Bakan Kurum, Kartepe Zirvesi'nde konuştu: (1)
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, Türkiye İklim Şurası sonuçlarına göre tüm sektörlerde "direnç artırıcı" adımların kararlılıkla ve zaman kaybetmeden atılması gerektiğini belirterek, bunun bir tercih değil, zaruret olduğunu bildirdi.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, Türkiye İklim Şurası sonuçlarına göre tüm sektörlerde "direnç artırıcı" adımların kararlılıkla ve zaman kaybetmeden atılması gerektiğini belirterek, bunun bir tercih değil, zaruret olduğunu bildirdi.
Kocaeli Büyükşehir Belediyesi tarafından üniversite ve kurumların iş birliğinde "Dirençli Şehirler ve Şehrin Dönüşümü" temasıyla düzenlenen Kartepe Zirvesi'nde konuşan Kurum, bugün ülke, şehirler ve tüm insanlık adına yerli ve yabancı misafirlerin de katılımıyla tarihi bir zirve için bir arada olduklarını söyledi.
Bu çatı altında şehirlerin dönüşümünü ve geleceği konuşacaklarını dile getiren Kurum, zirvenin şehirlere, ülkeye, millete ve tüm insanlığa hayırlar getirmesini diledi.
Kurum, son 2 yılda salgın nedeniyle yapamadıkları zirvenin bugün dördüncüsünü 25 ülkeden 350 konuşmacının katılımıyla gerçekleştirdiklerini aktararak, şöyle devam etti:
"Depremlerden iklim değişikliğine, salgın hastalıklardan uluslararası ilişkilerde yaşanan olumsuz gelişmelere, küresel ticarette ki bundan sonraki ticaretin şekli döngüsel ekonomi, yeşil kalkınma anlayışı çerçevesinde olacak ki UNDP temsilcimiz de bunu ifade ettiler... Yine ticarette yaşanan sorunlar, kısıtlamalar, savaş ve çatışmalara kadar her alanda ilişkilerin kırılgan olduğu tarihi bir dönemden, zor bir dönemden geçiyoruz.
İşte Rusya-Ukrayna krizi göstermiştir ki artık ülkelerin her alanda; ticarette, sanayide, enerjide, tarımdaki bağımsızlıkları çok çok önemli. Türkiye Cumhuriyeti Devleti Sayın Cumhurbaşkanı'mız liderliğinde bölgede barışın, huzurun, adaletin kalıcı kılınabilmesi adına çok büyük bir mücadele vermektedir. Bu anlamda bütün paydaş ülkelerle bölgedeki barış adına görüşmeler, istişareler yapıyor. Barışın kalıcı olabilmesi bölgedeki huzur adına bu görüşmeleri etkin bir şekilde sürdürüyoruz. Bu anlamda liderlerin ne kadar önemli olduğu, liderlerin aldığı kararların ülkeleri adına, vatandaşları adına ne kadar önemli olduğunu da Rusya-Ukrayna krizi bize, tüm dünyaya göstermiştir. Bu kırılgan dönemde ülkemizde ve dünyada yaşanan nüfus artışına bağlı olarak ülkelerimiz de şehirlerimiz de büyümeye devam ediyor. Yakın gelecekte dünya nüfusunun 9,7 milyara ulaşacağı öngörülüyor."
Gelişmekte olan ülkelerin nüfusunun yaklaşık yüzde 63'ünün şehir merkezlerinde yaşayacağına işaret eden Kurum, "Tüketimin de yüzde 91'i şehirlerimizde gerçekleşecek. Birleşmiş Milletler'e göre 2030'da ciddi bir artışla mega şehir sayısı 41'e çıkacak ve orta ölçekli şehir sayısının da 558'e çıkması öngörülüyor." dedi.
"Nüfus artışına bağlı olarak şehirlerimizin yönetilmesi daha karmaşık hale geliyor"
Bakan Kurum, ülke olarak 1950 yılında nüfusu 500 bin olan şehir sayısı sadece 2 iken bugün bu sayının 40 olduğuna dikkati çekerek, şunları kaydetti:
"81 ilimizin aynı şartlar dahilinde büyümesi hedefimiz var. Tabii nüfus artışına bağlı olarak şehirlerimizin yönetilmesi de artık daha karmaşık hale geliyor. Diğer yandan da şehirlerimiz afetlere karşı daha da kırılganlaşıyor. Bu nedenle içinde bulunduğumuz koşulları ve geleceği iyi hesap ederek hareket etmemiz gerekiyor. Artık dünyanın bu gidişatına son vereceğimiz maalesef son 10 yılımız var. Dünyamız ciddi manada ısındı. Belki ileriki süreçte Kartepe'de zirve yapacağız ama kar olmayacak. Dolayısıyla bu son 10 yıllık süreçte tüm dünyanın bir seferberlik ruhu içerisinde hareket etmesi gerekiyor. Bu savurganlığın, pervasızlığın ve hoyratça sanayileşmenin de önüne geçerek vatandaşımızın, yeşilin, doğanın sürdürülebilirliğinin ön planda durması çok çok önemli çünkü bugün dünyada yaşanan afetler sonucunda çok büyük can ve mal kayıplarıyla karşı karşıya kalıyoruz."
