Uzmanlara göre Hindistan'ın İndus Suları Anlaşması'nı askıya alması yeni bir krizi tetikleyebilir

Uzmanlara göre Hindistan'ın İndus Suları Anlaşması'nı askıya alması yeni bir krizi tetikleyebilir
Haberler
Güncelleme:
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Uzmanlar, Cammu Keşmir'deki terör saldırısının ardından Hindistan'ın 1960 tarihli İndus Suları Anlaşması'nı süresiz olarak askıya alma kararının, yalnızca Hindistan-Pakistan ilişkilerini değil, aynı zamanda Güney Asya'daki istikrarı da derinden etkileyebilecek bir adım olduğunu belirtti.

Uzmanlar, Cammu Keşmir'deki terör saldırısının ardından Hindistan'ın 1960 tarihli İndus Suları Anlaşması'nı süresiz olarak askıya alma kararının, yalnızca Hindistan- Pakistan ilişkilerini değil, aynı zamanda Güney Asya'daki istikrarı da derinden etkileyebilecek bir adım olduğunu belirtti.

Selçuk Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Vakur Sümer ve Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Doktor Öğretim Üyesi Seyfi Kılıç, İndus Suları Anlaşması'nın askıya alınmasının bölgesel güvenlik ve su paylaşımı açısından taşıdığı önemi AA muhabirine değerlendirdi.

Prof. Dr. Sümer, İndus Nehri'nin tarihi ve stratejik önemine işaret ederek, bu anlaşmanın herhangi bir tarafça tek başına feshedilecek bir anlaşma olmadığını ancak Hindistan'ın anlaşmayı bu şekilde askıya aldığını söyledi.

Nehir sisteminin büyüklüğüne ve bölgedeki su dengesine dikkat çeken Sümer, İndus sisteminin "yüzlerce milyar metreküp yıllık su akışı olan çok ciddi bir sistem" olduğunu vurguladı.

"Artık barajların durumu, yeni projeler, erken uyarı sistemleri Pakistan'a bildirilmeyecek"

Sümer, Hindistan'ın anlaşma kapsamındaki bilgi paylaşımı yükümlülüklerini de durdurduğunu ve bu kararın teknik anlamda ciddi sonuçlar doğurabileceğini belirterek, "Barajların durumu, yeni projeler, erken uyarı sistemleri hakkında Pakistan'a bilgi verilmesi durdurulabilir. Bu da Pakistan'da sel olaylarındaki kayıpları artırabilir. Sedimentasyonlu, yani toprakla yüklü suların Pakistan'a haber verilmeden bırakılması da gerçekleşebilir." değerlendirmesinde bulundu.

Sümer, anlaşmanın askıya alınmasının kısa vadede Pakistan'a doğrudan bir su kesintisi olarak yansımasının beklenmediğini, buna rağmen orta ve uzun vadede Hindistan'ın baraj projelerine hız verebileceği ve suyu baskı aracı olarak kullanabileceği uyarısında bulundu.

"İlk defa su adeta bir silah olarak veya bir yaptırım aracı olarak kullanılıyor"

"Eğer Hindistan bunu sürdürürse, iki ülke arasında barış olsa bile yeni projeler yapılması gündeme gelecek." diyen Sümer, Hindistan'ın "musluğun başındaki ülke konumunda" olduğunu, büyük rezervuarların devreye girmesinin Pakistan için ciddi tehdit oluşturabileceğini aktardı.

Sümer, Hindistan'ın suyu bir "silah" gibi kullanabileceğinin altını çizerek, "İlk defa su, adeta bir silah olarak veya bir yaptırım aracı olarak kullanılıyor." ifadelerini kullandı.

Bu yaklaşımın uluslararası hukuk açısından da sorun teşkil edebileceğini kaydeden Sümer, "Eğer bu olay hızlı bir şekilde yükselirse, askeri çatışmasının da ötesine geçme riski var." görüşünü paylaştı.

Sümer ayrıca, iki ülkenin nükleer güç sahibi olması nedeniyle yaşanabilecek bir askeri gerilimin sadece Güney Asya bölgesinde değil, küresel sonuçları olabileceğine de değindi.

"Hindistan bu bölgede, özellikle Keşmir bölgesinde yeni büyük birikimli projeler yaparsa bu bölgesel barış için çok büyük bir risk." diyen Sümer, Çin, ABD ve diğer büyük güçlerin bölgedeki çıkarlarının da devreye girmesiyle krizin daha da karmaşık bir hale gelebileceği aktardı.

"(Hindistan) Sulama döneminde suyun miktarıyla oynayarak tarımsal zarar verebilir"

Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Doktor Öğretim Üyesi Kılıç da Hindistan ve Pakistan'ın ayrılmasıyla İndus Nehri sisteminin sınır ötesi hale geldiğini ve ciddi bir paylaşım sorunu doğduğunu, Dünya Bankası'nın desteğiyle 1960'ta imzalanan anlaşmanın, iki ülkenin suyu barışçıl yollarla bölüşmesini sağladığını dile getirdi.

Kılıç, İndus Suları Anlaşması'nın tarihsel bağlamına ve taraflar arasındaki hassas dengeye dikkati çekerek, anlaşmanın askıya alınmasının "muhtemelen ilk kez" gerçekleştiğini anlattı.

İndus Suları Anlaşması'nın geçmişte çeşitli sorunlara rağmen uygulanmaya devam ettiğini hatırlatan Kılıç, "İndus Suları Antlaşması, birbirleriyle düşman olan iki devletin beraber bir şekilde antlaşmaya imza atmaları ve suları kendi aralarında farklı şekilde tahsis etmelerini sağlayan bir düzenleme olarak karşımızda." ifadelerini kullandı.

Hindistan'ın anlaşmayı askıya almasının ardında iç politik gerekçelerin de olabileceğini yorumunu yapan Kılıç, "Hindistan hiç olmadığı kadar Hint milliyetçiliğine kaymış durumda. Modi hükümeti, bunu kendi iç politikasında kendi taraftarlarını konsolide etmek için bir aparat olarak da kullanıyor." şeklinde konuştu.

Kılıç, sulama döneminde su akışının azaltılması ya da artırılması yoluyla Pakistan'a zarar verilebileceğini, bunun uluslararası teamüllerle bağdaşmadığını vurgulayarak, "Teknik olarak barajların ve kanalların kapasitesi sınırlı. Bu nedenle (Hindistan'ın) suyun hepsini orada tutması mümkün değil. Sulama mevsiminde ya çok ya da az su vererek bir zarar verme amacıyla bir faaliyette bulunulabilir." dedi.

Taraflar arasında artan tansiyonun sıcak temasa dönüşme ihtimalini de değerlendiren Kılıç, "Bu çatışma durumu çok basit ihmallerle veya basit bir takım bir gemi komutanının bir ateş emri vermesiyle de ateşlenebilir." uyarısında bulundu.

Kaynak: AA / Muhammet Tarhan - Güncel
500
Haberler.com'da yer alan yorumlar, kullanıcıların kişisel görüşlerini yansıtır ve haberler.com'un editöryal politikası ile örtüşmeyebilir. Yorumların hukuki sorumluluğu tamamen yazarlarına aittir.
title