Plan ve Bütçe Komisyonu... Ümit Özlale: "Bir Ülkede Büyümeyi Sağlarken İstihdamı Arttırmak ve Enflasyonu Düşürmenin Tek Bir Tane Mucizevi Yolu Vardır, Verimliliği...
CHP İzmir Milletvekili Ümit Özlale, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı'nın 2026 bütçe teklifinin görüşüldüğü TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda CHP grubu adına yaptığı konuşmada, "Bir ülkede büyümeyi sağlarken istihdamı arttırmak ve enflasyonu düşürmenin tek bir tane mucizevi yolu vardır, verimliliği arttırmak. Bunu biz Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcımız Cevdet Yılmaz'a da gösterdik. Maalesef toplam faktör verimliliği açısından Türkiye oldukça olumsuz bir noktada" dedi.
Haber: Ogün Akkaya
(TBMM) - CHP İzmir Milletvekili Ümit Özlale, Sanayi Ve Teknoloji Bakanlığı'nın 2026 bütçe teklifinin görüşüldüğü Tbmm Plan Ve Bütçe Komisyonu'nda CHP grubu adına yaptığı konuşmada, "Bir ülkede büyümeyi sağlarken istihdamı arttırmak ve enflasyonu düşürmenin tek bir tane mucizevi yolu vardır, verimliliği arttırmak. Bunu biz Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcımız Cevdet Yılmaz'a da gösterdik. Maalesef toplam faktör verimliliği açısından Türkiye oldukça olumsuz bir noktada" dedi.
Plan ve Bütçe Komisyonu, AK Parti Samsun Milletevkili Mehmet Muş başkanlığında, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı'nın 2026 bütçesi ve kesin hesabını görüşmek üzere toplandı.
Komisyonda CHP Grubu adına konuşan CHP İzmir Milletvekili Ümit Özlale, sanayi üretiminin üç yıldır yerinde saydığını, bu yerinde saymanın ise tekstil hazır giyim, mobilya ve tarıma dayalı sanayiden kaynaklandığını söyledi.
Özlale, "Kapasite kullanım oranlarına baktığınız zaman adeta çökmüş durumdayız. Şimdi bunu biz son büyüme verileriyle birleştirdiğimiz zaman verecek olan istihdam şokunun farkında olmamız gerekiyor. Bakın son büyümede büyümenin yüzde 20'si stok artışlarından geldi ve kapasite kullanımı da düşüyor. Eğer firmalar stoklarını devasa bir şekilde arttırıyorlarsa bunun iki sebebi olabilir. Bunun bir sebebi önümüzdeki dönem enflasyonun düşeceğine inanmamalarıdır. Öbür sebebi de ürettikleri malı satamamalarıdır. Bunu kapasite kullanım oranındaki düşme ile birleştirdiğimiz zaman bizim istihdamı zedeleyici sert bir daralma dönemine gireceğimiz açık" diye konuştu.
" Maalesef faktör verimliliği konusunda toplam faktör verimliliği açısından Türkiye oldukça olumsuz bir noktada "
Türkiye'nin ekonomik yetkinliğinin arttığını, bunun da Harvard Üniversitesi'nin büyüme laboratuvarı tarafından doğrulandığını aktaran Özlale, şöyle devam etti:
"Daha detaylı baktığımız zaman bu büyümenin bir kısmı da tekstil, hazır giyim, mobilya gibi sektörlerden neredeyse çıkmak üzere olduğumuzdan dolayıdır. Çünkü baktığınız zaman aynı verilerde bizim önümüzde Yunanistan, Bulgaristan, Romanya, Vietnam ve hatta Suudi Arabistan gibi ülkelerin olduğunu görüyoruz. Doğrudur, ekonomik yetkinliğimiz artıyor. Fakat burada dikkat etmeniz gereken noktalardan bir tanesi de beyaz eşya ve otomotivde rekabet halinde olduğumuz Doğu Avrupa ülkelerinin ve yine tekstil, hazır giyim gibi sektörlerde rekabet halinde olduğumuz Asya ülkelerinin yetkinliklerinin bizden daha fazla artmasıdır. Bu konuya da dikkat çekmek istiyoruz. Büyümemize biraz bakmamız gerekiyor. Bir ülkede büyümeyi sağlarken istihdamı arttırmak ve enflasyonu düşürmenin tek bir tane mucizevi yolu vardır, verimliliği arttırmak. Bunu biz Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcımız Cevdet Yılmaz'a da gösterdik. Maalesef faktör verimliliği konusunda, toplam faktör verimliliği açısından Türkiye oldukça olumsuz bir noktada. Mesela bizim rekabet halinde olduğumuz Polonya'da biz bunun ciddi anlamda büyüdüğünü görüyoruz. O yüzden de bizim aktör verimliliğini arttıracak politikalara ihtiyacımız var.
