Diyarbakır'da Sağlık Hizmetine Erişim Zorlaştı… Tabip Odası Başkanı Ülgen: "İnsanlar Kamu Hastanelerindeki Acillere, Polikliniklere Yığılmış"

Güncelleme:
Facebook'da Paylaş Twitter'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş Google News'de Paylaş

Diyarbakır’da son günlerde artan gribal enfeksiyon hastalıkları nedeniyle hastanelerde randevu almak güçleşti. Diyarbakır Tabip Odası Başkanı Dr. Veysi Ülgen, mevcut sağlık hizmetlerinin artık ticarileşmiş bir seviyeye geldiğini ifade ederek, “İnsanlar kamu hastanelerindeki acillere, polikliniklere yığılmış. Özel hastanelere bir yığılma var. Bu da gösteriyor ki, hastalıkta bir artış var. Etrafımızda maskeli insanlar görmeye başladık” dedi.

Haber: Ahmet ÜN – Kamera: Mehmet Mucahit CEYLAN

(DİYARBAKIR) - Diyarbakır'da son günlerde artan gribal enfeksiyon hastalıkları nedeniyle hastanelerde randevu almak güçleşti. Diyarbakır Tabip Odası Başkanı Dr. Veysi Ülgen, mevcut sağlık hizmetlerinin artık ticarileşmiş bir seviyeye geldiğini ifade ederek, "İnsanlar kamu hastanelerindeki acillere, polikliniklere yığılmış. Özel hastanelere bir yığılma var. Bu da gösteriyor ki, hastalıkta bir artış var. Etrafımızda maskeli insanlar görmeye başladık" dedi.

Kış mevsimin başlamasıyla Diyarbakır'da gribal enfeksiyon hastalıklarında artış yaşandı. Kentte yeterli sayıda kamu hastanesinin olmamasından kaynaklı sağlık hizmetine erişimi de zorlaştırdı.

Diyarbakır Tabip Odası Başkanı Dr. Veysi Ülgen, sağlıkta niceliğin değil, niteliğin önce gelmesi gerektiğini bildirdi. Hastanelerin dolup taşmasının iyi bir gösterge olmadığını aktaran Ülgen, "Evet, biz 2025'in sonunda gerçekten de sağlıkla ilgili iyi haberler vermek isterdik. Ancak ne yazık ki 2025 de diğer yıllar gibi sağlıksızlıkla geçti. Sağlık hizmetlerinde nitelik, nicelikten her zaman öndedir. Bir tek kişinin bile hastalanmadığı, hiçbir salgının olmadığı bir toplum, bir ülke bizim hayalimiz. Ama böyle çok fazla sayıda hastanelerin olması, hastanelerin dolup taşması iyi bir gösterge değil. Yani bu konuda iyi 2025'ten iyi bir bahsedemeyeceğiz" diye konuştu.

'Diyarbakır'da kamu hastaneleri çok yetersiz'

Diyarbakır'da bir salgın durumunun yaşandığına dikkat çeken Ülgen, şöyle konuştu:

"Şimdi hatırlarsanız pandemi dönemi oldu 2020'de. Ondan önce de bir sürü tartışmalar oldu. Pandemi var mıdır, yok mudur? Salgın var mıdır, yok mudur? Ta ki çok ölümler kapıya dayanınca bakanlık kabul etmek zorunda kalmıştı. Umarım şimdi olmaz. Yine toplumda görüyoruz. Kamu hastanelerinde ve özel hastanelerde bir yığılma var. Üst solunum enfeksiyonu, gribal, soğuk algınlığı şeklinde bulaşıcı özelliği olan bir salgın durumu var. Ancak bu henüz açıklanmamış. Yani henüz bakanlık tarafından bir salgın olduğu söylenilmemiş. Buna yönelik de hazırlıklar yok. Diyarbakır'da kamu hastaneleri çok yetersiz. Bunu zaten ilgili yetkililer de söylüyor. Onun için de çareler arıyorlar. Bu yetersizlikte şu anda çok hekim gelse bile çare değil. Çünkü poliklinik aynı olduktan sonra bir branşta 10 tane hekim geldi diyelim ama aynı tek poliklinik yaptıktan sonra ve bu hekimleri de gece gündüz çalıştırsan da bu sağlık sorununa çözüm bulamazsınız."

