2026 Bütçesi Plan ve Bütçe Komisyonu'nda.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Murat Bakan, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'ndaki İçişleri Bakanlığı’nın 2026 bütçesinin görüşmelerinde Suriyeli göçmen sorununa dikkati çekerek, "8 Aralık 2024'ten bugüne 550 bin Suriyeli geri dökmüş. Dünyada savaş bittiği noktada geriye dönüş sayısı asgari dünyanın istatistiklerinde ilk yıl yüzde 25 ile yüzde 40 arasında. Bizde dönüş yüzde 15'in altında. Yüzde 40 dönmesi gereken yerde 550 bini bir başarı olarak anlatıyorsunuz. Bu birkaç sene sonra Türkiye'deki geçici koruma altındaki Suriyelilerin büyük çoğunluğunun Türkiye'de kalacağını gösteriyor. Nüfus artışını da hesap ederseniz neredeyse 3-5 sene sonra bugün ne kadar Suriyeli varsa o kadar Suriyeli kalacak demek. Türkiye'de düzensiz göç ile ilgili sıkı yasal düzenlemelere ihtiyaç var" dedi.
(TBMM) - CHP Genel Başkan Yardımcısı Murat Bakan, Tbmm Plan Ve Bütçe Komisyonu'ndaki İçişleri Bakanlığı'nın 2026 bütçesinin görüşmelerinde Suriyeli göçmen sorununa dikkati çekerek, "8 Aralık 2024'ten bugüne 550 bin Suriyeli geri dökmüş. Dünyada savaş bittiği noktada geriye dönüş sayısı asgari dünyanın istatistiklerinde ilk yıl yüzde 25 ile yüzde 40 arasında. Bizde dönüş yüzde 15'in altında. Yüzde 40 dönmesi gereken yerde 550 bini bir başarı olarak anlatıyorsunuz. Bu birkaç sene sonra Türkiye'deki geçici koruma altındaki Suriyelilerin büyük çoğunluğunun Türkiye'de kalacağını gösteriyor. Nüfus artışını da hesap ederseniz neredeyse 3-5 sene sonra bugün ne kadar Suriyeli varsa o kadar Suriyeli kalacak demek. Türkiye'de düzensiz göç ile ilgili sıkı yasal düzenlemelere ihtiyaç var" dedi.
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu, AK Parti Samsun Milletvekili Mehmet Muş başkanlığında, İçişleri Bakanlığı'nın 2026 bütçesi ve kesin hesabının görüşmeleri için toplandı.
Komisyonda konuşan CHP Genel Başkan Yardımcısı Murat Bakan, İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya'nın seleflerinden daha fazla krediyle göreve başlamasına rağmen kendisine verilen krediyi çok hızlı tükettiğini belirtti. Meclis'ten gelen soru önergelerine Bakanlık tarafından yanıt gelmediğine dikkati çeken Bakan, "Ben milletin bana verdiği görev gereği size 121 soru önergesi vermişim. Kaç tanesini süresinde yanıtlamışsınız biliyor musunuz? 121 önergenin iki tanesini ve o iki önergede de 'Benim görevim değil' demişsiniz" ifadesini kullandı.
"Geçici koruma kararının hukuki gerekçesi ortadan kalktığına göre geçici koruma kararı neden kaldırılmıyor"
Bakan, Yerlikaya ve iktidarın güvenlik politikalarına yönelik şu eleştirileri yöneltti:
"Geçmiş bütçelerde de bir vizyon yoktu. Bu bütçede de maalesef bir vizyon yok. Küresel ölçekte düzensiz göç kamu güvenliğini en çok etkileyen unsurlar arasında. Türkiye'de durum ne? Biz küresel çapta düzensiz göçün en fazla olduğu ülkelerden birisi olduğumuzu göz önünde bulundurursanız göç krizinin ulusal güvenliğimizi tehdit eden konuların başına geldiğini görürsünüz. Bu mesele ensar-muhacir meselesine indirgenemez. Bu Türkiye'nin bekası ve ulusal güvenliği bakımından değerlendirilmelidir. Van'ın Özalp ve Saray ilçelerine gittim. Sınır köylerine kadar gittim. ya Allah rızası için bir güvenlik görevlisi, bir jandarma, bir emniyet bir güvenlik noktasında 'Siz nereye gidiyorsunuz, nereden geliyorsunuz' diyen olmadı. Herhangi bir güvenlik kontrolü ile karşılaşmadan sınır köyüne gittim, döndüm. Suriye Devlet Başkanı, ABD'yi ziyaret ediyor, komşu ülkeleri ziyaret ediyor, ikili anlaşmalar yapıyor. Almanya, Avusturya, Fransa, İngiltere pek çok AB ülkesinde Suriye'de yeni yönetim ve yaptırımların kaldırılması ile Suriyelilerin sığınma talepleri ve koruma kararlarının temelsiz kaldığı bu nedenle koruma kararlarının iptali ve geri dönüşlerin hızlandırılması ile ilgili adımlar atılıyor. Peki, savaş durumunda verdiğimiz bizim geçici koruma kararının hukuki gerekçesi ortadan kalktığına göre bu geçici koruma kararı neden kaldırılmıyor?
