Haberler

İl Müftüsü Güven Ramazan Etkinliklerine Konuk Oldu

Güncelleme:

Büyükşehir Belediyesi tarafından Kayseri Dünya Ticaret Merkezi'nde oluşturulan Ramazan etkinliklerinin 24'ncı gününe İl Müftümüz Prof. Dr. Şahin Güven konuşmacı olarak katıldı.

Teravih namazı sonrası başlayan söyleşisinde fetihler ve sonuçları ile ilgili açıklamalar yapan İl Müftümüz Sayın Güven, "Fetih, Müslümanların ülke veya şehirleri i'lâyi kelimetullah amacıyla İslamiyet'e açmalarının adıdır. Fetih, İslâm mesajının önündeki engelleri kaldırmak, insanın kalbine ve aklına ulaşmayı mümkün kılacak ortamı hazırlamak demektir. Yeni nesilleri "i'lâyi kelimetullah" şuuruyla ve fetih ruhuyla yetiştirebilmek için hem yüce hedeflerimiz olacak, hem de bu yüce hedeflere ulaşmak için çalışma azmimiz olacak. Burada gençlerimizin önüne güzel örnekler, idoller koyabilmeliyiz. Fatih Sultan Mehmet Han da bunlardan birisidir. Fatih Sultan Mehmet Han ve ordusunun sahip olduğu ruha ancak eğitimle ulaşabiliriz. Fetih ruhu ancak eğitimle kazanılır. Çünkü bütün büyük idealler ancak yetişmiş insan gücüyle elde edilir. Fatih eğitime/medreselere olan tahsisatı artırmıştır. "Üç-beş âlim için yüzlerce talebenin kahrını çekmeye değer." demiştir.

"FETİHTE İSTİLA VE SÖMÜRÜ YOKTUR"

Fetih, günümüzde bilinen diğer istilâ ve sömürü savaşlarından ayırmak için kullanılan bir kavramdır. İstila ve sömürüde, işgal edilen ülke ve toprakların bütün yer altı ve yer üstü zenginlikleri işgalciler tarafından gasp edilir. Fetihte istila yok, sömürü yok, insanların dinlerine inançlarına karışmak yok, malları ve namusları koruma altındadır.Mesela, Bizans yöneticileri Osmanlı'ya karşı Roma'dan yardım isteyip, Papa da Ortodoks olan Bizanslılara Ayasofya'da Katolik usûlü bir âyin icrâsını şart koşunca birçok Ortodoks rahibi ile birlikte halk, buna şiddetle karşı çıkmıştır. Bu durum karşısında Bizans asillerinden Notaras, dayanamamış ve şu tarihî ifadeyi sarfetmiştir:

"– İstanbul'da kardinal şapkası görmektense, Türklerin sarığını görmeyi tercih ederim!.."

Hz. Peygamber'le (a.s.) savaşan bazı kimselerin hemen savaş sonrasında Müslümanlığı kabul etmeleri, kılıç çeken insanların biraz sonra onunla birlikte canlarını tehlikeye atarak cepheye koşmaları ve Müslümanlıklarını ölene dek muhafaza etmeleri O'nun en büyük zaferlerindendir.

Mekke'nin fethi, kan dökmeden, yağma yapmadan, soykırıma tabi tutmadan barışı temin etmenin en güzel yolunu insanlığa göstermiştir. Medine'nin savaşsız fethedilmesi ve İslâm'a kazandırılması hakkında Resulullah'ın; "Ülkeler ve şehirler zorla alınır, Medine ise Kur'ân ile fethedilmiştir" dediği rivayet edilir. Kur'ân'da fetih kelimesinin, hem savaş hem de davet ve tebliğ için kullanıldığı görülmektedir. Savaşmadan fethin gerçekleşmesini istiyorsak "gönülleri fethedeceğiz"

"FETHİN TEK BİR GAYESİ VARDIR: İ'LÂYİ KELİMETULLAH: ALLAH'IN HAK OLAN MESAJINI ÜSTÜN TUTMAKTIR"

Fetih hareketini besleyen temel dinamiklerin başında, Allah (c.c.) ve Resûlü'nün (s.a.v.) cihad'a teşvikleri, İslâm'ı bütün bir yeryüzüne yayma hedefi bulunmaktadır. İstanbul'un fethiyle ilgili yine Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa'nın (a.s.) teşvikleri ile sahabeden başlamak üzere İstanbul'a akınlar başlamıştır. Ebû Eyyub el-Ensârî (r.a.) hazretlerinin İstanbul'un fethi için iki defa savaşa katıldığını, ikincisinde ise ölmeden önce, kendisinin surlara ulaşılabilen en ileri mekâna defnedilmesini vasiyet etmesidir.Ayrıca İstanbul'un hem coğrafi hem de siyasi konumu fethi tetikleyen dinamikler arasındadır. Fethin tek bir gayesi vardır: i'lâyi kelimetullah: Allah'ın hak olan mesajını üstün tutmaktır.

