Nasr Suresi okunuşu ve anlamı nedir? Nasr (İzece) suresi Arapça yazılışı ve Türkçe okunuşu, Nasr suresi dinle

Namaz sureleri arasında yer alan Nasr suresini ezberlemek istiyorsanız doğru yerdesiniz. Namazda farklı sureler okumak için yenilerini ezberlememiz gerekiyor. Peki Nasr (İzece) suresi Arapça'sı nedir? Nasr suresi okunuşu ve yazılışı nedir? Nasr kaç ayettir?
3 ayetten oluşan Nasr suresi yazılış itibariyle Nas suresi ile karıştırılmaktadır. Fakat Nasr suresi "İzecêenasrullahi vel feth" diye başlamaktadır. Peki Nasr suresi okunuşu, yazılışı ve Türkçe meali nedir? İşte detaylar haberimizde...
NASR SURESİ HAKKINDA KISACA BİLGİ
Nasr Suresi hakkında müminler araştırmalarını sürdürüyor. Haberimizde Nasr Suresinin Türkçe okunuşunu, mealini ve Arapça yazılışını bulabilirsiniz.
Nasr Suresi Kur'an-ı Kerim'in 110. suresidir. Toplamda 3 ayetten oluşmaktadır. Nasr suresi "İzecêenasrullahi vel feth" diye başlamaktadır. Namaz sureleri arasında yer alan Nasr suresi Nas suresi ile isim itibariyle karıştırılıyor. Fakat Nasr suresi dediğimiz gibi "İzacê" ile başlamaktadır. Sure ismini ilk ayetinde geçen ve yardımcı anlamına gelen nasr kelimesinden almıştır. Medine'de indirildiğine inanılan surede Allah'ın yardımı ile Mekke'nin fethedildiğinden, insanların büyük kitleler halinde Allah'ın dinine girdiğinden bahsedilir.
Nasr suresi Mekki mi Medeni mi : Medeni sure
Nasr suresi ayet sayısı : 3
Nasr suresi kaçıncı sure : 110
Nasr suresi kelime sayısı : 19
Nasr suresi harf sayısı : 79
NASR SURESİ ARAPÇA YAZILIŞI
Nasr suresi
NASR SURESİ TAMAMI OKUNUŞU
Bismillâhirrahmânirrâhîm. İzâ câe nasrullâhi velfeth. Ve raeytennâse yed hulûne fî dinillâhi efvâcâ. Fesebbih bihamdi rabbike vestağfirhü İnnehü kâne tevvâbâ.
NASR AYET AYET SURESİ OKUNUŞU
Bismillâhirrahmânirrâhîm.
1. Ayet Okunuşu : İzâ câe nasrullâhi velfeth.
2. Ayet Okunuşu : Ve raeytennâse yed hulûne fî dinillâhi efvâcâ.
3. Ayet Okunuşu : Fesebbih bihamdi rabbike vestağfirhü İnnehü kâne tevvâbâ.
NASR SURESİ AYET MEALİ
Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla!
1. Ayetin Meali : Allah'ın yardımı gelip fetih gerçekleştiğinde;
2. Ayetin Meali : Ve insanların akın akın Allah'ın dinine girdiğini gördüğünde;
3. Ayetin Meali : Rabbine hamdederek şanının yüceliğini dile getir ve O'ndan af dile; şüphesiz O, tövbeleri çok kabul edendir.
NASR SURESİ TÜRKÇE MEALİ
Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla!
Allah'ın yardımı ve fetih (Mekke fethi) geldiğinde ve insanların bölük bölük Allah'ın dinine girdiğini gördüğünde, Rabbine hamd ederek tespihte bulun ve O'ndan bağışlama dile. Çünkü O tövbeleri çok kabul edendir.
NASR SURESİ SESLİ DİNLE
Nasr suresini dinlemek isterseniz diyanetin resmi web sitesi üzerinden ücretsiz olarak dinleyebilirsiniz.
NASR SURESİNİ SESLİ DİNLEMEK İÇİN TIKLAYINIZ...
Nasr suresi okunuşu
NASR SURESİ NUZÜL
Mushaftaki sıralamada yüz onuncu, iniş sırasına göre yüz on dördüncü sûredir. Medine döneminde Tevbe sûresinden sonra nâzil olduğu ve tam sûre olarak Kur'an'ın en son inen sûresi olduğu kabul edilmektedir (Elmalılı, IX, 6234). Sûrenin Vedâ haccı esnasında Mina'da indiği rivayet edilir (bk. Şevkânî, V, 602).
