağız. Hiç kimse endişe etmesin 80 milyon vatandaşıma sesleniyorum; hiç kimse endişe etmesin istedikleri kadar baskı kursunlar, istedikleri kadar üstümüze gelsinler adalet için yapmayacağımız hiçbir şey yoktur" diye konuştu.

Görüntü Dökümü:

----------------------

-Kılıçdaroğlu'nun konuşması

26.01.2018 - 11.33 - Haber Kodu : 180126024

26.01.2018 - 11.34 - Haber Kodu : 180126025

26.01.2018 - 11.35 - Haber Kodu : 180126026

====================================

2- İSTANBUL'DA TARİHİ ESER KAÇAKÇILIĞI OPERASYONU: 242 PARÇA TARİHİ ESER ELE GEÇİRİLDİ

Haber: Çağatay KENARLI, İstanbul DHA

İstanbul Kaçakçılık Suçlarıyla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri geçtiğimiz 2 hafta boyunca tarihi eser kaçakçılarına yönelik 5 farklı operasyon düzenledi. Yapılan operasyonlarda 9 kişi gözaltına alındı. Ele geçirilenler arasında  Sümer kültürüne ait 152 takı seti, Asur ve Akad dönemine ait 10 silindir mühür, Selçuklu ve Osmanlı Dönemi'ne 78 ait eser, Bizans Dönemi'ne ait 2 eser yer alıyor.

SÜMER DÖNEMİNE AİT TAKI SETİ

Kaçakçılık polislerinin ele geçirdiği altın takı setinin Alacahöyük kazılarında ele geçirilen setlerle benzerlik gösterdiği ve Sümer Dönemi kraliyet ailesine ait olduğu belirtildi. Ele geçirilenler arasında  Bizans Dönemi'ne ait Hz. Meryem ve kucağında Hz.İsa tasviri bulunan arka tarafında ise baş melek Cebrail'in bulunduğu kireç taşından yapılmış tarihi eser de yer alıyor.

BİZANS DÖNEMİ, ASUR VE ATAD DÖNEMLERİ ESERLERİ

Ele geçirdiği parçalardan biri de Bizans Dönemi'ne ait 'Ticaret' simgesi olarak bilinen 3 kilo 300 gram ağırlığındaki Athena Heykeli şeklindeki ağırlık olduğu öğrenildi. Asur ve Akad Dönemi'ne ait ilk yazı örneklerinden hiyeroglif yazılarla yapılmış 10 silindir mühür ele geçirilen nadide eserler arasında bulunuyor.

SELÇUKLU HÜKÜMDARI ALPARSLAN'IN MİĞFERİNİN BENZERİ

Polis ekiplerinin yaptığı operasyonda ele geçirilen nadide eserler arasında Selçuklu dönemine ait bin yıllık işlemeli bronz kazanlar, işlemeli sürahiler ve Selçuklu Hükümdarı Alparslan'a yakın komutanlarından birisine ait olduğu değerlendirilen miğfer dikkat çekti.

TARİHİ ESER KAÇAKÇILIĞINDA DEAŞ VE PYD İZİ

Ele geçirilen pek çok tarihi eserin Suriye ve Irak'ta müzelerden ve saraylardan terör örgütü DEAŞ ve PYD'li teröristler tarafından çalındığı ve yurtdışına kaçırarak örgütlere bu yolla yüksek meblağlarda kazanç sağladıkları ileri sürüldü. Polis ekiplerinin yaptığı araştırmalarda şüphelilerin eserleri aldığı kişiler ve öncesindeki kişilere yönelik yaptığı araştırmalarında terör örgütleriyle tarihi eser ticaret yapan yabancı uyruklu kişiler olduğunu belirlendi.

