Haberler

İşçi-İşveren İlişkileri

Ömer Aydın

Ömer Aydın

Yönetim Danışmanı / Yeni Medya Elektronik Yayıncılık A.Ş.
01.05.2024 09:52

1 Mayıs tarihi gelince benim aklıma ilk olarak işçi işveren ilişkileri gelir. Tarafların birbirlerine karşı yükümlülükleri ile çalışma hayatımda elde ettiğim bilgiler çerçevesinde ideal işçi işveren ilişkilerini hep düşünmüşümdür.

Bu süreci en genel anlamı ile; işgörenin belli bir ekonomik fayda doğrultusunda, işverenin kendisine uygun bulduğu görevleri yerine getirmek olarak tanımlayabiliriz. Bu alanda daha başarılı olan işletmelerde sürdürülebilir başarı ve verimlilik kendiliğinden geldiğine hep şahit olmuşuzdur. Aksine, bu ilişkide uyum yoksa, hedef birliği yoksa, karşılıklı empati yoksa, ilişki doğal yürümüyorsa, yani işçi işveren ilişkileri bozuksa başarının gelmesini de beklememeliyiz.

İşçinin üzerine aldığı görevleri etkin ve verimli bir şekilde yerine getirebilmesi için; işçi ve işverenin karşılıklı olarak yapması gerekenleri eksiksiz yapması ve devletin de yaşanan eksiklik ve aksaklıklarda adil davranması bu ilişkiyi geliştirmektedir. Aksi durumda da ciddi sıkıntılar ve verimsizlikler ile karşılaşmaktayız.

İşçi; yeterli bir ücret almak, düzgün ve motive edici bir çalışma ortamında çalışmak, çeşitli eğitimlerle gelişip yükselmek ve geleceğe güvenle bakmak ister.Bunun yanında işveren de; işçinin görev tanımına uygun olarak üstlendiği işleri beklenen zaman ve kalitede tamamlamasını bekler.

Uygulamada ise, imkan olmasına rağmen; personelin hakettiği hijyenik ortamlarda çalışmadığı, işçi sağlığına ve güvenliğine gereken önemin verilmediği, işgücü işyükü dengesinin sağlanamadığı, hakların tam olarak verilmediği, görev tanımları ve işyeri kurallarının tam olarak belirlenmediği, adil bir ücret sisteminin kurgulanmadığı, iletişim sisteminin iyi kurgulanmadığı, hedeflerle yönetim sisteminin uygulanmadığı, eğitime gereken önemin verilmediği işyerlerinde hala çalışılmakta ve yeterli devlet kontrolü sağlanamamaktadır.

İşveren tarafından bakılınca da; işçinin işyerine kendi işi gibi görmediği, aldığı ücretin hakkını vermediği gerçeği ile de karşılaşabilmekteyiz.

Bakış Açımızı Değiştirmeliyiz

İşveren; yasaların çizdiği işçi haklarını sonuna kadar yerine getirmeli ve hatta bazı noktalarda yasaların belirlediği limitlerin de üzerinde haklar verme yoluna gitmelidir. İş yasalarının serbest kıldığı durumlarda işçi lehine düzenlemeler yapmalıdır.

Bunu sağlamak için;

  • Güvenli bir çalışma ortamı oluşturulması,
  • Şeffaf bir yönetim, açık diyalog yolunun seçilmesi,
  • Personele işletmedeki geleceği ile ilgili projeksiyonlar çizilmesi,
  • Personele sadece olumsuz geri bildirimlerde bulunulmaması, olumlu dönüşlere önem verilmesi,
  • Çalışanın sıkıntılarını giderip, performansını artırıcı çalışmalar yürütülmesi,
  • Özlük hakları paketini günün şartlarına uygun düzenlenmesi,
  • Çalışma ortamında bağırma, hakaret ve tacize varan uygulamaların olmaması,
  • Kurallar koyup, işleterek çalışanlar arası çatışmaların önüne geçilmesi,
  • Mesai saatlerinin dışında çalışmanın engellenmesi,
  • Dinlenme ve tatillere önem verilmesi, fazla mesainin en aza indirilmesi,
  • Çalışanları motive edici programlar düzenlenmesi, kendilerini iyi hissetmelerinin sağlanması

vb. gibi daha birçok alanda güzel çalışmaların altına imza atmak gerekmektedir.

İşçi; işçi işveren ilişkisinde güçsüz olan taraf işçi olduğu için devlet tarafından yasalarla korunmaktadır. Empati kurup kendisini şirketin sahibi gibi görüp hareket eden işçilerin bulunduğu çalışma ortamlarında işçi-işveren ilişkileri çok daha iyi işlemekte, devlet kurumlarına çok da ihtiyaç duyulmamaktadır. İşletmede görevi ve unvanı ne olursa olsun tüm çalışanların işyerinin yaşam kalitesinin artırılmasında görevli olduğunu bilerek hareket etmesi beklenir.

Devlet kurumları; işçi işveren ilişkisinde haklı ve haksızı belirlemek için hukuki yollara başvurulunca en kısa sürede çözüm üretmeli ve iş buraya gelmeden önce de, ilgili kurumların denetimleri ile işçi- işverenin normlara uygun çalışması sağlanmalıdır. İşçi ve işveren arasındaki yasalar adil ve çözüm odaklı olma noktasında uzak gözükmekte, denetimsizliklerden dolayı işçilerin haklarına zarar gelmektedir. İşçiyi çalışırken ve emekli olunca da koruyan yasalar geliştirilmelidir.

İşgören ve işveren ilişkisini sadece yasalarla yürütmek yeterli olmamakta; bana göre maneviyatı da işin içine katmak her iki taraf açısından da faydalı olmaktadır. Özü; işçinin hakkını vermek ve alınan ücretin hakkını vermek üzerine kurulu olan maneviyatta bu ilişkiyi güzelleştirmektedir.

Tabi ki bunlar bugünden yarına her işletmede olacak diye bir şeyden bahsedemeyiz; bunun için işletmeden işletmeye değişmekle birlikte bir süreç gerekir.

Tüm bunları geliştirecek en önemli şey; işçi-işveren arasında kurulacak empati kültürü olacaktır.

Bütün özel günlerde olduğu gibi 1 Mayıs'ı da kutlamak elbette çok önemli. Ama bundan daha önemli olan, yukarıda bir kısmından bahsetmeye çalıştığım işçi işveren ilişkilerine çalışma hayatı boyunca uyulması halinde iş hayatı daha mutlu ve verimli geçecektir.

Tüm çalışanlarımızın 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Gününü tebrik ediyorum.

title