Haberler

AK Parti İlçe Başkanları ve İlçe Belediye Başkanları Toplantısı

Başbakan Erdoğan: (4) "Eğer Türkiye Cumhuriyetinin Başbakanı eşini Çankaya'ya çıkaramıyorsa, Çankaya'ya götüremiyorsa, bakanları eşleriyle beraber Çankaya'ya çıkamıyorsa, eşini Çankaya'ya götüremiyorsa burada bir su kaçağı var demektir. Demokrasi burada yara almış demektir" "Bizim bütün derdimiz başı açık başı kapalı, tüm kardeşlerimiz el ele dolaşsın, omuz omuza dolaşsın. İşte AK Parti çatısı baş örtülüsüyle başı açığıyla bunun en güzel örneğini vermiştir" "Kim bozuyorsa kamu düzenini bunlar çapulcudur. Kaldı ki Dersim'de normal vatandaşa 'çapulcu' demek suretiyle o insanlar öldürüldü. CHP o günden bugüne özür dilemedi" "Sandıktan çıkan irade bizim için en önemli ölçüdür. Meydanlar değil, manşetler değil, yangın yerine çevrilen, kırılan, dökülen sokaklar değil, altını çizerek söylüyorum sandıktır" "Biz milletin içinden gelen bir kadroyuz. Biz uzaydan gelmedik. O seçkinci kadrolar değiliz. Biz milletin partisiyiz. Milletin istikamet çizdiği bir partiyiz"

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ülkede geçmişte başörtülülerin zulüm gördüğünü belirterek, "Eğer Türkiye Cumhuriyetinin Başbakanı eşini Çankaya'ya çıkaramıyorsa, Çankaya'ya götüremiyorsa, bakanları eşleriyle beraber Çankaya'ya çıkamıyorsa, eşini Çankaya'ya götüremiyorsa burada bir su kaçağı var demektir. Demokrasi burada yara almış demektir" dedi.

Erdoğan, AK Parti İlçe Başkanları ve İlçe Belediye Başkanları Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, özgürlükler noktasında, temel haklar noktasında gereken neyse bunu yaptıklarını, Cumhuriyet tarihinde hiçbir iktidarın yapmadığını yaptıklarını söyledi.

Demokrasi veya demokratikleşme paketiyle ilgili çalışmalarını dün akşam bitirdiklerini bildiren Başbakan Erdoğan, redaksiyon çalışmalarının yapıldığını, ay sonuna kadar bunu geniş bir basın toplantısıyla açıklayacağını belirtti.

Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu:

"Bunlarla da çok daha yeni yeni imkanlar getireceğiz. Biter mi? Demokratikleşmenin veya hak ve özgürlüklerin son noktası yoktur. Onun her zaman güncellenmesi söz konusudur. Hayat hızla akıyor şartlar süratli olarak her zaman değişiyor. Öyleyse bu güncellemeleri yapmak suretiyle de kazanılmış veya verilmesi gereken haklar neyse bu hakları her yerde her zaman yöneticilerin vermesi gerekir. Biz buna inanmış bir iktidarız. Şu anda da göreve geldiğimizden bu yana yaptıklarımız var, yapmakta olduklarımız var, yapacaklarımız var. Bunlara inanan bir iktidarız. Herkesin yaşam tarzının teminat altında olduğunu bir daha gösterdik, gösteriyoruz ve göstereceğiz. Ama özellikle de bu ülkede zulme uğrayan varsa yaşam tarzı noktasında benim baş örtülü bacılarım olmuştur. En büyük zulmü onlar görmüşlerdir. Onların eğitim öğretim özgürlüğünü kimler engelledi? Onların kamusal alanda buraya giremezsin diye onların önünü kesenler kimler oldu? Onlar bu ülkenin azınlığı mıydı, çoğunluğu muydu? Nereye koyarsanız koyun. Engellendiler. Eğer Türkiye Cumhuriyetinin Başbakanı eşini Çankaya'ya çıkaramıyorsa, Çankaya'ya götüremiyorsa, bakanları eşleriyle beraber Çankaya'ya çıkamıyorsa, eşini Çankaya'ya götüremiyorsa burada bir su kaçağı var demektir. Demokrasi burada yara almış demektir. Temel hak ve özgürlükler burada yara almış demektir. Bunları yaşadı mı bu ülke, yaşadı. Şimdi böyle bir şey var mı? Yok. Buna bakmamız lazım."