"CİHAD, ALLAH'IN RIZASINA UYGUN BİR ŞEKİLDE YAŞAMA ÇABASIDIR"

Cihad, düşmana karşı söz ve eylem ile gücünün yettiği oranda mücadele etmektir. Cihad, kişisel çıkarları, öfke ve kini bir tarafa bırakarak Allah'ın rızasını kazanmak için yapılır. İşte bu bakış açısı insanlara yeni bir ruh ve ideal vermektedir: Allah'ın rızasını kazanmak… İslam'da cihad, bir saldırganlık, şuursuz bir imha ve istila hareketi olmayıp, prensip ve gaye yolunda son başvurulan bir çaredir. Cihad, körü körüne bir dövüş değil, mukaddes bir insanlık vazifesidir. Cihad, Allah'ın rızasına uygun bir şekilde yaşama çabasıdır. Cihad, insanlar ile İslam arasındaki engellerin kaldırılması eylemidir; yoksa zorla Müslüman etme eylemi değildir. Hz. Peygamber hicretten sonra 9 tanesi fiili mücadele ile neticelenen 27 gazveye iştirak etmiş, görevlendirdiği komutanlar vasıtasıyla da 60'tan fazla seriye düzenlemiştir. Bütün bu savaşlarda öldürülen düşman sayısı 250, şehid olan Müslüman sayısı ise 150 civarındadır.Bu dönemde 3 milyon m2'lik bir alan Müslümanların hâkimiyetine girmiştir. Savaş, cihadın etkili bir şeklidir. Fakat cihat, sadece silahlı mücadeleden ibaret de değildir. Kişinin, Allah'ın rızasına uygun bir şekilde yaşamak için çaba sarf etmesi, elinden gelen tüm imkânları seferber etmesi, tevhid inancını tüm dünyaya duyurması, insanlarla Allah arasındaki her türlü engeli kaldırmak için çalışması, emr-i bi'l-ma'rûf ve nehy-i ani'l-münker… Bunların her biri Allah yolunda yapılan bir tür cihaddır. Cihad, İslam ile insanlar arasındaki engelleri kaldırmaktır.

"MÜSLÜMANLARIN ÇOK BİLİNÇLİ VE DONANIMLI OLMALARI GEREKİR"

Nefs ile cihad: Müslüman'ın kendi nefsi ile olan cihadı, dini konulardaki cehaletini gidermesi ile başlar. Dolayısıyla kişinin İslâm'ı en güzel şekilde öğrenip hayatını ona göre tanzim etmesiyle başlar. "Mücahid, Allah'a itaat yolunda nefsi ile cihad edendir…" Cihadın toplumsal boyutu: İslam'ın, en yakınlarımızdan başlayarak topluma anlatılmasıdır. "Ellerinizle, dillerinizle ve mallarınızla cihad edin." Cihadın bir diğer şekli de savaştır. Milletin inancı, varlığı, vatanı, bekası ve hürriyeti için yapılan silahlı mücadeledir. Düşman işgaline uğrayan vatan ve millet varlığının kurtuluşu için yapılan Milli Mücadele ve Kurtuluş savaşı gibi… Cihadın bu boyutu her asırda olduğu gibi günümüzde de barışın sağlanabilmesi, dinin, vatanın, nesillerin korunabilmesi, herkesin dinini özgürce yaşayabilmesi için baş vurulan bir çaredir. Fakat savaş, sadece silahlı mücadeleyi içeren sıcak savaştan da ibaret değildir. Politik, teknolojik, ekonomik ve psikolojik savaş gibi soğuk savaş yöntemleri de bulunmaktadır. Hatta bunların en etkili ve tehlikelilerinden birisi de medya vasıtasıyla yürütülen psikolojik savaştır. Müslümanların, bu savaş yöntemlerinin her birisinde mutlaka uzmanlaşması gerekmektedir. Özellikle İslam karşıtlarının, korkutma, iç karışıklık çıkartma, yalan ve uydurma haberlerle İslam'ı yanlış tanıtma gibi psikolojik savaş yöntemlerine karşı Müslümanların çok bilinçli ve donanımlı olmaları gerekir. Müslümanların ordusuyla ve caydırıcı bir güç olarak silahlı kuvvetleriyle her an savaşa hazır olması, İslam'a ve Müslümanlara karşı tehdit oluşturan unsurları caydırmaya yönelik bir tedbirdir.

Allah yolunda cihad eden kimse şu iki güzellikten birisini arzu eder: Ya şehit ya da gazi olmak. Günahkâr da olsa şehidin geçmişteki günahları affolunur ve Cennetteki en yüce mertebesine nail olur." diyerek sözlerini tamamladı.

Kaynak: Bültenler / Güncel

İstanbul Haberler

title