"Savunma sanayindeki gelişmeler çok olumlu"
Sizin sunumunuzla orta vadeli program, kalkınma planı ve bütçeye baktığımız zaman birkaç tane bence aydınlatılması gereken konu var. Uzay ve havacılık alanına vurgu yaptınız. Biz de bunu olumlu karşılıyoruz. Fakat Sayın Sayın Bakan, 2026-2027'de uzay ve havacılık programına ödenek ayrımı konusunda oldukça cimri davranmışız. Bir ödenek artışı değil, bir azalma öngörülüyor. Ondan sonraki senede bütçenin artışından daha az bir artış öngörülüyor. Bölgesel kalkınmadan bahsettiniz. Kalkınma sizin faaliyet alanlarınızdan bir tanesi ama şunu görüyorum; bölgesel kalkınmada 3 dönem boyunca bizler bütçe artışının daha altında bir artış öngörüyoruz. Dolayısıyla sizin sunumunuzla bütçede size ayrılan payların birbiriyle çok fazla uyuştuğunu söylemek mümkün değil. Şimdi burada bazı milletvekillerinden farklı düşünüyorum. Savunma sanayindeki gelişmeler çok olumlu. Çünkü kalkınma tarihine baktığınız zaman savunma sanayi ve havacılık sektörü yatırım yapan ülkelerin doğru ve tamamlayıcı politikalarla beraber kalkınmasına savunma sanayinin yardımcı olduğunu görüyoruz.
"Tarımda verimliliği arttıracak olan dronları üretebiliyor muyuz?"
Savunma sanayinde Aselsan, Roketsan, TUSAŞ gibi birkaç milyar dolarlık şirketlerimiz var. Bu şirketlere yönetici atamalarında liyakate dikkat etmemiz gerekiyor. Ama daha önemli bir konu var Sayın Bakanım, o da şu: Bizim 300 ila 500 milyar dolarlık ciro yapan orta ölçekli savunma sanayi şirketlerinin, milli savunma sanayi şirketlerimizin daha fazla güçlendirmeye ihtiyacı var ki daha sağlıklı bir ekosistem oluşturalım. Savunma sanayindeki bir teknolojiyi diğer sektörlere aktarabiliyor muyuz? Ben o yüzden savunma sanayini olumlu buluyorum. Mesela biz kendi insansız hava aracını ürettiğimiz zaman oradan tarımda çok işimize yarayacak olan tarımda verimliliği arttıracak olan dronları üretebiliyor muyuz? Bunun yapıldığı takdirde ben savunma sanayindeki yatırımların çarpan etkisiyle ekonomiye ve kalkınmaya olumlu pozitif etki yapacağını düşünüyorum.
"Şirketlerimiz öz sermayeyle hangi teknolojiyi kullanmaları gerektiğini tam bilmiyorlar"
Kalkınma tarihine baktığımız zaman başarılı büyüyen ve kalkınan ülkelere baktığımız zaman üç tane şey vardır, süreç vardır. Birincisi yatırım ve sermaye çekmektir. Doğrudan yabancı yatırımlarda ve sermaye birikiminde çok gerideyiz son birkaç senede. Yani doğrudan yabancı yatırımın kalitesine baktığımız zaman neredeyse hiç yapay zeka konusunda yatırım çekmiyor. Sizler yatırımı çektikten sonra dışarıdan çektiğiniz yatırım ve teknolojiyle beraber şirketlerinizi teknolojiye uyum sağlamasını sağlarsınız. Üçüncüsü de inovasyondur. Mesela Polonya'nın neden yüksek gelirli bir ülke olduğuna baktığınız zaman doğrudan yabancı yatırımı çekmiştir. Ama daha sonrasında şirketlerinin teknolojiye uyum sağlamasını olanaklı kılmıştır. Bizim orada bir hatamız var. Bu konuda da şuraya baktığınız zaman görüyorsunuz. Şirketlerimiz öz sermayeyle hangi teknolojiyi kullanmaları gerektiğini tam bilmiyorlar. Bunun da çözümü var. KOSGEB'in içerisinde ayrı bir birim kurabilirsiniz ya da ayrı bir başkanlık kurabilirsiniz de şirketlere teknoloji danışmanlığı yapabilirsiniz. Şirketlerimize paradan daha çok aslında mentörlük yapabilecek, onlara teknoloji danışmanlığı yapabilecek bir mekanizmaya ihtiyaç var."