Üniversite kapılarında başörtüleri başlarından çekilip alınan kızlar olduğunu ifade eden Erdoğan, "Hüngür hüngür ağlıyordu onlar. Bunu nereye koyacaksınız? Bu bir temel hak ve özgürlük değil miydi? Ama biz baldıran zehiri içtik, taşı böğrümüze bastık" diye konuştu.

İktidar olmalarına rağmen ülkede gerginlik olmasın diye hep sabrettiklerini vurgulayan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Ama biz bugüne kadar bir başı açık kardeşimize kalkıp da 'sen niye böyle geziyorsun?' demedik. Böyle bir hakkımız bizim yok. Hepsinin güvencesi biziz. Bizim bütün derdimiz başı açık başı kapalı, tüm kardeşlerimiz el ele dolaşsın, omuz omuza dolaşsın. İşte AK Parti çatısı baş örtülüsüyle başı açığıyla bunun en güzel örneğini vermiştir. Bu partide böyle bir dert yok. Ama CHP'ye gidiyorsun otobüsten çarşaflı bayanı attıklarını gördük. Bir taraftan geldi genel başkan rozet taktı, ertesi gün derdest ettiler. Bunları geçen seçimlerde yaşadık. Niye? Dürüst değiller, sipariş üzere yapıyorlar. 'Acaba böyle yaparsak biraz daha fazla oy gelmez mi?' ya sizin bu noktada karakteriniz belli. Bu işin geçmişinde var. Şimdi ben Taksim'deki olaylarda hani 'çapulcular' dedim ya, gücendiler. En sonunda arkadaşlara dedim ki 'bir çalışma yapın'. Çalışmayı yaptırdık. Ayrıca tabii Türk Dil Kurumunun sözlüğünde de çapulcunun anlamının ne olduğu zaten açıkça yazıyor yani. 'Kamu düzenini bozmaya yönelenler' filan diye."

"Taksiratımız olmadığı halde özür diledik"

Bu konuyla ilgili eski gazeteler üzerinde bir çalışma yürütüldüğünü kaydeden Erdoğan, şöyle konuştu:

"Çok enterasan, Dersim olaylarında o zamanın Başbakanı, sene 1937 İnönü'nün açıklamaları var. 'Çapulcuları derdest ettik' diyor. Kim o? Hani, bir taraftan öldürüyorlar bir taraftan da alıp götürüyorlar. Şu anda ellerinde hepsinin çıkarılmış gazete sayfaları ve Tan gazetesinde bunlar çıkmış. Gazetenin sahibi o zaman Ahmet Emin Yalman. Ahmet Emin Yalman'ın da kim olduğunu biliyorsunuz. O da meşhurdur. CHP'nin o da çok önemli bir aktörüdür. Yani adeta CHP'nin yarı resmi yayın organıdır Tan Gazetesi. Onda yazıyor. Vakti saati geldiğinde inşallah parlamentoda veya bir başka yerde bunları gayet açık net belgeler olarak göstereceğim. Hepsi şu anda elimde hazır. Bunu İnönü söylemiş. Onun söylediğini bilmiyorlar bunlar tabii bana yüklendiler. 'Çapulcu ifadesini niye kullandın?' diye. Ortada sözlük, 'kamu düzenini bozan'. Kim bozuyorsa kamu düzenini bunlar çapulcudur. Kaldı ki Dersim'de normal vatandaşa 'çapulcu' demek suretiyle o insanlar öldürüldü. CHP o günden bugüne özür dilemedi. Bugünkü genel başkanları da hala özür dilemiyor Dersimli olduğu halde. Fakat ben Türkiye Cumhuriyetinin bir başbakanı olarak bizim bu işte taksiratımız olmadığı halde kalktık biz özür diledik, bunu söyledik. İnsanımızın kendi değerleriyle, kendi diniyle, kendi inancıyla, kültürüyle var olabileceğini, boynunu yere eğmeden, kendini dışlanmış hissetmeden bu ülkede özgürce yaşayabileceğini biz ispat ettik, teyit ediyoruz, teyit edeceğiz."