OPERASYONLAR POLİS KAMERASINDA

Kaçakçılık Suçlarıyla Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerinin tarihi eser kaçakçılarına yönelik yaptığı operasyon polis kameraları tarafından görüntülendi. Bazı şüphelilerin operasyonlarda gözaltına alınması görüntülere yansıdı. Operasyonlar kapsamında gözaltına alınan 9 şüphelinin Vatan Caddesi'nde bulunan Kaçakçılık Suçlarıyla Mücadele Şube Müdürlüğü'ndeki işlemleri devam ediyor.

Görüntü Dökümü

----------------

-SERGİDEN GÖRÜNTÜ

Sümer kültürüne ait takı seti

Asur ve Akad dönemlerine ait mühürler

Selçuklu Hükümdarı Alparslan'ın miğferinin benzeri

Athena Heykeli

Bronz kazanlar ve işlemeli sürahiler

Hz. Meryem ve Hz.İsa  tasviri bulunan kireç taşı

Genel ve detay görüntüler

(POLİS KAMERASI)

-Polis ekiplerinin düzenlediği operasyon

-Ekiplerin arama yapması

-Polislerin tarihi eserleri ele geçirmesi

-Şüphelilerin gözaltına alınması

-Genel ve detaylar

26.01.2018 - 12.55 - Haber Kodu : 180126060

=============================

3- DEAŞ DAVASINDA 1 TAHLİYE

Haber: Ümit TÜRK, İstanbulDHA

DEAŞ'ın talimatı doğrultusunda TBMM, Ak Parti İl Başkanlığı ve Zeynebiye Camii'nde keşif yaptıkları, Sultanbeyli'deki sözde okullarda çocuklara "TC'yi, mahkemelerini, askerliği ve Atatürk'ü ret" dersleri verdikleri iddiasıyla "Silahlı terör örgütü üyeliği" ve "Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs" suçlarından 3'ü tutuklu 35 sanığın yargılandığı davada, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası talebiyle yargılanan bir sanık tahliye oldu.

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yapılan duruşmaya 3 tutuklu sanık ile bazı tutuksuz sanıklar katıldı. Mahkemeye ulaşan belgelerin okunmasının ardından sanık avukatları tahliye talebinde bulundu.

TUTUKLU SANIĞIN CANLI BOMBAYLA İRTİBATI BULUNDU

Ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, sanıklar Ali Karataş ve Selim Sürmeli'nin mevcut delil durumu, dijital kayıtlar, kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut delillerin bulunması ile sanık Ali Karataş'ın dosya kapsamında Ribat eğitim kurumunda yönetici olması diğer sanık Selim Sürmeli'nin halen yargılaması süren canlı bomba Halil Doğan ile irtibatının olması ve beraber fotoğraf kaydının bulunmasının dikkate alınarak tutukluluk halilerinin devamına karar verdi.

BİR SANIK TAHLİYE OLDU

Mahkeme heyeti, "Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası talep edilen sanık Orhan Küçük'ün ise tahliyesine karar verdi. Tahliye gerekçesinde, dosya kapsamında toplanan delillerden anlaşıldığı kadarıyla sanık hakkında tüm dellillerin toplanmış olduğu, tutuklu kaldığı süre dikkate alındığında yargılama sürecinde tutuklama ile güdülen amacın adli kontrol hükümleriyle ulaşılabilecek olduğundan sanığın tahliyesine..." denildi. Sanık hakkında yurtdışına çıkış yasağı konularak haftada bir gün polis merkezine giderek imza atma şartı getirildi.

İDDİANAMEDEN

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu savcısı Mehmet Şenay Baygın tarafından hazırlanan iddianamede 6 sanık hakkında "Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası talep ediliyor. Savcılık, tüm şüpheliler hakkında "Silahlı terör örgütü üyeliği" suçundan da 15 yıla kadar hapis cezası talep ediyor.

ÖRGÜTÜN SULTANBEYLİ'DEKİ KURUMLARI

İddianamede, şüphelilerin İstanbul Sultanbeyli'de 'Ribat eğitim kurumu" ve 'sübyan okulu' adı altında kurulan sözde okullarda, çatışma bölgesinde bulunan ya da ölen DEAŞ mensuplarının çocuklarına özel dersler verdiği belirtiliyor.

