Haberler

Necmettin Erbakan sözleri: Tarihe kazınmış Necmettin Erbakan sözleri! Necmettin Erbakan sözleri kısa, Kudüs, İsrail sözleri!

Güncelleme:

Necmettin Erbakan'ın sözleri arasında en ünlü sözü "Bir çiçekle bahar olmaz; ama her bahar bir çiçekle başlar." sözüdür. Erbakan Hocanın unutulmaz sözleri, Tarihe kazınmış Necmettin Erbakan sözleri! Necmettin Erbakan sözleri kısa, Kudüs, İsrail sözleri! Milli Görüş sözleri! haberimizde...

Necmettin Erbakan sözleri vatandaşlar tarafından merak edilmektedir. Genellikle sosyal medyada paylaşmak için araştırılan Necmettin Erbakan sözleri, Necmettin Erbakan hakkında bilgi sahibi olmak isteyenler tarafından da araştırılmaktadır. En ünlü sözü "Bir çiçekle bahar olmaz; ama her bahar bir çiçekle başlar." sözüdür. Erbakan Hocanın unutulmaz sözleri, Tarihe kazınmış Necmettin Erbakan sözleri! Necmettin Erbakan sözleri kısa, Kudüs, İsrail sözleri! Milli Görüş sözleri! haberimizde...

