Beslenmeyle iyileşmek mümkün
Dr. Banu Taşcı Fresko, İstanbul Tıp Fakültesi'ni 1992'de bitirmiş; Nöroloji Anabilim Dalı'nda eğitimini 1997'de tamamlamış.
Dr. Banu Taşcı Fresko, İstanbul Tıp Fakültesi'ni 1992'de bitirmiş; Nöroloji Anabilim Dalı'nda eğitimini 1997'de tamamlamış. Esra Kaftan ise sağlık kurumları işletmeciliği okumuş. 20 yılı aşkın süre grup hastanelerin kurumsal iletişim birimlerinde çalışmış. İki yazarın yolları, yaşadıkları sağlık problemlerinin ve beslenme şekillerinin benzerliğiyle kesişmiş ve ortaya 'Ne Yiyeceğimi Şaşırdım' kitabı çıkmış. Fresko ve Kaftan...
Dr. Banu Taşcı Fresko (solda) ve Esra Kaftan'ın kitabında bağırsak sağlığına özellikle vurgu yapılıyor. Doğan Kitap'tan çıktı...
Kendinizden ve kitabın oluşum sürecinden biraz bahseder misiniz?
Banu Taşçı Fresko: Uzun yıllar veremediğim kilolar, geçmeyen ağrılar, tedaviye yanıt vermeyen depresyon ve kaygı bozukluğuyla uğraştım. Her yemekten sonra mide ve bağırsak şikayetlerim oluyor, reflüm geçmiyordu. Kendimi yorgun, yaşlı ve biraz da çaresiz hissediyordum. Derken, David Perlmutter'in 'Tahıl Beyin' isimli kitabını okudum. Dr. Perlmutter migren, geçmeyen ağrılar, sindirim sorunu, depresyon gibi şikayetlerin glüten kaynaklı olabileceğini yazıyordu. Ben de glüteni kestim. Her geçen gün bir şikayetim yavaş yavaş iyileşti ve altıncı ayın sonunda kendimi çok daha iyi, enerjik hissetmeye başladım. Sonra 2017'de migren hastaları için 'Beynini Doğru Besle' kitabını, 2019'da da fibromiyalji hastaları için 'Artık Ağrımasın' kitabını yazdım. Esra ise uzun zamandır profilinde glütensiz yemek tarifleri paylaşıyordu. Yaşadığımız şikayetler de benzerdi. Benim bilgilerim ve onun tarifleriyle kitabımız çıktı.
Esra Kaftan: İş hayatı, çocuk koşuşturması, beslenme yanlışları, yoğun stres nedeniyle 10 yıl önce kasları etkileyen bir bağışıklık sistemi hastalığı olan myastenia gravis'le tanıştım. Yıllar içerisinde buna irritabl bağırsak sendromu, migren ve fibromiyalji, glüten, laktoz, kazein, lektin ve histamin duyarlılıkları eklendi. Günlük hayatımı etkileyen boyutta yoğun sindirim sistemi problemleri yaşıyordum. Sağlık açısından da günden güne daha dibe çekiliyordum. Ta ki glütenin sahip olduğum hastalıklarda tetikleyici olduğunu öğrenene kadar... Beş yıl önce glütensiz beslenmeye geçtim. Zamanla inek sütü ve ürünlerinin de laktoz ve kazein nedeniyle vücuduma iyi gelmediğini anlayarak bıraktım. Sonra da benim gibi sağlık problemleri olan binlerce insan için Instagram'da glutensiz_yasiyorum hesabını açtım. Hikayemi ve tariflerimi paylaştım.
Yediklerimiz bizi hasta edebilir mi?
Esra Kaftan: Anne karnında büyürken annemizin yediği besinlerin yapıtaşlarıyla oluşuyoruz, doğum sonrasında anne sütüyle ve diğer besinlerle büyüyoruz. Nasıl ki balıkyağı beynimize ve bedenimize iyi geliyor; tersine yediklerimiz de bizi hasta edebiliyor... Özellikle endüstriyel gıdalarla hayatımıza giren pek çok besin maddesi bizlere iyi gelmiyor. Birkaç yüzyıl öncesine göre çok daha fazla karbonhidrat, tuz ve kırmızı et tüketiyor; tarım devrimi öncesinde atalarımızın hiç tüketmediği tahılları ve süt ürünlerini yiyip içiyoruz. Artık kronik ve otoimmün hastalıkların birçoğundan yediklerimiz veya yemediklerimiz sorumlu tutuluyor. Metabolik sendrom ve eşlik eden tüm sorunlar beslenmemizle direkt olarak ilişkili zaten. Bu gibi hastalıkların bulgularını azaltmak, hatta onlardan kurtulmak doğru beslenmeyle mümkün.