İddianamede DEAŞ militanlarının bu çocuklara öncelikle Türkiye Cumhuriyeti Devletini, mahkemelerini, askerliği, Atatürk ilke ve inkılaplarını reddetme dersleri verdiğinin altı çiziliyor. Dosyada söz konusu eğitimin verildiği yerler ve çocukların fotoğrafları da yer alıyor.

TBMM, AK PARTİ VE CAMİDE KEŞİF YAPTILAR

DEAŞ terör örgütü mensuplarına yönelik hazırlanan iddianamede şüpheli Selim Sürmeli'nin, DEAŞ'ın talimatı doğrultusunda 12 Ekim 2016 tarihinde, Ankara'da TBMM'de ve Ak Parti İl Başkanlığı civarında, İstanbul'da da Caferilerin kullandığı Zeynebiye Cami çevresinde keşif amaçlı dolaştığı tespitine yer verildi. Alınan istihbarat sonucu teknik ve fiziki takibe alınan şüphelinin dikkat çekmeyecek şekilde giyindiği, sakallarını kısalttığı anlatıldı.

Görüntü dökümü  (arşiv)

------------------------

-Sözde okulların bulunduğu bina

-Operasyonda ele geçenler

=================================

4- FERDİ ÖZBEĞEN ÖLÜMÜNÜN 5. YILINDA MEZARI BAŞINDA ANILDI

Haber-Kamera: Enver ALAS - Cansel KİRAZ / İstanbul DHA

Tüm mal varlığını Türk Eğitim Vakfı (TEV) 'na bağışlayan sanatçı Ferdi Özbeğen, ölümünün 5'inci yılında Ulus Mezarlığı'ndaki kabri başında, sevenleri ile TEV yöneticileri ve sanatçının bursuyla okutulan öğrenciler tarafından anıldı.

2013'te 72 yaşında vefat eden Ferdi Özbeğen için bugün piyano şeklinde tasarlanmış mezarı başında anma töreni düzenlendi. Törene, başta ünlü sanatçının tüm mal varlığını bağışladığı TEV yöneticileri ve Özbeğen adına oluşturulan burs fonundan okutulan bursiyerler ile sevenleri katıldı. Kur'an-ı Kerim okunmasının ardından Özbeğen için dua edildi.

"HER YIL YÜZLERCE ÖĞRENCİYE BURS VERİLECEK"

TEV Genel Müdürü Yıldız Günay törende yaptığı konuşmada Ferdi Özbeğen'in, 2008 yılında vasiyetini hazırladığını ve hukuki süreçlerin tamamlanmasının ardından mal varlığının geçen yıl vakfa intikal ettiğini hatırlattı.

Günay, "Kıymetli sanatçımız, Türkiye'nin çağdaş geleceğini şekillendirecek, Atatürkçü nesillerin yetişmesine destek olmak amacıyla da bütün mal varlığını bağışlamış, hukuki süreçlerin tamamlanmasının ardından geçen yıl vakfımıza intikal etti. Kendisi adına bir fon kuruldu. Bu fondan burs verilmeye başlandı. Her yıl onlarca ve yüzlerce öğrenciye burs verilecek" dedi.

BEYAZ PİYANOSU İLE ANILIYOR

Ferdi Özbeğen'in çok sevdiği beyaz piyanosunu da vakfa armağan ettiğini aktaran Yıldız Günay, "Bu piyanoyu okulumuzun konser salonuna koyduk. Öğrencilerimiz her gün kendisini anarak o piyano da çalışıyorlar. Okulda düzenlenen anma töreninde kendisinin parçaları, öğrencilerimiz tarafından çalındı. Bundan sonra her yıl öğrencilerimiz, onun müziklerini çalarak anacaklar. Kendisine minnet ve şükranlarımı sunuyor, mekanı cennet olsun diyoruz" diye konuştu.

