Haberler

"Ergenekon" Davası

Tutuklu yargılanan emekli Orgeneral Başbuğ."Böyle bir dava sebebiyle karşınıza çıkarılmış olmam, benim için cezaların en büyüğüdür."

- Tutuklu yargılanan emekli Orgeneral Başbuğ:

"Böyle bir dava sebebiyle karşınıza çıkarılmış olmam, benim için cezaların en büyüğüdür. Bu konuda size söyleyeceğim başka bir şey yoktur"

"Her zaman doğruların yanında olduğum ve hareket ettiğim için vicdanım rahattır"

"Eğer, internet andıcı adlı sanal davanın asıl amacı, ki ben öyle olduğunu düşünüyorum, Genelkurmay Başkanlığı Karargahı'nda benim komutam altında çalışan ve sadece yasal bir belge olan internet andıcı üzerinde parafları bulunan sivil memurundan orgenerale kadar olan personelin adeta üzerlerine basarak, Genelkurmay Başkanı'na, yani bana ulaşmak ise bu silah arkadaşlarımı bırakınız, gitsinler"

-"Ne yapacaksanız, bana yapınız. Buradayım. Dimdik ayaktayım"

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada konuşan Başbuğ, büyük bir kurum olduğu için ordunun hedef olduğunu savunarak, "Böylece, karşı tarafın elinde çeşitli kanallardan servis edilen ve istismar, manipüle edilerek düzmece olaylar çıkartılmaya müsait pek çok bilgi olabilir.  Yürütülen psikolojik harekatla istenilen algı oluşturulduktan sonra, sapla samanı karıştırarak, asılsız, hiçbir somut delile dayanmayan iddialar ileri sürülerek, askeri personele adli yargılama yolu da açılabilir" dedi.

Bu şekilde istenilenlerin tutuklandığını ve tasfiye edildiğini savunan Başbuğ, mahkeme tarafından tanık olarak dinlenilmesine karar verilen ancak daha sonra vazgeçilen bir kişinin gazetedeki yazısına göre,  ortada revize edilen bir darbe planı olduğunu, Türkiye'de 2009 yılı baharında, birilerinin darbe teşebbüsü amacıyla cebir ve şiddet eylemlerine başlayacağını söyledi.

Başbuğ, 2009 yılı baharında darbe amaçlı cebir ve şiddet eylemlerinin yaşanmadığını belirterek, "İsimsiz ve imzasız ihbar mektupları, düzmece dijital veriler, gizli tanık ifadeleri ortaya saçılmaya başlandı" diye konuştu.

Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) personeline yönelik ortaya iftiralar atıldığını, suçlamalar ileri sürüldüğünü savunan Başbuğ, TSK'nın  korumasız bırakılmaması ve kamuoyunun doğru bilgilerle donatılması görevinin Genelkurmay Başkanına ait olduğunu anlattı.

-"Balyoz Planı" Davası-

"Ben de, bu yapılan haksız saldırılara karşı sorumluluğum ve yetkilerim içinde kalarak, bütün gücümle mücadele ettim" diyen Başbuğ, şöyle devam etti:

"Bu çerçevede 26 Haziran 2009 günü söylediğim gibi, elde mevcut olan duyumlar ve bilgileri ilgili makamlarla paylaştım. Yapılması gereken hususlara ilişkin düşünce ve önerilerimi de kendilerine ifade ettim. Ben yaptıklarımın bulunduğum makamın bana yüklediği görev ve sorumluluklar içinde olduğunu düşündüm. Bugün de aynı düşünceyi taşımaktayım. Bugün ben terörle mücadeleye etkin biçimde katılan çok sayıda askeri personelin ve cumhuriyetin kazanımlarının ve sorumluluklarının farkında olan çok sayıdaki aydının bu davada sanık olarak yargılanmalarını bir tesadüf olarak görmüyorum. Bugün 457 emekli ve muvazzaf asker tutukludur. Çeşitli dava ve soruşturmalarda 2 bin civarında askerin ismi geçmektedir. 'Balyoz' isimli dava kullanılarak, silahlı kuvvetlerden çok sayıda askeri personelin tasfiye edilmesini tesadüf olarak görmüyorum. Bu sayılar bazıları tarafından önemsenmiyor olabilir. Ancak bu rakamın niteliği çok önemlidir. Bugünün ve yarının komuta kademelerinde yer alabilecek niteliklere sahip personel ordudan uzaklaştırılmıştır."