"Ücretli çalışan 16.1 milyon kişinin 4.9 milyonun sanayide istihdam edildiği görünüyor"
DEM Parti adına konuşan Antalya Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç da ekonomik alandaki bölgesel eşitsizliğe değindi. Oluç, şöyle konuştu:
"TÜİK'in istihdama ilişkin açıkladığı veriler var. Ücretli çalışan 16,1 milyon kişinin 4,9 milyonun sanayide istihdam edildiği görünüyor. İnşaat sektöründe istihdam edilen sayısı 2 milyon civarında. Hizmetler ve ticaret sektörlerinde çalışanların sayısı ise 9,2 milyon civarında. Bu çok ciddi bir veri. TÜİK'in açıkladığı bu veri seti 2009 yılından bu yana açıklanıyor. Sanayi çalışanlarının ücretli çalışanlar içerisindeki payı 2009'da yaklaşık yüzde 34,6 seviyesinde. Bugüne geldiğimizde yüzde 30'lara kadar inmiş.
İmalat sanayi son 20-25 yıl içinde önemli bir yapısal dönüşüm geçirdi. Hazır gıda, içecek gibi ağırlıklı düşük teknolojili ürünlerin üretildiği bir yapıdan, orta ve orta yüksek teknolojili ürünlerin üretildiği bir yapıya dönüşüm yaşadı. Bunu tabii ki reddetmek mümkün değil. Bu dönüşümde de otomotiv ve beyaz eşya sanayileri öncü bir rol oynadı. AR-GE harcamalarının ciroya oranı geçmişte artış göstermişti; ancak son yıllarda, özellikle bütçe verilerine baktığımızda bir düşüş ya da duraklama eğilimi görüyoruz. Oysa tam tersinin olması gerekir. AR-GE'ye dayalı büyüme, bilgi ve teknoloji yoğun ürünlere geçiş, her sektörde yaygınlaşması gereken bir gelişmedir. Sanayi alanında düşük verimli girişimlerin daha hızlı büyüdüğünü görüyoruz. Bu neden böyle? Bunun araştırılması gerekir. Bu durum kamu politikalarıyla mı ilgilidir? Sanayi politikasının şekillenmesinde bu etkilerin rolü nedir? Bu soruların yanıtlanması gerekiyor.
Bu bölgesel eşitsizlik tabii bu iktidar döneminde ortaya çıkmış bir konu değil. Sizin Bakanlığınız döneminde de ortaya çıkmış bir konu değil. Yani bütün Cumhuriyet tarihi boyunca çok büyük bir bölgesel eşitsizlik yaşanmış vaziyette ve bu sürüyor. Şimdi siz bölgesel eşitsizliği giderme konusunda örnekler verdiniz. Bir tanesi de Van'la ilgili. Orada da koyunların postundan iplik çıkarma meselesi. Yani tabii ki ben bunu küçümsemiyorum. Yanlış anlamayın fakat yani Van'a düşen bu mu?"
"Bu ülkede aşırı merkezileşme meselesi sadece siyasette olmuyor"
DEM Parti grubu adına konuşan Şanlıurfa Milletvekili Ömer Öcalan da "Zaman zaman ben Avrupa'ya da gidiyorum. Hangi sektörden bahsederseniz bahsedin özellikle otomotiv sektörü tüm markalar Almanya'da bir bölgeye yığılmamış. Her marka farklı bir bölgede, farklı bir şehirde üretimini yapmaktadır" dedi.