NASR SURESİ KONUSU
Sûrede Allah'ın Hz. Peygamber'e nasip ettiği zafer, fetih ve fetih sonrası insanların grup grup İslâm'a girmelerinden bahsedilmektedir.
NASR SURESİ TEFSİRİ
Müfessirlere göre "Allah'ın yardımı"ndan maksat, Mekke putperestlerine veya bütün düşmanlarına karşı Allah'ın Hz. Peygamber'e yardım etmesi ve onu zafere kavuşturmasıdır; mecazen "dinin kemale ermesi, son şeklini alması" anlamında da yorumlanmıştır. "Fetih"ten maksat ise başta Râzî'nin "fetihlerin fethi" dediği Mekke'nin fethi olmak üzere Hz. Peygamber'e nasip olan bütün fetihlerdir. Fetih mecaz olarak "Hz. Peygamber'e verilen ilimler, dünya nimetleri, cennet" olarak da yorumlanmıştır (Râzî, (XXXII, 153-155; Şevkânî, V, 602-603).
Sûrede Hz. Peygamber'in şahsında genel olarak müminlere hitap edilerek Allah Teâlâ kendilerine bir nimet ve yardım lutfettiğinde O'na hamd ve şükretmeleri gerektiği ifade edilmektedir. Müminler Mekke döneminde fakir ve güçsüzdü; müşriklerin kendilerine yaptıkları zulme karşılık verecek durumda değillerdi. İnsanlığı kurtuluşa çağıran Hz. Peygamber, çağrısına olumlu cevap alamadığı için üzülüyor, hatta kendi kavmi tarafından din konularında yalan söylemekle suçlanıyordu (bk. Hûd 11/12; En'âm 6/33-35). Fakat Medine döneminde müminler güçlenerek kendilerine haksızlık eden inkârcılara karşı savaşacak duruma geldiler ve fetihler başladı. Bu durum Araplar'ın İslâm'a girmesinde büyük etken oldu. Özellikle Mekke'nin fethinden sonra Arap kabileleri savaşmaksızın İslâm'ın hâkimiyetini kabul etmiş ve akın akın İslâm'a girmişlerdir. 2. âyet bunu ifade etmektedir. 3. âyette ise daha önce müşrikler tarafından "sihirbaz, şair, kâhin, mecnûn" gibi yakışıksız sıfatlarla nitelenerek her türlü hakarete mâruz bırakılan Hz. Peygamber'e, kendisini bu durumdan kurtaran Allah'a hamd ve şükretmesi buyurulmaktadır. Mekke'den hicret ederken Sevr mağarasında gizlendiğinde yanında sadece Hz. Ebû Bekir vardı; şimdi ise binlerce sahâbî ile birlikte Mekke'yi fethetmiş, bu arada tarihin en büyük ve en yapıcı inkılâbını gerçekleştirmişti. İşte bu sebeple müminlerden yüce Allah'a hamdetmeleri, kendilerine nasip edilen zafer ve fetih nimetlerinin şükrünü yerine getirmeleri istenmektedir.
Hz. Peygamber'in günahtan korunduğu bilinmektedir (ismet). Buna rağmen ona Allah'tan af dilemesi emredildiğine göre bunun mânası ya ümmeti için, onların adına af dilemesi veya –günahtan uzak dursa bile– Allah'tan af dilemek kullukta kemalin gereği olduğu için "Allah karşısında alçak gönüllülük sergilemesi, her şeye rağmen ibadetlerini mükemmel görmeyip bu sebeple O'ndan af ve özür dilemesi"dir. Bu sûre indikten sonra Hz. Peygamber'in, "Allahım! Sana hamd eder ve seni noksan sıfatlardan tenzih ederim. Beni bağışla, çünkü sen tövbeleri kabul edensin!" anlamındaki duayı sık sık tekrarladığı rivayet edilmektedir (İbn Kesîr, VIII, 532-533; ayrıca bk. Fetih 48/1-3). Sahabeden bazıları bu âyetlerden Hz. Peygamber'in görevinin tamamlandığı ve artık vefatının yakın olduğu sonucunu çıkarmışlardır (bk. Buhârî, "Tefsîr", 110). Bundan dolayı sûreye "vedalaşma" anlamında "Tevdî" ismi de verilmiştir. Nitekim bu âyetler indikten sonra Hz. Peygamber'in ancak seksen gün gibi kısa bir süre yaşadığı rivayet edilmektedir (bk. Kurtubî, XX, 233).
Kaynak : Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: Sayfa:707-708

























