2026 Bütçesi Plan ve Bütçe Komisyonu'nda.
Milli Eğitim Bakanlığı’nın 2026 yılı bütçe ve kesin hesap görüşmeleri devam ediyor. Plan ve Bütçe Komisyonu’nda söz alan CHP Ankara Milletvekili Semra Dinçer, "Bugün konuştuğumuz şey bu ülkenin evlatlarının geleceğidir. Ama Milli Eğitim Bakanlığı'nın bütçesine, Bakan Yusuf Tekin'in yönetimine baktığımızda karşımızda laik, bilimsel ve kamusal eğitimden uzaklaşan, şeffaf olmayan, denetimsiz bir tablo görüyoruz. Açık söylüyorum; Yusuf Tekin, Türk eğitim sistemine yapılmış bir suikasttir. 'AK Parti iktidarı son 23 yılda daha kötü ne yapabilir' diyorduk. Eğitim sisteminin başına Yusuf Tekin'i getirdiler" dedi.
Haber: Zeynep BOZUKLU - Ogün AKKAYA
(TBMM) - Milli Eğitim Bakanlığı'nın 2026 yılı bütçe ve kesin hesap görüşmeleri devam ediyor. Plan ve Bütçe Komisyonu'nda söz alan CHP Ankara Milletvekili Semra Dinçer, "Bugün konuştuğumuz şey bu ülkenin evlatlarının geleceğidir. Ama Milli Eğitim Bakanlığı'nın bütçesine, Bakan Yusuf Tekin'in yönetimine baktığımızda karşımızda laik, bilimsel ve kamusal eğitimden uzaklaşan, şeffaf olmayan, denetimsiz bir tablo görüyoruz. Açık söylüyorum; Yusuf Tekin, Türk eğitim sistemine yapılmış bir suikasttir. ' Ak Parti iktidarı son 23 yılda daha kötü ne yapabilir' diyorduk. Eğitim sisteminin başına Yusuf Tekin'i getirdiler" dedi.
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu, Samsun Milletvekili Mehmet Muş başkanlığında, Milli Eğitim Bakanlığı'nın 2026 yılı bütçe ve kesin hesap görüşmeleri için toplandı.
CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, köy okullarının durumunun vahim olduğuna dikkat çekerek, "7 bine yakın köy okulu kapalı. Bunların okulla ilişkisi, veli-okul ilişkisi ortadan kalktığı gibi belli bir dönem sonra kız çocuklarının okuldan alınmasına da yol açıyor. Sabah erken saatte gün doğmadan yola çıkan çocuğun başarılı bir eğitim alması ya da başarılı olması ne kadar olası? Ayrıca bu çocuklara doğru düzgün beslenme sağlanamıyor" dedi.
CHP'li Gürer'den Bakan Tekin'e, "Niğde'deki tarım işçilerini, çocukları yerinde görelim" teklifi
Gürer, Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin'e, "Gelin Niğde'ye gidelim, tarım işçilerini, çocuklarını yerinde görelim" teklifini sundu. Gürer, "Tarım işçilerinin çocukları ayağı çıplak, üstü başı yırtık pırtık. Ne okula gideni var okul açıldığı halde ne de son döneminde okul eğitimini sürdürüyorlar. Bu çocuklar gerçekten eğitimden mahrumlar ve konuştuğumuzda çoğu bunların eğitim alamadığını söylüyor" diye konuştu.
Ayrıca okullarda artan madde bağımlılığına da vurgu yapan Gürer, "Öğretmenler bu olaya müdahale dahi edemiyor. Tuvaletin kapısı açık oturup içeride madde çekenlerin olduğunu diğer arkadaşları söylüyor. Bunu aile, emniyet, okul içlerinde ele almak lazım. Çünkü 10 yaşına kadar indi. Anadolu'nun çoğu kentinde akşam sokağa çıktığınızda bu çocuklara rastlıyorsunuz. İçiniz acıyor. Birebir tanık olduğum için söylüyorum" dedi.
CHP'li Halıcı: Ne çağdaş eğitimi konuşabiliyoruz ne de eğitimde fırsat eşitliğini
CHP Isparta Milletvekili Hikmet Yalım Halıcı ise Ak Parti'nin eğitim politikalarını eleştirerek, "Bugün burada Türkiye'nin geleceğini, yani Milli Eğitim Bakanlığı bütçesini konuşuyoruz. Ama ne çağdaş eğitimi konuşabiliyoruz ne de eğitimde fırsat eşitliğini. Çünkü AKP iktidarının kar odaklı, çocuklarımızı müşteri gören yaklaşımıyla eğitim artık bir kamu hizmeti değil, parası olanın ulaşabildiği bir ayrıcalığa dönüşmüş durumda" ifadelerini kullandı.
