Haberler

"Türkiye'de Sanayinin Yapısı Değişiyor"

Güncelleme:

TİSK'in "Türkiye'nin Büyüme Stratejisi: Yapısal Analiz ve Politikalar" araştırması sonuşları belli oldu.

TİSK'in " Türkiye'nin Büyüme Stratejisi: Yapısal Analiz ve Politikalar" araştırmasına göre son 10 yıl içinde motorlu kara taşıtlarının sanayi sektörleri içindeki payı yükselirken, tekstil sektörünün payı azaldı Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu'nun (TİSK) "Türkiye'nin Büyüme Stratejisi: Yapısal Analiz ve Politikalar" araştırmasına göre son 10 yıl içinde motorlu kara taşıtlarının sanayi sektörleri içindeki payı yükselirken, tekstil sektörünün payı azaldı.

TİSK'in kuruluşunun 50. Yıldönümü etkinlikleri çerçevesinde hazırlanan "Türkiye'nin Büyüme Stratejisi: Yapısal Analiz ve Politikalar" başlıklı araştırmada, imalat sanayiinde sektörlerin gelişimi ve rekabet açısından küresel ekonomideki konumları tespit edildi. Prof. Dr. Osman Aydoğuş, Prof. Dr. Ömer Faruk Çolak ve Doç. Dr. Aykut Lenger tarafından yapılan araştırmada, Türkiye sanayinin yapısının 1980 sonrası gelişimi ele alındı. Araştırmanın sonuçlarına göre, son 10 yıl içinde motorlu kara taşıtlarının sanayi sektörleri içindeki payı yükselirken, tekstil sektörünün payı azaldı. Diğer yandan araştırmada, tekstil ve demir-çelik sektörlerinin küresel ekonomide rekabet gücü en yüksek sektörler olduğu, buna karşılık makineler ve taşıt araçları sektöründe rekabet gücümüzün zayıf olduğu tespit edildi.

-TÜRKİYE'DE SANAYİNİN YAPISI 30 YILDA ÖNEMLİ ÖLÇÜDE DEĞİŞTİ-

Araştırmada, Türkiye ekonomisinin 1980-2008 dönemindeki performansının, Türkiye gibi yükselen ekonomiler ile OECD ülkeleri ekonomileri ile karşılaştırıldı. 1980, 1990, 2000 ve 2008 yılları itibariyle alt sektörlerin imalat sanayii toplam üretimi içindeki nispi payları incelendiğinde, ciddi bir yapısal değişim yaşandığı vurgulandı. Tekstil ve giyim ile kimya, ilaç, kömür ve petrol ürünleri alt sektörlerinin imalat sanayiindeki paylarının 2008 yılı itibariyle geçmişe göre gerilediğine dikkat çekilen araştırmada özellikle, kimya, ilaç, kömür ve petrol ürünleri sanayinin nispi payındaki azalmanın dikkat çekici boyutlara ulaştığı kaydedildi. 1980'de söz konusu sektörün yüzde 27 olan nispi payının, 1990'da yüzde 30'a çıktığı, 2000 yılında yüzde 20'ye, 2008 yılında ise yüzde 17'ye düştüğü vurgulandı. Araştırmaya göre bu azalmada en önemli etken, kömür ve petrol ürünleri alt sektörünün payının 1980 yılında yaklaşık yüzde 18 iken, 2008 yılında yüzde 6'ya geriledi. Tekstil sanayinin payındaki gerilemeye karşılık, giyim eşyası üretiminin payı arttı.

Araştırmaya göre metal eşya ve makine-teçhizat sektörü bu dönemde yapısal değişime damgasını vuran sektör oldu. Söz konusu sektörün 1980 yılın¬da yaklaşık yüzde 10 olan nispi payı, 1990 yılında yüzde 14'e; 2000'de yüzde 24'e ve 2008 yılında ise yüzde 27'ye yükseldi. Bu sektörün imalat sanayiindeki öneminin artmasında, metal ürünleri sanayii, makine teçhizat ile motorlu kara taşıtları sanayilerinin paylarındaki artış en önemli rolü oynadı.

Gıda ve içki sanayi ile diğer mineral ürünler sanayilerinin payları azalırken, ana metal sanayinin payı arttı. Gıda ve iç¬ki sanayiinin imalat sanayii üretimindeki payı 1980'de yüzde 16 iken, 2008'de yüzde 14'e; diğer mineral ürünlerin payı ise, sırasıyla yaklaşık yüzde 12'den, yüzde 6'ya geriledi, ana metal sanayinin 1980'de yüzde 10 olan payı, 2008'de yaklaşık yüzde 14'e yükseldi.

-REKABET GÜCÜ EN YÜKSEK SEKTÖRLER: TEKSTİL VE DEMİR-ÇELİK-

Araştırmada, sanayi üretimi açısından bu yapısal değişime karşılık, tekstil ve demir-çelik sektörü uluslararası ticarette yüksek rekabet gücüne sahip sektörler olarak dikkat çektiği vurgulandı. Kimya, tıp ve eczacılık sanayii ürünlerinde ise rekabet gücünün düşük olduğu belirlendiğine dikkat çekilerek, imalat sanayi üretiminde ciddi sıçrama göstermesine karşın makineler ve taşıt araçlarında rekabet gücü çok yüksek değil.

