2026 Bütçesi Plan ve Bütçe Komisyonu'nda… İyi Parti Milletvekili Poyraz'dan Bakan Tunç'a: "İmralı Feribot Seferlerinden Sorumlusunuz"

Güncelleme:
Facebook'da Paylaş Twitter'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş Google News'de Paylaş

İYİ Parti Afyonkarahisar Milletvekili Uğur Poyraz, bütçe görüşmelerinde Adalet Bakanı Yılmaz Tunç'a “İmralı Feribot seferlerinden sorumlusunuz. Kendi imkanlarıyla gidemeyenleri, devletin imkanlarıyla, teröristlerle görüştürmeden sorumlusunuz. Kim bilir iki gün sonra ‘umut hakkı’yla ilgili düzenleme bakanlık koridorlarınızdan geçecek. İnfaz düzenlemeleriyle binlerce katili, terörist, sokaklarımızda serbestçe dolaşmaları için yine siz hazırlayacaksınız. Artık tüm bunları, göğsünüzde madalya olarak taşırsınız” dedi.

Haber: Esra TOKAT - Erva GÜN

(TBMM) - İyi Parti Afyonkarahisar Milletvekili Uğur Poyraz, bütçe görüşmelerinde Adalet Bakanı Yılmaz Tunç'a "İmralı Feribot seferlerinden sorumlusunuz. Kendi imkanlarıyla gidemeyenleri, devletin imkanlarıyla, teröristlerle görüştürmeden sorumlusunuz. Kim bilir iki gün sonra 'umut hakkı'yla ilgili düzenleme bakanlık koridorlarınızdan geçecek. İnfaz düzenlemeleriyle binlerce katili, terörist, sokaklarımızda serbestçe dolaşmaları için yine siz hazırlayacaksınız. Artık tüm bunları, göğsünüzde madalya olarak taşırsınız" dedi.

TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu, AK Parti Samsun Milletvekili Mehmet Muş'un başkanlığında toplandı. Komisyonda Adalet Bakanlığı'nın 2026 yılı bütçesi ve kesin hesabı görüşülüyor.

Bütçe komisyonunda CHP ve DEM Parti milletvekillerinin konuşmalarının ardından İYİ Parti Afyonkarahisar Milletvekili Hakan Şeref Olgun konuştu.

"Türkiye'de adalet sistemi çökmüştür" diyerek sözlerine başlayan Olgun, hakim ve savcıların üzerinde kurulan baskının artık herkesin bildiği bir gerçek olduğunun altını çizdi ve İzmir Barosu eski Başkanı Ayşe Sarısu Pehlivan'ın deprem sonrası yaptığı insani bir açıklama nedeniyle soruşturma açılıp görevinden uzaklaştırılmak istendiğini ve Adana'ya gönderildiğini; Cumhurbaşkanı'nın üçüncü kez adaylığına itiraz eden yargıç Ahmet Çakmak'ın 'istek dışı' göreve gönderildiğini; Ekrem İmamoğlu dosyasında İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek'e hakaret davasında beraat yönünde oy kullanan hakimin ağır ceza mahkemesi üyeliğinden alınıp iş mahkemesine gönderildiğini hatırlattı.

Hakan Şeref Olgun: "İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı koltuğuna oturtulan Fatih Dönmez hakkındaki dosyaları kim, hangi gerekçe ile kapattı?"

