TBB Başkanı Feyzioğlu'ndan İktidara ve Muhalefete Açık Çağrı
Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, "iktidar ve muhalefete "herkes için hukuk herkes için adalet" çağrısında bulundu.
Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, "iktidar ve muhalefete "herkes için hukuk herkes için adalet" çağrısında bulunarak, "Siyasi partilerin el ele verip hem kendileri hem 76 milyon yurttaşımız için hayırlı bir iş yapma, gizli tanıklığı kaldırma, ses bantları ve dijital verileri tek başına delil olmaktan çıkarma, Anayasa değişikliği yoluyla HSYK'yı bağımsız ve tarafsız kılma zamanı gelmiştir." dedi.
Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, "İktidar ve muhalefete "herkes için hukuk herkes için adalet" çağrısında bulundu. Türkiye'nin, demokrasi tarihinde asla unutamayacağı bir alacakaranlık kuşağından geçtiğini belirten Feyzioğlu, Türkiye'nin bu karanlıktan ancak herkes için hukuk, herkes için adalet anlayışının ülkeye kurumsal olarak yerleştirilmesiyle çıkabileceğini belirtti. Gizli tanıkla, maddi delillerle desteklenmeyen montaj ses kayıtlarıyla, sahte dijital verilerle, emniyet ve savcılık çevrelerinden basına sızdırılan yönlendirici bilgilerle, birbiriyle ilgisiz onlarca davanın içinden çıkılmaz şekilde birleştirilmesiyle, keyfi tutuklama kararlarıyla, önce açıklanan sonra gerekçesi yazılmaya çalışılan içi boş, çelişkili mahkumiyet kararlarıyla hayatları karartılan binlerce ailenin ve milyonlarca yurttaşın temel hakları görmezden gelindiğini ifade eden Feyzioğlu, "Siyaset, yatak odalarına kurulan gizli kameralarla şekillendirilirken, bu görüntüleri siyasi malzeme yapıp, "neresi özel, genel hayat genel' diyenler, kendileriyle ilgili olduğu iddia edilen ses kayıtlarına ise demediklerini bırakmıyor. Muhalefet de, siyasetini maalesef bu kayıtlar üzerine kuruyor" dedi.
"İNSANLAR İLLÜZYONLA GERÇEĞİN ARASINDA ACIMASIZCA SIKIŞTIRILDI"
Yurttaşların, yurttaşlığının, nüfus cüzdanı ve Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarasına sahip olmaya indirgendiğini belirten Feyzioğlu, hukuki güvenliğin, huzurun ve geleceğe güvenle bakma hakkının elden alındığını kaydetti. İnsanların illüzyonla gerçeğin arasında acımasızca sıkıştırıldığını ifade eden Feyzioğlu, Türkiye'nin içinde giderek yaşanması daha sor bir hale getirildiğini ve bir kabusa dönüştürüldüğünü vurgulandı. Kabustan uyanmanın vaktinin geldiğini ve yöntemini tüm siyasi partilere tebliğ etme görevinin yurttaşlara düştüğünün altını çizen Feyzioğlu, şu değerlendirmede bulundu:
"Bugün binlerce insanın hukuksuzca dinlendiği ileri sürülmekte, Başbakan'la oğlu arasında geçtiği iddia edilen telefon konuşmaları için Başbakan "montaj', muhalefet "gerçek' demektedir. Bantların gerçekliğiyle ilgili akla gelen soruyu, bugüne kadar ses bandı kayıtlarıyla hayatları karartılmış binlerce sıradan yurttaşımız yargılandıkları davalarda mahkemelere sordular. Konuşmaların kopukluğundan, konuşma içeriklerinin maddi delillerle desteklenmediğinden, montajdan, iftiradan söz ettiler. Ancak mahkeme duvarına çarptı bu savunmaları ve savunmaya yönelik bütün talepleri. Onlara saygımızdan ötürü, aklımıza gelen soruyu sormayacak ve hayatın olağan akışına aykırı; montaj vs savunmasını, tıpkı yurttaşlarımızı dinlemeyen mahkemeler gibi biz de şimdilik kaydıyla duymayacağız. Çünkü tüm yurttaşlarımız için kalıcı çözüm talep ediyoruz."
"ADIM ATILMALI"
Yurttaşın idari dava açmasını ve yürütmeyi durdurma kararı almasını kısıtlama yönündeki proje, girişim ve bu yönde atılmış somut adımlardan vazgeçilmesini isteyen Feyzioğlu, baskının tepkiyi getireceğini hükümetin giderek yönetilemez hale geleceğini kaydetti ve şu adımların atılmasını istedi:
"Gizli tanıklık kurumu tamamen kaldırılmalıdır. Ses bantlarının ve dijital verilerin tek başına delil olmaları yasaklanmalıdır. ÖGM'lerin ve Terörle Mücadele Mahkemelerinin yerine, ülkeyi tam bir polis - istihbarat devletine / kabusuna çevirecek MİT Mahkemelerinin kurulmasından vazgeçilmelidir. Siyasi iktidarın niçin "yanlış" olduğunu anlatmanın yanı sıra, kendilerinin niçin "doğru" olduğunu anlatmalıdır. Yargı bağımsızlığı, son kanunla ortadan kaldırılmamaktadır. Türkiye'nin gündemi, adalettir, yolsuzluktur, özgürlüktür, hukuki güvenliktir, sosyal adalet, sosyal güvenliktir, alın terinin değerinin ne olacağıdır. Bu gündemlerin biri diğerine öncelikli değildir; marifet hepsini ülke gündeminde tutabilmektir. Bu, çok da zor olmasa gerektir. Siyasi partilerin el ele verip hem kendileri hem 76 milyon yurttaşımız için hayırlı bir iş yapma, gizli tanıklığı kaldırma, ses bantları ve dijital verileri tek başına delil olmaktan çıkarma, Anayasa değişikliği yoluyla HSYK'yı bağımsız ve tarafsız kılma zamanı gelmiştir. Ne zaman ki objektif davranıp, hukuksuzluğa, hukuksuzluk, haksızlığa, haksızlık diyebiliriz, ancak o zaman demokrasi, hukukun üstünlüğü ve adalet yolunda önemli mesafe kaydedebiliriz."