Güney Kıbrıs ile Lübnan Arasında Deniz Yetki Anlaşması Yürürlüğe Girdi... Emekli Tümamiral Cem Gürdeniz: Bu Anlaşma, Mavi Vatanı Doktrinini Etkilemez

Güncelleme:
Facebook'da Paylaş Twitter'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş Google News'de Paylaş

Lübnan ile Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, 2007’den bu yana çözülemeyen deniz yetki alanı anlaşmasını resmen yürürlüğe koydu. Emekli Tümamiral Cem Gürdeniz anlaşmaya ilişkin, “Türkiye’nin, KKTC ve Libya ile yaptığı deniz yetki alanı anlaşmaları yürürlükte olduğu için, GKRY'nin Lübnan’la yaptığı deniz yetki alanı anlaşması Türkiye’yi etkilemiyor. Anlaşmanın etkilediği alan KKTC’nin hak iddia ettiği bölgelerdir. GKRY’nin Kıbrıs Türklerini temsil yetkisi bulunmadığı için bu hat uluslararası hukukta güçlü bir dayanak oluşturmaz. Bu anlaşma, Mavi Vatanı doktrinini de etkilemez” dedi.

Haber : Nilgün Hande ÖZTÜRK

(ANKARA) - Lübnan ile Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, 2007'den bu yana çözülemeyen deniz yetki alanı anlaşmasını resmen yürürlüğe koydu. Emekli Tümamiral Cem Gürdeniz anlaşmaya ilişkin, " Türkiye'nin, KKTC ve Libya ile yaptığı deniz yetki alanı anlaşmaları yürürlükte olduğu için, GKRY'nin Lübnan'la yaptığı deniz yetki alanı anlaşması Türkiye'yi etkilemiyor. Anlaşmanın etkilediği alan KKTC'nin hak iddia ettiği bölgelerdir. GKRY'nin Kıbrıs Türklerini temsil yetkisi bulunmadığı için bu hat uluslararası hukukta güçlü bir dayanak oluşturmaz. Bu anlaşma, Mavi Vatanı doktrinini de etkilemez" dedi.

Lübnan ile GKRY, 18 yıldır çözülemeyen deniz sınırı belirleme anlaşmasını bugün imzalayarak resmen yürürlüğe koydu. Anlaşma, Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Aoun ile GKRY Cumhurbaşkanı Nikos Hristodoulides'in Baabda Cumhurbaşkanlığı Sarayı'ndaki törenle attığı imzalarla hayata geçti.

18 yıl sonra yürürlüğe girdi

2007'de hazırlanan ancak Lübnan'ın İsrail ile yaşadığı deniz sınırı ihtilafı ve ülke içindeki siyasi krizler nedeniyle onaylanamayan metin, böylece 18 yıl aradan sonra resmileştirildi.

Lübnan'ın, 2022'de ABD arabuluculuğunda İsrail ile vardığı anlaşmanın ardından sürecin hızlandığı belirtildi. Ekonomik krizin derinleştiği ülkede açık deniz enerji aramalarının gelir yaratmasının umut edildiği kaydedildi.

GKRY Cumhurbaşkanı Hristodoulides, imza töreninde anlaşmayı "stratejik bir başarı" olarak nitelendirerek bölgeye "güçlü bir mesaj" verdiklerini söyledi.

GKRY açısından bu anlaşma, Avrupa'nın Rus gazına bağımlılığını azaltma hedefi çerçevesinde önem taşıyor. Hristodoulides, daha önce Kıbrıs açıklarında keşfedilen yaklaşık 20 trilyon fit küplük gazın 2027'den itibaren Avrupa'ya taşınabileceğini açıklamıştı.

Anlaşma, GKRY'nin Lübnan sularına komşu alanlarda hidrokarbon aramalarını genişletmesinin de önünü açarken, Lübnan Cumhurbaşkanı Aoun ise "Halklarımıza refah getirmek isteyen herkesle iş birliğine hazırız" diyerek bölge ülkelerine çağrıda bulundu.

Taraflar ayrıca iki ülke arasında elektrik bağlantısı kurulması için Dünya Bankası ile fizibilite çalışması yapılması konusunda da mutabakata vardı.

Doğu Akdeniz'de tartışmalı hat

İki ülke arasında imzalanan deniz yetki alanı anlaşması, Türkiye ve KKTC açısından yeni tartışmaları da beraberinde getirdi. Anlaşmanın, GKRY'nin, "Doğu Akdeniz'de Türkiye ve KKTC'yi dışlayan enerji ve deniz yetki alanı zincirinin kritik bir halkasını tamamladığı" belirtilirken, batı medyasında konuşan uzmanlar, "Bu adımın Türkiye'nin 'Mavi Vatan' doktrininde savunulan kıta sahanlığı sınırlarını fiilen zayıflattığını ve GKRY–Lübnan hattının İsrail ile Mısır'la yapılan önceki anlaşmalarla birleşmesi sonucu Ankara'nın bölgedeki manevra alanının daraldığını" ifade etti.