Ömer Öcalan, şöyle konuştu:
"Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk yıllarından beri şimdiye kadar bu böyle devam ediyor. Sanayinin merkezi İstanbul, Kocaeli İzmir, kısmen İç Anadolu ve Çukurova. Gittiği yer Antep'e kadar. Antep'ten ötesine gitmiyor ve nüfus yığılmasının merkezlerinden biri de budur. İstanbul'da yarın yaşanacak olağanüstü bir durumda sanayi bundan üst düzeyde etkilenecek, nüfus da etkilenecek. Avrupa Birliği, yerel yönetimler şartına koymuştur. Bu şartlar kabul edilseydi, bir raylı sistem Türkiye'nin tamamına yayılsaydı, belki İstanbul'da, Marmara'da yoğunlaşan tüm sektörler ülkenin tamamına yayılma imkanı bulurdu. Sorunların merkezi haline gelmezdi, bir göç merkezi haline gelmezdi. Bundan dolayı önümüze uzun vadeli bir politika koymalıyız. Coğrafyanın tamamı bizimdir. İnsanların tamamı birlikte yaşar. O aşırı merkezileşme meselesi sadece siyasette olmuyor bu ülkede. Ekonomide, sanayide ve ticarette de var. Bu merkezileşme anlayışıyla illaki her ülkenin, her bölgenin bir merkezi olacak. Ancak siz her şeyi bir merkezden yönetmeye kalkarsanız o merkeze ileride bir şey olursa sistem komple çöker. Biz parti olaraktan sanayi bölgelerinin daha etkin bir şekilde yayılmasını, aşırı merkezileşmenin sanayileşmeden sanayi noktasından da uzaklaşması gerektiğini belirtiyoruz."
(TBMM) - CHP İzmir Milletvekili Ümit Özlale, Sanayi Ve Teknoloji Bakanlığı'nın 2026 bütçe teklifinin görüşüldüğü Tbmm Plan Ve Bütçe Komisyonu'nda CHP grubu adına yaptığı konuşmada, "Bir ülkede büyümeyi sağlarken istihdamı arttırmak ve enflasyonu düşürmenin tek bir tane mucizevi yolu vardır, verimliliği arttırmak. Bunu biz Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcımız Cevdet Yılmaz'a da gösterdik. Maalesef toplam faktör verimliliği açısından Türkiye oldukça olumsuz bir noktada" dedi.
Plan ve Bütçe Komisyonu, AK Parti Samsun Milletevkili Mehmet Muş başkanlığında, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı'nın 2026 bütçesi ve kesin hesabını görüşmek üzere toplandı.
Komisyonda CHP Grubu adına konuşan CHP İzmir Milletvekili Ümit Özlale, sanayi üretiminin üç yıldır yerinde saydığını, bu yerinde saymanın ise tekstil hazır giyim, mobilya ve tarıma dayalı sanayiden kaynaklandığını söyledi.
Özlale, "Kapasite kullanım oranlarına baktığınız zaman adeta çökmüş durumdayız. Şimdi bunu biz son büyüme verileriyle birleştirdiğimiz zaman verecek olan istihdam şokunun farkında olmamız gerekiyor. Bakın son büyümede büyümenin yüzde 20'si stok artışlarından geldi ve kapasite kullanımı da düşüyor. Eğer firmalar stoklarını devasa bir şekilde arttırıyorlarsa bunun iki sebebi olabilir. Bunun bir sebebi önümüzdeki dönem enflasyonun düşeceğine inanmamalarıdır. Öbür sebebi de ürettikleri malı satamamalarıdır. Bunu kapasite kullanım oranındaki düşme ile birleştirdiğimiz zaman bizim istihdamı zedeleyici sert bir daralma dönemine gireceğimiz açık" diye konuştu.