Olgun şöyle konuştu:

"Şimdi çok önemli bir soru daha: Fatih Dönmez. İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı koltuğuna oturtulan isim. Kamuoyunda çok açık bir iddia dolaşıyor: Meslekten ihraç sonucunu doğurabilecek iki ağır soruşturma dosyası, atamasından sadece 7–10 gün önce hızla kapatıldı. Dosyanın kapağı soğumadan koltuk teslim edildi. Şimdi soruyorum Sayın Bakan: Bu dosyaları kim, hangi gerekçe ile kapattı? Bu kapatılmış soruşturmaların hemen ardından gelen başsavcılık ataması tesadüf mü? Yoksa bu da mı bir ödül? Kararı beğenilmeyen hakim 'sürgün', itiraz eden savcı 'tayin', konuşan yargıç 'hedef' yapılıyorsa, buna hukuk devleti değil intikam devleti denir. Şimdi çok net soruyorum Sayın Bakan, bu ağır tablonun tam olarak neresindesiniz? Bu ülkede hakimler ve savcılar karar verirken arkalarına bakmak zorunda kalmasınlar. Kimsenin gölgesi üzerlerinde dolaşmasın, bırakın artık yakalarını.

"Türkiye bir hukuk devletidir' deyip geçiştirmeyin"

Burada sorulan her soruya, yapılan her eleştiriye sizden samimi bir cevap bekliyoruz. Ama lütfen, 'Türkiye bir hukuk devletidir' deyip geçiştirmeyin. Bu salonda artık klasik, klişe cümleler duymak istemiyoruz. Tamam, bu sistemin içindesiniz. Bu sistemde Adalet Bakanlığı'nın gerçek bir etkisi, yönlendirici bir gücü, irade koyabilecek bir alanı kalmamış. Daha acısı, bu düzene karşı bir sorumluluk da hissetmediğinizi görüyoruz. O da tamam, onu anladık. Ama bari bu komisyonda en azından küçük bir özeleştiri duyabilelim. Son dönemde sık sık 'Yeni anayasa şart' diyorsunuz. Yeni Anayasa ile amaçlanan nedir? Cidden merak ediyorum. Daha ne istiyorsunuz? Kalan son fren sistemini de mi sökeceksiniz? Anayasa'yı tamamen kaldırıp 'Cumhurbaşkanı takdir eder' diye tek cümle mi yazmak hedef? Yoksa Anayasa'ya şöyle bir cümle mi eklenecek 'Kararlar hoşumuza giderse uyarız, gitmezse tanımayız."

"Bütün dünyanın gözünün önünde duran çıplak bir gerçek var: Bu ülkede yargı, siyasal baskıdan bağımsız değil"

Son olarak Anayasa Mahkemesi (AYM) ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), kararlarına uyulmadığını hatırlatan Olgun, "Yeni anayasa yapıldıktan sonra mı saygı duyacaksınız Anayasa'ya? Yeni anayasa hangi maddesiyle hukuka uyma iradenizi değiştirecek? Bütün dünyanın gözünün önünde duran çıplak bir gerçek var: Bu ülkede yargı, siyasal baskıdan bağımsız değil. ve bunun bedelini en ağır şekilde ödeyen; bu ülkenin itibarı, ekonomisi, ve geleceğidir" dedi.

Uğur Poyraz: "Türkiye'de hukuk değil, liyakat değil, adalet değil, adamcılık, hukuksuzluk, haksızlık hakim oldu"

Olgun'un ardından İYİ Parti Antalya Milletvekili Uğur Poyraz, konuştu. "Türkiye'de hukuk değil, liyakat değil, adalet değil, adamcılık, hukuksuzluk, haksızlık hakim oldu" diyen Poyraz, "Elbette bu normal şartlarda istenmez, kabul edilmez. Ama ya aslında tam olarak hedeflenen buysa? İşte; bir toplumun sonunu getiren yolların taşları böyle döşeniyor Sayın Bakan. 'İnsanların hürriyetleri' Sayın Bakan… Belki, sizler için bir anlam ifade etmiyordur. O yüzden sulh cezalara deneyimsiz hakimler atıyor olabilirsiniz, ya da sizden olanların içinden en çok sizden olanları. Eylem planlarınızda; 'Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru uygulamasıyla ilgili sorunların giderilmesine yönelik düzenlemeler yapılacaktır' diyorsunuz. Ancak; kararları herkes için bağlayıcı olan AYM'nin, bireysel başvuruda verdiği ihlal kararını 'Beni bağlamaz' diyen hakimlerin olduğu bir adalet sistemini yeşertiyorsunuz" dedi.