Ayrıca anlaşmanın uluslararası alanda tanınmayan KKTC'nin enerji paylaşımı süreçlerinden tamamen dışlanma riskini artırdığı vurgulanırken, gelişmenin Doğu Akdeniz'de Türkiye–KKTC ekseninin karşısında Batı destekli, daha bütünleşmiş yeni bir enerji-jeopolitik blokun güçlendiği şeklinde değerlendirme yapıldı.

Gürdeniz: KKTC'nin temsil edilmeyişi ayrı bir uluslararası hukuk eksikliğidir

Anka Haber Ajansı'na konuşan Emekli Tümamiral Cem Gürdeniz, "Türkiye'nin KKTC ve Libya ile yaptığı deniz yetki alanı anlaşmaları yürürlükte olduğu için, Türkiye veya KKTC açısından yeni bir fiili durum ya da hak kaybı ortaya çıkmasının beklenmediğini" vurguladı.

Gürdeniz, şöyle konuştu:

2007'de yapılan bir anlaşmaydı, onun onaylanma sürecini görüyoruz. Ancak Türkiye'nin gerek KKTC ile gerekse Libya ile yapmış olduğu anlaşmalar da yürürlüktedir. Bu anlaşmalar yürürlükte olduğu sürece aslında Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin veya Türkiye'nin bu anlaşmadan doğan yeni bir fiili durumla karşılaşma ihtimali yoktur.

GKRY, ile Lübnan arasında yapılan bu anlaşmada Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin temsil edilmeyişi ayrı bir uluslararası hukuk eksikliğidir. ÇÜNKÜ GKRY, tüm adayı temsilen öyle bir anlaşmayı imzalayamaz ve GKRY, hali hazırdaki statüsü ile aslında meşru bir devlet değildir. Bu nedenle ileride bu olay, bu hukuki sorunlar, uluslararası mahkemelere taşındığında GKRY'nin elinin çok güçlü olacağını savunmak doğru bir yaklaşım olmaz.

"Türkiye'nin, BM'deki hukuki varlığı tartışmasız çok daha güçlü; GKRY'nin hukuki varlığı, her yönüyle tartışmalı"

Türkiye'nin deniz yetki alanlarına ilişkin yaptığı uluslararası anlaşmalara değinen Güredeniz, şu ifadeleri kullandı:

"Türkiye, Libya'yla yaptığı anlaşma ve KKTC ile yaptığı anlaşmalar; GKRY'nin, İsrail ve Lübnan ve Mısır'la yaptığı anlaşmalarla aynı değerdedir. Ama en önemlisi Türkiye, Birleşmiş Milletler'deki hukuki varlığı tartışmasız çok daha güçlü bir devlet olarak bu anlaşmaları imzalamıştır. Halbuki GKRY'nin hukuki varlığı, her yönüyle tartışmalıdır."

Gürdeniz, "Lübnan-GKRY arasındaki deniz yetki anlaşmasının, Türkiye'nin 'Mavi Vatan' doktrininde savunulan kıta sahanlığı sınırlarını fiilen zayıflattığı" iddialarına karşı çıkarak, "Mavi Vatan doktrini veya Türkiye'nin, Birleşmiş Milletler'e 18 Mart 2020'de deklare ettiği kıta sahanlığı sınırları bu anlaşmadan etkilenmez" dedi.

"GKRY'nin Kıbrıs Türklerini temsil yetkisi bulunmadığı için bu hat uluslararası hukukta güçlü bir dayanak oluşturmaz"

Bu anlaşmanın Türkiye'yi etkilemeyeceğini belirten Gürdeniz, şöyle devam etti:

"GKRY'nin Lübnan'la yaptığı deniz yetki alanı anlaşması Türkiye'yi etkilemiyor. Anlaşmanın etkilediği alan KKTC'nin hak iddia ettiği bölgelerdir, ancak GKRY'nin Kıbrıs Türklerini temsil yetkisi bulunmadığı için bu hat uluslararası hukukta güçlü bir dayanak oluşturmaz. Olası bir yargı sürecinde Ada'daki statü ihtilafı nedeniyle GKRY'nin eli zayıf kalmaya devam eder.

Rumların bu anlaşmamın Mavi Vatan'ı zayıflattığı argümanı içi boş bir iddiadır. Biz Mavi Vatan sınırlarını, 18 Mart 2020'de Birleşmiş Milletler'e deklare ettik. Türkiye, o tarihten bu yana bu sahayı etkinlikle korumaktadır."

Kaynak: ANKA / Güncel
title