VASİYETİNİN YERİNE GETİRİLMİŞ OLMASI ÇOK DEĞERLİDİR

Ferdi Özbeğen'in hayatının anlatıldığı 'Şöhret Dediğin' kitabının yazarı ve ünlü sanatçının yakın dostu Ali Rıza Türker ise yaptığı konuşmada, "Ferdi Özbeğen sanatçı kimliğinin dışında Atatürkçülüğü ön planda tutan, eğitime ve bilime çok önem veren duyarlı bir sanatçıydı. Çünkü kendi hayatında sıfırdan önemli bir şöhrete gelirken, hem kendini eğitti hem de çevresini eğitimle ilgili önemli tavsiyelerde bulundu. Onun için kabri başında çok değerli bu öğrencileri görmek ve vasiyetinin yerine getirilmiş olması çok değerlidir" ifadelerini kullandı.

Konuşmaların ardından, Ferdi Özbeğen'in kabrine çiçek bırakıldı.

Görüntü Dökümü

---------------------

-Ferdi Özbeğen'in kabrinden görüntüler

-Mezarı başındaki sevenleri

-Öğrenciler

-Kur'an-ı Kerim okunması

-Dua edilmesi

-TEV yöneticileri

-TEV Genel Müdürü Yıldız Günay'ın konuşması

-Ali Rıza Türker'in konuşması

-Toplu görüntü

-Genel ve detaylar

================================

5- İSRAİL'DE GÖZALTINA ALINAN AKADEMİSYENİN SERBEST BIRAKILMASINI İSTEDİLER

Haber: Hakan KAYA - Kamera: Özgür EREN / İstanbul DHA

Uluslararası Hukukçular Birliği (UHUB) üyesi bir grup, Kudüs'e giden ve Türkiye'ye dönüş yolunda havalimanında İsrail polisi tarafından gözaltına alınan İstanbul Medeniyet Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr.Cemil Tekeli'nin serbest bırakılması için Levent'teki İsrail Başkonsolosluğu önünde basın açıklaması yaptı.

Uluslararası Hukukçular Birliği (UHUB) üyesi grup, Levent Büyükdere Caddesi üzerinde bulunan İsrail Başkonsolosluğu binası önünde saat 11.00 sıralarında toplandı.  "Cemil Tekeli Serbest Bırakılsınö yazılı pankart açan grup, İsrail'de gözaltında bulunan ve kendisinden 11 gündür haber alınamayan İstanbul Medeniyet Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr.Cemil Tekeli'nin serbest bırakılmasını istedi.  Cemil Tekeli'ye destek için eşi Meryem Tekeli ile  çocukları Merve ve Muhammet Tekeli de  geldi.

Grup adına açıklama yapan Avukat Yasin Şamlı, akademisyen Cemil Tekeli'nin hukuksuz şekilde gözaltında tutulduğunu belirterek, bir an önce serbest bırakılmasını istedi.  Şamlı, "Kudüs ziyareti programı sonunda İstanbul'a dönüş öncesi Tel Aviv Ben Gurion Havalimanı'nda İstanbul Medeniyet Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim üyesi Akademisyen Hukukçu Yrd. Doç. Dr. Cemil Tekeli, pasaport işlemleri sırasında önce makinenin kartı okumaması bahanesiyle geciktirilmiştir. Yanında bulunan eşinin ve kızının gecikmenin sorması üzerine, sorunun derhal çözüleceği ve bir sonraki uçak ile Türkiye'ye gönderileceği bildirilmiştir. Bu yalan ve kurgusal beyanlarla ailesinden ve gruptan koparıldıktan sonra hukuka aykırı şekilde gözaltına alınmıştır. Durum Kudüs Başkonsolosluğu, Tel Aviv Büyükelçiliği ve Türkiye Dışişleri Bakanlığı'na bildirilmiştir. Büyükelçiliğimizin verdiği bilgiye göre gece boyu süren girişimlere rağmen Cemil Tekeli'ye ulaşmaları engellenmiş yüz yüze görüşme talepleri red edilmiştir. Verilen tek bilgi 'terör eylemi hazırlığı' gerekçesiyle gözaltına alındığıdır. Bu gözaltı dayanaktan yoksun ve tamamen keyfidir. Bu muamelenin tamamen Türkiye vatandaşlarına yönelik olarak her geçen gün daha da ağırlaşarak devam ettiğini gözlemliyoruz. Hukuka aykırı ve gayrı insani tutumları nedeniyle İsrail'i kınıyoruz" dedi.