NECMETTİN ERBAKAN SÖZLERİ

  • Adam kalkıyor, "Efendim! Avrupa bizi, Avrupa Topluluğu'na layık gördü." diyor. Bu söz ve yaklaşımlar, bütün ecdadımızın kemiklerini sızlatan ifadelerdir. Ne demek bu! Kimmiş Avrupa? Nereye gir­memize layık görüyormuş! Biz tarihin en şerefli mille­tiyiz. Biz Avrupa'yı bir şeye layık görürüz veya görme­yiz.
  • Akıl, İslam ve imanın emrinde olursa en büyük ni­met, nefsin ve şeytanın elinde olursa en büyük felaket olur. Dünya hayatı, çok önemli bir imtihandır. Mümin­ler için esas olan ahirete imandır. Nefeslerimiz sayılıdır, bunlar Allah yolunda harcanmalıdır. Çünkü ölüm bize çok yakındır. İslam'ın temeli olan hakiki bir iman ancak sahibini kurtarabilir.
  • Allah'ına kul olmayan davasına er olamaz.
  • Asıl marifet, yük altında ve hizmet esnasında sadık ve sağlam kalabilmektir. Yoksa çay sohbetlerinde ve edebiyat kürsülerinde kahramanlık satmak kolaydır.
  • Aziz Atatürk, bu ülke yaptıklarınızı asla unutmayacaktır! (Anıtkabir defterinden.)
  • Bazen bize soruyorlar: "Bütün okulları birincilikle bitirmişsiniz. Deha seviyesinde bir beyne sahipsiniz. Bilim dünyasında büyük buluşlara imza atmışsınız. Bir bilim adamı olarak kalıp, ilmî buluşlara imza atsaydınız, insanlığa bu şekilde hizmet etseydiniz daha iyi olmaz mıydı?" Bizim cevabımız şudur: "Bir üniversitede profesör olabilirsiniz. Nobel ödülleri de alabilirsiniz; ama ülkenizin insanı bugün olduğu gibi açsa, sefalet ve zorluklar içerisindeyse, dünyada 300 bin çocuk yoksulluk içinde, açlıktan ölüyorsa, sizin Nobel ödülleriniz ne işe yarar?"
  • Ben kesinlikle inanıyorum ki önümüzdeki yıllarda bütün dünyada en gür sada, hakkın ve hakka inananların olacaktır.
  • Bir çiçekle bahar olmaz; ama her bahar bir çiçekle başlar.
  • Bir milletin asıl gücü; topu, tüfeği yahut tankı değil imanlı ve inançlı gençliğidir.
  • Bir Müslüman zekatını götürüp fakire veremez. Zekatını Beyt'ül-Mal'a, cihad ordusunun karargahına verecektir. Sen kendi kendine zekat veremezsin. Beyt'ül-Mal dağıtır. Parti çalışmaları için zekat parasından harcama yapılır. Zara'ya ilçe müşahitleri seçmeye gideceksin. Atladın arabaya. Arabanın benzini yok. İşte bu zekat parası ile arabanın benzinini alabilirsin. Zekatı Refah'a vereceğiz. O uygun yere dağıtacak. (13 Mayıs 1990 tarihinde Sivas'ta partisinin eğitim seminerindeki sözleri.)
  • Biz Refah Partisi olarak, sadece Türkiye'deki 60 milyon memleket evladının değil, bir buçuk milyar İslam aleminin ve yeryüzündeki 6 milyar insanın hepsinin saadeti bakımından ne kadar büyük bir so­rumluluk taşıdığımızı biliyoruz. Kazakistan'daki insan da saadetini Refah Partisi'nin iktidara gelmesinden bekliyor. Cezayir'deki insan da saadetini Refah Partisi'nin iktidara gelmesinde bekliyor.
  • Biz seçimler için değil, gelecek nesiller için çalışıyoruz.
  • Biz yüzlerce yıl tek bir vücut hâlinde, bedenlerimizi birbirine siper ettik. Çünkü bizi birbirimize İslam kar­deşliği bağlıyor idi. Bu ülkenin evlatları, asırlar boyu mektebe, besmeleyle başladılar. Besmele kaldırılıp ye­rine "Türk'üm, doğruyum, çalışkanım!" denilince, öbür taraftan Kürt bir Müslüman evladı; "Ya, öyle mi? Ben de Kürt'üm, daha doğruyum, daha çalışkanım!" demeye başladı ve böylece bu ülkenin insanları birbirlerine ya­bancılaştırıldı. Kendi millî ve dinî değerlerimizi bırakıp inkârcı, ırkçı ve materyalist politikalara sapıldığı için ülkemiz onlarca yıl bir felaketin içine sürüklendi. Dil meselesi bunun en bariz örneğidir.
  • Bize düşen gayret etmektir. Onlar nasıl ki iki bin yıl­dan beri bâtıl davaları için inançla ve gayretle çalıştılarsa, biz de onlardan daha büyük bir gayretle, cihat şuu­ruyla, bütün insanlığın saadeti için canla başla çalışmak zorundayız.