"Sandık milletin namusudur"

Milletle her daim yüz yüze iletişim içinde olduklarını, milletin hissiyatını sürekli yaşadıklarını ve hissettiklerini ifade eden Erdoğan, sandığın topyekün milletin iradesinin şekillenme ve sözünü söyleme yeri olduğunu vurguladı. Erdoğan, "Sandık milletin namusudur, bunu unutmayın. Bu namusa hep birlikte sahip çıkacağız" dedi.

Başbakan Erdoğan, milletin takdiri karşısında her zaman boyunlarının kıldan ince olduğunu belirterek, "Sandıktan çıkan irade bizim için en önemli ölçüdür. Meydanlar değil, manşetler değil, yangın yerine çevrilen, kırılan, dökülen sokaklar değil, altını çizerek söylüyorum; sandıktır" diye konuştu.

Kendileriyle hesabı olanların da sandığı ve seçimi esas alması gerektiğini kaydeden Erdoğan, milletin herkese sandıkta hesabı soracağını söyledi. Erdoğan, "İşte 2014 Mart seçimleri bize göre bu açıdan çok çok önemlidir. Bu seçimlere böyle bir ruhla gireceğiz, böyle bir şuurla hazırlanacağız, böyle bir heyecanla gideceğiz. Milletin söyleyeceğini, söylemek istediğini, o gün özgürce söylemesini sağlayacağız" dedi.

"Tevazu en büyük zenginliktir"

AK Parti'yi ve kendi siyasetlerini diğerlerinden ayıran farkı vurgulamak istediğini dile getiren Başbakan Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Bugüne kadar millete tepeden bakan, millete kibirle bakan, tepeden inmeci, dayatmacı, baskıcı anlayışlar milletin nezdinde asla teveccüh görmedi, göremedi. Benim sizden bir ricam var. Tevazu en büyük zenginliktir. Belediye başkanlarım, hepsi ne olur, bugüne kadar olanlar oldu geride kaldı, mütevazi olalım, sevgi dolu olalım, alalım hanımları yanımıza, hanımlar da beylerini kapı kapı dolaşalım. Bunu bu şekilde yapalım. Şu 6,5 ay inanın muhabbet zemininde bize çok şeyler kazandırır. Tevazu zemininde bize çok şey kazandırır. Biz muhalefet partilerinin şu anda kamuoyu araştırmalarında başarılı olduğu yerde bunlar niye başarılı yahu diye soruşturduğumuzda, aldığımız cevap ne biliyor musunuz arkadaşlar? Diyorlar ki halkla iletişimleri çok iyi. Ziyaret ediyor, geziyor, gezdiriyor, şöyle yapıyor, böyle yapıyor filan. Bundan dolayı seviliyorlar. Yahu bunlar çok yoğun değil ama buna rağmen neden sorusuna işte bu cevabı alıyoruz. Peki benim kardeşlerim, AK Partili belediye başkanı kardeşlerim bunu yapamaz mı yahu? Hani biz tevazuda toprak gibi olacaktık? Niye toprak gibi olmuyoruz? Olacağız. Hani cömertlikte biz akarsu gibi olacaktık? Olacağız. Bunu yapmamız lazım. Üzerimizdeki emaneti bu noktada şu 6,5 ayda çok daha farklı bir yere tırmandıralım ki inşallah halkımızın bize olan teveccühü daha da artsın."

"Doğalgazla ısınan köyler"

