Haberler

Tahir Elçi'nin öldürülmesi ve iki polisin şehit edilmesine ilişkin dava ertelendi

Güncelleme:

Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi'nin vurularak öldürülmesine ve 2 polisin şehit edilmesine ilişkin davanın ilk duruşması olaylı geçti. Duruşma salonuna çevik kuvvet ekipleri girerken Elçi'nin avukatları reddi hakim talebinde bulundu. Mahkeme bunun üzerine duruşmayı 3 Mart 2021'e erteledi.

Eski Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi'nin 28 Kasım 2015'te Sur ilçesinde yaptığı bir basın açıklamasından sonra silahlı çatışmada başından vurularak öldürülmesiyle ilgili dava bugün Diyarbakır'da başladı. Tahir Elçi'nin avukatlarının reddi hakim talebi üst mahkemede görülecek. Mahkeme, duruşmayı 3 Mart 2021 tarihine erteledi.

OLAY GÜNÜ NELER YAŞANMIŞTI?

Eski Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi, Sur ilçesindeki tarihi Dört Ayaklı Minare'nin çatışmalarda tahrip olmasına tepki amacıyla, 28 Kasım 2015´te beraberindeki grupla basın açıklaması yaptı. Elçi bu sırada PKK'lı teröristler ile güvenlik güçleri arasında çıkan çatışmada başına isabet eden kurşunla yaşamını yitirdi. Elçi'nin ölümüne ilişkin firari PKK'lı terörist Uğur Yakışır ile tutuksuz sanık polisler S.T, F.T. ve M.S'nin yargılanmasına Diyarbakır 10'uncu Ağır Ceza Mahkemesi'nde başlandı.

"SANIKLAR MAHKEMEYE GETİRİLSİN" TALEBİ

HDP'li milletvekilleri, çok sayıda baro başkanı, avukatlar, çeşitli sivil toplum kuruluşu temsilcisi ile Tahir Elçi'nin eşi stajyer avukat Türkan Elçi duruşma salonunda hazır bulundu.

Duruşmada, sanıklar hakkında hazırlanan iddianame 3 Cumhuriyet Savcısı tarafından okundu. Sanık polisler S.T, F.T. ve M.S. bulundukları illerden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi'yle (SEGBİS) savunma yapmak istedikleri sırada, avukatlar, sanıkların duruşma salonuna gelip, sorgularının yapılmasını mahkeme heyetinden talep etti. Avukatların itirazları nedeniyle sanıklar savunma yapamayınca, mahkeme heyeti duruşmaya ara verdi.

BARO BAŞKANI SALONDAN ÇIKARILDI

Aranın ardından başlayan duruşmada söz hakkı verilmeden konuşma yapan Diyarbakır Baro Başkanı Cihan Aydın, duruşma düzenini bozduğu gerekçesiyle salonundan çıkarılabileceği konusunda uyarıldı.

Daha sonra diğer avukatların da söz almak istemesi nedeniyle duruşma salonunda gerginlik çıktı. Gerginliğin ardından duruşma salonuna çevik kuvvet geldi. Çevik kuvvet polisleri duruşma salonunda önlem alırken, avukatlar yaptıkları savunmada reddi hakim talebinde bulundu.

DURUŞMA MART 2021'E ERTELENDİ

Mahkeme heyeti ise avukatların reddi hakim taleplerini değerlendirmek ve ara kararı açıklamak üzere duruşmaya yeniden ara verdi. Aranın ardından kararını açıklayan mahkeme heyeti, reddi hakim talebiyle ilgili karar verilmek üzere dosyayı üst mahkemeye gönderdi. Duruşma ise 3 Mart 2021´e erteledi.

Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı'nca hazırlanan iddianamede sanık polisler M.S., F.T. ile S.T'nin bilinçli taksirle ölüme sebebiyet vermekten 2 yıldan 6 yıla kadar hapsi, terörist Yakışır'ın ise 2 polisi şehit etmek, ülke birliğini ve bütünlüğünü bozmaktan 3 kez ağırlaştırılmış müebbet, Elçi'yi olası kastla öldürmekten 20 yıl, polis memuru S.T'yi öldürmeye teşebbüsten 20 yıl, izinsiz silah bulundurmaktan 5 yıl olmak üzere toplam 3 kez ağırlaştırılmış müebbet ve 45 yıl hapsi isteniyor.