  • Bizim inancımızda kimse kendisi için yaşamaz, kar­deşi için yaşar. Menfaatçiliği öldürmenin yolu budur. Hadis-i şerifte de buyurulduğu gibi "Gerçek iman sahibi kişi, kendisi için sevip istediğini mümin kardeşi için de isteyendir." Çünkü "İnsanların hayırlısı insanlara fay­dalı olandır." Ancak, iyilik kendi kendine olmaz. İyilik çalışmakla olur, cihat etmekle olur.
  • Bizim temel ilkelerimize göre Müslüman ülkeler, aralarındaki ihtilafları görüşme yoluyla çözmeli, gere­kirse hakeme müracaat edilmeli, fakat hiçbir zaman şid­dete başvurulmamalıdır.
  • Bizim yaptığımız iş cihad. Cihad bir insanlık vazifesidir, ibadetlerin en büyüğüdür.
  • Bugün bizim, içinde bulunduğumuz şartlar itibarıy­la yapmamız icap eden hareket, tıpkı Sultan Fatih'in İstanbul'u fethindeki azim ve iradeyle meselelerin üze­rine yürümesine benzemelidir. Asıl bu ruh ve meşale­ye ihtiyacımız var. Bu ruhu canlandırmazsak, kâğıtlar üzerindeki planlarda özlediğimiz ve beklediğimiz neti­ceyi alamayız. Milletimizin tarihte layık olduğu mevkiye erişemeyiz. Çünkü o mevkiye ulaşmanın sırrı, kâğıt üzerindeki planlarda değil, bin yıldan beri içimizde ya­şattığımız ruhta gizlidir.
  • Bugün Hollanda'da bir inekten günde 50 kilogram süt alacak noktaya ulaşılmıştır. Halbuki bizim yerli ineğimizden hala en fazla 5 kilogram süt alınmaktadır. Bu nedenle şayet biz adalet adına kuracağımız bir düzende, kendi ineğimizden en az 50 kg süt alacak ilmi ve teknolojik şartları hazırlamazsak, öyle topa tanka bile gerek yok, Hollanda gâvuru bizi sütle boğar ve peynirle kafamızı kırar!
  • Bugünkü nüfusumuz kadar, cephelerde şehit ver­di bu millet. Biz Çanakkale Harbi'ni neden yaptık? Bu memleket götürülüp Avrupa'ya vilayet yapılacak idiy­se Çanakkale Harbi'nde onca şehidi niye verdik? Ça­nakkale Harbi'ni kaybetmiş olsaydık İngilizler gelip bü­tün ülkeyi işgal edecekti, sonra istediği yeri satın alacak ve bizi garson, çırak olarak kullanacaktı. Şimdi Avrupa Birliği yoluyla aynı şeyi yapıyor. Haçlı Seferleri ile elde edemediklerini şimdi Roma Antlaşması ile gelip aldata­rak tatbik etmek istiyorlar. Hadise bu kadar mühimdir.
  • Bunu dile getirmeye mecburum çünkü ben vatanımı seviyorum, çünkü haksızlıkların karşısındayım, bana oy versinler diye yapmıyorum. Ben bunu Allah rızası için yapıyorum, Allah rızası için!.. (Hiddetli bir meclis konuşması.)
  • Bütün ehl-i sünnet ve'l-cemaat olarak, Refah'ın emrine itaat edeceğiz. Bu orduya dahil olacağız. Olmayanlar patates dinindendir. Dahil olmak kalben niyet etmektir. Refah bu ordudur. Bütün gücünle bu ordunun büyümesi için çalışacaksın. Çalışmaz isen patates dinindensin. Cihad emrine uymak farzdır. Refah cihad ordusudur. Ona katılmak zorundayız. Sen gözünle emirin günah işlediğini görsen bile emire itaat edeceksin. Mesela içki içtiğini gördün, sonra da ayıkken sana geldi emir verdi. İtaat edeceksin. Herkes bölgesindeki Refah Partisi'nin başkanına itaat edecek. (...) Cihada para verilmeden Müslüman olunmaz. Kişinin Müslümanlığı cihada verdiği para ile ölçülür. (13 Mayıs 1990 tarihinde Sivas'ta partisinin eğitim seminerindeki sözleri.)
  • Cenab-ı Hakkın en sevdiği insan, sorumluluğunu bilen ve kendi görevini en iyi şekilde yerine getiren insandır. Görevini ciddiyet ve titizlikle yapmak İhsan makamıdır.
  • Cennete girmek için, mutlaka Müslüman olmak gereklidir. Ancak bu dünyada, adil bir düzenin himayesinde, huzur ve emniyet içinde yaşamak için, sadece "insan" olmak yeterlidir.
  • Davamızın esası şefkat, gayesi ise bütün insanlığın saadetidir.
  • Düşmanlar ve canavarlarla dolu ıssız ve karanlık bir ormandan kurtulmak için; tehlike bölgelerini ve güvenlik yollarını gösteren bir haritaya, doğru yön tayinine yarayan bir pusulaya, çevremizi aydınlatacak bir ışığa ihtiyaç vardır. İşte, haksızlık ve şeytanlıklarla kaplı bir dünyada, selamet yolunu bulmak için de Kur'an bir harita, akıl bir pusula, iman ise önümüzü aydınlatan bir fener hükmündedir.
