Haberler

Eğer oyuncu olmasaydı hangi mesleği yapacağını açıkladı

Güncelleme:

Dizi, sinema ve tiyatro dünyasının sevilen ismi Sinan Çalışkanoğlu ile keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik. Çalışkanoğlu, "Eğer oyuncu olmasaydım veteriner olmak isterdim" diyerek itirafta bulundu. Hayvanlara olan sevgisinden, pandemi sürecini nasıl değerlendirdiğinden ve gelen projelerden de bahseden Çalışkanoğlu, mesleki açıdan olmazsa olmazlarını tüm içtenliğiyle anlattı. İşte o röportaj...

Sizi magazin basınında çok göremiyoruz o yüzden de neler yaptığınızı merak ediyoruz, öncelikle nasılsınız?

Magazine yansıyacak bir yaşam şeklim yok. Magazine karşı değilim tabii ki. Zaman zaman ben de takip ediyorum. Pek çok şeyi magazinden öğreniyorum herkes gibi. İşimle gündeme gelmeyi tercih ederim. Zaten çok fazla dışarıda gezen birisi değilim. Malum pandemi koşulları da üzerine eklenince eşimle birlikte zamanımızın büyük çoğunluğunu evimizde bizimle birlikte yaşayan canlarımızla geçiriyoruz. 1 köpeğimiz ve 5 tane kedimiz var.

'İşimle gündeme gelmek isterim' dediniz. Bir süredir sizi ekranda göremedik. Yeni bir projeniz var mı?

Kafamda bir kaç proje var. Bunun dışında görüşme halinde olduklarımız da var ancak tam olarak netleştirdiğimiz bir şey yok. İçinde olmaktan çok mutlu olacağım bir projeye 'evet' demek isterim. Çünkü bizim meslekte, yaptığınız şeyi geri alma ve silme şansınız yok. Yeni bir proje olduğunda her zamanki gibi ilk önce Snob Magazin duyar.

"HAYVANLARA ZARAR VEREN BİR KARAKTERİ OYNAMAM"

Geçmişte içinde olduğunuz ancak daha sonra pişman olduğunuz bir işiniz var mı ?

Evet, var. Eminim herkesin de vardır ancak geçmişte kaldığı için adını tekrardan zikretmeye gerek yok. Bundan sonra böyle bir şey yaşamamak için daha dikkatli seçimler yapmaya gayret ediyorum. Acele etmiyorum, ağırdan alıyorum. İçime sinen bir projenin içinde yer almak istiyorum.

Sevdiğiniz bir proje olsa bile asla çekmem dediğiniz bir sahne veya oynamam dediğiniz bir rol var mı ?

Ben profesyonel bir oyuncuyum. Bunun eğitimini aldım ve uzun yıllardır da bu mesleği icra ediyorum. Profesyonel bir oyuncunun oynayamayacağı bir karakter ya da rol olmaması gerektiğine inanıyorum. Burada tek bir kırmızı çizgim var. Hayvanlara zarar veren bir karakteri veya içinde böyle bir sahnesi olan birini asla oynamam.

"REYTİNG İÇİN ÖPÜŞMEM"

Hayvanlar konusu dışında, her türlü sahneyi çekerken rahat mısınızdır? Mesela öpüşür müsünüz?

Filmin konusuyla alakalı, çok gerekliyse ve bir anlam ifade edecekse olabilir. Ama sırf reyting alacak diye bir öpüşme sahnesinde oynamam. Nitekim böyle bir durum da oldu. İçinde olmaktan son derece memnun olduğum bir projenin, bir sahnesinde yönetmen, partnerimle öpüşmemizi istedi. Bu sahnenin, filme bir şeye katacağına inanmadığım için çekmedim. Bana göre gereksiz bir sahneydi.

Hiç mesleğinize dair pes ettiğiniz veya geri çekilmek istediğiniz bir dönem oldu mu?

Oyunculuğu değil ama çalıştığım işi bırakma noktasına geldim ve bıraktım. Çalışılan işin çalışma koşulları, senaryosu, insanların genel mutsuzluğu bana 'Ne işim var benim burada?' sorusunu sordurttu. Ben de sete memur gibi gidip gelemeyeceğim için, yapımcıdan beni bu işten çıkarmasını rica ettim. O da sağ olsun beni kırmadı. Bazen işinizin olmaması, sevmediğiniz bir işte çalışmaktan çok daha iyidir.

"KADIKÖY'DE BARMENLİK YAPTIM"

Hiç sıfırdan başladığınızı düşündüğünüz bir noktaya geldiniz mi?

Evet geldim. 30'lu yaşlarımda, Selena dizisi final yaptıktan sonra askere gittim. Askerden döndüğümde, uzun bir süre işsiz kaldım. Çok zor bir dönem geçirdim. O dönemde beni kurtaran şey, evde oturup iş beklemektense Kadıköy Barlar Sokağı'nda yaklaşık üç ay barmenlik yapmam oldu. O süre içerisinde, barmenlik ve garsonluk öğrendim. Hizmet sektörüne bakışım değişti. Yarın böyle bir rol gelirse, nasıl oynayacağımı çok iyi biliyorum.

Oyuncu olmasaydınız, hangi mesleği yapmak isterdiniz ?

Veteriner olmak isterdim.

"TAMER KARADAĞLI'NIN ÖNÜNDE REZİL OLDUM"

Meslek hayatınızda çok utandığınız bir an oldu mu hiç ?

