Selin Sayek Böke: "İhtiyaç Duyduğumuz Katılımcı Demokrasi, Kalkınma İçinde Kadınların Siyasette Eşit Temsiline İhtiyacımız Var"

Güncelleme:
Facebook'da Paylaş Twitter'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş Google News'de Paylaş

CHP Genel Sekreteri Selin Sayek Böke, Ankara Barosu Kadın Hakları Merkezi tarafından düzenlenen “5 Aralık Kadınların Seçme ve Seçilme Hakkının Tanınması Yıl Dönümü” başlıklı panelinde "Kadınların parçası olduğu bütçe müzakerelerinde daha çok demokrasi çıkıyor daha çok kalkınma çıkıyor, daha çok üretim çıkıyor, daha çok tasarruf çıkıyor. Çünkü kadınların hayata bakışı içerisinde verdikleri mücadelede bu toplumsal ihtiyaçla örtüşen bir gerçeklikleri var. Kadınların siyasete eşit katılımı doğal olarak insan hakları temelinde var olan eşitlik talebimizin bir parçasıdır mutlaka. Ama şunu da biliyoruz, bizim ihtiyaç duyduğumuz katılımcı demokrasi içinde ihtiyaç duyduğumuz kalkınma için de kadınların siyasette eşit temsiline ihtiyacımız var" dedi.

(ANKARA) - CHP Genel Sekreteri Selin Sayek Böke, Ankara Barosu Kadın Hakları Merkezi tarafından düzenlenen "5 Aralık Kadınların Seçme ve Seçilme Hakkının Tanınması Yıl Dönümü" başlıklı panelinde "Kadınların parçası olduğu bütçe müzakerelerinde daha çok demokrasi çıkıyor daha çok kalkınma çıkıyor, daha çok üretim çıkıyor, daha çok tasarruf çıkıyor. Çünkü kadınların hayata bakışı içerisinde verdikleri mücadelede bu toplumsal ihtiyaçla örtüşen bir gerçeklikleri var. Kadınların siyasete eşit katılımı doğal olarak insan hakları temelinde var olan eşitlik talebimizin bir parçasıdır mutlaka. Ama şunu da biliyoruz, bizim ihtiyaç duyduğumuz katılımcı demokrasi içinde ihtiyaç duyduğumuz kalkınma için de kadınların siyasette eşit temsiline ihtiyacımız var" dedi.

Ankara Barosu Kadın Hakları Merkezi tarafından, ABEM Konferans Salonunda "5 Aralık Kadınların Seçme ve Seçilme Hakkının Tanınması Yıl Dönümü" başlıklı panel gerçekleştirildi. Ankara Barosu Kadın Hakları Merkezi Başkan Yardımcısı Av. Dr. Nezahat Doğan Demiray'ın moderatörlüğünü yaptığı panelde CHP Genel Sekreteri Selin Sayek Böke ve Akademisyen Prof. Dr. Serpil Sancar söz aldı. Panele CHP Genel Başkan Yardımcısı Gül Çiftci Binici, CHP Avukatı Çağlar Çağlayan ve birçok avukat da katıldı.

Açılış konuşmasını yapan Ankara Barosu Genel Sekreteri Av. Elçin Özge Şimşek Çağlayan şunları söyledi:

"Bugün kadınlara seçme ve seçilme hakkının tanınmasının 91'inci yılını kutlamak için bir aradayız. Bugün yalnızca bir kutlama için değil kadınların insan olmaktan kaynaklı temel hak ve özgürlüklerinin yasal olarak hukuk önünde tanınışının da kayda alındığı bir tarihi sizlerle birlikte anmak için bir aradayız. Bu güvence bu hukuki güvence Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün öncülüğü ve lider bakış açısıyla bizlerin kavuştuğu çok önemli bir vizyon kaynağıdır. Ancak ne yazık ki 91 yıldır kadınların bu mücadelesinden arta kalan başka bir durumla karşı karşıyayız. Kadınlar 91 yıldır hala ne yazık ki eşitlik mücadelesi için her alanda savaş vermekte. Cinsiyet temelli her türlü eşitsizlik için bir arada omuz omuza mücadele etmekte.

"Ocak ayından bu yana 419 kadının da erkek şiddeti nedeniyle hayatını kaybetti"

Kadınların eşitlik talebi her yıl gün geçtikçe yükselirken diğer taraftan siyasal iktidar tarafından aile yılı ilan edilmesiyle kadınlar itaatkar ve aile bakımına sıkıştırılmış bir döngünün içine hapsedilmiş durumda. Aile yılı adı altında aile içi şiddetten çıkışın en önemli pratiği olan boşanma maalesef ikincil bir hale gelmiş durumda. Kadınlar faille zorunlu bir birlikteliğe mecbur bırakılmakta, arabuluculuk süreçleri her birimizin de bildiği gibi tartışılmakta. Maalesef aileyi koruma adı altında şiddeti görünmezleştiren, nafaka hakkını ortadan kaldıran, kadınları güvencesiz bırakan ve eşit yurttaşlık ilkesini aşındıran toplumsal cinsiyet eşitsizliği meşrulaştırılmak isteniyor. Kadına yönelik şiddetle mücadelenin en etkili uluslararası belgesi olan İstanbul Sözleşmesi bu ülkede kadın hareketinin ve kadın dayanışmasının en büyük sembolik kazanımlarından biridir. Türkiye'nin sözleşmeden çekilmesi, onun gerekliliğini ortadan kaldırmıyor. Maalesef ocak ayından bu yana 419 kadının erkek şiddeti nedeniyle hayatını kaybettiği bir ülkede onun gerekliliğini maalesef daha görünür hale getiriyor.

