25 Ülkeye Cerrahi Alet İhraç Ediyorlar

Tıbbi aletler üreten firmanın sahibi, bir doktorun, kardeşine, 'Sen bu makası tamir edemezsin ama biraz uğraş' demesiyle bu işe atıldıklarını söyledi.
Samsun'da, el yapımı silah imal ederek başladıkları iş hayatlarına tıbbi alet yapımıyla devam eden Bahadır Tıbbi Aletler firmasının sahibi 63 yaşındaki Ahmet Bahadır, ''Her şey bir doktorun kardeşime, 'Sen bu makası tamir edemezsin ama biraz uğraş' demesiyle oldu. Onun inadıyla yaptığı makasla birlikte, bugün dünyanın 25 ülkesine cerrahi alet ihracatı yapıyoruz.'' dedi.
Samsun Organize Sanayi bölgesinde faaliyet gösteren ve şehrin dünya markalarından biri olan Bahadır Tıbbi Aletler, kuruluş hikayesiyle dikkat çekiyor. Bahadır Tıbbi Aletler'in, 1980 yılında cerrahların yönlendirmesiyle çalışmaya başladığını belirten firma sahibi Ahmet Bahadır, bu tarihten önce çok farklı bir sektörde yer aldıklarını söyledi. Trabzon'un Tonya İlçesi'nden olduklarını ifade eden Bahadır, ''Karadenizliler'in en büyük özelliği silah ustası olmalarıdır. Silah yapan ustalar çoğunlukla köylerde bu işi yapardı. Biz de silah yapan bir sülaleden geliyoruz. Babam Samsun Limanı'na işçi olarak geldikten sonra ustalığı sayesinde burada biraz yükselmeye başladı. Daha sonra da kardeşlerini getirdi. Silah tamirini bildiği için ruhsatlı silahların tamirini yapıyordu.'' dedi.
Bahadır, silah tamirini babalarından öğrendiklerini dile getirdi. Ahmet Bahadır, ''1980'li yılların başında amcam rahatsızlandı. O zaman doktor ve tıbbi alet bulmak çok zordu. İnsanlar ameliyat olmak için büyükşehirlere gidiyordu. Hacettepe Üniversitesi'nde bizim köyümüzden, Karadeniz Teknik Üniversitesi Tıp Fakültesi'nin de daha sonra dekanlığını yapan Celal Baki adında asistan bir tanıdığımız vardı. Amcamızı orada ameliyat ettirmek istedik. Bu vesile ile Ankara'ya gittik. Celal Baki bize şartların çok zor olduğunu, tıbbi alet bulunamadığını, bütün tıbbi aletlerin yurt dışından geldiğini, dövizle verseler bile bunları satın almakta zorluk çektiklerini söyledi.'' diye konuştu.
Ahmet Bahadır, Celal Baki'nin sülale olarak silah yapımıyla uğraştıklarını bildiği için kendilerine bazı önerilerde bulunduğunu vurguladı. Bahadır, ''Kendisi bize, 'Silahla uğraşmanıza gerek yok. Biz bu aletleri bulamıyor ve dolayısıyla da insanları ameliyat edemiyoruz. İnsanlar ölüyor. Sonuçta 1 makas 3 parçadan, 1 silah ise 55- 60 parçanın birbiriyle senkronize çalışmasıyla oluyor. Almanya'da insanlar bunları evlerinin altında yapıyor. Siz de bu aletleri yaparsınız' dedi. Bizi özendirdi, ameliyathaneyi gösterdi, kırık aletleri gösterdi. Biz bunları önce tamir edip, onaralım dedik. Çeliği tanıyorduk fakat paslanmaz çeliği tanımıyorduk. Bunun araştırmalarını yaptık. Üniversitelerden, yurt içi ve yurt dışından destek aldık. Almanya'ya giderek bu aletlerin yapımı hakkında araştırma yaptık.'' dedi.
'KARDEŞİMİN ONURUNA DOKUNDU'
Bahadır, ilk olarak tamirlerle başladıklarını ve tıbbi alet bulamayan doktorların kendilerine örnekler verdiklerini söyledi. Bahadır, ''Kerusan adında çok zor bir tıbbi makas vardı. Bir hoca geldi ve kardeşime, 'Sen bunu tamir edemezsin ama biraz uğraş. Ben bunu bel fıtığı ameliyatlarında kullanıyorum' dedi. Karadenizliler inatçı olurlar. O doktor sen bunu yapamazsın diyince kardeşimin onuruna dokundu. Hem o kırık aleti tamir etti, hem de bire bir aynısını yaptı. Hoca gelip aleti istediğinde kardeşim masaya 2 tane aynı aletten koydu. Hocamız masadan bizim yaptığımız aleti aldı. Biz de hocamızı uyardık ve 'Hocam bu sizin kırılan değil, bizim yaptığımız alet' dedik. Daha sonra 2'sini de eline alarak denedi. Daha sonra, 'Bunu da alayım, size 50 lira vereyim' dedi. O zaman 50 lira çok büyük paraydı. Biz belki de yaptığımız bu alete hocamızın verdiğinin 10'da, 20'de 1'ine vermeye razıydık diye konuştu. Bahadır, şöyle devam etti Bu olay üzerine biz tüm diğer işlerimizi bırakıp cerrahi alet yapımına başlamaya karar verdik. Çünkü bu iş silahtan da, gemi onarımından da, dozer parçaları üretmekten de daha cazip bir iş olduğunu anladık. İlk olarak 10 kişi çalışmaya başladık, ardından 20 kişi olduk. 1983 yılında ilk faturamızı Kahramanmaraş Devlet Hastanesi'ne kestik. Bu durum hastanenin de hoşuna gitti. Kendilerine, 'Biz size yakınız. Yurt dışına gitmenize gerek yok. Bir telefon kadar uzağız' dedik. Böylece kök salmaya, yeni ustalar yetiştirmeye başladık. İyi niyetle gayret ettik, uğraştık ve şu anda burada 150 kişi çalışıyor. Direk olarak 25 ülkeye ihracat yapıyoruz. Bunlara Amerika, Japonya ve Çin de dahildir. Bunun dışında da dolaylı olarak Almanya merkezli olarak 80 ülkeye ihracat yapıyoruz. İşimiz çok büyük. Şuandaki ürünlerimizin 100'de 60'ını ihraç ediyoruz ama Türkiye ihtiyacının sadece 100'de 15'ini karşılayabiliyoruz. Samsun'da bu iş yayıldı ve serpildi. Almanya şu anda 1'inci, Pakistan 2'nci sırada, Samsun da kümelenmede 3'üncü sırayı aldı. Samsun bu işte merkez haline geldi. Aslında burası merkez olduğu için ihtisas organize sanayii kurulmalı. Türkiye'deki sağlık sektörü üreticileri burada toplanmalı ve kümelenme olmalı. İyi bir planlama yapılırsa Türkiye sağlık sektöründen 2023 yılında 5 milyar dolar kazanabilir. Almanya'nın bu sektördeki cirosu 2 trilyon Euro gibi bir rakam. Bu Türkiye'nin ihracatı kadar bir rakama tekabül ediyor. Yani iyi bir planlama yapılırsa bu olur.'' dedi.




















