Demokratikleşme Paketi, TBMM Anayasa Komisyonu'nda

Demokratikleşme Paketi, TBMM Anayasa Komisyonu'nda
Facebook'da Paylaş Twitter'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş Google News'de Paylaş

Adalet Bakanı Bozdağ: "Kişisel verilerin korunmasıyla ilgil yasa tasarısı, önümüzdeki Bakanlar Kurulu'nda görüşüldükten sonra TBMM'ye sevkedilebilecek" "Uygulayıcıların, yasalarla ortaya konulan idareyi uygulamalarına yansıtması, Türkiye'nin demokratikleşmesi ve hukukun üstünlüğünün tesisi bakımından.

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, kişisel verilerin korunmasıyla ilgili yasa tasarısının önümüzdeki günlerde Bakanlar Kurulu'nda görüşüleceğini, sonra TBMM'ye sevk edileceğini bildirdi.

Demokratikleşme paketi, TBMM Anayasa Komisyonu'nda görüşülmeye başlandı.

TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu, kamuoyunda "demokratikleşme paketi" olarak bilinen Temel Hak ve Hürriyetlerin Geliştirilmesi Amacıyla Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı hakkında bilgi verdi. Kuzu, siyasi partilere yardımın her zaman tartışma konusu olduğunu, Anayasa Mahkemesi ve parlamentonun konuya sıcak bakmadığını kaydetti. AB ülkelerindeki uygulamanın sandalye sayısı veya oya göre değişiklik gösterdiğini anlatan Kuzu, dünyada çeşitli düzenlemeler olduğunu, tasarıda yüzde 3'ten fazla oy alanlara yardım yapılmasının öngörüldüğünü hatırlattı.

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, tasarıyı sunuş konuşmasında, paketin AK Parti hükümetleri döneminde atılan demokratikleşme adımlardan biri olduğunu belirterek,  önceki dönemlerde de ülkede demokrasinin kökleşmesi, geliştirilmesi, standardının yükseltilmesi, hukukun üstünlüğünün temini için pek çok demokratikleşme adımı atıldığını anlattı.

Kişisel verilerin korunmasının her zaman sorun olduğunu ifade eden Bozdağ, verilerin amacı doğrultusunda kullanılıp kullanılmadığı konusunun Anayasal teminat altına alındığını vurguladı. Kişisel verilerin kanun tasarısının Hükümet tarafından hazırlandığını belirten Bozdağ, "Tasarı, önümüzdeki hafta muhtemelen TBMM'ye sevk edilebilir hale getirilecek, Bakanlar Kurulu görüşmesinin ardından. Şu anda Bakanlar Kurulu'nun görüşülmeyi bekliyor. Tahminen önümüzdeki hafta görüşebilecektir" dedi.

Bozdağ, Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerin tamamının iç hukukun parçası haline getiren Anayasal düzenlemeye işaret ederek, "Maalesef bu düzenlemenin uygulanması, uygulayıcılar bakımından yasa koyucunun iradesine uygun takip ediyoruz mu derseniz, uygulamada bu kuralın yeteri kadar uygulanmadığı ve gözardı edildiği çok açıktır. O nedenle uygulayıcıların, yasalarla ortaya konulan idareyi uygulamalarına yansıtması, Türkiye'nin demokratikleşmesi ve hukukun üstünlüğünün tesisi bakımından son derece önemli olduğunu düşünüyorum. Bireysel başvuru hakkı da ayrıca önemli bir imkan getirdi. Anayasa Mahkemesi'nin bir nevi AİHM gibi farklı bir konuma bürünmesine yol açtı, insanlarımız için yeni bir imkan getirdi" diye konuştu.

Tasarı hakkında bilgi veren Bozdağ, siyasi hürriyetlerin ve siyasal örgütlenme hakkının geniş şekilde kullanılmasının önemine işaret ederek, düzenlemenin bu açıdan kanunlardaki bazı kısıtlamaları ortadan kaldırarak siyaset yapanlara daha özgür siyaset yapma ve örgütlenme hakkı tanıdığını söyledi. Bozdağ, siyasi partilere yardımın sınırının yüksekliğinin eleştirildiğini, bunun yüzde 3'e çekilerek daha çok partinin Hazine'den yardım alarak çalışmalarını sürdürmesine imkan tanındığını kaydetti.

Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'nda önemli düzenlemelerin paket içinde yer aldığını anlatan Bozdağ, özel öğretim kurumlarında Türkçe'den başka dillerde eğitim ve öğretim yapılmasının önünün açıldığını, nefret suçlarında cezanın artırılmasıyla nitelikli haller arasına alınarak konuyla ilgili  önemli adım atıldığını, ayrıca yaşam tarzına müdahale konusunda düzenlemelerin de olduğunu söyledi.

-'Siyasi partilere yardımda yüzde 1 üzerinde mutabık kaldık"-

Bozdağ'ın konuşmasının ardından milletvekilleri de paketle  ilgili görüşlerini dile getirdi.

CHP Konya Milletvekili Atilla Kart, demokratikleşme paketi ile 9 kanunda değişiklik yapıldığını belirterek,  Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Hakkında Kanun'da yapılmak istenen değişikliğin daha geri bir düzenleme olduğunu savundu. Yasanın 12 Eylül döneminde çıkarıldığını hatırlatan Kart, "12 Eylül darbesinin yaptığı düzenlemeyi daha daraltıyoruz, sınırlıyoruz ve geriye götürüyoruz.  Silahsız, saldırısız, barışçıl olmak kaydıyla önceden izin almaksızın bu hak kullanılır. Kamu düzenini tehdit eden boyutlar olduğunda, idare orada müdahalesini yapabilir. Ama bu olmadan önceden engellenmesi, temel hak ve özgürlüğün özünün ihlal edilmesidir. Nefret suçlarıyla ilgili düzenleme yapılırken bile toplumun farklı kesimleri arasında ayrımcılık yaratılıyor. Bu sağlıklı bir tablo değil" dedi.

Siyasi partilere yardımın yüzde 3'e düşürülmesine değinen Kart, TBMM Anayasa Uzlaşma Komisyonu'nda 4 partinin yardımın yüzde 1 olmasında mutabık kaldığını, iktidarın konu hakkında samimi ve tutarlı olmadığını savundu.

Siyasi partilerde eş genel bakanlığın belli partiler için olabileceğini ancak kitle patilerinde zor olduğunu anlatan Kart, bunun demokratikleşmenin ön koşulu olmadığını söyledi. İnanç gruplarının diyanet yapılanmasında nispi temsile göre temsil edilmesi gerektiğini savunan Kart,  iktidarın bunu tartışmaya bile açmadığını ifade etti.

Bozdağ'ın kişisel verilerin korunmasıyla ilgili sözlerinin inandırıcılığı olmadığını ileri süren Kart, son zamanlarda "paralel devlet" tartışmalarının ülkedeki gerçek tabloyu yansıtmadığını söyledi. Hükümet ve cemaat çekişmesi üzerinden yapılan tartışmaların aslında olayları yüzeysel değerlendiren yaklaşımlar olduğunu ifade eden Kart, "Hükümet-cemaat çekişmesi, yıllardır söylediğimiz vakadır ama olay bundan ibaret değildir. 2004-2005 yılından beri belgeleriyle anlatıyoruz. İçişleri Bakanlığı, Adalet Bakanlığı ve Başbakanlık'ta illegal yapı, illegal karargah var. Orada devletin yasal birimleri, bir takım illegal yapılarla beraber çalıştı. Yetmedi, o illegal yapıların yanında yabancı istihbarat vardı ve yabancı uzman adı altında yasal şemsiye içine alındı. Dönemin İçişleri Bakanı Beşir Atalay'a bu yabancı uzmanların sayısını sorduk, 'ben de bilmiyorum' dedi. Sen hangi ülkenin bakanısın, taşeron bakan mısın?" diye konuştu.

