Artık Acayip Bir Özgüvenim Var

Bu ay Toronto Film Festivali'nde galası yapılacak olan 'Twice Born' filminde; Penelope Cruz ve Emile Hirsch ile birlikte üç ana karakterden birini oynayan Saadet Işıl Aksoy, 'Bosnalı kız Aska' olarak beyazperdede olacak. ALL dergisine konuşan Aksoy, kariyerini bu tür filmlerde rol almak üzerine kurduğunu ve başarısının sürpriz olmadığını söylüyor. Güzel yıldız, rol arkadaşı Penelope Cruz'dan çok olumlu yorumlar aldığını söylerken, setteki yüksek standartları gördüğünde çok şaşırdığını da dile getiriyor.

'Twice Born'un ilk gösterimine günler kaldı. Diğer filmlerinizden farklı bir heyecan var mı?

Tabii ki... Öncelikle çok daha geniş kitlede seyirciye ulaşacak olması beni heyecanlandırıyor. Onun dışında rolümle alakalı çok heyecanım var. Bu rol, yani Bosnalı kız Aska, bana Türkiye'de başka şartlar ya da başka oyuncularla gelmiş olsaydı, yine buna yakın bir heyecan hissederdim. Canlandırdığım karakter, beni bugüne kadar oynadıklarımdan çok daha fazla zorladı diyebilirim.

TAMAMI İNGİLİZCE

Hangi açıdan zorlandınız?

Çok fazla değişimi olan bir karakter Aska. Çok pozitifte de, çok negatifte de gördüğümüz bir karakter. Çok yüksek hallerini de görüyoruz, çok düşük hallerini de. Bir de; daha önce kısmen İngilizce oynamıştım ama bu filmin tamamını İngilizce oynuyorum, seslendiriyorum.

Nasıl bir karakter Aska?

25-26 yaşlarında çok yetenekli bir müzisyen. Acayip trompet çalıyor. Çok büyük bir yeteneği ve müzikle ilgili büyük hayalleri var. Rolümün zorlayıcı yanlarından biri de; trompeti öğrenme kısmıydı. Çünkü karakterimin çok iyi çalması gerekiyordu. Bazı parçaları filmde kendim çaldım. El detaylarını almak için sette bir dublör de vardı. Fakat ben o kadar canla başla çalıştım ki, dublörü iptal ettiler. Son seneye gelmiş konservatuar öğrencilerinin bile çok zor çıkartabileceği birkaç parça vardı. Onları playback yaptım. Çok iyi bir İtalyan solistle günde altı saat çalıştım. Şu an böyle kolay parçaları çalabiliyorum. Hala bazen evde elime trompeti alıp, garip garip sesler çıkararak çalışmaya devam ediyorum.

Karşınızda dünyaca ünlü Penelope Cruz, Emile Hirsch gibi yıldızlar varken role hazırlanmak, konsantre olmak zor muydu?

Sahnelerim başlamadan çok daha önce, onların sahneleri çekilirken sete gitmiştim. O dönemde tanışıyorsunuz, yemeklere gidiyorsunuz, oturup sohbet ediyorsunuz. O yüzden aynı sahnede oynama aşamasına gelene kadar, belli bir ilişki noktasına ulaşmış oluyorsunuz. Birbirinizi tanıyorsunuz.

İŞ ARKADAŞIM PENELOPE!

Penelope Cruz'la arkadaş oldunuz mu?

Tabii pek öyle de olmuyor da, "iş arkadaşı Penelope" oluyor. Zaten sahneleri birlikte çekmeye başladığınız için birbirinize alışmış oluyorsunuz. Hele güçlü sahnelerden sonra, sadece o iki ya da üç kişi arasında olan bir yakınlık ve birbirini anlama durumu oluşuyor, aranızdaki bağ güçleniyor.

Bu yıldızların arasında bir küçülme hissi ya da güvensizlik hissetmediniz mi?

O noktaya gelene kadar, benim yolculuğumda da çok fazla zorlu sahneler, deneme çekimleri oldu. Artık acayip bir özgüvenim vardı. "Galiba hak ederek bu sette bu rolü oynuyorum" dedim kendi kendime. Dünya starları da, bizim gibi sadece işlerini yapıyorlar.

#Sayfa#

ROMA'DA ZOR BİR ÇEKİM YAPTIK

Filmin yönetmeni Sergie Castellitto, Aska karakteri için neden Türk bir oyuncu ile çalışmak istemiş?

