TBMM Genel Kurulu... Koçyiğit: Dün İtibarıyla, Barış ve Demokratik Toplum Sürecinde Bir Eşik Daha Aşılmıştır
TBMM Genel Kurulu'nda konuşan DEM Parti Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, "Dün itibarıyla, barış ve demokratik toplum sürecinde bir eşik daha aşılmıştır. Türkiye'nin geleceği açısından bu sürecin başarılı olması hayati önemdedir. Başarının yolu tüm siyaset kurumunun süreci şeffaf, kararlı ve cesurca sahiplenmesinden geçmektedir. Barışın toplumsal düzeyde güçlenmesi için birlikte çalışmalı, birlikte emek harcamalıyız. Komisyonun tamamının İmralı'ya gitmesini çok isterdik ancak ne yazık ki bu gerçekleşmedi. Buna rağmen Türkiye bu görüşmenin Türkiye ve halkımıza sağlayacağı katkı çok çok önemlidir" dedi.
(TBMM) - TBMM Genel Kurulu'nda konuşan DEM Parti Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, "Dün itibarıyla, barış ve demokratik toplum sürecinde bir eşik daha aşılmıştır. Türkiye'nin geleceği açısından bu sürecin başarılı olması hayati önemdedir. Başarının yolu tüm siyaset kurumunun süreci şeffaf, kararlı ve cesurca sahiplenmesinden geçmektedir. Barışın toplumsal düzeyde güçlenmesi için birlikte çalışmalı, birlikte emek harcamalıyız. Komisyonun tamamının İmralı'ya gitmesini çok isterdik ancak ne yazık ki bu gerçekleşmedi. Buna rağmen Türkiye bu görüşmenin Türkiye ve halkımıza sağlayacağı katkı çok çok önemlidir" dedi.
TBMM Genel Kurulu'nda grup başkanvekilleri gündeme ilişkin değerlendirmede bulundular. Grup başkanvekillerinin gündeminde 24 Kasım Öğretmenler Günü ve eğitimde yaşanan sorunlar ile 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele Günü vardı.
Ekmen: Eğitimdeki sorunlarla yüzleşmemiz gerekiyor
Yeni Yol Grup Başkanvekili Mehmet Emin Ekmen, 24 Kasım Öğretmenler Gününü kutlayarak okullarda artan şiddete dikkat çekti. Ekmen, şu ifadelere yer verdi:
"Güvenli okullar inşa edemediğimiz ve okulların güvenliğini sağlayamadığımız, mesleğe kabul ve meslek hayatı boyunca liyakatli, eşit, adil, rekabetçi bir öğretmenlik sistemi kurmadığımız müddetçe 24 Kasımları da anmanın sadece bir ritüel yönü olacaktır. Oysa bizim bu sorunlarla yüzleşmemiz ve ele almamız gerekiyor. Mesele sadece güvenlik ve istismar değil, mülakatlar, siyasi tercihlerle atamalar, keyfi uygulamalarla yürütülen idari sistem binlerce öğretmenin emeğini yok ediyor. Liyakat olmayınca adalet de olmuyor, adalet olmayınca saygınlık da olmuyor. Eğitim sistemi de saygınlık olmadan yürütülemiyor maalesef. Özellikle geçen yılki sınavda mülakatlarda elenen ama özellikle de komisyonlar arası dengesizlikle elenen ve seslerini Cumhurbaşkanına duyurmaya çalışan öğretmenlerimizin de bir an önce bir ek atama kadrosuyla atanmalarının gerektiğini ifade ediyoruz."
Koçyiğit: Kürt meselesi güncel siyasetin sınırları içine hapsedilmeyecek bir konudur
DEM Parti Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, dün Milli Birlik ve Dayanışma Komisyonu'nun yaptığı İmralı ziyaretine ilişkin şunları söyledi:
"Toplantı halkımızın ortak geleceğini inşa edecek bir diyalog zemini yaratma potansiyeline de sahiptir. Sayın Öcalan'ın görüşmemizde başta Türk ve Kürt halkı olmak üzere tüm bölge halklarının barış içinde eşitçe, özgürce ve bir arada yaşama iradesini bir kez daha açık ve net biçimde ortaya koyduğunu da vurgulamak isterim. Dün itibarıyla, barış ve demokratik toplum sürecinde bir eşik daha aşılmıştır. Türkiye'nin geleceği açısından bu sürecin başarılı olması hayati önemdedir. Başarının yolu tüm siyaset kurumunun süreci şeffaf, kararlı ve cesurca sahiplenmesinden geçmektedir. Barışın toplumsal düzeyde güçlenmesi için birlikte çalışmalı, birlikte emek harcamalıyız. Komisyonun tamamının İmralı'ya gitmesini çok isterdik ancak ne yazık ki bu gerçekleşmedi. Buna rağmen Türkiye bu görüşmenin Türkiye ve halkımıza sağlayacağı katkı çok çok önemlidir. Bunu da ifade etmek isteriz.