"7 yıldır kabul edilen tüm kanunlar, Bakanlık koridorlarında hazırlanıyor, Beştepe'nin filtresinde geçiyor"

Vatandaşların çetelerin, mafyaların; istinafsız, temyizsiz, harçsız iş gören çıkar gruplarının kucağına itildiğini ifade eden Poyraz, şunları kaydetti:

"Sonra aranızdaki uyumla düşman çatlattığınız İçişleri Bakanı Sayın Yerlikaya hergün bir mafya çökertmekle uğraşıyor. Ülkede insanlar, haklarının korunmasını, hak ihlallerinin önlenmesini, devletten değil şahıslardan bekliyorlar Sayın Bakan. Biriniz bile bundan ar edip utanmıyorsunuz. 7 yıldır kabul edilen tüm kanunlar, Bakanlık koridorlarında hazırlanıyor, Beştepe'nin filtresinde geçiyor, TBMM grubuna sevk edilmesi sonrası ise sadece usuli işlemler ve prosedür. Bir kez olsun, bir an olsun tutarlılık namına, dediklerinizi yutmamak için bir tavır takınacak mısınız? Benim ki de soru mu şimdi? İmralı Feribot seferlerinden sorumlusunuz. Kendi imkanlarıyla gidemeyenleri, devletin imkanlarıyla, teröristlerle görüştürmeden sorumlusunuz. Kim bilir iki gün sonra 'umut hakkı'yla ilgili düzenleme bakanlık koridorlarınızdan geçecek. İnfaz düzenlemeleriyle binlerce katili, terörist, sokaklarımızda serbestçe dolaşmaları için yine siz hazırlayacaksınız. Artık tüm bunları, göğsünüzde madalya olarak taşırsınız."

Poyraz, Türkiye'de yayımlanan dizilerin konularının büyük bir bölümünün 'suç' olduğunu ifade eden Poyraz, "15 yaşındaki gençler, yetişme çağındaki gençler bu dizilerle harmanlanıyor. Sokakların her tarafında Polat Alemdarlar, Deli Yürekler geziyor. Her sokak başında silah satılıyor" dedi.

idris Şahin: "İktidarın Adalet komisyonunda şu an kimse yok"

Yeni Yol grubu adına ise Ankara Milletvekili İdris Şahin konuştu. Şahin, AK Parti sıralarının boş olmasını eleştirerek "İktidarın Adalet komisyonunda şu an kimse yok. Dolayısıyla burada bu boş sıraları gördüğümde ben bu iktidara dinamik iktidar diyemem yorgun bile iktidar olarak değerlendiririm" dedi.

"Gerçekten bu ülkede adalet kelimesinin içini doldurmak mı istiyoruz. Sokaktaki yurttaşın devlete yönelttiği soru artık son derece net 'mahkemeye gitsem hakkımı ararken başıma yeni bir zulüm sarmalı mı açılacak' diye düşünüyor vatandaş. Adaletin varlığı cumhuriyetin bekası demektir. Hukuk kuralları birkaç kişinin kendi açısına göre değil, kamu vicdanı ve eşitlik kılıcıyla tavizsiz bir şekilde uygulanmak zorundadır" dedi.

"Bu bütçe adaleti güçlendirmek için değil, sadece rakamların yerini değiştirmek için hazırlanmış"