'Vatandaş gerçekten çile çekiyor'

Vatandaşın sağlığa ulaşmada çile yaşadığını aktaran Ülgen, "Şimdi hastanelerde insanlar randevu bulamıyor. Dün bir KBB'den randevu alamayan biri vardı. Randevu bulamamış kamu hastanelerinde. Özel hastanede ise bin 400 lira istemişler. Bu vatandaşın bu parayı ödeyecek imkanı yok. Özel hastaneye gidip bu parayı veremez. Ne yapacak? Acile gelecek. Acile de sadece şikayetleri, acil şikayetleri sadece bulunacak. Bir teşhis konulamayacak. Bu bir örnek. Şimdi bu randevu sorununu bakanlık aile hekimlerine yükleyerek, aile hekimliği sistemini randevu sistemini açarak çözmek istiyor. Bu da bir çözüm değil. Son nihayetinde aile hekimleri de yapacağı işler çok fazla. Yani özellikle bu bir yıldır bu yönetmelikle iş yükü çok arttı. Bu artan iş yükü için de bu sevk kararını nasıl verecek, bu randevuları nasıl verecek? Yani bunlar çözüm değil, geçici çözümler. Vatandaş gerçekten çile çekiyor."

Deprem nedeniyle yıkım kararı olan binada sağlık hizmeti veriliyor

Ülgen, 6 Şubat 2023 depremlerinin ardından yıkım kararı olan bir çok aile sağlık merkezinin halen hizmette olduğunu dile getirerek, şöyle devam etti:

"Şimdi 2025 başlarında o zaman bizim görüştüğümüz yetkililer bize bazı sözler vermişti. En azından Diyarbakır'da aile sağlığı merkezleri açılacak, 1. basamak güçlendirilecek. Yani bir 40 ASM'nin açılışından bahsediyorlardı. İşte müstakil binalar yapılacak deniliyordu ama baktığımızda bunların hiçbiri yapılmadı. Verilen sözler yerine getirilmedi. Şu anda birçok aile sağlığı merkezi deprem riski altında olan binalarda çalışıyor. Yani benim de çalıştığım ASM öyle bir ASM. Yıkım kararı var. Ama maalesef bir çözüm bulunamadı. Sağlıkta tasarruf tedbirleri en fazla sağlık yatırımlarını vuruyor. Sağlıkta tasarruf olmaz."

'Mevcut hastanelerle salgının altından kalkılacak gibi değil'

Son zamanlarda hastanelerde oluşan yoğunluğun nedenini bir pandemi olup olmadığı konusunun incelendiğini belirten Ülgen, "Artan salgın umarım bildiğimiz bir pandemi değildir. Bunu umuyoruz. Yoksa gerçekten de bu mevcut hastanelerle mevcut kadrolarla bu salgının altından kalkılacak gibi değil. Onu söyleyebilirim yani. Biz tabii ki hastalıkların arttığını görüyoruz. İnsanlar kamu hastanelerine acillere polikliniklere yığılmış. Özel hastanelere bir yığılma var. Bu da gösteriyor ki, hastalıkta bir artış var. Yani yine biz etrafımızda maskeli insanlar görmeye başladık. Pandemi gibi demek. Bu anlamda bizim nicelikten ziyade nitelik bizim için önemli. Biz sadece bu tespitlerimizi söylüyoruz ve yetkililere ulaştırıyoruz. Kamuoyuna söylüyoruz. Ama bu salgının net salgın olduğunun bakanlık tarafından açıklanması lazım" ifadelerini kullandı.