Halıcı, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Tam da Milli Eğitim Bakanlığı bütçesini görüştüğümüz bugün 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü. Ama biz milyonlarca çocuğu nasıl okul dışına ittiğinizi, yarattığınız sefalet düzeniyle çocukların neden okula aç geldiğini, yine yarattığınız sömürü şartlarıyla çocukların nasıl atölye ve fabrikalarda can verdiğini konuşuyoruz maalesef. Bugün çiçeklerimiz daha açmadan koparılıyor. Kimi yoksulluğa, kimi tarikat yurtlarına, kimi suç örgütlerine, kimi de paslı bir makinenin altına terk ediliyor maalesef.
"Ak Parti Isparta İl Başkanı, dayısı için YÖK Başkanı'nı ziyarete geldi"
YÖK Başkanı yanınızda. Geçen hafta AK Parti Isparta İl Başkanı Furkan Cemer kendisini ziyaret etti. Ben Isparta'daki üniversitelerle ilgili destek istediğini düşünmek isterdim ama yerel haberlere baktığımda Isparta İl Başkanı'nın, Süleyman Demirel Üniversitesi'nde öğretim üyesi olan dayı için geldiğini öğrendim. Bu kişi ile ilgili soruşturma devam ediyor. Bunu siz de biliyorsunuz. Bu konuya sizin de hassasiyetle yaklaşacağınızı ve takip edeceğinizi düşünmek istiyorum."
DEM Partili Konukçu: KYK yurtları, kadın öğrenciler için hiçbir şekilde güvenlik arz etmiyor
DEM Parti İstanbul Milletvekili Keziban Konukçu ise KYK yurtlarının güvenli olmadığını belirterek, "Ülkemizde şu anda 8 milyon bulan üniversite öğrencisi var ancak bunları yerleştirmek için sadece 877 tane yurt yapılmış. 8 milyon çocuğu buralara nasıl yerleştireceksiniz çok merak ediyorum. Peki bu KYK yurtları var olanlar güvenli mi? Kesinlikle güvenli değil. KYK yurtları, kadın öğrenciler için hiçbir şekilde güvenlik arz etmiyor" dedi.
Konukçu, "Üniversite öğrencilerinin yaşadıkları zorluklar bunlar da bitmiyor. Çalışan öğrenci sayıları her geçen gün artıyor. Çünkü çok ciddi geçim sıkıntısı yaşıyor üniversite öğrencilerimiz. Hakkını arayan, bilimsel bir üniversite isteyen öğrenciler ise baskıya maruz kalıyor. Soruşturmalara maruz kalıyor." diyerek sözlerini tamamladı.
"Okulları cemaatlere vereceğinize çocuklara su verin, süt verin, bir öğün yemek verin"
"Birçok arkadaşımız burada Milli Eğitim konusunda teklif verdiler, analizler içeren sunumlar yaptı. Siz de öyle yaptınız. Ama Milli Eğitim'deki asıl sorun bu değil ki. Asıl sorun Milli Eğitim'deki siyaset, asıl sorun Milli Eğitim'deki paralel yönetim anlayışı" diyen CHP Ordu Milletvekili Mustafa Adıgüzel ise şöyle konuştu:
"Kim bu paralel yapılar? TÜGVA, TÜRGEV, İlim Yayma Cemiyeti, Ensar gibi yapılar. Sözüm ona, size göre toplum yararına dernek. Ama geçmişte Gülen'e de aynen öyle diyordunuz. Hatta 'hocaefendi' diyordunuz. Türkiye Cumhuriyeti bugün 'F tipi' tehlikeden çok daha büyük bir tehlikeyle karşı karşıya. TÜGVA'nın yaz okulları da aynı FETÖ'nün Türkçe Olimpiyatlarıdır.
İşte sizin işbirliği yaptığınız kurumlar bunlar. Bakanlığı paralel olarak paylaştığınız yapılar da bunlar. Biz de bu yapılara hem de size karşı durmaya devam edeceğiz. 10 Kasım'ı okulları tatil edip okullara Erdoğan posteri asma talimatı vermek de nedir? Kimsenin böyle bir derdi yokken siyasette en geride durması gereken Milli Eğitim Bakanı'nın bu çabası neden? Vaktinizi biraz da okulda öğün atlayan çocuklara, okul temizliğine, güvenliğine harcasanız ya. Çocuklar beslenme bozukluğuna gidiyor. Okulları cemaatlere vereceğinize çocuklara su verin, süt verin, bir öğün yemek verin."