30 vilayette büyükşehir belediye başkanlığı seçiminin yapılacağını hatırlatan Başbakan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"16 artı 14. Şimdi 30 vilayet dediğimiz zaman ben ortalama rakamı veriyorum, bu Türkiye'deki seçmenin yüzde 75-76'sını teşkil ediyor. Yani buradaki başarı, bu 30 vilayetteki, 30 büyükşehirdeki başarı Türkiye genelindeki bizim oy oranımızı tırmandıracak. Artık il genel seçimi sadece bu 30 vilayetin dışındaki 51 vilayette var. Ama 30 vilayette il genel meclisi seçimi yok, burada sadece belediyeler. Bunlar da kahir ekseriyetini oluşturuyor. Bunu oluşturduğuna göre demek ki bizim daha fazla çalışmamız, daha fazla gayret etmemiz lazım. Artık bu köyler mahalle oldu. Mahalle olmakla beraber artık bu köylerimiz süratle hakikaten bir medenileşmenin, modernleşmenin bütün imkanlarını çok daha çabuk yakalayacak. Çünkü buralara büyük şehir hizmetleri ulaşacak. Bütün itfaiyesiyle, kanalizasyon, su bütün bunlarla buralara bu hizmetler ulaşacak. Yollarıyla bu hizmetler ulaşacak. Artık acaba şuradan şu gelir mi, bu gelir mi böyle bir derdi olmayacak. İlçe belediyeleri de onlara hizmet vermede, onlara çok daha farklı bir imkanı sağlayacak."

İstanbul ve Kocaeli gibi büyükşehir belediyelerinin bunun en güzel örnekleri olduğunu dile getiren Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu:

"Geçmiş dönemdeki İstanbul Büyükşehir Belediyesini düşünün veya Kocaeli Belediyesini düşünün, o zamanlar örneğin ben belediye başkanıyken İstanbul'un her köyüne hizmet götüremiyordum, buna hakkım yoktu. Niye? Onlar çünkü bizim hizmet sınırlarımızın dışındaydı. Ama şimdi onların hepsi mülki sınırlar olarak malum artık belediyelerin sınırları içerisinde olduğu için belediyeler de harcamalarında, şusunda busunda herhangi bir endişeye kapılmayacak. Doğalgazına varıncaya kadar oralara bunu götürebilecek. Tezekle ısınan köyler mi, doğalgazla ısınan köyler mi? Evlerdeki anneler artık insan olduğunu daha iyi anlayacak. Öyleyse bunun gereğini yapmanız lazım."

"Uzaydan gelmedik"

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "30 büyükşehirde hedef 30 dememiz lazım. Öyle çalışmamız lazım. Onun için de tabi bütün ilçelerimizin çok yoğun çalışması gerekiyor. Çok büyük gayret istiyoruz. Biz milletin içinden gelen bir kadroyuz. Biz uzaydan gelmedik. O seçkinci kadrolar değiliz. Biz milletin partisiyiz. Milletin istikamet çizdiği bir partiyiz. Dikkat ederseniz biz yerel yönetimlerde sağladığımız başarıyı Türkiye geneline taşıyan bir partiyiz" değerlendirmesinde bulundu.

Erdoğan, mikrodan, yerelden başladıklarını ve makroya, genele yükseldiklerinin altını çizerek, İstanbul başta olmak üzere yerel yönetimlerde elde ettikleri başarıyı Türkiye'nin idaresine taşıdıklarını belirtti. Erdoğan, hakları, özgürlükleri, demokrasiyi, hizmeti tepeden, ulufe gibi halka sunanlardan değil, bunların hasretini özlemini çeken ve bunların eksikliğini hisseden bir kadro olarak iş başına geldiklerine dikkati çekerek, "Ankara'da başbakanlığın, bakanlıkların koridorlarından dışarı çıkmadan ülke idare edenlerden olmadık. Biz mahallelerde olduk, sokaklarda olduk, köylerde olduk, yaylalarda olduk, mezralarda olduk. Burası mezradır, bırak canım, burası köydür bırak canım demedik" diye konuştu.

Dağları birbirine kavuşturduklarını, dağları tünellerle açtıklarını ve aştıklarını, mezralara da farklı bir şekilde ulaştıklarına vurgu yapan Erdoğan, "İşte Van Kuzgunkanat, Bahçesaray buralar birkaç ay bir kaç ay dünyaya açık,  ondan sonra bakıyorsunuz sadece Allah'a açık. Ama şimdi 12 ay tamamen dünyaya açık. Herkes gidebiliyor" dedi.