  • Ey yürekleri dağlar kadar büyük ve azimleri kayalar kadar sağlam Milli Görüşçüler, Saadet Partililer!.. Ne olursa olsun, gelecekten asla ümit kesilmeyecektir. Tarihe bakın, inancınıza sarılın, Milli Görüş'e sarılın. Zulüm ebedi olamaz, kötülük mutlaka hüsrana uğrayacaktır!
  • Fırtınalara yön veren kelebeklerin kanat çırpışıdır.
  • Gazi Mustafa Kemal Atatürk, milletimizin bağımsızlık konusundaki vazgeçilmez kararlılığını arkasına alarak Türkiye Cumhuriyeti'ni kurmuştur. Öncülük ettiği Milli Mücadele hareketi ile milletimizin esarete asla boyun eğmeyeceğini bütün dünyaya göstermiştir. Milletimiz tıpkı Milli Mücadele günlerinde olduğu gibi bu sinsi planları boşa çıkaracak inanç, azim ve kararlılığa sahiptir. Sahip olduğu tecrübe ile bu oyunları boşa çıkaracaktır. Bizler tarih boyunca, dünyaya huzur ve saadet getirmiş bir ecdadın varisleriyiz. Yiğit düştüğü yerden kalkar. Bugün dünyaya hakim olan açlık, sefalet, kan ve gözyaşına son verecek iradeyi yine milletimiz ortaya koyacaktır. 'Uydu değil, lider ülke' vizyonu doğrultusunda önce Yeniden Büyük Türkiye, ardından Yeni Bir Dünya mutlaka kurulacaktır. Bu vesileyle vefatının 72'nci yılında Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü, Milli Mücadele kahramanlarımızı ve bu vatan için canını vermiş bütün şehitlerimizi rahmet ve şükranla anıyorum. (10 Kasım 2010'da yayınladığı mesaj.)
  • Gulu gulu dansı zencilerin yaptığı danstır. Zenciler de kültürsüzdür, bilgisizdir.
  • Hakk'ı üstün tutmak her zaman saadet getirir.
  • Hakk'ın tesisi için çalışmamakla batılın hakimiyeti için çalışmak arasında fark yoktur.
  • Haksız bir davada zirve olmaktansa, hak davada zerre olmayı tercih ederiz.
  • Hayat; iman ve cihattır. Bu iki değere kim sahipse zaferi onlar kazanacaktır.
  • Her yerde, her halde ve her meselede, mutlaka İslâm'a göre, yani İslâmca düşünmek zorundayız.
  • İçeride irtica, dışarıda fundamantalist gelişmeler denilerek işte bu insanlığı kurtarıcı Saadet Nizamından insanımız uzaklaştırılmak istenmiştir.
  • İlla Avrupa diye tutturanlarla, üniversiteye giden kız çocuklarına başını açtırmaya çalışanlar aynı adam­lardır. Avrupa'yı ilerici görüp İslam'ı gerici görenler aynı adamlardır.
  • İman varsa her şey vardır.
  • İman varsa imkan da vardır, Milli Görüşçü asla vazgeçmez.
  • İmanla küfür bir kalpte birleşmez ve barışmaz. Her gece en son kıldığımız vitir namazındaki Kunut duasını okurken, Allah'a şu sözü vermeden başımızı yastığa koymuyoruz:
  • "Ya Rabbi, facir ve fasık kimselerle bütün bağlarımızı kestik ve senin dinini yıkmak isteyenleri terk ettik." diyoruz...
  • Facir; itikâdı bozuk, görüşü batıl olan kişilerdir. Fasık ise, ameli bozuk, ahlâkı berbat kimseler demektir. Acaba biz Müslümanlar, Allah'a verdiğimiz bu sözü tutuyor muyuz?
  • İslam, bütün insanlığı eşit haklara sahip görür, hak­kı üstün tutar, sömürüyü reddeder, kimsenin kimseye kul ve köle olmasını kabul etmez. Bu yüzden Siyonizm tarihi boyunca, hep hakkı üstün tutan İslam'ı hedef al­mıştır.
  • İslâm dini bir bütündür. Ona bir şey katılamaz ve ondan bir şey çıkarılamaz. Baştan sona Hak'tır hayırdır ve hepsi, herkes için ve her yerde lazımdır.
  • İslâm, dünya ve ahiret saadetinin tek ilacıdır.
  • İslam en yücedir ve ondan yüce hiçbir şey yoktur. Bu geçek peygamber hadisiyle ve Allah'ın kitabıyla hükümleşmiştir. Bunda tartışma olmaz. Bu tür iddia ve ithamlarda bulunanları ben iki kısma ayırıyorum. Biri, kendilerine İslami tebliğin ulaşmadığı insanlar, diğeri ise İslam'ın yüceliğini bildikleri halde ona dil uzatan ve onu bilerek gericilikle eş gören kalpleri mühürlü insanlar.
