Asim -Sen'den "Üvey Evlat Değiliz" Eylemi: Kurumumuzun Sosyal Tesisinin Kapısından Bir Bardak Çay İçmek İçin Dahi Giremedik
Askeri İş Yerlerinde Görevli Kamu Çalışanları (ASİM-SEN) üyesi sivil memurlar, orduevlerine alınmamalarını Sıhhiye Orduevi önünde protesto etti. ASİM-SEN Genel Başkanı Özgür Karaca, bu durumun ayrımcılık olduğunu ifade ederek "Ankara'nın bu ayazında gururla çalıştığımız kurumumuzun sosyal tesisinin kapısından bir bardak çay içmek için dahi giremedik. Kurum yetkililerimize buradan sesleniyoruz; bu durumun bizi yıldıracağını düşünüyorsanız yanılıyorsunuz, hakkımız olanı alana kadar pes etmeyeceğiz. Gerekirse her ay, her hafta, her gün bu kapıların önüne geleceğiz ve ‘Üvey Evlat Değiliz’ diye haykıracağız" dedi.
Haber : Berfin BAYIR - Kamera: Ünal AYDIN
(ANKARA) - Askeri İş Yerlerinde Görevli Kamu Çalışanları (ASİM-SEN) üyesi sivil memurlar, orduevlerine alınmamalarını Sıhhiye Orduevi önünde protesto etti. ASİM-SEN Genel Başkanı Özgür Karaca, bu durumun ayrımcılık olduğunu ifade ederek " Ankara'nın bu ayazında gururla çalıştığımız kurumumuzun sosyal tesisinin kapısından bir bardak çay içmek için dahi giremedik. Kurum yetkililerimize buradan sesleniyoruz; bu durumun bizi yıldıracağını düşünüyorsanız yanılıyorsunuz, hakkımız olanı alana kadar pes etmeyeceğiz. Gerekirse her ay, her hafta, her gün bu kapıların önüne geleceğiz ve 'Üvey Evlat Değiliz' diye haykıracağız" dedi.
ASİM-SEN üyeleri, orduevlerine sivil memurların alınmamasına yönelik basın açıklaması yaptı. Sıhhiye Orduevi önünde yapılan eylemde konuşan ASİM-SEN Genel Başkan Özgür Karaca, altı ay önce yine buradan kamuoyuna seslendiklerini ve değişen bir şey olmadığını hatırlatarak "Ankara'nın bu ayazında gururla çalıştığımız kurumumuzun sosyal tesisinin kapısından 1 bardak çay içmek için dahi giremedik. Kurum yetkililerimize buradan sesleniyoruz; bu durumun bizi yıldıracağını düşünüyorsanız yanılıyorsunuz, hakkımız olanı alana kadar pes etmeyeceğiz. Gerekirse her ay, her hafta, her gün bu kapıların önüne geleceğiz ve 'Üvey Evlat Değiliz' diye haykıracağız. Ta ki bu kapılar sivil memurlara sonuna kadar açılana, yaşadığımız tüm ayrımcılıklar son bulana kadar" dedi.
"Sosyal tesislerde ayrımcılık o kadar onur kırıcı bir şekilde uygulanmaktadır"
Türk Silahlı Kuvvetleri'nin kamuoyunda bilindiğinin aksine sadece operasyonel görevleri icra eden muvazzaf subay ve astsubaylar ile uzman erbaşlardan oluşmadığını kaydeden Karaca, toplam sayıları 20 binin üzerinde olan her türlü yönetim, eğitim, sağlık, idari, mali, teknik ve destek hizmetlerini icra eden sivil devlet memuru personelini de bünyesinde bulundurduğunu belirterek şöyle konuştu:
"Yine icra edilen vazifenin doğası gereği tamamı yüksek disiplin, stres, sağlık ve güvenlik tehdidi altında yaşayan tüm bu personelin ve ailelerinin moral, sosyal ve kültürel ihtiyaçlarının güvenli şekilde karşılanabilmesi için ise 'Orduevi', 'Özel Eğitim Merkezi', 'Kışla Gazinosu' ve 'Vardiya Yatakhanesi' adı altında ve farklı kategorilerde çok sayıda sosyal tesis de Türk Silahlı Kuvvetleri uhdesindedir ancak ne acıdır ki sahip olunan bu tesisler arasında en nitelikli, sağlıklı ve modern tesisler olan 'Orduevleri' ve aslında yaz/kış tatil kampları olan 'Özel Eğitim Merkezleri' öncelikle muvazzaf ve emekli subay statülü personele ve ailelerine kısmen ise astsubay statülü personellere ve aile fertlerine tahsis edilmekte, kurumun asli unsurlarından olan sivil devlet memurları, uzman erbaşlar ve aile fertleri ise bürokratik engeller bahane edilerek bu tesislerin kapısından içeri dahi sokulmamakta, ayrımcılığa uğramaktadırlar.