"Bugün Adalet Bakanlığı'nın 2026 bütçesi adı altında, yargının can çekiştiği, hukukun yerin dibine geçtiği bir rejimin bize çıkardığı iflas faturasını görüşüyoruz. Önümüze konulan metin de açıkça gösteriyor ki, bu bütçe adaleti güçlendirmek için değil, sadece rakamların yerini değiştirmek için hazırlanmış. Bugün Türkiye'de adaletin nasıl bir çizgiye çekildiği apaçık görülüyor. Neredeyse her suçta tutuklama eşiği aşılarak, adli para cezası veya erteleme kararı verilecek olan suçlar bile tutuklama sebebi yapıldı. Baskıcı iklim vatandaşın üzerine çöktü. Şimdi haklı olarak soruyoruz, yargı paketleri gerçekten hangi amaçla hazırlanıyor? Anayasa Mahkemesi'ni, yerel yönetimleri ve ses çıkarmaya cesaret edenleri kuşatmanın yeni bahanesi mi olacak? Geçen yıl da, yine bu komisyonda 10. yargı paketi gelirken 'Ülkede bunca çözüm bekleyen başlık ortadayken KHK mağdurlarının 31 Temmuz Covid infaz Yasası kapsamının dışında bırakılanların adalet çağrısı hala karşılıksız dururken vatandaşlarımızın beklentilerini karşılamadan 10. Yargı Paketini Parlamentoya getirmeyin' dedik. Bu yıl da ne acıdır ki bunları aynen tekrar ediyoruz. İnfaz yasaları yamalı bohçaya dönmüşken, cezaevlerinde kapasite yüzde 138'e çıkmışken, icra dairelerinde dosya sayısı 25 milyona dayanmışken, mağduriyetlere her gün bir yenisi eklenirken, iktidar hala 'bir yargı paketi daha yapalım, sistemi biraz daha kendimize göre ayarlayalım' diyorsa ortada çok ciddi bir sorun var demektir.

"Geldiğimiz noktada yargı, hakkın aranacağı bir mecra değil, siyasetin müdahalesine en açık alanlardan biri haline gelmiş durumda"

Bugün toplumda adalet duygusu tarihin en kırılgan noktasında. İnsanlar kendilerini bir anda 'adı gözaltı olmayan' sabah baskınlarında buluyor. Gazeteciler, iktidarın hoşuna gitmeyen haber yaptıkları için soruşturma dosyalarının konusu oluyor. İnsanlar eleştirileri nedeniyle dahi gözaltına alınıyor, tutuklanıyor, yargılanıyor. Seçilmiş belediye başkanları, meclis üyeleri, adliye koridorlarında mesai yapıyor. İktidarın hoşuna gitmeyen her söz, her eleştiri, her yerel başarı bir süre sonra savcılık dosyası olarak geri dönüyor. Yetmiyor, kayyum rejimi ile halkın iradesine el konuyor. Yetmiyor, kayyum atanamayan yerlerde bu kez başka yöntem devreye giriyor, binlerce sayfalık iddianameler, bitmeyen soruşturmalar, yıllarca sürecek yargılamalar, masumiyet karinesinin kağıt üzerinde kaldığı süreçler. Geldiğimiz noktada yargı, hakkın aranacağı bir mecra değil, siyasetin müdahalesine en açık alanlardan biri haline gelmiş durumda.

"Kartalkaya'daki gibi ipe un seriliyor, kamu görevlilerinin yargılanma izni sistemi bir güvenlik bariyeri gibi çalışıyor"

Bütçede rakamlar büyüyor, kritik alanlar kısmi ödeneklerle geçiştiriliyor. İnsan hakları, personelin eğitimi, mahpusların topluma yeniden kazandırılması için, yani yargının özü için bir yatırım içermiyor. Tek cümleyle özetleyecek olursak, bütçeler büyüyor ama adalet büyümüyor. Bir başka temel sorun da şu; bu ülkede bazı davalarda insanlar elbette yargılanıyor, ama asıl sorumlulara gelindiğinde adaletin nefesi hep tükeniyor, Kartalkaya'daki gibi ipe un seriliyor, kamu görevlilerinin yargılanma izni sistemi bir güvenlik bariyeri gibi çalışıyor; dosyalar açılıyor ama asıl sorumluluk kapısına gelince süreçler bulanıklaşıyor. Buradan, 'bu düzen değişmeli' demeye devam edeceğiz."

Kaynak: ANKA / Güncel
title