Geçen yıl Türkiye ve Almanya'da yaşanan sel olaylarına değinen Kurum, şöyle konuştu:
"Felaketlerin boyutlarına hep birlikte şahit olduk. Bu afetlerde canlarımızı kaybettik, şehirlerimizin altyapısı ciddi manada zararlar gördü. Hem ülkemizde hem dünyada artık afetlerin sıklığı, şiddeti giderek artmaktadır. Bu anlamda erken uyarı sisteminin çok çok önemli olduğunu düşünüyoruz. Veri istasyonları sayısını 30'dan 2 bin 50'ye çıkardık ve vatandaşlarımızı yeşil, sarı, turuncu, kırmızı çoklu uyarı sistemleriyle afet öncesi uyarmak suretiyle bu yönetimi de belediyelerimizle ilgili kurum ve kuruluşlarımızla yapıyoruz. Tüm afetlerde hayatını kaybeden vatandaşlarımıza tekrar Allah'tan rahmet diliyorum. Almanya'da kaybettiğimiz insanlar için de Alman halkına başsağlığı diliyorum. Felaketlerin bu denli artması bize şunu gösteriyor; mimariden şehirciliğe, tarım ve gıdadan eğitime, üretime, finansa, ulaşım ve lojistikten çevre politikalarına kadar tüm yaklaşım ve yöntemleri değiştirmeye ve yeni koşullara adapte etmeye mecburuz."
Bu noktada Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın tüm dünyaya ilan ettiği 2053'te net sıfır emisyon hedefi doğrultusunda çalışmalarını yürüttüklerini, bu yıl 1000'i aşkın uzmanın katılımıyla Türkiye İklim Şurasını gerçekleştirdiklerini anlatan Kurum, "Türkiye'mizin gelecek 50 yıllık 100 yıllık stratejilerini belirledik. Şura sonuçlarına göre de aslında tüm sektörlerde 'direnç arttırıcı' adımları kararlılıkla ve zaman kaybetmeden atmamız gerekiyor. Hemen ifade etmeliyim ki bu durum bir tercih değil, zarurettir." diye konuştu.
Kurum, sosyo-ekonomik faaliyetlerin, şehircilik, üretim, turizm, ulaşım ve eğitim faaliyetlerinin sürdürülebilirliğini garanti altına alacak tüm adımların acilen atılması gerektiğinin altını çizerek, tüm dünyada kırılgan olan sosyo-ekonomik faaliyetlerin afetler nedeniyle kesintiye uğramasının önüne geçilmesinin önemine değindi.
Bu nedenle tüm detaylarıyla birlikte şehirciliğin, yapı sektörünün, tarımsal üretimin, ulaşımın, sanayi üretiminin dayanıklılığının artırılması gerektiğini vurgulayan Kurum, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Yeni binaları dirençli yapmanın yanı sıra eski yapı stokunu da dönüştürmek suretiyle şehirlerimizi dönüşümle yeni koşullara adapte etmek zorundayız. Bu konuda ülkemizi şanslı görüyorum çünkü koymuş olduğumuz yeşil kalkınma hedefi, sürdürülebilirlik anlayışı, yeşil kalkınma çerçevesinde atacağımız tüm adımları bu anlayışla atacağız. Binalarımızı neredeyse sıfır enerjili bina haline getireceğiz. Emisyon ticaret sistemini Avrupa'yla uyumlu hale getireceğiz. Şehirlerimizde mikromobiliteyi artıracak adımları atacağız.
İstiyoruz ki fosil yakıtların kullanımını önümüzdeki süreçte giderek azaltalım ve tüm enerji kaynaklarımızı da gerek nükleerden gerekse yenilenebilir enerjiden karşılayalım. Yeni yatırımlarımızı da hep bu anlayışla yapacağız. Bu yıl inşallah ülkeye katkı beyanımızı yeniden güncelleyeceğiz ve bu çerçevede ülkemizle gurur duyuyoruz çünkü dünyayı en az kirleten ülkelerden biriyiz. En az kirleten ülkelerden biri olmamıza rağmen bu konuda çok ciddi mücadele veriyoruz ve vermeye de devam edeceğiz. Direnci artırılan şehirler, binalar, yaşam ve üretim alanları afetlere rağmen ayakta kalacaktır. Bu sayede insanımızın vatandaşlarımızın da can ve mal güvenliği teminat altına almış, kayıpları da önüne geçmiş olacağız."
"Şehirlerimizin tamamını kadim medeniyetimizin birer mirası olarak görüyoruz"
Türkiye'nin derin tarihi kökleriyle kadim şehircilik kültürüne sahip bir ülke olduğuna değinen Kurum, "Şehirlerimiz günümüzde de medeniyetimizi ve şehircilik geleneklerimizi yaşatan en önemli değerlerimiz. Bugün medeniyetimizi yaşatan şehirlerimizin harcında merhamet, barış ve adalet bulursunuz. Yunus Emre'leri, 'Ne olursan ol yine gel' diyen Mevlana hazretlerini bulursunuz. İnsanı bulursunuz; sanatı, mimariyi, estetiği bulursunuz; kimliği ve kültürü bulursunuz. Bu nedenle biz şehirlerimizin tamamını kadim medeniyetimizin birer mirası olarak görüyoruz." şeklinde konuştu.
Bakan Kurum, şehirlerin, tarihi yapıların; geçmiş, bugün ve gelecek nesiller arasındaki eşsiz köprüler olduğunu ifade ederek, "Bin yıl önce bu topraklarda inşa ettiğimiz yapılar güçlü ve sağlam oldukları için bugün halen ayaktalar. Şiddetli depremlere, fırtınalara, sellere rağmen halen ayakta kalabilen bu yapılar medeniyetimizin birer canlı örneği." dedi.
(Sürecek)