13. Boğaziçi Film Festivali'nde Türk sinemasının küreselleşme potansiyeli konuşuldu
Anadolu Ajansının Global İletişim Ortağı olduğu 13. Boğaziçi Film Festivali kapsamında düzenlenen "Bosphorus Talks" etkinliğinde, Türk sinemasının küreselleşme potansiyeli konuşuldu.
Anadolu Ajansının Global İletişim Ortağı olduğu 13. Boğaziçi Film Festivali kapsamında düzenlenen "Bosphorus Talks" etkinliğinde, Türk sinemasının küreselleşme potansiyeli konuşuldu.
Atatürk Kültür Merkezi (AKM) Yeşilçam Sineması'nda gerçekleştirilen "Türkiye'den Dünyaya Sinemanın Uluslararası Yolculuğu" başlıklı panelde, TRT Sinema Müdürü Faruk Güven, OGM Pictures kurucusu Onur Güvenatam, Kunay Film kurucusu Karina Mia Satlykova ve Siyahmartı Animasyon Stüdyosu kurucusu Nurullah Yenihan konuşma yaptı.
Moderatörlüğünü yapımcı ve akademisyen Yusuf Aslanyürek'in üstlendiği programda Faruk Güven, Kovid 19 salgını sonrasında Türk sinemasında ciddi bir düşüş yaşandığını aktararak, Kültür ve Turizm Bakanlığının organize ettiği "Sinema Festivali" çerçevesinde yapılan kampanyayla gişe oranlarının yükseldiğini söyledi.
"TRT ortak yapımı filmlerin hedef kitlesi hazır"
TRT'nin de bu konuda projeler hazırladığı bilgisini veren Güven, "Film çekim maliyetleri çok yükseldi. Yapımcının az kazandığı bir denklemde sürdürülebilir bir durumda değiliz. Onlar üretmezse bu çark dönmeyecek." dedi.
Güven, yurt dışına yapılan film ihracatına sadece bir para getirisi olarak bakılmaması gerektiğine işaret ederek, "Türkiye'de bir içerik üretilirken 'Türk sinemasında gişe yapar mı?' diye düşünülüyor. TRT ortak yapımı filmlerin ise hedef kitlesi hazır ve tanıtımı yapılmış oluyor. Gerçekten de başarıya ulaşıyor. Rafadan Tayfa gibi animasyonlar 2,5-3 milyon gişe yapıyor ama yurt dışında iş yapamıyor. Çünkü Türkiye için üretiliyor." açıklamasında bulundu.
Yedi yıldır devam eden TRT 12 Punto platformu ile ilgili de konuşan Güven, şunları kaydetti:
"İnsanların film planlaması yapmasını, uluslararası festivallerle bağlantı kurmasını, fonlar arasında bir formül oluşmasını istedik. 30'dan fazla ülkeden 60'a yakın uzman geldi. Ortak yapımcılar, festival yöneticileri, sinema genel müdürlerini çağırdık. Uluslararası ortak yapımcıların sistemimize eklenmesi önemliydi. Bu şekilde ilerliyoruz."
"Yurt dışı satışı olmadan herhangi bir diziyi kanal için üretmek cidden zor"
OGM Pictures kurucusu Onur Güvenatam, yurt dışındaki alıcıların daha çok Türk dizilerinden aşk hikayeleri talep ettiğini belirterek, "Mesela bu anlamda bir erkek dizisi üretemiyorsunuz. Yurt dışında daha çok aile, aşk, entrika tarzı diziler iş yapıyor. Türk dizilerinde sürekli aynı şeyleri izlemememizin sebebi biraz da bu. Eskiden komedi dizileri ya da konsept içerikler oluyordu. Artık bu konuda geniş bir perspektif sergileyemiyoruz. Yaratıcılık öncelik olmuyor, dizinin satılıp satılmayacağına odaklanılıyor." değerlendirmesinde bulundu.
Güvenatam, yurt dışındaki sinema ve dizi sektörünün ağırlıklı olarak polisiye, komedi ve fantastik türü işler ürettiğinden dolayı dış alımlarda bu konuları tercih etmediklerini aktararak, "Türk hikayesi alacaksam aşk hikayesi olsun" denildiğini kaydetti.
Dizi maliyetleri ve kanallardan alınan ücretler arasında rahat hareket imkanı kalmadığını dile getiren Güvenatam, "Yurt dışı satışı olmadan herhangi bir diziyi kanal için üretmek cidden zor. Mesela 'Kral Kaybederse' dizisinde bir dijital platformla birlikte çalıştık. Çünkü bir ek gelir elde etmek zorundayız." dedi.
"Rusya, Türk içerikleri için birincil pazar"
Kunay Film kurucusu Karina Mia Satlykova, Türk dizi ve filmlerinin Rusya, MENA ve Asya bölgesindeki rolü ile ilgili konuşarak, bir filmin yapım sürecinin başından itibaren dağıtımcılarla iletişimde kalınması gerektiğini söyledi.
Hazır filmi satmanın zor olduğuna dikkati çeken Satlykova, "Sinemanın amacı perdeye çıkmaktır. Bu sebeple senaryo aşamasında dağıtımcılarla masaya oturulmalı. Biz 'Şımarık' filminin 90 ülkeye satışını yaptık. Aslında Türk yapımlarında ciddi bir potansiyel var." yorumunu yaptı.
Satlykova, Türkiye'nin Sovyetler Birliği sinema anlayışı ile beslenmiş olan Türk devletleri ile daha sıkı çalışması gerektiğini ifade etti.
Rusya'daki sinema sektörünün Türk filmleri için oldukça elverişli olduğuna işaret eden Satlykova, "Rusya, Türk içerikleri için birincil pazar. Türk oyuncular da sektörde tanındığı için bunun da pazara oldukça güçlü bir etkisi olacağına inanıyorum." diye konuştu.
Mia Satlykova, "Şımarık" filminin Rusya'da vizyona girmesinden önce 2 yıl kadar ön çalışma yaptıklarını, filmin Türkiye'de vizyonda yaklaşık 35 bin kişi tarafından izlendiğini, fakat yurt dışında daha geniş kitleye ulaşmasının ezber bozduğunu anlatarak, "Sinema sanat odaklı bir iş. Resim, müzik, aklınıza gelebilecek hangi sanat dalı varsa beyazperdede o var. Amerikan sinemasının da dahil olduğu bir popcorn kültürü de var. Bu ikisini karma hale getiren işler aslında karşılık buluyor." sözlerini sarf etti.
"Çin, kapalı bir kutu"
Siyahmartı Animasyon Stüdyosu kurucusu Nurullah Yenihan konuşmasında yerli animasyon filmlerden bahsederek, yerel kodlara göre yapılmış animasyonların yurt dışı pazarında karşılık bulmadığını dile getirdi.
Ailelerin çocuklarını başka kültürlerle yetiştirmek istemediğine dikkati çeken Yenihan, "Kültürel değil, evrensel kodlarla iş yapmalıyız. Üç şeye ihtiyacımız var. Çocuklara verecek bir mesajımız olması, ailenin gülmesi ve kaliteli görsel üretilmesi lazım." dedi.
Yenihan, Çin'deki sektörde kazanç durumunun ve bütçelerinin ABD'yi geçmiş durumda olduğunu söyleyerek, "Çin, kapalı bir kutu. Girmek çok kolay değil. Katı bir şekilde Çin kültürü kapsamında eserler istiyor. Çinlilerin yaptığı bir filme ortak olarak biz pazara dahil olduk. Şimdi de kendimiz bir senaryo yazarak götürdük." şeklinde konuştu.

