-KARŞILAŞTIRMALI ÜSTÜNLÜKLER-

Karşılaştırmalı Üstünlükler (RCA) Endeksine göre, bazı OECD ülkeleri ve BRIC+KM (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin +Kore, Malezya) ülkeleri karşısında Türkiye'nin tekstil sektörü en yüksek RCA değerine sahip bulunuyor. Türkiye'yi sırasıyla 2.99, 2.83 ve 2.80 endeks değerleri ile Hindistan, Çin ve Lüksemburg izledi. Tekstil ürünlerinde karşılaştırmalı üstünlüğü bulunan (RCA değeri birden büyük olan) diğer ülkeler, 1.68 ile İtalya, yüzde 1.32 ile Slovenya ve yüzde 1.53 ile Yunanistan oldu. Tekstil ürünlerinde OECD ülkelerinin karşılaştırmalı üstünlük endeksi 0.88 olduğu düşünüldüğünde Türkiye'nin üye ülkelerin çok üstünde bir rekabet gücüne sahip olduğu görüldü.

Türkiye kimya sanayiinin 2011 yılı için hesaplanmış olan RCA endeksi, 0.47 gibi çok düşük bir düzeyde gerçekleşti. Bu sanayi dalının ürünlerinde genellikle gelişmiş ülkelerin karşılaştırmalı bir üstünlüğe sahip olduğu; Meksika, BRIC+KM ya da Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerin ise rekabet gücünün zayıf olduğu dikkat çekti. Bu alanda en yüksek rekabet gücü 3.35'lik RCA değeri ile İsviçre'ye ait. RCA değeri 1'den büyük olan, başka bir deyişle, rekabet gücü yüksek olan diğer ülkeler sırasıyla, İngiltere (1.57), Fransa (1.57), ABD (1.3), Almanya (1.29), Slovenya (1.42) ve İtalya (1.01)oldu. OECD ülkelerinin bu alandaki ortalama RCA değeri 1.15 oldu.

-TIP VE ECZACILIK ÜRÜNLERİ SANAYİİNDE TÜRKİYE'NİN REKABET GÜCÜ ÇOK ZAYIF-

Türkiye'de üretilen mal grupları içinde en düşük RCA değeri tıp ve eczacılık ürünlerine ait. Aynı zamanda, Türkiye'nin bu ürünlerde hesaplanmış olan 0.16'lık RCA değeri, seçilmiş ülkelerin çoğuna göre oldukça geride. Türkiye'nin RCA değeri 0.03 olan Rusya'dan, 0.05 olan Malezya'dan, 0.09 olan Kore'den daha yüksek bir rekabet gücüne sahip olduğu; ancak RCA değeri 0.19 olan Brezilya, 0.20 olan Çin ve 0.92 olan Hindistan'dan daha düşük bir rekabet gücüne sahip olduğu anlaşıldı. Türkiye, tıp ve eczacılık ürünlerinde Meksika ile aynı RCA değerine sahip bulunuyor.

-DEMİR-ÇELİK SANAYİİNDE İSE REKABET GÜCÜNDEKİ EĞİLİMLER, KİMYA, TIP VE ECZACILIĞIN TERSİ YÖNÜNDE-

Araştırmaya göre demir-çelik sanayiinde OECD Ülkelerinin ortalama RCA değeri 1.44 olmakla birlikte, OECD Ülkeleri bu yüksek ortalamayı, büyük ölçüde 7.86 RCA değeri ile en yüksek rekabet gücüne sahip olan Lüksemburg'a borçlu. Türkiye de bu ortalamayı yükselten ülkeler arasında yer aldı. Türkiye'nin demir-çelik sanayi için hesaplanan RCA değeri 3.22 gibi yüksek bir düzeyde. Dolayısıyla, Türkiye imalat sanayinin rekabet gücü yüksek sektörlerinden birinin demir-çelik sanayii olduğu anlaşıldı. Türkiye'yi 1.86 RCA değeri ile Kore, 1.84 ile Rusya, 1.58 ile Brezilya, 1.55 ile İtalya ve 1.43 ile Yunanistan ve 1.42 ile Hindistan izledi.

-MAKİNELER VE TAŞIT ARAÇLARINDA REKABET GÜCÜ ZAYIF-

Makineler ve taşıt araçlarında en yüksek rekabet gücüne sahip ülke 1.65 RCA değeri ile Güney Kore oldu. Bu ülkeyi, 1.53 ile Meksika, 1.47 ile Çek Cumhuriyeti ve 1.36 ile Çin izledi. RCA değeri 1.27 olan Almanya, 1.21 olan Malezya ve 1.07 olan Fransa ile Slovenya da bu alanda rekabet gücü yüksek ülkeler arasında yer aldı. Buna karşılık, RCA değeri 1'den küçük olan İtalya (0.98) ve ABD (0.97)'nin karşılaştırmalı üstünlüğü bulunmadı. İngiltere (0.87), Türkiye (0.77), Portekiz (0.75), Lüksemburg (0.62), İsviçre (0.58) ve Yunanistan (0.33) makine ve taşıt araçları sanayinde rekabet gücü zayıf ülkeler arasında yer aldı. - Ankara

Kaynak: ANKA / Ekonomi

Çin Halk Cumhuriyeti Türkiye İtalya Ekonomi Haberler

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title