Özellikle Türk ya da Bosnalı birini değil, Balkanlar'dan bir oyuncu arıyorlardı. Ben 'Yumurta' filmiyle Saraybosna Film Festivali'nde 'En İyi Kadın Oyuncu' seçildiğim için, sektörden herkesle tanışıyordum. Filmin cast direktörü arayıp, deneme çekimine Roma'ya davet etti. Zor bir çekim oldu ama sonra beni seçtiler.

BAŞARIM SÜRPRİZ DEĞİL

Kendinizle gurur duyuyor musunuz?

Dışarıdan "Saadet'in başına devlet kuşu kondu" gibi algılanıyor olabilir ama ben bu filmi böyle görmüyorum. Evet bu bir başarı ama zaten bu mesleğe başladığımdan beri, bu yönde bir kariyer çizgisi kurmuştum. Dolayısıyla bu film benim için çok büyük bir sürpriz değil. Çünkü birkaç yıldır bu standartta işler için, sürekli farklı ülkelerden yönetmenlerle görüşüyorum, çalışıyorum. Bütün kariyer planlamam bunun üzerine.

ÇOK ETKİLENDİM!

Bu tür bir set deneyimi size neler öğretti?

Bu mesleğin aslında nasıl bir standartta yapılması gerektiğini gördüm. Javier Bardem de sürekli setteydi. Onunla da sürekli sohbet ettik. Etrafımdaki her şey ve herkesin bu eğitici deneyimime katkısı oldu. Ayrıca set standartları beni çok etkiledi. Bir oyuncu olarak size ne kadar değer verildiği, rahat etmeniz için herkesin nasıl uğraştığı, çalışma şartları ve saatleri, verdikleri koltuk bile beni şaşırttı.

BENİ EN ÇOK MOTİVE EDEN KİŞİ SEVGİLİM

Peki aşk hayatınız nasıl gidiyor?

Bir yılı aşkın süredir bir erkek arkadaşım var. Çok mutluyum ve hayatımda ailemle birlikte en çok değer verdiğim kişi o. Beni hayata karşı en çok cesaretlendiren, kendi yeteneklerimle, potansiyelimle, değerimle ilgili en çok motive eden o. Aynı zamanda hayatı enine boyuna paylaşabildiğim, her zaman, her durumda yanımda olacağını bildiğim biri. Galiba bir insan size "Sen hayatına bak, ben buradayım"ı hissettirdiğinde, ona sonuna kadar güvenebilirsiniz. Evet, bir koşuşturmaca var ama o koşuşturmanın içinden ne zaman kafamı kaldırıp baksam, o her zaman yanımdaydı. Yurtdışında sete gittiğimde bile; ne zaman ihtiyacım olsa, ertesi gün o şehirdeydi. Onun da koşturmacalı bir hayatı var ama hep birlikte olmaya çalışıyoruz. Evlilik konusunda, yakın gelecekte böyle bir planımız yok.

Toronto Film Festivali ile beraber birçok farklı festival şehrinde sizi kırmızı halıda göreceğiz. Galalarda nasıl bir stil sergileyeceksiniz?

Nasıl görünmem gerektiğini, bana fikirleriyle destek olan tasarımcı ve stylist arkadaşlarım belirliyor. Bir aksilik olmazsa Özgür Masur, Toronto'daki kırmızı halı kıyafetimi yapacak. Özlem Ahıakın da çok sevdiğim bir tasarımcı arkadaşım. O da basının karşısına çıkacağım kıyafeti yapacak. Saç-makyaj konusunda zaten çok sade bir tarzım var. Saçlarım için, çocukluğumda annemin elimden tutup götürdüğü kuaföre gidiyorum.

KIRMIZI SAÇLARI ÇOK SEVDİM

Çekimler ne kadar sürdü?

Film Saraybosna'da, Hırvatistan'ın Korçula Adası'nda, Roma ve Torino'da çekildi. Toplamda üç aydan biraz fazla sürdü. Filmde bazı yerlerde tam kırmızı, bazı yerlerde akmış kırmızı, bazı yerlerde uzamış kırmızı gibi saçlarla dolaşmam gerekti. O yüzden; film aralarında İstanbul'a geldiğimde, özellikle de resmi yerlerde, insanlar bana garip garip baktılar. Ben çok garipsemedim, aksine film bittikten sonra bir süre öyle kalıp, kırmızı saçların tadını çıkardım.

Sabah : http: //www.sabah.com.tr

Saadet Işıl Aksoy Penelope Cruz Saraybosna Magazin Haberler