8 Aralık 2024'ten bugüne 550 bin Suriyeli geri dönmüş. Dünyada savaş bittiği noktada geriye dönüş sayısı asgari dünyanın istatistiklerinde yüzde 25 ile ilk yıl yüzde 40 arasında. Bizde dönüş yüzde 15'in altında. 2'nci yıl için geri dönüş yine dünya ortalamalarında yüzde 10'da, 3'üncü yıl yüzde 5, 10, 4 ve 5'ten sonra yüzde 1. Yani siz yüzde 40 dönmesi gereken, belki bizim biraz yaptırımla yüzde 50 dönüş yapabileceğimiz yerde 550 bini bir başarı olarak anlatıyorsunuz. Bu birkaç sene sonra Türkiye'deki geçici koruma altındaki Suriyelilerin büyük çoğunluğunu Türkiye'de kalacağını gösteriyor. Nüfus artışını da hesap ederseniz neredeyse 3-5 sene sonra bugün ne kadar Suriyeli varsa o kadar Suriyeli kalacak demek. Şimdi Türkiye'de düzensiz göç ile ilgili sıkı yasal düzenlemelere ihtiyaç var.
"Yasa dışı göçle etkili bir mücadele sisteminin kurulması şart"
Türkiye altın pasaport ve altın vize uygulamaları nedeniyle uluslararası suç örgütü liderlerinin güvenli sığınağı haline geldi. Interpol tarafından aranan biyometrik veri sistemi ile tespit edilmesi gereken şüpheli Türkiye'ye kolaylıkla giriş yapıyor. Mülk ediniyor, vatandaşlık alıyor. Vatandaşlık bu kişiler için koruma kalkanına dönüşüyor. Ülkenin güvenliği ve itibarı için ciddi tehdit unsuru haline geliyor. Türkiye'de yasal yollarda göç edenlerin ikamet izniyle Türkiye'de bulunanların hakları konusunda bir şey demiyoruz. Ama yasa dışı göçle etkili mücadele sisteminin kurulması şart ve bununla ilgili atılması gereken adımlar var. Sınır güvenlik görevini yürüten personel düzenli aralıklarda eğitilmesi lazım. Bu, Jandarma ile Milli Savunma Bakanlığı'nın işbirliği için yapması gereken bir şey. Böyle bir işbirliği yok. Güvenlik noktası faal olduğu noktada onun etrafından dolaşarak gidiyorlar. Düzensiz göçmenleri taşıyan organizasyonlara karşı ağır caydırıcı cezalar uygulanması lazım. Türkiye'nin ulusal güvenliğini tehdit eden, terör suçu muamelesi görmesi lazım göçmen kaçakçıları ve insan kaçakçılarının. Kaçak göçmenlere çalışma yasağı getirilmesi, kaçak göçmen çalıştıran işverenlere ağır para cezaları uygulanması, kaçak göçmenlere konut kiralayanlara ağır yaptırım uygulanması, göçmen krizine kalıcı çözüm bulmak için AB ve diğer uluslararası kuruluşlarda işbirliği arttırılması, yasa dışı göçe karşı göçü kaynağını engelleme politikası izlenmesi lazım.