Erdoğan, Bitlis ile Van arasındaki Kuskunkıran, Muş Bitlis arasındaki tünellerle ulaşımı rahatlattıklarını, şimdi ise Ovit Tüneli'ni yaptıklarını ve Rize'yi, Karadeniz'i Erzurum'a bağladıklarını dile getirdi. Erdoğan, bu tüneli 2015 sonu gibi bitireceklerini ve böylece Erzurum'dan İran'a kadar trafiğin açılmış olacağını, Artvin'de yapılan tünel ile buradaki trafiğin de rahatlayacağını ifade ederek, "Bunlar geçmiş iktidarların aklından bile geçmez, hayal bile edemezlerdi. Ama biz bunları gerçeğe çevirdik. Hep söylüyoruz. Mesele millete aşık olmak meselesi. Biz bu millete aşığız" diye konuştu.

"Milletle seçimden seçime iletişim kurmadık"

Seçimden seçime milletle iletişim kurmadıklarını, her an milletle iç içiçe olduklarını kaydeden Erdoğan, şunları söyledi:

"Biz milletle olduk, milletle kaldık. Türkiye'yi genel manada her alanda büyütürken özellikle yereli asla ihmal etmedik. Geldiğimiz yeri inkar etmedik. Ülkenin her zerresine hizmet taşımanın gayreti içinde olduk. Yerel yönetim bizim en iyi bildiğimiz alandır. Yerel yönetim bizim en fazla başarı sağladığımız alandır. 10 yılların deneyimiyle hem bu işin teorisi hem de pratiği ile önümüzdeki dönemde yerel yönetimlerde çok önemli projeleri gerçekleştirmeyi sağlayacağız, bunu başaracağız. AK Parti olarak varolduğumuz il ve ilçelerde eserlerimizi anlatırken diğer il ve ilçelerde de farkımızı milletimize sürekli olarak anlatmalıyız. Yan yana iki ilçeden AK Partili olanın nasıl değiştiğini dönüştüğünü gösterecek, diğerinin neden yerinde saydığını hatta geriye gittiğini milletimize lisanı müansiple izah edeceğiz."

Erdoğan, yeni büyükşehirlerde adaylar noktasında ilçe başkan ve yönetimlerine büyük görevler düştüğünü bildirerek, yeni büyükşehir yasasının vatandaşlara anlatılmasını ve tereddütlerin ortadan kaldırılmasını, köylerin ve şehirlerin nasıl değişeceğinin ayrıntısı ile izah edilmesini istedi. Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Çünkü bu CHP, altında ezilecekleri için işlerine gelmez ama bilmezler Anayasa Mahkemesi de zaten kararını verdi. Dolayısıyla bizim bundan sonra yapmamız gereken nedir? İşin dorusunu vatandaşa anlatmaktır. Dikkat edin muhalefet bu yasa çıkarken, bu yasa ile hizmet üretmenin mümkün olmadığını iddia ediyordu. Adamların hizmet diye bir derdi yokki. Şimdi aynı muhalefet milletin ayağına gidecek, kendisi ile çelişerek, kendi iddiasını kendi çiğneyerek oraları en iyi kendilerinin yöneteceğini anlatacak ve iddia edecek. Yani sen hizmet üretilmez diyordun. Şimdi ne diyeceksin. Bu çelişkileri milletimize anlatmalıyız. Yerel seçimlerdeki birikimimizi deneyimlerimizi aktaracak inşallah Türkiyemizi yerelden genele kalkındırma mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz."

Yeniden aday olmayacak olanlarla yürümeye devam edeceklerini kaydeden Erdoğan, onlarla bütün çalışmalarda biraraya gelecekerini bildirdi.

AK Partiye yeni katılanlara rozet

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Yerel Yönetimler Başkanlığı tarafından düzenlenen toplantıda, AK Parti'ye katılan bazı ilçe belediye ve belde belediye başkanları ile meclis üyelerine de rozet taktı.

Başbakan Erdoğan, rozet taktığı 3 ilçe belediye başkanı, 8 belde belediye başkanı ve 9 meclis üyesiyle fotoğraf çektirdi.

Toplantıya Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, İçişleri Bakanı Muammer Güler, Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, AK Parti Genel Başkan Yardımcıları Menderes Türel, Mevlüt Çavuşoğlu, Mustafa Şentop ve Süleyman Soylu ile AK Partili ilçe belediye başkanları katıldı.

- Ankara

Kaynak: AA / Politika

Recep Tayyip Erdoğan Ak Parti Türkiye Dersim Politika Güncel Haberler

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title