" Maalesef faktör verimliliği konusunda toplam faktör verimliliği açısından Türkiye oldukça olumsuz bir noktada "
Türkiye'nin ekonomik yetkinliğinin arttığını, bunun da Harvard Üniversitesi'nin büyüme laboratuvarı tarafından doğrulandığını aktaran Özlale, şöyle devam etti:
"Daha detaylı baktığımız zaman bu büyümenin bir kısmı da tekstil, hazır giyim, mobilya gibi sektörlerden neredeyse çıkmak üzere olduğumuzdan dolayıdır. Çünkü baktığınız zaman aynı verilerde bizim önümüzde Yunanistan, Bulgaristan, Romanya, Vietnam ve hatta Suudi Arabistan gibi ülkelerin olduğunu görüyoruz. Doğrudur, ekonomik yetkinliğimiz artıyor. Fakat burada dikkat etmeniz gereken noktalardan bir tanesi de beyaz eşya ve otomotivde rekabet halinde olduğumuz Doğu Avrupa ülkelerinin ve yine tekstil, hazır giyim gibi sektörlerde rekabet halinde olduğumuz Asya ülkelerinin yetkinliklerinin bizden daha fazla artmasıdır. Bu konuya da dikkat çekmek istiyoruz. Büyümemize biraz bakmamız gerekiyor. Bir ülkede büyümeyi sağlarken istihdamı arttırmak ve enflasyonu düşürmenin tek bir tane mucizevi yolu vardır, verimliliği arttırmak. Bunu biz Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcımız Cevdet Yılmaz'a da gösterdik. Maalesef faktör verimliliği konusunda, toplam faktör verimliliği açısından Türkiye oldukça olumsuz bir noktada. Mesela bizim rekabet halinde olduğumuz Polonya'da biz bunun ciddi anlamda büyüdüğünü görüyoruz. O yüzden de bizim aktör verimliliğini arttıracak politikalara ihtiyacımız var.
"Savunma sanayindeki gelişmeler çok olumlu"
Sizin sunumunuzla orta vadeli program, kalkınma planı ve bütçeye baktığımız zaman birkaç tane bence aydınlatılması gereken konu var. Uzay ve havacılık alanına vurgu yaptınız. Biz de bunu olumlu karşılıyoruz. Fakat Sayın Sayın Bakan, 2026-2027'de uzay ve havacılık programına ödenek ayrımı konusunda oldukça cimri davranmışız. Bir ödenek artışı değil, bir azalma öngörülüyor. Ondan sonraki senede bütçenin artışından daha az bir artış öngörülüyor. Bölgesel kalkınmadan bahsettiniz. Kalkınma sizin faaliyet alanlarınızdan bir tanesi ama şunu görüyorum; bölgesel kalkınmada 3 dönem boyunca bizler bütçe artışının daha altında bir artış öngörüyoruz. Dolayısıyla sizin sunumunuzla bütçede size ayrılan payların birbiriyle çok fazla uyuştuğunu söylemek mümkün değil. Şimdi burada bazı milletvekillerinden farklı düşünüyorum. Savunma sanayindeki gelişmeler çok olumlu. Çünkü kalkınma tarihine baktığınız zaman savunma sanayi ve havacılık sektörü yatırım yapan ülkelerin doğru ve tamamlayıcı politikalarla beraber kalkınmasına savunma sanayinin yardımcı olduğunu görüyoruz.
"Tarımda verimliliği arttıracak olan dronları üretebiliyor muyuz?"
Savunma sanayinde Aselsan, Roketsan, TUSAŞ gibi birkaç milyar dolarlık şirketlerimiz var. Bu şirketlere yönetici atamalarında liyakate dikkat etmemiz gerekiyor. Ama daha önemli bir konu var Sayın Bakanım, o da şu: Bizim 300 ila 500 milyar dolarlık ciro yapan orta ölçekli savunma sanayi şirketlerinin, milli savunma sanayi şirketlerimizin daha fazla güçlendirmeye ihtiyacı var ki daha sağlıklı bir ekosistem oluşturalım. Savunma sanayindeki bir teknolojiyi diğer sektörlere aktarabiliyor muyuz? Ben o yüzden savunma sanayini olumlu buluyorum. Mesela biz kendi insansız hava aracını ürettiğimiz zaman oradan tarımda çok işimize yarayacak olan tarımda verimliliği arttıracak olan dronları üretebiliyor muyuz? Bunun yapıldığı takdirde ben savunma sanayindeki yatırımların çarpan etkisiyle ekonomiye ve kalkınmaya olumlu pozitif etki yapacağını düşünüyorum.