  • İslam savaşları bütün insanların saadeti için yapılmıştır.
  • İslam'ın dışında, hiçbir hak ve hakikat yoktur. Fen ve hikmet, sanat ve sanayi dahi İslam'ın içindedir ve onun bir şubesidir. İlhamını Kur'andan almayan hiçbir ilim ve teknik asla hayra mazhar olamaz. Şerden ve zarardan arınmış sayılamaz. Mutlaka yeterli ve yararlı olduğu savunulamaz.
  • İslamsız bütün nimetler ve saadetler eksiktir. Bu nedenle "Bugün dininizi ikmal ettim ve nimetlerimi tamamladım." ayeti en son indirilmiştir.
  • Kâbe'yi yıkmaya gelen Ebrehe'nin filleri nasıl sahiplerini ezdiyse, bugün zalim devletlerin uçak, gemi ve tank filoları da birbirini ezecek ve kendi sahiplerini yiyecektir.
  • Kadayıfın altı kızarmadan bu hükûmeti uzaklaştıracak olursanız, bu zihniyet milleti aldatmanın gene fırsatını bulacaktır. Onun için kadayıfın altının kızarmasını bekleyeceğiz. (Necmettin Erbakan, 13 Mart 1980 tarihli basın toplantısından. Bu sözünden sonra Erbakan zaman zaman "Kadayıfçı Erbakan" diye de anılmıştır.)
  • Kanunlar ve nizamlar ne kadar mükemmel olursa olsun, onu tatbik edecek insanın içerisine hak ve adalet sevgisi girmemişse, netice tersine tecelli edecek, adalet yerine adaletsizlik, sosyal adalet yerine sosyal istismar hâkim olacaktır.
  • Kırk çürük yumurta bir tane sağlam yumurta etmez.
  • Köylerde dağılıp temsilci ve müşahitleri tespit etmek ve çalışmayı cihad biliniz. Bunlar çalışırsa, cihad ettiklerinden dolayı İslam hakim olur. Cihad delisi olmadan mümin olunmaz. Cihadı takatinizin sonuna kadar yapacaksınız. Oyunuzu Refah Partisi'ne verin diye üç köye gitmiş birisine ahrette biz sana beş köye gidecek takat verdik, diğerlerine niçin gitmedin diye yanacaksın denilecek. Cihad farzı ilk önce eda edilecek farzdır. Bir emir seçip ona biat edip orduyu oluşturmak ilk farzdır. (13 Mayıs 1990 tarihinde Sivas'ta partisinin eğitim seminerindeki sözleri.)
  • Maddî ve manevî buhranlarla karşı karşıya kalmış olmamızın kabahati millet değil, milletin fıtratına aykırı yollara gitmek isteyen fikir, sistem ve politikacılarda­dır. Bugün bir kısım gençliğimiz millî değerlerimizden uzaklaşarak çeşitli "izm"lerin peşinden gidiyorsa, ma­teryalist, anarşist oluyorsa, hippiliğe ve gayriciddi yaşa­yışa özeniyorsa, anaya, babaya asi oluyorsa, bütün bun­ların sebebi körü körüne yürütülen Batı taklitçiliğidir.
  • Milletimizin fıtratındaki yüksek ahlak ve fazilet kuvveden fiile çıkacak, Milli Nizam Partisi'nin muntazam kanallarından dört bir yana dağılarak yurt sathında refah, saadet ve selamet götürmeye başlayacaktır.
  • Milli Görüş; bu milletin inancıdır, tarihidir, kimliğidir, ruh köküdür.
  • Milli Görüş çağdaş bir medeniyet projesidir. Milletimizin kendi görüşüdür. Sultan Fatih'in İstanbul'u fethederken kalbindeki inanç ne ise Milli Görüş odur.
  • Milli Görüş hayra motor, şerre fren olmaktır.
  • Millî Görüş tekeden süt çıkarır.
  • Muhatabımız bütün insanlardır. Görüşü ve görüntüsü ne olursa olsun, davamız herkese anlatılmalı, davet her kesime yapılmalıdır. Davet bizden, hidayet Allah'tandır.
  • Müslüman; Hakkın hakimiyeti için motor, şerrin yok olması için fren olma görevlisidir.
  • Namaz dinin direği, cihad ise zirvesidir. Biz siyaset değil, cihad yapıyoruz.
  • Okullarda çocukları "Ne mutlu Türk'üm diyene!" diye bağırtıyorlar, bu yanlış. Türk böyle derse Kürt'ün de "Ne mutlu Kürt'üm" deme hakkı doğar.
  • Onları bazı dış güçler buraya getirdi. Şu andaki dünya düzeninin ve ırkçı, siyonist emperyalizmin güçleri. Batılı, siyonist dünya düzenine bilmeden destek oluyorlar. Yaptıklarının çoğu yanlış. Vergiler ve borçlarla siyonistlere para kazandırıyorlar. Erdoğan siyonizmin veznedarı oldu. O benim öğrencimdi; ama şimdi amacımız onu devirmek.[15]
