TÜM KATEGORİLER
Ahşap Mimari Şahaseri Camide Teravih
ABDULHAMİT YAŞAR / ORHAN AKKANAT - Konya'nın Beyşehir ilçesindeki, Selçuklu dönemi ahşap ve çini işçiliğinin en önemli eserleri arasında yer alan Eşrefoğlu Camisi, 716 yıldır teravih namazlarında Müslümanları ağırlıyor.
ABDULHAMİT YAŞAR / ORHAN AKKANAT - Konya'nın Beyşehir ilçesindeki, Selçuklu dönemi ahşap ve çini işçiliğinin en önemli eserleri arasında yer alan Eşrefoğlu Camisi, 716 yıldır teravih namazlarında Müslümanları ağırlıyor.
Beylikler devrinde Eşrefoğulları Beyi Süleyman Bey tarafından yaptırılan, UNESCO dünya mirası geçici listesinde de yer alan cami, görkemli çini mihrabı ve ahşap işçiliği ile dikkati çekiyor. Hemen yanı başında bulunan Beyşehir Gölü'nün kendine has maviliği, adeta tarihi caminin çinilerindeki güzelliğe yansıyor. Batısında yer alan Anamas Dağları, bu muhteşem yapıya ayrı bir güzellik katıyor.
Anıtsal taç kapısı, camiye ilk defa gelenlere, içeride karşılaşacağı mimari güzellik hakkında ipucu veriyor. Tamamen ceviz ağacından, oymalı ve çatmalı, tutkalsız yapılan minberi, geometrik şekiller ve bitkisel bezemelerle ahşap işçiliğinin eşsiz eserleri arasında gösteriliyor. Tavanı renkli kalem işi süslemelere kaplı cami, tüm bu güzellikleri ile Selçuklu mimarisinin 7 asır önce yakaladığı estetik anlayışı ziyaretçilerine sunuyor.
Eşrefoğlu Camisi İmam Hatibi İsmail Efe, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 1296-1299 tarihlerinde yaptırılan camide 716 yıldır teravih namazı kılındığını söyledi.
Caminin, ahşap mimari bakımından Anadolu'daki en özellikli eserlerden olduğunu belirten Efe, "Düz toprak damlı ahşap camilerin en mükemmeli, en özelliklisidir" dedi.
Sütun ve kirişler sedir ağacından
Ahşap, taş, çinicilik ve kalem süslemeleri ile nadide bir eser olan caminin mimari özellikleri hakkında bilgi veren Efe, şunları kaydetti:
"Ortasındaki kar deposu, mihrap önü kubbesiyle karlık arasındaki müezzin mahfili, sağ köşedeki bey hünkar mahfili, arka kısımdaki bayanlar mahfili, itikaf mahalleri, çilehanesi, kündekari tekniğiyle yapılmış olan minberi ve çinilerle yapılmış mihrabı dikkati çekiyor. Yine türbenin kubbesi de aynı şekilde çini ile işlenmiş. Taç kapıdan girdikten sonraki çinili bölüm ile burasının bir başka örneği yok. Camideki sütun ve kirişlerin tamamı sedir ağacındandır. Bu sedir ağaçlarının, Beyşehir Gölü karşısındaki Toroslar'ın kollarından olan Anamas Dağı'ndan kesildiği, yaklaşık 6 ay göl sularında ıslatıldığı rivayet edilir."
Efe, Selçuklu tarzını yansıtan ibadethanenin özellikle ramazan ayında ziyaretçi akınına uğradığını, vatandaşların teravih namazı için Eşrefoğlu Camisi'ni tercih ettiğini belirterek, "Bu caminin ayrı bir manevi atmosferi var. Ecdadın yaptırdığı bu muhteşem eser, vatandaşların da ilgi odağında yer alıyor" diye konuştu.
Teravih sonrası bal şerbeti ikramı
Geçmişte, caminin ortasındaki kar deposunda, kışın yağan karın biriktirildiğini anlatan Efe, şunları söyledi:
"Burada bekletilen kar, yıl boyunca ahşap camideki ağaçların nem dengesini sağlayıp kuruma ve çatlamaya engel oluyordu. Ayrıca, yazın tarlada, bahçede çalışanlara, cami cemaatine burada küpler içerisindeki kar ve buz ikram ediliyordu. Buradaki kar, sıcak yaz aylarında cami sebiline boşaltılıyor, ramazanda soğuk su, şerbet ve diğer içecekler ile ikram ediliyordu. Bu uygulama, 3 yıldır cemaatimize bal şerbeti dağıtılarak yeniden devam ettiriliyor."
Beyşehir Göl Feneri Derneği Yardımlaşma ve Yaşatma Derneği Başkanı Hasan Takavcı ise 3 yıldır camide teravih namazı çıkışında Osmanlı bal şerbeti ikram ettiklerini dile getirdi.
Beyşehir'de yüz yıllarca devam eden, ancak zamanla kaybolan Osmanlı sebil geleneğini günümüzde de yaşatma gayretinde olduklarını vurgulayan Takavcı, "Günde ortalama bin bardak şerbet dağıtıyoruz, bu sayı Kadir Gecesi gibi mübarek günlerde 2 bini buluyor" ifadelerini kullandı.