SANIKLAR KİM VE NEYLE SUÇLANIYORLAR?

İddianame dosyasında 3 polis ile PKK üyesi olmakla suçlanan bir kişi sanık olarak geçiyor.

PKK üyeliğiyle suçlanan ve firari olan Uğur Yakışır, "İki polisi şehit, ülke birliğini ve bütünlüğünü bozmak"tan 3 kez ağırlaştırılmış müebbet, Elçi'yi "olası kastla öldürmek"ten 20 yıl, polis memuru S.T yi "öldürmeye teşebbüsten" 20 yıl ve "izinsiz silah bulundurmaktan" 5 yıl olmak üzere, toplam 3 kez ağırlaştırılmış müebbet ve 45 yıl hapis istemiyle yargılanıyor.

Üç sanık polis F.T, M.S. ve S.T. için ise "bilinçli taksirle ölüme sebebiyet vermek"ten 2 yıldan 6 yıla kadar hapis cezası isteniyor.

İDDİANAMEDE NELER VAR?

Olay yerindeki 24 polisin ifadeleri de iddianameye eklendi. Masum Gürkan ve Uğur Yakışır adlı iki PKK'lı hakkındaki, açık isimli 11 itirafçının beyanlarından oluşan teşhis tutanakları da dosyada yer alıyor. Beyanlarda, " Tahir Elçi'nin sürekli olarak barış istediğini söylemesi nedeniyle savaş stratejisi gereği örgüt tarafından verilen kararla öldürüldüğü" iddia edildi.

Diyarbakır Barosu'nun Londra Üniversitesi'nde faaliyet gösteren Forensic Architecture Goldsmiths isimli enstitüden olayı ile ilgili 13 Aralık 2018 tarihinde bilimsel yöntemlerle hazırlattığı görsel ve işitsel veri analiz raporu da iddianamede yer aldı.

Rapora göre Tahir Elçi'nin "saat yaklaşık 10:55'te 7 saniye 12 karelik bir süre diliminde tek bir mermi ile vurularak öldürüldüğü, örgüt mensuplarının ikisinin de öldürücü atış yapmış oldukları" tespitine yer verildi.

SANIK POLİSLERİN İFADESİNDE NE VAR?

Şüpheli üç polisten biri olan F.T, 10 Ocak 2020 tarihinde verdiği ifadede grup amiri olarak görev yaptığını, örgüt üyeliğiyle suçlanan ikinci kişinin sokağa girdiği sırada kendilerine ateş açınca, şahıs kaçıncıya kadar ona ateş ettiğini söyledi.

Silahında 15 adet mermi olduğunu, kaç el ateş ettiğini hatırlamadığını söyleyen F.T, şahsa ateş ettikten sonra şarjörde mermi olup olmadığını hatırlamadığını, iki şahıs olay yerinden geçtikten sonra sokağın ortasına doğru cami kapısının hizasına geldiğini, bu sırada Dört Ayaklı Minare'nin arka ayaklarında bir şahsın yerde yattığını gördüğünü aktardı:

"Ben şahsın baro başkanı olduğunu sonradan öğrendim... Tahir Elçi'nin vurulma anını görmedim. Zira Tahir Elçi'ye ben ateş etmedim. Tahir Elçi benim atış menzilimde değildi ve bu şahsı kimin vurduğunu görmedim. Suçlamaları kabul etmiyorum"

Elçi'nin yaptığı Kürtçe açıklamayı Türkçe'ye çevirmekle görevli polis memuru M.S de 10 Ocak 2020 tarihinde verdiği ifadede, silah seslerini duyduktan sonra sokağa kaçan iki örgüt mensubunu gördüğünü, arkadakinin sağ elinde silah olduğunu ve sokağa koşarken ateş ettiğini, bunun üzerine silahını bu şahsın ayağında doğrultarak ateş etmeye çalıştığını ama şarjörü tam olarak takılı olmadığı için silahın ateş almadığını ifade etti:

"Silaha alttan vurarak şarjörü sabitledim. Bunun üzerine ilk atışımı şahsın ayağına doğru yaptım. Şahıs benim hizama geldiğinde tam bana silahı fırlatacağı sırada, silahı ateşlememle şahıs sokağın diğer tarafında duvar tarafına sendeleyerek gitti. O şekilde duvar kenarından koşmaya başladı. Bu atıştan sonra 2-3 atış daha yaptım. Zira mermim bitmişti. Hatırladığım kadarıyla silahımda 15 adet mermi bulunmaktaydı. Ben son atışı yaptığımda yüzüm Dört Ayaklı Minarenin tam karşısındaki duvara bakıyordu. Hakeza hedef hattımda son baktığım yerdi. Son atışı yaptığım anda göz ucuyla Dört Ayaklı Minarenin ayağına baktığımda bir şahsın yerde yattığını gördüm. İlk anda bu şahsın Tahir Elçi olduğunu anlamamıştım. "

9 Ocak 2020 tarihinde ifade veren üçüncü şüpheli polis memuru S.T ise silah seslerini duyduktan yaklaşık bir dakika sonra ilk örgüt mensubunun önünden geçtiğini görünce ona ateş ettiğini, ikinci şahıs da geçince ona da 5-6 el ateş ettiğini, ikinci şahsın arkası dönük bir vaziyette kendisine doğru bir el ateş ettiğini, sol karın boşluğumdan yaralandığını belirtti:

"Sol karın boşluğumdan giren mermi belimden çıkmıştı. Buna ilişkin raporlar vardır. Ben yaralandıktan sonra bulunduğum yere çöktüm. Herhangi bir şekilde ateş etmedim. Ben olay anında Tahir Elçi'yi görmedim."

Her üç şüpheli polis de suçlamaları kabul etmeyip Tahir Elçi'nin vurulma anını görmediklerini, onu vuran kişi ya da kişileri de bilmediklerini, olay anında silahlı şahsı durdurmak amacıyla ateş ettiklerini söylüyor.

Tahir Elçi'nin öldürülmesi ve iki polisin şehit edilmesine ilişkin dava ertelendi

TAHİR ELÇİ KİMDİR?

1992 yılında avukatlığa başlayan Tahir Elçi, 23 yıllık meslek hayatında ağırlıkla insan hakları ihlallerine ilişkin davalarla ilgilendi.

1990'lı yıllarda Güneydoğu'daki köy yakma ve faili meçhul cinayetlerle ilgili davalarda mağdurların avukatlığını yaptı. Davaları Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne götürdü ve AİHM tarafından bu konularda verilen karar ve içtihatlarda rolü oldu.

Avukatlığını üstlendiği 1994 yılında Şırnak'ta Kuşkonar ve Koçağılı Köyleri'nin bombalanması ve 38 köylünü öldürülmesi davası, Silopi'de gözaltına alınan 7 köylünün öldürülmesi ile ilgili 'Culaz davası', 1993-95 yılları arasında Cizre'de JİTEM adı verilen örgütlenme tarafından 20 kişinin öldürülmesiyle ilgili Temizöz ve diğerleri davası, Şırnak'ın Ormaniçi Köyü'ün yakılarak boşaltılması ilgili 'Ahmet Özhan ve diğerleri davası', avukatlık mesleğine karşı hukuka aykırılıkların çok ciddi bir şekilde tespit edildiği 'Elçi davası' gibi önemli davaları AİHM'e kadar götürdü ve bu davaların bir çoğunu müvekilleri lehine sonuçlandırdı.

Kuşkonar ve Koçağılı köylerinin savaş uçaklarıyla bombalanması ve 38 köylünün öldürülmesi davası Elçi'nin en uzun süren davalarından biri oldu. 1994 yılında açılan dava en son olarak AİHM'in 2013 yılında Türkiye aleyhine "yaşam hakkını ihlal" kararı vermesiyle sonuçlanmış fakat, savcılık dosyayı zaman aşımından düşürmüştü.

Tahir Elçi hayattayken 20 Ağustos 2014'te bu dosya için Anayasa Mahkemesi'ne (AYM) başvuru yapıldı.

Elçi öldürüldükten sonra davayı avukat Neşet Girasun takip etti ve AYM 2 ay önce Ağustos ayı sonunda verdiği karar ile Şırnak Uludere'ye bağlı Kuşkonar ve Koçağılı köylerinin 1994 yılında askeri uçaklar tarafından bombalandığına, yaşamını yitiren 38 kişi ile yaralananların ve yakınlarının yaşam haklarının ihlal edildiğine oy birliğiyle karar verdi.

Kaynak: Demirören Haber Ajansı / Güncel

Diyarbakır Tahir Elçi Haberler

title