"Şirketlerimiz öz sermayeyle hangi teknolojiyi kullanmaları gerektiğini tam bilmiyorlar"
Kalkınma tarihine baktığımız zaman başarılı büyüyen ve kalkınan ülkelere baktığımız zaman üç tane şey vardır, süreç vardır. Birincisi yatırım ve sermaye çekmektir. Doğrudan yabancı yatırımlarda ve sermaye birikiminde çok gerideyiz son birkaç senede. Yani doğrudan yabancı yatırımın kalitesine baktığımız zaman neredeyse hiç yapay zeka konusunda yatırım çekmiyor. Sizler yatırımı çektikten sonra dışarıdan çektiğiniz yatırım ve teknolojiyle beraber şirketlerinizi teknolojiye uyum sağlamasını sağlarsınız. Üçüncüsü de inovasyondur. Mesela Polonya'nın neden yüksek gelirli bir ülke olduğuna baktığınız zaman doğrudan yabancı yatırımı çekmiştir. Ama daha sonrasında şirketlerinin teknolojiye uyum sağlamasını olanaklı kılmıştır. Bizim orada bir hatamız var. Bu konuda da şuraya baktığınız zaman görüyorsunuz. Şirketlerimiz öz sermayeyle hangi teknolojiyi kullanmaları gerektiğini tam bilmiyorlar. Bunun da çözümü var. KOSGEB'in içerisinde ayrı bir birim kurabilirsiniz ya da ayrı bir başkanlık kurabilirsiniz de şirketlere teknoloji danışmanlığı yapabilirsiniz. Şirketlerimize paradan daha çok aslında mentörlük yapabilecek, onlara teknoloji danışmanlığı yapabilecek bir mekanizmaya ihtiyaç var."
"Ücretli çalışan 16.1 milyon kişinin 4.9 milyonun sanayide istihdam edildiği görünüyor"
DEM Parti adına konuşan Antalya Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç da ekonomik alandaki bölgesel eşitsizliğe değindi. Oluç, şöyle konuştu:
"TÜİK'in istihdama ilişkin açıkladığı veriler var. Ücretli çalışan 16,1 milyon kişinin 4,9 milyonun sanayide istihdam edildiği görünüyor. İnşaat sektöründe istihdam edilen sayısı 2 milyon civarında. Hizmetler ve ticaret sektörlerinde çalışanların sayısı ise 9,2 milyon civarında. Bu çok ciddi bir veri. TÜİK'in açıkladığı bu veri seti 2009 yılından bu yana açıklanıyor. Sanayi çalışanlarının ücretli çalışanlar içerisindeki payı 2009'da yaklaşık yüzde 34,6 seviyesinde. Bugüne geldiğimizde yüzde 30'lara kadar inmiş.
İmalat sanayi son 20-25 yıl içinde önemli bir yapısal dönüşüm geçirdi. Hazır gıda, içecek gibi ağırlıklı düşük teknolojili ürünlerin üretildiği bir yapıdan, orta ve orta yüksek teknolojili ürünlerin üretildiği bir yapıya dönüşüm yaşadı. Bunu tabii ki reddetmek mümkün değil. Bu dönüşümde de otomotiv ve beyaz eşya sanayileri öncü bir rol oynadı. AR-GE harcamalarının ciroya oranı geçmişte artış göstermişti; ancak son yıllarda, özellikle bütçe verilerine baktığımızda bir düşüş ya da duraklama eğilimi görüyoruz. Oysa tam tersinin olması gerekir. AR-GE'ye dayalı büyüme, bilgi ve teknoloji yoğun ürünlere geçiş, her sektörde yaygınlaşması gereken bir gelişmedir. Sanayi alanında düşük verimli girişimlerin daha hızlı büyüdüğünü görüyoruz. Bu neden böyle? Bunun araştırılması gerekir. Bu durum kamu politikalarıyla mı ilgilidir? Sanayi politikasının şekillenmesinde bu etkilerin rolü nedir? Bu soruların yanıtlanması gerekiyor.
Bu bölgesel eşitsizlik tabii bu iktidar döneminde ortaya çıkmış bir konu değil. Sizin Bakanlığınız döneminde de ortaya çıkmış bir konu değil. Yani bütün Cumhuriyet tarihi boyunca çok büyük bir bölgesel eşitsizlik yaşanmış vaziyette ve bu sürüyor. Şimdi siz bölgesel eşitsizliği giderme konusunda örnekler verdiniz. Bir tanesi de Van'la ilgili. Orada da koyunların postundan iplik çıkarma meselesi. Yani tabii ki ben bunu küçümsemiyorum. Yanlış anlamayın fakat yani Van'a düşen bu mu?"
"Bu ülkede aşırı merkezileşme meselesi sadece siyasette olmuyor"
DEM Parti grubu adına konuşan Şanlıurfa Milletvekili Ömer Öcalan da "Zaman zaman ben Avrupa'ya da gidiyorum. Hangi sektörden bahsederseniz bahsedin özellikle otomotiv sektörü tüm markalar Almanya'da bir bölgeye yığılmamış. Her marka farklı bir bölgede, farklı bir şehirde üretimini yapmaktadır" dedi.