  • Siyaseti önemsemeyen Müslümanları, Müslümanları önemsemeyen siyasetçiler yönetir.
  • Siyonizm bir timsaha benzer. Bu timsahın üst çenesi Amerika ise alt çenesi Avrupa Birliği'dir. Beyni Siyo­nizm, gövdesi ise işbirlikçilerdir.
  • Son zamanlarda fikir kirlenmesi olarak; modern Müslüman, ılımlı İslam, light İslam, çağdaşlık diye birtakım kavramlar kullanılıyor. Dünyayı ifsat eden odaklar birkaç asır önce nasıl Hristiyanlığı Protestanlaştırdılarsa şimdi de bu kavramlarla İslam'ı Protestanlaştırmak için çalışıyorlar. Ne demek ılımlı İslam! İslam'ın ılımlısı, ılımsızı olmaz. İslam, İslam'dır.
  • Şimdi önemli dış politika konularımıza birer cümleyle cevap getiriyorum. Meselenin aslı ortaya kondu mu çözüm kolay olur. Bakınız bir Kıbrıs; ne yapacağız biz Kıbrıs'a derhal federe devlet görüşmelerine son vereceğiz. Neymiş bu federe devlet görüşmesi. Yahu bizim bağımsız bir devletimiz var. Gidiyoruz bir yandan bu bağımsız devleti sözde Müslüman ülkelere ne olursun siz de bunu kabul edin diyoruz, öbür taraftan işte Birleşmiş Milletler şunu dedi de bunu dedi de... Vay canına yav biri hipnotize mi ediyor sizi Allah aşkına, bırakın şunu. Efendim Amerika'nın hoşuna gitmez. Bana ne Amerika'dan, bana ne Amerika'dan. Amerikan bizi yönetecek. Neymiş bu federe devlet şu hale bakın sözde bağımsız devletiz biz. Bu devlete tanımışız senelerden beri niçin uğraşıyoruz Rumlarla bir devlet kuracağız, kendi bağımsız devletimizin bağımsızlığını ortadan kaldıracağız. Bu nasıl iş kim zorluyor? Rum bizim peşimizde koşsun bırakın bu görüşmeleri kesin, kesinde sizi 60 milyon alkışlasın sizi 1,5 milyar alkışlasın size 6 milyar insan selam dursun. Bırakın bu safsataları. Bak Refah Partisi meclise girdi, sesleniyor ve ben de huzurlarınızda Rabbime şükrediyorum ki ilk defa bunu burada bas bas bağırıyorum. Kıbrıs devletini tanıttırın. Bırakın bu federe devlet saçmalıklarını Allah aşkına! Neymiş bunlar? Bak şu anda eğer Rauf Denktaş televizyonun başında ise gözünden yaş akıyordur. Yaşa Erbakan bir sen varsın zaten burada diyordur.
  • Şimdi, uğraştılar, uğraştılar, uğraştılar, meğer kimlikleri neymiş biliyor musunuz? Milliyetçi solmuş! Abovv! Şuna bakın ya! (RP Kongresinde DSP'ye çatarken.)
  • Türkiye'de farmasonluk, siyonistlik, komünistlik ve şahsiyetsizlik saltanatı mutlaka yıkılacaktır.
  • Türkiye'nin kurtuluşu için Refah Partisi iktidar olacak adil düzen gelecek. Sorun ne? Geçiş dönemi sert mi olacak, yumuşak mı olacak? Tatlı mı olacak, kanlı mı olacak? Altmış milyon buna karar verecek! (Lideri olduğu Refah Partisi'nin kapatılmasına sebep olan sözleri.)
  • Unutmayalım; insanı hayvanlardan ayıran ve faziletli kılan bazı özellikler vardır. Bunlar:
  • Doğru ile yanlışı ayırma; bu meziyetten "ilimler" doğmuştur.
  • Faydalı ile zararlıyı ayırma; bu meziyetten "ekonomi" doğmuştur.
  • Adalet ile zulmü ayırma; bu meziyetten "siyaset ve hukuk" doğmuştur.
  • Güzel ile çirkini, iyi ile kötüyü ayırma; bu meziyettense "ahlak ve sanat" doğmuştur.
  • Yahu burada güneş dururken ampule ne hacet?
  • Yanlışın en tehlikelisi, doğruya en yakın olan yanlıştır. Çünkü, doğruyla karıştırılması ve insanların daha kolay aldatılması ihtimali taşımaktadır.
  • Yaşanabilir bir Türkiye, yeniden büyük Türkiye ve adil bir dünya mutlaka kurulacaktır.
  • Zor bir yolda yürümek mecburiyetinde olan insanlar, yolda yürümeye başlamadan önce gönüllerinde ve zihinlerinde yürümek ve yol almak zorundadırlar. Evvela, bu yolu ben nasıl aşarım, korkusundan kurtularak yola çıktıklarında görürler ki, yol zor da olsa bir müddet sonra aşılmış yürünmüş ve hedeflenen yere gidilmiştir. İşte o zaman, insanların yüreklerinde, aslında yolun zannedildiği kadar zahmetli olmadığına ve bütün sıkıntılı yolların aşılabileceğine dair bir iman doğar.