Grup, açıklamanın ardından olaysız şekilde dağıldı.

Görüntü Dökümü

-----------------------

-Göstericilerden genel ve yakın detaylar

-Göstericilerin ellerindeki pankarttan detay görüntü

-Dövizlerden detay görüntü

-Basın açıklaması yapan Yasin Şamlıdan görüntü

-Cemil Tekeli'nin eşi Meryem Tekeliden detay görüntü

-Cemil Tekeli'nin çocukları Merve ve Muhammed Tekeliden detay görüntü

26.01.2018 - 12.36 - Haber Kodu : 180126052

====================================

6- FETÖ'DEN TUTUKLU DİŞ HEKİMİ KARI-KOCANIN DAVASINA DEVAM EDİLDİ

Haber: Ümit TÜRK İstanbul / DHA

FETÖ'nün firari savcıları Zekeriya Öz ve Celal Kara ile FETÖ'ye yakınlığı ile bilinen basketbolcu Enes Kanter'in terasında birlikte fotoğraf çektirdiği diş kliniğinin sahibi diş hekimi Ali İlker Baştan ile doktor eşi Esma Kuriş Baştan'ın "Silahlı terör örgütü üyeliği" suçundan yargılandığı davaya devam edildi.

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya tutuklu sanık Ali İlker Baştan, bulunduğu cezaevinden getirildi. Tutuksuz sanık Esma Kuriş Baştan da duruşmada hazır bulundu.

CEZAEVİNDE ANNESİYLE YAPTIĞI GÖRÜŞME MAHKEME DOSYASINA GİRDİ

Mahkeme başkanı, cezaevinden mahkemeye ulaşan bir belgeyi okudu. Mahkeme başkanı söz konusu yazıda tutuklu sanığın Silivri Cezaevi'nde 1 Ağustos 2017'de annesiyle yaptığı görüşmeyi içerdiğini söyledi. Yazıda sanığın annesine, "Burada misafiriz, rüyalarımız var, çıkacakmışız. Burası Hazreti Yusuf'un medresesi gibi herkes çalışıyor, kitaplara dosyalar taşıyorlar sürekli. Birileri betona yatırım yaparken, biz beynimize yapmışız" dediği belirtildi.

"SÖZ KONUSU İFADELERİ ANNEME MORAL VERMEK İÇİN SARF ETTİM"

Yazının okunmasının ardından söz verilen sanık, söz konusu görüşmeyi annesi ve 90 yaşındaki hasta anneannesine moral vermek için yaptığını savundu. Sanık Baştan, kendisini ihbar eden kişinin müteahit olduğunu belirterek, "Birileri betona yatırım yaparken biz beynimize yapmışız" ifadesini bu kişi için kullandığını ifade etti.