Bir kez daha altını çiziyoruz; Kürt meselesi güncel siyasetin sınırları içine hapsedilmeyecek bir konudur. Hiçbir siyasi partinin kendi kısa vadeli çıkarları için kullanabileceği bir araç değildir, Türkiye'de demokrasinin önünde duran temel engellerden biridir ve çözülmek zorundadır. Türkiye ve bölge barışa her zamankinden daha fazla ihtiyaç duymaktadır. Herkes bunu esas almalı ve buna uygun politikaları, pratikleri bu ülke ve Türkiye halkları için hayata geçirmelidir."
"Nafaka hakkına dokunulamaz"
Koçyiğit, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele Günü'ne ilişkin ise, "Kadınlar evliyken yoksullaşıyor, iş bulamıyor, şiddete maruz kalıyor veya evlendiği için işten çıkarılıyor, hamile kaldığı için işten çıkarılıyor, çocuk, doğum izni aldıktan sonra işten çıkarılıyor ve ne yazık ki işe geri dönmek istediğinde de çocuğu gerekçe yapılarak yeniden işe alınmıyor. İşte, nafakaya göz dikmek, kadını ekonomik bağımsızlığından ve özgürlüğünden aslında mahrum bırakmak ve şiddet gördüğü evliliğe mahküm etmek demektir. O nedenle nafaka hakkına dokunulamaz, bu tür düzenlemelerden ve girişimlerden derhal vazgeçilmesini bir kez daha ifade etmek istiyoruz" dedi.
Günaydın: Öğretmenler on yıl evvelki maaşlarıyla 14 çeyrek altın alınabiliyorken bugün 5 çeyrek altın alıyor
CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın ise konuşmasında şu ifadelere yer verdi:
"Türkiye'de okul öncesi eğitim, ilköğretim ve ortaöğretim alanında 18 milyon 710 bin öğrencimiz var. Bunlara Milli Eğitim Bakanlığı düzeyinde 1 milyon 34 bin öğretmenimiz hizmet vermeye çalışıyor ama maalesef eğitimin meselesini konuşacaksak durum iyi değil. PISA skorları itibarıyla baktığımızda Türkiye okuma becerisi alanında 37 OECD ülkesi arasında 32'nci sırada, fen okuryazarlığında 33'üncü sırada, bunları konuşmamız lazım. Öğretmenlerin on yıl evvelki maaşlarıyla 14 çeyrek altın alınabiliyorken bugün ancak 5 çeyrek altın alınabiliyor. Yapılan araştırmalar öğretmenlerin yüzde 64'ünün kiralarını ödemekte zorluk çektiklerini, yüzde 48'inin "Gelirim, giderimi karşılamıyor." dediğini, yüzde 45'inin kredi kartını ödemek için maaşının yarısından fazlasını kullandığını ve yüzde 25'inin de ek iş yaptığını gösteriyor, böyle bir tablodan kaliteli bir eğitimin çıkması mümkün değildir.
"Kadın ve erkek birlikte bu memlekete aydınlatacağız"
Günaydın, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele Günü'ne ilişkin ise, "2024'te en az 394 kadın öldürüldü, 259 kadın şüpheli şekilde ölü bulundu, 2025'te bu sayılar daha da arttı. İstanbul Sözleşmesi'nden çekilmek, 6284'ün sürekli hedef gösterilmesi, iyi hal indirimleri, haksız tahrik bahaneleriyle insanların cezasızlık indirimine muhatap edilmesi, cezasızlık kültürünün yaratılması, tutuksuz yargılamaların yaygınlaştırılması, maalesef, kadın cinayetlerini birer bireysel olay olmaktan çıkartıyor, sistematik bir politika haline dönüştürüyor. Kadınların ölümü kader değildir, kadınların öldürülmesi Türkiye'de uygulanan politikaların bir sonucudur. Bütün bunları değiştirmek üzere iktidarı değiştirmek ve düzeni değiştirmek gerekmektedir. Kadın ve erkek birlikte bu memlekete aydınlatacağız" dedi.


