NECMETTİN ERBAKAN KİMDİR?

29.10.1926 yılında Sinop'da eski milletvekili ve başbakan Hakim Mehmet Sabri ile Kamer Hanım'ın oğlu olarak dünyaya geldi. Baba tarafı Adana'nın Kozan ilçesinin tanınmış ailelerinden.

İlk öğrenimine Kayseri'de başlamasına karşın babasının tayin olması dolayısıyla Trabzon'da tamamladı.

İstanbul Erkek Lisesini birincilikle bitirdi .

İstanbul Teknik Üniversitesi Makine Fakültesi'nden 1954 yılında yüksek bir ortalamayla mezun oldu. Teknik üniversitedeki sınıf arkadaşlarından birisi de Süleyman Demirel'dir. Fakülte'ye 2. sınıftan başlamıştı. Üniversite yıllarında okula mescid açılmasına öncülük etti. Aynı yıl aynı yerde Motorlar Kürsüsünde Asistan oldu.

Üniversite tarafından 1951'de gönderildiği Almanya'da Reinisch Westfalische Technische Hochschule Aachen: RWTH Aachen (Aachen Teknik Üniversitesi)'da doktorasını yaptı. Alman Ordusu için araştırma yapan DVL Araştırma Merkezi'nde Prof. Dr. Schmidt ile çalışmalar yaptı ve Alman Üniversiteleri'nde doktorasını verdi,

1953'de Doçentlik sınavını vermek üzere İstanbul'a döndü. 27 yaşında 1954'de İTÜ'de Doçent oldu. Araştırmalar yapmak üzere tekrar Federal Almanya'nın Deutz fabrikalarına gitti. Leopard tanklarını geliştirme çalışmasında araştırma başmühendisi olarak görev aldı (1951-54).

Mayıs 1954-55 arasında askerlik yaptı. Tekrar Üniversiteye döndü. 1956-1963 arasında 200 ortaklı ilk yerli motoru üretecek olan Gümüş Motor'u kurdu ve Motor üretimini gerçekleştirdi. 1965'te Profesör unvanlarını aldı. 1967'de TOBB Genel Sekreterliği'ne seçildi. Aynı yıl Nermin Erbakan'la (1943-2005) evlendi.

1969'da Adalet Partisi'nden milletvekili aday adaylığı Süleyman Demirel tarafından veto edildiği için,Konya'dan bağımsız aday oldu ve iki milletvekili seçtirecek oy alarak milletvekili seçildi.

1970'de Milli Nizam Partisi'ni kurdu, ancak parti kısa bir süre sonra Anayasa Mahkemesi tarafından kapatıldı. 11 Ekim 1973'de MNP kadrosuyla Milli Selamet Partisi'ni kurdu. 1974-1978 döneminde üç ayrı kaolisyon hükümetinde başbakan yardımcılığı yaptı.

1973 seçimlerinde Milli Selamet Partisi 48 milletvekili çıkardı.Bu dönemde, Kıbrıs Barış Harekatı'nın yapılmasını savundu ancak harekattan sonra adanın tamamının ele geçirilmesi ve harekatı o bölgedeki Türk vatandaşlarının haklarının savunmaktansa bir fetih harekatına dönüştürmeyi amaçlayan görüşleriyle hükümeti zor duruma soktu.Bu olay koalisyon hükümetin dağılmasına en büyük etkenlerden birisidir. 17 Kasım 1974'de hükümet dağıldı.Daha sonra 1977 seçimlerinde Milli Selamet Partisi yarı yarıya oy kaybederek 24 milletvekili çıkardı.