"ZEKERİYA ÖZ VE ENES KANTER'İN KLİNİKTE ÇEKRİTDİĞİNDEN HABERİM YOKTU"

FETÖ ile bir ilgisinin bulunmadığını, diş hekimi oldukları için gelen herkesi tedavi etmeye çalıştıklarını anlatan Baştan, "Ben hayatımı okumaya adamış biriyim. 18 aydır bir ihbar ve fotomontaj bir fotoğraf yüzünden burada tutuluyorum. Ben hain değilim, hainsem idam edin beni" diye konuştu. Eski savcı Zekeriya Öz'ün çocuğunun diş tedavisini yaptığını anlatan Baştan, Zekeriya Öz'ün, Celal Kara ve Enes Kanter'le birlite kliniğe geldiğini ve burada söz konusu fotoğrafı çektiğini; ancak kendisinin bu fotoğrafın çekilmesinden haberinin olmadığını savundu.

MÜTALAA İÇİN DOSYA SAVCIYA GÖNDERİLDİ

Tutuksuz sanık Esma Kuriş Baştan da, "Yalnızca adalet istiyoruz. Biz çalışmaktan başka hiçbir şey yapmadık" diye konuştu. Savunmaların ardından mahkeme heyeti, tutuklu sanık Ali İlker Baştan'ın tutukluluk halinin devamına karar verdi. Mahkeme dosyası esas hakkındaki mütalaasını hazırlaması için duruşma savcısına gönderildi. Duruşma erteledi.

KARI KOCA DİŞ HEKİMİNİN 15'ER YILA KADAR HAPSİ İSTENİYOR

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca hazırlanan iddianamede, Ali İlker Baştan ve Esma Kuriş Baştan hakkında "Silahlı terör örgütü üyeliği " suçlamasıyla 7,5 yıldan 15'er yıla kadar hapis cezası isteniyor.

=====================================

7- GENÇ KIZ SİLAHLA OYNARKEN KENDİNİ VURDU

Haber-Kamera: Özgür EREN-Hakan KAYA / İstanbul DHA

Beyoğlu'nda genç kız babasının tabancasıyla oynarken silahın ateş alması sonucu bacağından yaralandı. Olay yerinde yapılan ilk müdahalenin ardından kız hastaneye kaldırıldı. Polis olayla ilgili soruşturma başlattı.

Olay, Yenişehir Mahallesi Yaman Ali Sokak'ta 5 katlı bir binanın en üst katında saat 09.00 sıralarında yaşandı. 20 yaşındaki Berfin A. iddialara göre, babasının silahıyla oynadığı sırada tabanca ateş aldı. Silahtan çıkan kurşun genç kızın bacağına isabet etti. Durumu gören babası hemen sağlık ve polis ekiplerine haber verdi. Genç kız olay yerindeki ilk müdahalenin ardından ambulansla Şişli Hamidiye Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne kaldırdı. Polis ekipleri evde incelemelerde bulundu. Berfin A.'nın hayati tehlikesinin bulunmadığı öğrenildi. Polisin olay ile ilgili başlattığı soruşturma sürüyor.

Görüntü Dökümü

---------------------

-Sağlık ekiplerinden detay görüntü

-Evden detay görüntü

-Yaralı kızın evden çıkartılıp ambulansa alınması

-Polis ekiplerinden detay görüntü

-Sokak içerisinden detay görüntü

-Ambulansın gidişi

26.01.2018 - 10.18 - Haber Kodu : 180126014

====================================

8- AKDENİZ'E GELEN ZEHİRLİ 'ASLAN BALIĞI' İÇİN 'WANTED' AFİŞİ

Haber-Kamera: İstanbul DHA

Türk Deniz Araştırmaları Vakfı (TÜDAV) Başkanı Prof. Dr. Bayram Öztürk, son yıllarda, iklim değişikliği ve besin ağındaki değişimlerle birlikte Akdeniz başta olmak üzere Türkiye denizlerine birçok yabancı deniz canlısı girdiğini söyledi. Prof.Dr. Öztürk, halen Akdeniz'de 1000'e yakın türde yabancı deniz canlıları bulunduğunu belirtirtti. Prof. Dr. Öztürk,  yüzgeçleri zehirli aslan balıklarınını tanınmasıyla ilgili olarak da "Halkı ve başta da balıkçıları uyarmak amacıyla bir poster hazırlayarak bütün balıkçı kasabalarına ve dalış merkezlerine  dağıttımını yapıyoruz" dedi.