"Organize suç örgütü mahallelere yayılmış durumda"
Uyuşturucu ve organize suçla mücadelede son derece zayıfız. Türkiye uyuşturucu ticaretinde hem transit hem hedef ülke haline geldi. Yakalamakla övündüğünüz uyuşturucu sizin başarınızı değil tam tersine Türkiye'de bulunan uyuşturucunun büyüklüğünü göstermekte. Sıkça duyurduğumuz Narkoçelik operasyonları da durumun ciddiyetini ortaya koymakla beraber bu kadar operasyona rağmen sonuç alınamadığının göstergesi. Kabine döneminizde organize suçla mücadelede 80 bin operasyon yapmışsınız. Peki tutuklu sayısı kaç? 2 bin 334. 34 operasyon yapıp bir bir kişiyi tutuklayan bir İçişleri Bakanlığı bunu sunumuna başarı diye yazıyor. Hayretler içerisindeyiz. Organize suç örgütü mahallelere yayılmış durumda. Suç örgütlerine girme yaşı 15-16'ya düşmüş. Motosikletli infaz timleri oluşmuş. Suçlular kolluk kuvvetlerini hedef alır, tehdit eder hale gelmiş; polisimizi şehit ediyor. Uyuşturucu ve madde kullanımı köylere kadar yayılmış, 11-12 yaşında. Türkiye'de gençlik suçlu istisna değil, yapısal bir sorun haline geldi.
TÜİK 2024 verilerine göre 612 bin 651 çocuk suça sürüklenme, mağduriyet, tanık olarak kollukla temas etmiş. Uyuşturucu ile mücadelede temel hedef yakalamak değil, uyuşturucunun Türkiye'ye girmesini önlemek olması lazım. Avrupa Uyuşturucu Raporu, Avrupa Birliği Uyuşturucu Ajansı, Birleşmiş Milletler Uyuşturucu Ofisi ve Suç raporlarına göre Türkiye uyuşturucu kaçak kaçakçılığında en önemli transit ülke olmaya devam ediyor. ve aynı zamanda uyuşturucu tüketiminde, bilhassa sentetik uyuşturucu konusunda hızla büyüyen pazar olduğunu bu raporlar söylüyor. Türkiye'de bir yıl içerisinde ele geçirilen eroin miktarı tüm AB ülkelerinde ele geçirilen miktarın çok üzerinde. Avrupa ve Orta Doğu arası önemli uyuşturucu transit ülkesiyiz. Balkan rotasındayız. Afganistan'dan Avrupa'ya yapılan eroin kaçakçılığında aynı zamanda metamfetaminin kilit ülkesiyiz.
"Polis intiharları ile ilgili amir baskısını mobbingi gözden kaçırmamak lazım"
Emniyetteki çalışma koşulları hakikaten 12/36 olmalı her yerde insani olarak. Polislik içi meslek yükselme sınavlarında mülakat kaldırılmalı. AKP'den hatırlı kişi ya da şu an muteber cemaatlerden, tarikatlardan referans bulmasına gerek kalmamalı. Bu ülkenin en akıllı, en zeki, en başarılı çocukları yükselme sınavlarında hak ettiği yere gelmeli. Bu ülkenin bağışıklık sistemidir. Eğer siz liyakatı bırakır da tamamen tarikattır, cemaattir, AKP'nin hatırlı kişisidir diye insanları terfi ettirmeye başlarsanız bu ülkenin köküne dinamiti siz koymuş olursunuz. Her ile yüksek kapasiteli personel lojmanı inşa etmeniz, polis lojmanları neticesinde çocuk kreşi açmanız lazım. Taban maaşın poliste yeniden yapılandırılması lazım. Polis sandığına zorunlu üyeliğin kaldırılması lazım. Polis intiharları ile ilgili amir baskısını mobbingi gözden kaçırmamak lazım. Sizden önceki bakan sevilen bir bakan değildi. Teşkilat sizi de sevmiyor. Tam teşekküllü polis rehabilitasyon merkezleri oluşturulması lazım. Gece görevlerinde 8 saat üzeri mesainin yasaklanması lazım.
AFAD'ın afet riskleri karşısında daha dirençli hale gelmesi lazım. AFAD tamamen liyakate dayalı değil, iktidarın tabiri caizse arpalığı olmuş. Liyakatsız kişiler AFAD'da göreve getiriliyor. Kurumsal olarak yeniden yapılandırılması lazım."





















