Haberler

Özel Haber) Bakliyatta Tehlike Çanları Çalıyor

Mersin Ticaret Borsası (MTB) Başkanı Abdullah Özdemir, Türkiye’de 1990’da 20 milyon dekar olan bakliyat ekim alanının yüzde 62 azalarak 2012’de 7,7 milyon dekara gerilediğine, üretimin ise yüzde 41 oranında düştüğüne dikkat çekerek, bakliyatta tehlike çanlarının çalmaya başladığını söyledi.

Mersin Ticaret Borsası (MTB) Başkanı Abdullah Özdemir, Türkiye'de 1990'da 20 milyon dekar olan bakliyat ekim alanının yüzde 62 azalarak 2012'de 7,7 milyon dekara gerilediğine, üretimin ise yüzde 41 oranında düştüğüne dikkat çekerek, bakliyatta tehlike çanlarının çalmaya başladığını söyledi.

Kuru fasulyenin satış fiyatının giderek yükselmesiyle gözler bakliyat sektörüne çevrilirken, sektör temsilcileri, Türkiye'deki üretim alanlarının gittikçe azalması ve destek primlerinin düşük olması sonucunda bakliyatta alarm zillerinin çalmaya başladığı uyarısında bulunuyor. Özellikle gerçeği yansıtmayan üretim rakamlarının tehlikeyi artırdığına dikkat çeken MTB Başkanı Abdullah Özdemir, yaşanan sıkıntıyı İHA muhabirine anlattı. Halkın temel gıda maddeleri arasında yer alan bakliyatın üretiminde uzun süredir sıkıntı yaşandığını ve bunun yapısal hale gelmeye başladığını ifade eden Özdemir, bakliyat üretiminin düştüğünü, ihracatın azaldığını, ithalatın ise giderek arttığını kaydetti. Bu nedenle yurtiçi fiyatların dünya bakliyat piyasalarındaki gelişmelerden ciddi biçimde etkilendiğine işaret eden Özdemir, "Türkiye bakliyat ihracatçısı ülke olmaktan çıkıp maalesef bunu üzülerek söylüyorum net ithalatçı konumuna gelmiştir. Üstelik kırmızı mercimek, nohut ve fasulyenin tohumlarının genleri Anadolu'dan çıktığı halde üretimimiz iç talebe bile cevap vermekten uzaklaşmıştır" dedi.

"BAKLİYAT EKİLEN ALANLAR YÜZDE 62, ÜRETİM YÜZDE 41 AZALDI"

Türkiye'de 1990'da 20 milyon dekar olan bakliyat ekim alanının yüzde 62 azalarak 2012'de 7,7 milyon dekara gerilediğine dikkat çeken Özdemir, 22 yıllık süreçte ekim alanlarının nohutta 8,9 milyon dekardan 4,2 milyon dekara, fasulyede 1,7 milyon dekardan 932 bin dekara, kırmızı mercimekte 6,3 milyon dekardan 2,1 milyon dekara, yeşil mercimekte ise uçurumun giderek açıldığı ve 2,8 milyon dekardan 227 bin dekara indiği bilgisini verdi. Bu gidişatı 'korkunç' olarak nitelendiren Özdemir, 1990-2012 döneminde üretimin yüzde 41 oranında düştüğünü söyledi.

İthalatın artmasının bakliyat fiyatlarını yurtdışı gelişmelere karşı son derece duyarlı hale getirdiğini vurgulayan Özdemir, "Bugün kuru fasulyede dünyada yaşanan üretim eksikliği nedeniyle bir problem var. 2-3 yıldır devam eden Çin ve Arjantin'deki sert üretim düşüşü, ABD ve Kanada'da üretim rakamlarında gerileme olması, Türkiye'deki üretimin de söylenenden ve umulandan az gerçekleşmesi, fasulyedeki eksikliği kronik hale getirdi. Bugün kuru fasulyede yaşanan fiyat yükselmesinin altında yatan ana neden budur. Nohut ve kırmızı mercimekteki TÜİK rakamları da geçerli değil. Çünkü her ikisinde de ithalat var. Zaten 1988 yılında 1 milyon 205 bin ton olan bakliyat ihracatı, 2011 yılında 267 bin tona indi. Korkunç bir azalma var. Buna karşılık 1988 yılında 2 bin ton olan ithalatımız 402 bin tona çıktı" diye konuştu.