Sosyal tesislerde ayrımcılık o kadar onur kırıcı bir şekilde uygulanmaktadır ki; bizler eşimizle, çocuğumuzla emek verdiğimiz bu kapılardan 'hak sahibi değilsiniz' diye çevrilirken kurumla hiçbir ilişiği olmayan 10 binlerce kişiye 'Tanınmış Kişi Kartları' dağıtılmakta ve bizim giremediğimiz bu kapılardan 'ne idiği belirsiz birçok insan' ellerini kollarını sallaya sallaya girebilmekte ve bizim ancak hayalini kurabildiğimiz tüm imkanlardan sınırsızca faydalanabilmektedirler. Hiç şüphe yoktur ki; sırf ebeveynlerinin statü farkı nedeniyle, aynı lojmanlarda büyüyen çocuklardan biri tüm sosyal imkanlardan faydalanabilirken, diğerinin sosyal tesis kapılarından geri çevrilmesi, çocuklar üzerinde kalıcı olumsuz etki bırakabilecek kadar tehlikeli uygulamalardır. Ayrıca bu tür ayrıştırıcı uygulamalar, ebeveynler arasındaki hiyerarşik düzenin sosyal yaşama taşınması ve ayrıcalığa dönüştürülmesi anlamına gelmektedir ki; kışla girişlerinde yer alan 'Biz büyük bir aileyiz' ifadesiyle taban tabana zıt olan bu tablo, modern devlet anlayışıyla bağdaşmadığı gibi, toplumsal adalet duygusunu da ağır şekilde yaralamakta, TSK personeli arasında çalışma barışını bozmakta, hizmet verimliliğini düşürmekte ve kurumsal bütünlüğü derinden sarsmaktadır."
ASİM-SEN 5 Ocak'ta yeniden haklarını aramak için toplanacak
Basın açıklamasının ardından Karaca, sendika üyelerine seslenerek yaşanan ayrımcılıkların devam ettiğini ancak mücadelelerin hiçbir şekilde kesintiye uğramayacağını belirterek "Bugün 5 Aralık 2025 günü yeniden Sıhhiye Orduevi'nin önüne geldik ve yine bu kapılardan içeriye alınmadık. Bir bardak çay dahi içemedik ama mücadelemiz yükselerek ve sıklaşarak devam edecek. Hepinizi 5 Ocak 2026 günü Merkez Orduevi önünde yeni basın açıklamamıza şimdiden davet ediyorum" dedi.
ANKA Haber Ajansı'na konuşan GATA'dan emekli Elif Yağmur, ASİM-SEN Genel Başkanı Karaca'ya ve sendikaya destek için bugün buraya geldiklerini belirterek aynı uygulamanın kendi çalıştığı dönemde olduğunu ve günümüzde de devam ettirilmesini hayal kırıklığıyla karşıladığını belirterek "40 sene çalışıp da yani bir gün girememek ne kadar acıdır" dedi.
"Mesaisini o hiyerarşiye uygun olarak yapmayı becerebilen insanlar yemek yemeyi de herhalde ona uygun yapmayı becerebilir"
ASİM-SEN Genel Başkanı Karaca, 6 Şubat depremleri sırasında yaşanan bir olaydan örnek vererek "Mersin'de Hatay'da depremzede bir devlet memuru Mersin Ordu Evi'ne gitmiş. O ilk gün depremden dolayı Orduevi'ne almışlar. Faydalanmaya başlamış ama ikinci gün 'siz hak sahibi değilsiniz ve başkaları kullanmak zorunda. Onlar da depremzede, burası subay, astsubaylara tahsis edildi. Sizi lütfen dışarıya alalım' denilmiş. İş sosyal hakkı vermeye gelince niyeyse hep birilerinin hakkı. Biz hakkımız olmayan bir şey istemiyoruz. Çalıştığımız kurumdaki sosyal haklardan faydalanmak istiyoruz. Mali haklardan faydalanmak istiyoruz. Ayrımcılığa tabi tutulmamak istiyoruz, tek isteğimiz bu. Hepimiz bu kurumun özel güvenlik soruşturmalarından geçebilen insanlarız. Bizim giremediğimiz bu iş şeylere, sosyal tesislere tanınmış kişi kartlarıyla kurumun personeli olmayan insanları alıyorlar maalesef. Biz bu kapıdan bakın ya bir çay içelim dedik. Bir çay için bile giremedik. 'Başka yere gidin. Burası Subay Orduevi' diyorlar. 'Memur Ordu Evi var mı?' diyoruz, yok" diye tepki gösterdi.
Subay Orduevi, Memur orduevi ayrımcılığına da gerek olmadığını söyleyen Karaca, "Bu çağda burası onun ordu evi, bunun ordu evi diye bir şey var mı? Bütün personele açılsın. Mesaisini o hiyerarşiye uygun olarak yapmayı becerebilen insanlar yemek yemeyi de herhalde ona uygun olarak yapmayı becerebilir değil mi?" dedi.



