'Mevcut sağlık hizmetleri artık ticarileşmiş bir seviyeye gelmiş'

Sağlık kurumları güçlendirilerek vatandaşın sağlığa erişiminin kolaylaştırılması gerektiği dile getiren Ülgen, şöyle konuştu:

"Bu noktada nüfus planlamasına göre, coğrafyaya göre, bölgelere göre kamu hastaneleri arttırılmalı. En önemlisi birinci basamak güçlendirilmeli. Önemli olan insanların hastalanmamasıdır. Bu çok önemli. Bir birinci basamağın koruyucu sağlık hizmetlerinin güçlendirilmesi. Bu da ancak güçlü bir bütçeyle ancak bir toplum sağlığı anlayışı ile olur. Mevcut sağlık hizmetleri artık ticarileşmiş bir seviyeye gelmiş. Eskiden sağlıkta özelleştirme diyorduk. Şimdi sağlıkta ticarileşmeye kaldık. Bir kere bu zihniyetin terk edilmesi lazım. Yani şu anda sağlıktaki yönetim zihniyetinin değişmesi lazım. Paran kadar sağlık zihniyetinin değişmesi lazım. Sağlıkta gerçekten de herkese eşit ücretsiz sağlık hizmetini biz savunuyoruz her dönem. Yani bize göre bu ülkenin kaynakları bu ülkenin bütçesi buna yeter. Yeter ki bu anlamda bir şeffaflık olsun. Yeter ki bir demokratik bir süreç olsun. Yani buna yeter. Kısa vadede de yani bu tabii ki kamu hastaneleri güçlendirilmeli."

'İlaç erişimin önündeki engeller kaldırılmalıdır.'

Ülgen, Türkiye'de hastaların ilaç temin etme konusuna zorluklar yaşadığına dikkat çekerek, "En önemlisi ilaç teminine de ki zorluklar aşılmalı. Çünkü ilaç temininde çok zorluklar var. İnsanlar ilaç da bulamıyor. Hem ilaçlar da çok pahalı ve bulamıyor yani. Doktor reçete yazıyor. Hasta eczane eczane dolaşıyor. İlaç erişimin önündeki engeller kaldırılmalıdır. Dönem dönem kamuoyuna gerek Türk Tabipler Birliği, gerek Diyarbakır Tabip Odası olarak ve diğer meslek odaları olarak önerilerimizi, uyarılarımızı yapıyoruz. Amacımız sağlıklı bir toplumun oluşmasıdır" dedi.

'Hastanenin soğuk olduğu ve elektriklerin kesik olduğu şikayetleri aldık'

Kamu hastanelerinin altyapı olarak yetersiz olduğunu anlatan Ülgen, odalarının soğuk olduğu ve elektriklerinin kesildiği hastaneyle ilgili şikayet aldıkları belirterek, "Mesela şu anda önünde durduğumuz Gazi Yaşargil Eğitim Araştırma Hastanesi'nde çok soğuk olduğunu, yani ısınma sorunu olduğunu söylediler. Elektrik kesintilerin olduğunu söylediler. Yataklarda sıkıntı olduğunu söylediler. Yine hekim arkadaşlar bize işte biz gece çalışıyoruz. Poliklinikler az. Hekim sayısı bazı branşlarda fazla. Nöbet konulduğunu, kimimize geçici görevden başka illere görevlendirme çıkarıldığını söylediler. Bize bu anlamda talepler iletti. Biz bu talepler için de tabii yetkililere görüşeceğiz. Yani ama yani bu altyapı sorunu olan hastanelerle sağlık hizmetine ne kadar gidecek? Bilmiyoruz. Örneğin çocuk hastanesi ve Selahattin Eyyubi Hastanesi zaten bunların halen kar raporu yani depreme dayanıklı raporu hala açıklanmadı. Aradan neredeyse 3 yıl geçti. Yani bu binalar depreme dayanıklı mıdır, değil midir? Acil önlem alınmalı mıdır? Halen bir şey yok. Halen bir açıklama yok. Özetle gerçekten kamu hastaneleri altyapı olarak da yetersiz" şeklinde konuştu.

Kaynak: ANKA / Güncel
Haberler.com
500

Haberler.com'da yer alan yorumlar, kullanıcıların kişisel görüşlerini yansıtır ve haberler.com'un editöryal politikası ile örtüşmeyebilir. Yorumların hukuki sorumluluğu tamamen yazarlarına aittir.