Kitabı kimler okumalı?
Esra Kaftan: Özellikle irritabl bağırsak sendromu, migren, fibromiyalji ve kronik yorgunluk sendromu olan hastalar. Bunların dışında insülin direnci, histamin intoleransı, depresyon, kaygı bozukluğu olan hastalarla, ailesinde alzheimer hastalığı olup demans olmak istemeyenlere de kitabımızı okumalarını öneririz.
Kitapta 232 tarif var. Bunları hazırlarken nelere dikkat ettiniz?
Esra Kaftan: Tariflerimiz glüten, tahıl ve süt ürünü içermiyor. Hamur işi ve ekmek yapmak için alternatif unlardan tarifler verdik. İhtiyacımız olan makromolekülleri ve mikrobesinleri hem anlattık hem de ilgili tarifler verdik. Ayrıca non-çölyak glüten hassasiyeti, histamin intoleransı, nikel alerjisi, beyin sisi, depresyon, kronik yorgunluk ve uykusuzluk için önerilerimiz ve tariflerimiz var.
Tariflerinizden anlaşılıyor ki bağırsak sağlığına öncelik veriyorsunuz...
Banu Taşçı Fresko: Pek çok hastalık, bağırsaklardan başladığı için öncelikli olarak bağırsak sağlığımıza dikkat etmeliyiz. Bağırsaklar iyileşmeden özellikle kronik hastalıklar, kronik ağrı sendromları düzelmiyor. Bağırsak sağlığını korumak için yapmamız gereken iki önemli şey var... İlki bağırsak içinde yaşayan canlılara iyi bakmak ve bozulmuş dengeleri düzeltmek; ikincisi bağırsak geçirgenliğini artıracak her türlü besin maddesinden uzak durmak. Yani glüten, tahıl, rafine karbonhidrat, rafine şeker, yüksek fruktozlu şeker, işlenmiş, paketlenmiş, katkı maddeli ürünleri hayatımızdan çıkarmalıyız. Her öğün bol sebze, az mevsim meyvesi tüketmeliyiz. Uykusuzluk çeken ve yaygın ağrısı olanlar da saat 14.00'ten sonra çay, kahve tüketmemeli.
Tarifler makro besin, mikro besin içeriğine göre verilmiş. Ne anlama geliyor bu terimler?
Banu Taşçı Fresko: Makro besinler, büyük miktarlarda (gram düzeyinde) tükettiğimiz besin maddeleri... Bunlar karbonhidratlar, yağlar ve proteinlerdir. Bu besinleri hem enerji üretimi hem de dokuların yapımı, tamiri, ayrıca bedenin işleyişinde gerekli moleküllerin sentezi için kullanıyoruz. Mikro besinler de mikroskobik düzeyde (mikrogram düzeyinde) ihtiyacımız olan besin bileşenleri. Bunlar vitaminler, mineraller, antioksidanlar ve fitokimyasallardır. İnsan sağlığı için elzem ve olmazsa olmaz moleküllerdir.
SAĞLIKLI BİR HAMUR İŞİ
Karabuğday poğaça (10 adet)
NE LAZIM?
3 su bardağı karabuğday (greçka) unu
2 yumurta
1 yumurtanın sarısı (üzeri için)
1 su bardağı keten tohumu
1/2 çay bardağı zeytinyağı
1 çay kaşığı karbonat
1/2 bardak dilimlenmiş zeytin
Kekik
Çörekotu
Tuz
NASIL YAPARIM?
Keten tohumunu 1 su bardağı suyun içinde yarım saat bekleterek jelleşmesini sağlayın. Bu sıvıya zeytin ve çörekotu hariç kalan malzemeleri ekleyin ve yoğurun. Hamurdan toplar koparın, içine zeytinleri koyun, poğaça şekli verin. Üzerlerine yumurta sarısı sürün, çörekotu serpin. 160 derecede 30-40 dakika pişirin.