Kart'ın, "Sayın Başkan yaptığınız tespite katılıyorum, 2 bin kişilik liste konusunda..." demesine Komisyon Başkanı Kuzu, "Tespit benim değil ki... Gazetenin haberi o. Ne istihbarat bana bağlı ne ben bakanım, nereden bileceğim" karşılığını verdi.

Kart, "Bu doğru. 2 bin değil,  3-4 bine ulaştı. Bu aslında fişlemeyi ve o anlayışın devam ettiğin gösteriyor. Ciddi bir hükümet; Emniyet veya başka yerde o yapılar varsa yargı ve idari soruşturma prosedürünü işletir" dedi.

-"Demoklesin kılıcı olarak tarihe geçmek istiyorsunuz"-

MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural,  Adalet Bakanı Bozdağ'a, "Demoklesin kılıcı olarak tarihe geçmek istiyorsunuz. Yaptığınız değerlendirmeler gerçeği yansıtmıyor. 11 yıllık iktidarınız dönemi, Türkiye'de demokrasiyi geriye götüren, demokrasiyi  sadece etnik kimliklere indirgeyen siyaset anlayışının yaşandığı dönemdir. Savcılar üzerindeki yayınlarla ilgili söz ifade etmiyorsunuz. Savcısını, hakimini koruyamayan, onları birbirine düşman eden tabloda, yürütmenin içindeki rüşvet ve yolsuzluğunu kapatmak için gücünü kullandığı ortamda demokrasiden söz etmek hilkat garibesidir" ifadelerini kullandı.

Demokratikleşme paketinin " demokrasi" içermediğini savunan Vural, özünde "PKK ile yapılan görüşmelerde bir takım taleplerin meşrulaştırılması, Türkçe'nin ve Türk adının dışlanması, vatan coğrafyasında 'Türkiye Kürdistanı inşa edilmesi"ni içerdiğini ileri sürdü. "Hedef milletin adının ve kimliğinin silinmesidir" diyen Vural, yapılmak istenen Türkiye'yi siyasal çözüme doğru götürmek, egemenliğin bölünmesi, devlet gücünün paylaşılması olduğunu söyledi.

-"Dağlar mı isteyecek?"-

BDP Batman Milletvekili Bengi Yıldız, demokratikleşme paketinin eksik ve geç kalınmış adım olduğunu belirterek, daha kapsamlı ve köklü reformlar yerine yama niteliğinde palyatif tedbirlerden medet umulduğunu söyledi. Son zamanlardaki tartışmalara işaret eden Yıldız,  "Geçmişte derin devlet vardı,  şimdi paralel devlet...Bunlar peşimizi bırakmıyor çünkü demokratik yönetim yaklaşımımız yok" dedi.

Siyasi partilere yapılacak Hazine yardımı konusunda TBMM Anayasa Uzlaşma Komisyonu'nda yüzde 1 üzerinde uzlaşma sağlandığını hatırlatan Yıldız, bunun anlamının BDP ve benzeri partilerin bağımsız olarak seçime girememeleri olacağını söyledi.

Türkiye'de farklı cinsel yönelimleri olan insanlar yaşam hakkı anlamında varlıklarını sürdüremediğini ancak dünyada bakan, belediye başkanı ve eyalet valisi olabildiklerini anlatan Yıldız, bunların  nefret suçları içinde sayılmamasının siyasi  tercih olduğunu savundu. Özel eğitim kurumlarında farklı dillerde eğitim öğretim imkanı getirilmesinin bile tartışma konusu yapılmasının hazin olduğunu ifade eden Yıldız, "Parası olan gidip Kürtçe eğitim görecek ama sonrasında bunun sosyal hayatta karşılığı hiçtir. Yer isimlerine gelince...Derelerin, ırmakların ismini kim isteyecek, dağlar mı isteyecek? Hiç olmazsa eski haline iade edelim. 'Kendi isminizi isteyin' demek, hakkı veriyoruz ama kullanamayacaksınız demektir" dedi.

Komisyon'da tasarı üzerindeki görüşmeler sürüyor. - TBMM

Kaynak: AA / Politika
title