Ömer Öcalan, şöyle konuştu:
"Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk yıllarından beri şimdiye kadar bu böyle devam ediyor. Sanayinin merkezi İstanbul, Kocaeli İzmir, kısmen İç Anadolu ve Çukurova. Gittiği yer Antep'e kadar. Antep'ten ötesine gitmiyor ve nüfus yığılmasının merkezlerinden biri de budur. İstanbul'da yarın yaşanacak olağanüstü bir durumda sanayi bundan üst düzeyde etkilenecek, nüfus da etkilenecek. Avrupa Birliği, yerel yönetimler şartına koymuştur. Bu şartlar kabul edilseydi, bir raylı sistem Türkiye'nin tamamına yayılsaydı, belki İstanbul'da, Marmara'da yoğunlaşan tüm sektörler ülkenin tamamına yayılma imkanı bulurdu. Sorunların merkezi haline gelmezdi, bir göç merkezi haline gelmezdi. Bundan dolayı önümüze uzun vadeli bir politika koymalıyız. Coğrafyanın tamamı bizimdir. İnsanların tamamı birlikte yaşar. O aşırı merkezileşme meselesi sadece siyasette olmuyor bu ülkede. Ekonomide, sanayide ve ticarette de var. Bu merkezileşme anlayışıyla illaki her ülkenin, her bölgenin bir merkezi olacak. Ancak siz her şeyi bir merkezden yönetmeye kalkarsanız o merkeze ileride bir şey olursa sistem komple çöker. Biz parti olaraktan sanayi bölgelerinin daha etkin bir şekilde yayılmasını, aşırı merkezileşmenin sanayileşmeden sanayi noktasından da uzaklaşması gerektiğini belirtiyoruz."
Kaynak: ANKA / Güncel
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu, Milletvekili, Teknoloji, Politika, Türkiye, Ekonomi, Güncel, Tarım, İzmir, Van, Cumhuriyet Halk Partisi, Kamu, Türkiye İstatistik Kurumu, ciro, Uzay, TBMM, Gaziantep, TRT Tabii, TUSAŞ, İzmir, İnşaat, Kosgeb, Samsun, Marmara, Kocaeli, Almanya, İktidar, Ticaret, Antalya, Aselsan, Yatırım, Polonya, Vietnam, Romanya, Türkiye, Politika, Çukurova, İstanbul, Roketsan, İstihdam, AK Parti, Şanlıurfa, DEM Parti, İç Anadolu, Cumhuriyet, Yapay Zeka, Beyaz Eşya, Yunanistan, Mehmet Muş, Ömer Öcalan, Doğu Avrupa, Bulgaristan, Hazır Giyim, Milletvekili, Cumhurbaşkanı, Avrupa Birliği, Savunma Sanayi, Suudi Arabistan, Hakkı Saruhan Oluç, İnsansız Hava Aracı, Orta vadeli program, Türkiye Cumhuriyeti, Harvard Üniversitesi, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Ekonomi, Tarım, Teknoloji, Güncel, Haberler
- AK PARTİ
- AVRUPA BİRLİĞİ
- AZERBAYCAN
- BASKETBOL
- BELEDİYE
- BEŞİKTAŞ
- CHP
- ÇEVRE
- DEM
- DİPLOMASİ
- DOĞA
- DONALD TRUMP
- DEVLET BAHÇELİ
- EĞİTİM
- EKREM İMAMOĞLU
- ELON MUSK
- EMEKLİ
- EMLAK
- ENERJİ
- ENFLASYON
- ESNAF
- FENERBAHÇE
- FİKSTÜR
- FİLİSTİN
- FUTBOL
- GALATASARAY
- GASTRONOMİ
- GAZZE
- GÜNCEL
- GÜVENLİK
- GÖÇMEN
- HAKAN FİDAN
- HASTANE
- HAYVAN HAKLARI
- HIRSIZLIK
- HUKUK
- IRAK
- İNSAN HAKLARI
- İRAN
- İSRAİL
- İSTANBUL
- İŞÇİ
- İTFAİYE
- JANDARMA
- JOSE MOURINHO
- KAZA