"Siz cuntacılardan bile geriye gittiniz"
CHP İzmir Milletvekili Yüksel Taşkın, ise 20 yıl üniversitelerde çalıştığını hatırlatarak, "Üniversitelerimizi şiddet ortamından kurtarmamız gerekiyor. Üniversitede farklı düşünen öğrencilere saldıranlara yönelik, maalesef sistematik olduğu görüntüsü veren cezasızlık politikası derhal terk edilmelidir" ifadelerini kullandı.
Taşkın, "Düşünün, herkesi bir düşünmeye davet ediyorum. Kızılay'da bir vatandaş elinde palayla, satırla birisine saldırsa ne olur? Tutuklanır. Ama üniversitede bunu yapanlar cezasızlıkla ödüllendirilebiliyor. Bu kesinlikle ama kesinlikle aşılması gereken bir şeydir. Hem YÖK Başkanını hem Milli Eğitim Bakanını bu konuda çok daha duyarlı olmaya davet ediyorum. Yine YÖK'ün ve İstanbul Üniversitesi'nin Ekrem İmamoğlu'nun diplomasının iptal edilmesi sürecinde üstlendikleri rolü utanç verici bulduğumu söylemek istiyorum. Bu durum iktidar partisine oy vermedi diye Kırşehir'i ilçe yapmakla benzer bir tarihi ayıp olarak hatırlanacaktır. Kısa süre önce iktidar Anayasa Mahkemesi kararına rağmen rektör seçimlerini ortadan kaldıran ve Cumhurbaşkanının atama yetkisini esas alan bir kanun geçirdi. 12 Eylül cuntası bile Anayasa'ya seçme ve atama ifadelerini koymuştu. Siz cuntacılardan bile geriye gittiniz. Yurttaşlarımız muhtar seçebiliyor ama üniversite bileşenleri rektör seçemiyor." diye konuştu.
"'AK Parti iktidarı son 23 yılda daha kötü ne yapabilir' diyorduk. Eğitim sisteminin başına Yusuf Tekin'i getirdiler"
CHP Ankara Milletvekili Semra Dinçer ise "Bugün konuştuğumuz şey bu ülkenin evlatlarının geleceğidir. Ama Milli Eğitim Bakanlığı'nın bütçesine, Bakan Yusuf Tekin'in yönetimine baktığımızda karşımızda laik, bilimsel ve kamusal eğitimden uzaklaşan, şeffaf olmayan, denetimsiz bir tablo görüyoruz. Açık söylüyorum; Yusuf Tekin, Türk eğitim sistemine yapılmış bir suikasttir. 'AK Parti iktidarı son 23 yılda daha kötü ne yapabilir' diyorduk. Eğitim sisteminin başına Yusuf Tekin'i getirdiler." ifadelerini kullandı.
"Hukuku ayaklar altına alarak bir yargı ve üniversite operasyonuyla bir hak böyle göz önünde ihlal edildi"
CHP Aydın Milletvekili Bülent Tezcan, Ekrem İmamoğlu'nun diplomasının iptal edilmesine tepki göstererek, şunları söyledi:
"Bugün bir haber düştü. Bakın haberin başlığını okuyorum; 'Yaklaşık 400 kişinin sahte diplomalarla doçent ve profesör olduğu iddiasında herkes topu birbirine atıyor'. Kim bu topu birbirine atanlar? İşte oturuyor. Sayın Milli Eğitim Bakanı burada, YÖK Başkanı burada. Eskişehir Milletvekilimiz Sayın İbrahim Aslan bir soru önergesi veriyor. Bununla ilgili bir dertleri yok. Ama başka bir şeyle uğraşıyorlar. Yani 400 sahte diplomalı hesabını veremeyenler, bir gerçek diplomalı peşine düşmüşler. Bir gerçek diplomalı. Kimin diploması? Cumhurbaşkanı adayımız Ekrem İmamoğlu'nun diploması. 15,5 milyon seçmenin oyuyla cumhurbaşkanı adayı yapılmış Ekrem İmamoğlu'nun gerçek diplomasının, anasının ak sütü gibi diplomasının peşine düşmüşler. Niye? Çünkü cumhurbaşkanlığı seçimi var. Bir korku var. 'Ekrem İmamoğlu aman cumhurbaşkanı olabilir' diye o kaygıyla apar topar hukuku ayaklar altına alarak bir yargı ve üniversite operasyonuyla bir hak böyle göz önünde ihlal edildi."






