12 Eylül'de bir süre İzmir Uzunada'da gözaltında tutuldu. 15 Ekim 1980'de 21 MSP yöneticisiyle birlikte 'MSP'yi illegal bir cemiyete dönüştürmek ve laikliğe aykırı davranmak ' suçlamasıyla tutuklandı. 24 Temmuz 1981'de serbest bırakıldı ve beraat etti.

1982 Anayasası gereğince 10 yıl siyaset yapma yasağı aldı. 1987'de halk oylamasıyla tekrar siyasete döndü. 19 Temmuz 1983'te kurulan Refah Partisi'ne daha sonra genel başkan seçildi. 1991 seçimlerinde Konya'dan milletvekili oldu.

Refah Partisi 1995 seçimlerinde 158 milletvekili ile birinci parti oldu. DYP-ANAP koalisyonu başarısız olunca DYP ile kurduğu REFAHYOL hükümetinde 28 Haziran 1996'da başbakan olarak göreve başladı.

Bu dönemde, D-8 adlı bir organizasyonun liderliği gerçekleştirildi. Hazinenin, iç piyasaya borçlanma ihtiyacını ortadan kaldıran "Havuz Sistemi" uygulamasını başlattı. Memura her ay, enflasyon + büyüme oranında zammı otomatik olarak verme anlamına gelen mobil sistemini uygulamaya başladı. Memur, emekli ve işçiye % 110 ile % 200 oranlarında üst üste zamlar gerçekleştirildi. Esnafa yüklü miktarlarda kredi imkânı sağlandı.

28 Şubat 1997 tarihli MGK 'da alınan kararlar ve ardından yaşanan 28 Şubat süreci , 18 Haziran 1997 'de Necmettin Erbakan'ın Başbakanlık görevinden istifa etmesine yol açtı.

21 Mayıs 1997'de Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Vural Savaş, RP'nin kapatılması için Anayasa Mahkemesi'ne başvurdu ve RP kapatıldı. Kurucusu olduğu Milli Görüş Hareketi'nin 2001 yılında bölünmesinden sonra Erbakan'ın da desteklediği Milli Görüş'çü kanat Recai Kutan başkanlığındaki Saadet Partisi'ni, yenilikçi kanat ise 2002 seçimleri'nde iktidara gelen AK Parti'yi kurdu.

Saadet Partisi Genel Başkanı Necmettin Erbakan, 19 Ocak 2011'de ayağında nükseden damar iltihabı rahatsızlığı sebebiyle hastanede yoğun bakım altına alınarak bir süre tedavi görerek taburcu edilmesinin ardından, kısa süre sonra solunum ve kalp yetmezliği rahatsızlığı sebebiyle kaldırıldığı Ankara'daki Güven Hastanesi'nde yoğun bakım altında uygulanan tüm tedavilere rağmen solunum yetmezliğine bağlı, kalp ve çoklu organ yetmezliği sebebiyle 27 Şubat 2011 sabahı saat 8:50'de doktorlarının muayenesi esnasında koroner arter rahatsızlığı sonucu şuurunu yitirerek komaya girmiş, saatler aynı sabahın 11:40'ını gösterirken doktorların tüm müdahaleleri ile yaşamsal işlevlerinin desteklenmesine rağmen yaşamını yitirmiştir.

Vasiyetine uygun olarak resmi devlet töreni tertip edilmemiş ve 1 Mart 2011 Salı günü önce Ankara'da Hacı Bayram Camii'nde sabah namazına müteakip cenaze namazı kılındıktan sonra, cenazesi İstanbul'a getirilerek öğlen namazını müteakip Fatih Camii'nde kılınan cenaze namazı sonrasında Zeytinburnu Merkezefendi Mezarlığı'na defnedilmiştir. Mezarına, sevenleri tarafından Türkiye'nin çeşitli bölgelerinden getirilen topraklarla birlikte Kudüs, KKTC ve Boşnak lider Aliya İzzetbegoviç'in mezarından getirilen topraklar serpilmiştir.

Haberler.com / Onur Bayram - Gündem

Necmettin Erbakan Sözler Gündem Politika Haberler

title