"BALAST DEĞİŞİMİ MARMARA DENİZİ'NDE YAPILMAMALI"

TÜDAV Başkanı Prof. Dr. Bayram Öztürk, Akdeniz'deki yabancı deniz canlılarından 450 kadarının Türkiye sularında olduğunu anlatırken, şöyle konuştu:

"Bu sayının 60 kadarını yabancı balık türleri oluşturuyor. Başta Süveyş Kanalı yoluyla girenler olmak üzere, gemi balast suları, insan eliyle taşınma ve yapışma (fouling) gibi sebeplerle bunların sayısı her geçen gün artmaktadır. Yeni ortama giren birçok zehirli balık, denizanası gibi türler turizm, balıkçılık gibi faaliyetleri olumsuz etkiliyor. Ayrıca zehirli balıkların yenilmesi halinde halk sağlığı için yeni sorun alanları oluşturuyor. Sadece Marmara Denizi'ne gelen 90 kadar yabancı tür bulunmaktadır. Bu denize   gemilerin balast sularıyla gelen  tür  sayısı 50 kadardır ve  balast değişiminin veya boşaltmanın Marmara Denizi'ne yapılmaması önerilmektedir."

"BİYOLOJİK SABOTAJ"

TÜDAV Başkanı Prof.Dr. Bayram Öztürk, yabancı deniz canlılarının birçok bölgede biyolojik sabotaj nedeni olarak adlandırıldığını, bu türlerin deniz ekosistemine vereceği zararların boyutunun tahmin edilemediğini söyledi. Prof.Dr. Öztürk, TÜDAV olarak zararlı türlerle ilgili olarak aslan balıkları konusunda halkı ve  başta da balıkçıları uyarmak amacıyla bir poster hazırlayarak bütün balıkçı kasabalarına ve dalış merkezlerine  dağıtımını sürdürdüğünü anlattı.

YILLIK ZARARLARI 12 MİLYAR EURO

Avrupa Birliği  tarafından yapılan bir araştırmaya göre, denizlerdeki yabancı türler yılda 12 milyar euroya yakın zarara neden oluyor. Türkiye'de balon balıklarının ağlara verdiği zararlar ve iş gücü kaybı nedeniyle  küçük ölçekli balıkçılara verdiği zararın yılda 10 bin TL olarak tahmin edildiği bu zararla karşılaşanlara devlet desteği verilmesi önerildi. Bunun yanı sıra Akdeniz'e yabancı zararlı türlerin girişinin azaltılması  için deniz çayırlarının korunması ve daha fazla deniz koruma alanı oluşturulması gerektiği kaydedildi.

"AKDENİZ İÇİNDE, BAŞKA BİR AKDENİZ VAR"

TÜDAV Başkanı Prof. Dr. Bayram Öztürk  Akdeniz'e giren  bu yabancı türlerin iklim değişikliği ve deniz suyu sıcaklığının artması nedeniyle bütün Akdeniz'de kolayca yaşam alanı bulabildiğini hatırlatırken, denizlerde iklim değişikliği ve yabancı türlerin yayılması konusunda ulusal bir izleme programı başlatılmasını önerdi. Prof. Dr. Öztürk, "Özetle Akdeniz'in içinde artık ağırlıkla Kızıldeniz canlılarından oluşan başka bir Akdeniz var ve bu herkesi tehdit ediyor" diye konuştu.

Görüntü Dökümü:

--------------------------

-Zehirli aslan balığının görüntüleri

-Wated afişi

26.01.2018 - 10.18 - Haber Kodu : 180126013

Kaynak: Demirören Haber Ajansı / Güncel

Kemal Kılıçdaroğlu Ferdi Özbeğen Tekeli Afrin Politika Güncel Haberler

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title