Mesleğimle ilgili olmadı ama çok utandığım, şöyle bir şey oldu. Meslek büyüğüm Tamer Karadağlı ile bir filmde beraber çalışıyorduk. Set bitiminde Tamer ağabeyle sohbet etmeye başladık. Sohbeti yarım bırakmamak için, çok şık bir şekilde beni gideceğim yere bırakabileceğini söyledi. Ben de çok sevindim ve bu nazik teklifi kabul ettim. Tamer ağabeyin bir cipi vardı ve bu gerçekten çok yüksekti.

Yolda sohbet, hoş beş devam ederken, Atatürk Kültür Merkezi'nin önüne geldik . Kendisine daha fazla zahmet vermemek için, 'Ağabey ben burada inebilirim' dedim. O da inmem için aracı kenara çekti. Tabii ben, daha önce böyle bir araca binmediğim için, normal bir araçtan iner gibi ayağımı dışarı attım ve atmamla birlikte yüzüstü yere kapaklandım. O yükseklikte bir araçtan inmeye alışkın olmadığım için, Tamer ağabeyin önünde rezil oldum. Sağ olsun, beni utandırmamak için, görmemiş gibi yaptı ve kafasını başka yöne çevirdi. O günden sonra Tamer ağabeyle bir daha görüşmedik. Düşüşümün bunda bir etkisi var mı hiç bilmiyorum.

"GÜLME KONUSUNDA SEÇİCİ DEĞİLİM"

Komik biri olduğunuzu düşünüyor musunuz? Siz en çok neye ve kime gülersiniz ?

Komik biri olduğumu düşünmüyorum ama çevremdekiler genelde bana güler. Herhalde onlara göre komiğim. Gülme konusunda çok seçici değilimdir. Komik bir şey varsa gülerim. Kişilerden çok durumlara gülerim. Yani şu şekilde tarif edeyim; bir insanın herhangi bir coğrafi bölgeden olması komik değildir. Örneğin, bir insanın Karadenizli olması komik değildir ki bu yıllarca denendi. Komik olan, bir kişinin düştüğü durumun kendisidir. Durum komedisi dediğimiz şey de budur.

Dram türü işlerde olmamak sizin kişisel tercihiniz mi peki?

Evet çünkü minnoş ruhumu örselemek istemiyorum. (Gülüyor) Hayır, tabii ki! Kişisel bir tercih değil. Senelerdir, 'Komedi projelerinin aranan oyuncusu' algısı üzerime yapıştığı için, bunu değiştirmek çok kolay değil. Oyuncunun, ana ekseni yani ayaklarını bastığı yer, senaryodur. Bütün senaryolar, hayatı anlatır. Hayatın içinde, komedi olduğu kadar dram da vardır. Bizdeki film, dizi ve genel proje algısı, işin sonunda seyirciyle buluştuğunda, 'Çok güzeldi çok güldük. Çok güzeldi, çok ağladık.' şeklindedir. Fakat özellikle dijital platformların hayata geçtiği ve yeni senaryo denemelerinin önünü açtığı bu zamanlarda oyuncu algısının da değişeceğini düşünüyorum. Yani hala bir şansımız var.

"BENCİL İNSANLAR BENİM İÇİN TEHDİT OLUŞTURUYOR"

Kendinizle barışık biri misiniz? Değiştirmeye çalıştığınız bir yönünüz var mı?

Başkalarının duygu durumlarını üzerine alabilen bir yapım var. Eğlenceli ve mutlu çalışma arkadaşlarıyla birlikte çalıştığımda ben de çok mutlu oluyorum. Bunun aksine bir durum olduğunda benim de enerjim düşüyor. Bunun değişmesini isterdim. Yani başkalarının enerjisini üstüme almadan, kendime daha korunaklı bir enerji alanı oluşturmak. Bunun dışında bir de olabilecek en kötü ihtimalleri düşünmek gibi bir yapım var. Bu her zaman kafamın bir köşesinde durur. Sanırım sorumluluk sahibi biri olmanın getirdiği bir şey bu.

Ne tip insanlar sizin için bir tehdit oluşturur ?

Kendi dünya görüşünü dayatan, bencil insanlar benim için tehdit oluşturur. Bir de kaba insanlardan nefret ederim.

"ARA SIRA KLARNET ÇALIYORUM"

Pandemi sürecini nasıl geçiriyorsunuz?

Çoğunluk gibi biz de evde geçiriyoruz. Kendi imkanlarımız dahilinde bahçemizde devamlı yaşayan veya zaman zaman bahçemize gelen sokak hayvanlarının beslenme ve tedavi gibi ihtiyaçlarıyla ilgileniyoruz. Evde 1 köpeğimiz, 5 tane de kedimiz var. Onların hepsini sokaktan sahiplendik. Bunun dışında bol bol film izliyoruz. Arada eserse biraz klarnet çalıyorum. Son birkaç aydır evde spor yapmaya da başladım.

Açıkçası bizim için normal zamanla karantina süreci arasında sosyal anlamda çok bir fark olmadı. Zaten kendi halinde sakin sessiz bir yaşamımız vardı. Tek sıkıntı ailemiz ve sevdiğimiz dostlarımızla yeterince görüşememek oldu. Tabii yakın tanıdığımız çok değerli insanların, hasta olması, bazılarının da bu süreç de vefat etmesi bizi çok üzdü. Bu vesileyle, sevdiklerini kaybeden herkese başsağlığı ve sabırlar dilemek isterim.

Kaynak: Snob Magazin / Magazin

Haberler

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title