"TÜİK VERİLERİ GERÇEĞİ GÖSTERMİYOR"

Gerçek rakamlarla Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) kırmızı mercimek, nohut ve fasulyedeki üretim rakamları arasında çok büyük fark olduğunu ve TÜİK verilerinin gerçeği göstermediğini ileri süren Özdemir, "TÜİK rakamları doğru olsaydı bugün bu ithalata gerek olmazdı. Zaten en büyük problem de bu ve bunu çözmek lazım. Maalesef Türkiye hem ne ürettiğini hem ne tükettiğini tam olarak bilen bir ülke değil. Kayıt dışının olduğu yerde de zaten bunun tersini söylemek imkansız. Dolayısıyla TÜİK'in ve verileri buradan aldığı için Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'nın almış olduğu verim rakamları yanlış" ifadelerini kullandı.

Şu andaki resmi rakamların gerçek olmadığını öne süren Özdemir, şunları söyledi: "Diyor ki, 'ben dekar başına 195 kilo alıyorum kırmızı mercimekte.' Yok öyle bir şey. 90-110 kilo arasında, gerçeği bu. Ama TÜİK, dolayısıyla Tarım Bakanlığı, bu gerçek üretim rakamlarını yakalamadığı için 500 bin ton kırmızı mercimek, 500 bin ton nohut, 200 bin tonun üzerinde kuru fasulye üretimi var deniliyor. Eğer 200 bin ton fasulye üretimi olsa ki, ihracat hiç yok hemen hemen, o zaman bu ülkeye yeter bu mal. Bu malın 3 liradan 6 liraya çıkmasının sebebi nedir? Bunların ekim alanı azalmıştır, dolayısıyla üretimleri azalmıştır, üçüncüsü de TÜİK'in verdiği rakamlar ve Tarım Bakanlığı'nın kullandığı rakamlar doğru değildir. Esas problem buradan kaynaklanmaktadır."

Mersin Gümrük Müdürlüğü'nün 2013 yılı ithalat verilerini de aktaran Özdemir, kırmızı mercimekte 164 bin ton, nohutta 63 bin ton, kuru fasulyede 27 bin ton ve yeşil mercimekte 27 bin ton ithalat gerçekleştiğini kaydetti. Özdemir, "Eğer Türkiye'de 500 bin ton nohut çıksa 63 bin ton dışarıdan gelir mi? Fasulye Eylül-Ekim'e kadar gelmeye devam edecek. Türkiye yeşil mercimek ihtiyacını olduğu gibi Kanada ve Amerika'dan karşılıyor. Kendi üretimi hemen hemen yok. Yeşil mercimeğin böyle olmasına alışmıştık. Buna fasulye eklendi, şimdi nohut girdi, esas tehlike çanları da kırmızı mercimek için çalıyor. 500 bin ton denilen kırmızı mercimek üretimi 200-220 bin tondan fazla değil. Bunu çok net söylüyorum. Kuru fasulye de bana göre taş çatlasa 80-90 bin ton. Bu rakamın üzerinde olsaydı fasulye 3 liradan 6 liraya çıktığında bu mal buraya yığılırdı" şeklinde konuştu.

"DESTEKLEME PRİMLERİNDE BAKLİYATI KAYIRMAK LAZIM"

Bakliyattaki üretim rakamlarının mutlaka reel seviyelere çekilmesi gerektiğinin altını çizen Özdemir, destekleme primlerindeki orantısızlığın da üreticiyi bakliyattan uzaklaştırdığını belirtti. Primde bakliyata pozitif ayrımcılık yapılmasını isteyen Özdemir, şunları kaydetti: "Destekleme primlerinde bakliyatı ayırmak, gözetmek, tabiri caizse kayırmak lazım. Çünkü 10 kuruş veriyorlar. Bu rakam, mısır ve ay çekirdeğine verilen destek karşısında çok küçük kalıyor. Hele son zamanlarda aspir yemlik bitkisine 50 kuruş destek verdiler. Üretici de bakliyattan kaçarak başka ürünlere yöneldi. Bunun sonucunda da her sene bir bakliyat ürünü zam şampiyonu olmaya başladı. Bakliyat ekiminin azalmasının en önemli nedenlerinden biri destekleme priminin düşük oluşudur."

"Üzücü olan başka bir şey daha var; 2016 yılı dünyada bakliyat yılı ilan edilmişken, bizim bakliyatta bu durumlara gelmemiz hakikaten düşündürücü" diyen Özdemir, Bakanlığın, yıllardır bakliyatta net ihracatçı olarak yer alan Türkiye'de 2016'ya kadar dünyadan önce bakliyat yılı ilan ederek eski üretim rakamlarını yakalaması gerektiğini sözlerine ekledi. - MERSİN

Kaynak: İhlas Haber Ajansı / Ekonomi

Amerika Birleşik Devletleri Türkiye İstatistik Kurumu Mersin Ticaret Borsası Kanada Ekonomi Haberler

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title