Zuhal Sönmezer

Medyanın gündemi toplumun gündemidir

26.12.2025 05:58
Haber Detay Image

"Gündemde ne var?" sorusu artık yalnızca gazetecilerin sabah toplantılarında sordukları teknik bir soru değil. Bu soru, medyanın neyi görünür kıldığı, neyi geri plana ittiği ve hangi meseleleri toplum için "konuşulabilir" kıldığına dair devasa bir tahakküm alanını işaret ediyor. Bugün izler/okur/kullanıcı kitlelerin de bildiği üzere gündem, sadece sokağın sesi değil; medya çalışmalarının merkezinde duran, üzerinde titizlikle çalışılmış bir analiz nesnesidir. Bunu medya organlarında sıklıkla yer alan akademisyenlerin varlığından anlamak gayet mümkün. Ayrıca artık sadece haberler değil; akademi üzerinden ahkam kesen uzman olmayan, akademisyen tanımıyla konuşan kişiler de medyada göz önünde! Bu kişilerin sözlerine itibar sağlanıyor; görüşleri toplumsal hayatı yönlendirmek üzere haberleştiriliyor.

Gelelim asıl konuya...

Ne hakkında düşünüyoruz?

İletişim bilimci Maxwell McCombs ve Donald Shaw, henüz 1970'lerde o meşhur Gündem Belirleme Teorisi (Agenda-Setting) hakkında açıklamalarda bulunmuştu. Onlara göre medya, insanlara ne düşüneceklerini dikte etmekte her zaman başarılı olamayabilir ama "ne hakkında" düşünmeleri gerektiğini belirlemede rakipsizdir. Yani bugün bir skandalı, magazin figürünü, enflasyon ya da siyasi bir konu hakkında konuşuyorsak; bu, toplumun kendiliğinden geliştirdiği bir refleks değil, medyanın bu konuları "konuşulmaya değer" bularak vitrine koymasının bir sonucudur.

Filtreler ve eşik bekçileri

Medya, toplumsal gerçekliği sadece bir ayna gibi yansıtmaz; onu seçer, budar ve yeniden inşa eder. Akademik literatürde "Eşik Bekçiliği" (Gatekeeping) dediğimiz bu süreçte; bir haberin manşet mi olacağı yoksa kısa bir alt başlıkla mı geçiştirileceği, o konunun toplumun zihnindeki "önem derecesini" tayin eder. Dolayısıyla gündem, durağan bir liste değildir; ideolojik ve politik tercihlerle örülmüş bir çerçeveleme (framing) alanıdır.

Algoritmaların gündem üzerindeki etkisi

Bugün geleneksel editoryal hiyerarşinin yerini dijital platformların hız ve algoritma temelli mantığı alıyor. Güncel çalışmaların "Ağ Gündem Belirleme" (Network Agenda-Setting) olarak adlandırdığı bu yeni evrede; X'te (Twitter) bir etiketin tt olması ya da TikTok'taki bir akım, haber merkezlerinin reflekslerini doğrudan yönetiyor. Artık gündem; sadece gazetecilerin ürünü olmaktan çoktan çıkmış durumda. Çoğu kez kullanıcıların ve algoritmaların ortak bir "inşa" ürünü gündemler konuşuluyor. Ancak bu hız, beraberinde sessizlikle gün yüzüne çıkan bir tehlikeye işaret ediyor. Bu tehlikenin akademideki adı ise Suskunluk Sarmalı.

Görünmeyeni okumak

Eleştirel bir gözle baktığımızda asıl mesele, gündemde olanlar kadar "olmayanlar"dır. Bugün dünyada toplumsal eşitsizlikler, yapısal ekonomik krizler veya derin emek sorunları neden "uçucu" birer başlık olarak kalırken; skandal ya da çatışma odaklı içerikler haftalarca ekranları işgal edebiliyor? Çünkü Elisabeth Noelle-Neumann'ın Suskunluk Sarmalı teorisinde vurguladığı gibi; medya tarafından dışarıda bırakılan konular, toplumun geniş kesimleri tarafından zamanla önemsizleşir ve kamusal alandan silinir.

Gündemin esiri miyiz, izleyicisi mi?

Medyanın gündemi toplumun gündemidir. Bu önerme, medyanın sahip olduğu sembolik gücün bir ilanıdır. İyi bir medya okuryazarı için gündemi takip etmek, sadece manşetlere bakmak değildir; o gündemin arkasındaki görünmeyen tercihleri, kasıtlı sessizlikleri ve yönlendirmeleri deşifre edebilmektir.

Unutmayalım ki; bazen bir toplum için en hayati mesele, manşetlerde ışıklar altında yüceltilen değil; sessizliğe mahkûm edilen, yani hiç gündem olamayandır. Günün manşetleri ise sosyal medya platformlarında sürekli karşımıza çıkan yazılı, görsel ve video içeriklerdir. Bir toplumu toplum yapan değerleri kaybetmek bir yana dursun kazanılmış hakları harcayan bir medya da söz konusudur. Bugün kadın kimliği ilkel toplumlardaki gibi alaşağı edilirken aynı konumdaki erkek kimliği yüceltilmeye devam ediliyor. Bunun sorumlusu da medyadır. Yine sırf ten rengi nedeniyle ötekileştirilen insan öznesinde kaleme alınan haberler, ayrıştırılan çocuklarla ilgili duygu istismarı haberler ve pek çoğu kurgu/yalan olan aile özelindeki yayınlar, programlar...

Nereye gittiğimiz değil, öncelikle nerede durmamız gerektiğini öğrenmek; sadece bilmek değil, anlayarak kavramak; al-sat politikalarına muhatap bir ürün ya da hizmet değil insan olduğumuzu anlamak, tanım ve tespitleri bu minvalde yapmak ve en önemlisi yargı dağıtmak yerine durup düşünmek önceliğimiz olmalıdır.

Medyanın gündemi toplumun gündemidir. Peki ya toplumun gündemini ne zaman konuşacağız?

Yazarın Tüm Yazıları