Eski silah arkadaşlarına seslenen Başbuğ, "Sizlerin çeşitli asılsız iddialarla suçlanmanız karşısında masum olduğunuza bütün kalbimle inanıyorum ve yaşatılan bu haksızlıkların kamu vicdanında da büyük yaralar açtığını düşünüyorum" dedi.

-28 Şubat iddianamesi-

Başbuğ, 28 Şubat soruşturması neticesinde hazırlanıp, mahkemeye sunulan iddianamede 103 kişi hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istenildiğini söyledi.   Başbuğ, "Türk adalet tarihinde, bu kadar çok kişi hakkında Türk Ceza Kanunu'nda yer alan en ağır cezanın talep edildiği başka bir iddianame var mıdır? Bilmiyorum. Her halde yoktur" ifadelerini kullandı.

"Hesap sorar şekilde konuşmayın"

Dosyada bulunan ihbar mektuplarına değinen Başbuğ, "İhbar mektubunu yazan vatansever subay nerede" yönündeki sözleri üzerine, Mahkeme Heyeti Başkanı Hasan Hüseyin Özese, "Hesap sorar şekilde konuşmayın. Kimse mahkemeden hesap soramaz" diye konuştu.

Dünyanın hiçbir ülkesinde silahlı terör örgütünün yöneticisi olan Genelkurmay Başkanı görülmediğini belirten Başbuğ, hayatında hukuk dışı davranışının olmadığını söyledi. Kendisi hakkındaki yargılama yerinin Yüce Divan olduğunu dile getiren Başbuğ, mütalaaya da hiçbir itibarı olmadığını kaydetti.

Başbuğ, "Bütün bunlara rağmen benden halen savunma yapmamı mı istiyorsunuz? Böyle bir dava sebebiyle karşınıza çıkarılmış olmam, benim için cezaların en büyüğüdür. Bu konuda size söyleyeceğim başka bir şey yoktur" dedi.

-İnternet andıcı

"Aziz milletim" diye seslenen Başbuğ, şöyle devam etti:

"Türk vatanının, Türk milletinin şan ve şerefini her türlü tehlikelere karşı korumakla görevlendirilen Türk ordusunun, kendisine verilen vazifeleri her an ifaya hazır ve amade bulundurmak üzere, etmiş olduğum yemine sadık kalarak tüm varlığımla çalıştım. Bundan da asla pişmanlık duymadım ve duymayacağım. Her zaman doğruların yanında olduğum ve hareket ettiğim için vicdanım rahattır. Gerçekleri bugün olmasa da tarih haykıracaktır. Tarih sussa, hakikat susmayacak. Sözlerimi, tarihe bir son not düşerek tamamlayacağım. Bunu da zorunlu bir görev olarak görmekteyim. Eğer, internet andıcı adlı sanal davanın asıl amacı, ki ben öyle olduğunu düşünüyorum. Genelkurmay Başkanlığı Karargahında benim komutam altında çalışan ve sadece yasal bir belge olan internet andıcı üzerinde parafları bulunan sivil memurundan orgenerale kadar olan personelin adeta üzerlerine basarak, Genelkurmay Başkanı'na yani bana ulaşmak ise bu silah arkadaşlarımı bırakınız, gitsinler. Ne yapacaksanız, bana yapınız. Buradayım. Dimdik ayaktayım."

Konuşamasını Türk miletine ve Türk ordusuna ve silah arkadaşlarına hitaben yapan Başbuğ, 18 sayfadan oluşan yazılı beyanını 45 dakika da okudu. Başbuğ'un konuşması sırasında bazen sesini yükselttiği görüldü. Başbuğ, sözlerini tamamlamasının ardından bazı sanıklar ve izleyiciler tarafından alkışlandı.

Sanıklar ve izleyiciler Gençlik Marşı'nı okurken, Başkan Özese, alkışlayanların dışarı çıkarılmasını istedi. Alkışların devam etmesi üzerine Özese, güvenlik güçlerine, duruşmanın düzenini bozanlar hakkında tutanak tutulması talimatını verdi. Özese, Veli Küçük'ün avukatı Zeynep Küçük'ün de marş söylediğini tutanaklara geçirdi.

Duruşma, Başbuğ'un avukatı İlkay Sezer'in savunmasıyla devam ediyor. - İstanbul

Kaynak: AA / Güncel

Genelkurmay Başkanlığı Hasan Hüseyin Özese İstanbul Tsk Politika Güncel Haberler

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title