"'Perşembe Sözlüğü' ortaya çıktı"

Ankara Barosu olarak dün de, bugün de, yarın da İstanbul Sözleşmesi'nden ve onun önleyici hükümlerinden asla vazgeçmeyeceğimizi ve bu kazanımlar için her türlü hukuki mücadeleyi vereceğimizi de bir kez daha yinelemek istiyorum. En temel insan haklarından biri olan adalete erişim hakkı kadınlar için ne yazık ki hala kritik bir eşikte. Biz hukukçular karakolda, savcılıkta, duruşma salonlarında, her türlü alanda maalesef hala bu eşitsizlikle karşı karşıya kalıyoruz. Kadını değil, faili dinleyen, faili değil kadını sorgulayan bir adalet sistemiyle karşı karşıya kalıyoruz. Tam da burada bu eşitsizlikle mücadele etmek için her birimiz ayrı bir çaba harcıyoruz. Çünkü şu şiarla yola çıktık biz, dedik ki önce dili değiştirelim. Dil değişsin. Belki zihin de değişir. ve bu yola çıkışımızla geçen dönem marka hakkını da aldığımız bir 'Perşembe Sözlüğü' ortaya çıktı. Bu Perşembe Sözlüğü'yle kadınlar için önemli ve vazgeçilmez olan birçok temel hakkın, birçok terminolojinin herkes açısından dinlenebilmesi sağlandı. Sosyal medyada çeşitli haber kanalları aracılığıyla Perşembe Sözlüğü'nü yaymaya çalışıyoruz.

"Bu talep meşru, bu talep hukuki ve bu talep ertelenemez"

Bu saydığım tüm nedenler ışığında biz aslında burada sadece 1934'te tanınmış bir hakkı kutlamak için bir arada değiliz. Eşit yurttaşlığı gerçeğe dönüştürmek için alınacak sorumluluğu omuz omuza gerçekleştirmek ve bu mücadelenin tarafı olmak için buradayız. Eşit yurttaşlığın kadınların çalışma hayatına eşit katılımıyla her türlü şiddetten korunmayla, ev içi emeğin eşit paylaşımıyla, siyasette ve karar alma süreçlerinde eşit temsiliyetle, hukukun kadın haklarını gerçek anlamda güvence altına almasıyla mümkün olacağını biliyoruz. Bu coğrafyanın kadınları 91 yıldır kendi hakları ve kendine benzemeyen herkesin hakkı için mücadele verdi. Şimdi de biliyoruz ki aynı mücadeleyi, aynı kararlılıkla sürdürecek. Bu talep meşru, bu talep hukuki ve bu talep ertelenemez. Hepinizi eşitliği, özgürlüğü, gerçek adaleti birlikte inşa etmenin heyecanı ve onuruyla saygıyla selamlıyorum."

Selin Sayek Böke: "Kadınların siyasette eşit temsiline ihtiyacımız var"

CHP Genel Sekreteri Selin Sayek Böke de CHP'nin parti programında yer alan kadınlara yönelik unsurlardan bahsederek özetle şöyle konuştu:

"Kadınların parçası olduğu bütçe müzakerelerinde daha çok demokrasi çıkıyor daha çok kalkınma çıkıyor, daha çok üretim çıkıyor, daha çok tasarruf çıkıyor. Niye? Çünkü kadınların hayata bakışı içerisinde verdikleri mücadelede bu toplumsal ihtiyaçla örtüşen bir gerçeklikleri var. Yani kadınların siyasete eşit katılımı doğal olarak insan hakları temelinde var olan eşitlik talebimizin bir parçasıdır mutlaka. Ama şunu da biliyoruz, bizim ihtiyaç duyduğumuz katılımcı demokrasi içinde ihtiyaç duyduğumuz kalkınma için de kadınların siyasette eşit temsiline ihtiyacımız var. Çünkü kaynaklara eşit erişimin sağlanabilmesi, haklara eşit erişimin sağlanabilmesi, bunların güvence altına alınabilmesi için mücadelenin eşit ortağı olmamız gerekiyor. Bu açıdan CHP hem partideki kadınların hem de kadınlarla birlikte bu mücadeleyi vermeye kararlı bir erkek liderliğinin de birlikte yönetme anlayışıyla cisimleşmiş vaziyette. Partimiz burada tüzüğün yazımında önemli bir öncülük üstlenmiş olan Sayın Gül Çiftci de burada, Sayın Genel Başkanımız 2023'te göreve geldikten hemen sonra bir tüzük değişikliği beklemeksizin dedi ki 'Yönetimin yarısı kadınlar olacak.' Niye? Lütuf olduğu için değil. Bu mücadelede ortak olduğumuzu bildiği ve düşündüğü için. Dolayısıyla bu mücadelede biz kadınların kararlı duruşuyla ve biz kadınlarla birlikte bu kararlı duruşu ileriye taşımakta yol arkadaşlığı yapmaya hazır sosyal demokratlar ve demokratlar da var olacak.

"MYK'mız yüzde 50 kadın temsilinden oluştu"

MYK'mız yüzde 50 kadın temsilinden oluştu. Bundan sonra da öyle olmaya devam edeceğine hiçbir şüphe duymuyorum. ve bununla sınırlı kalmadık bir tüzük değişikliği yaptık. Yüzde 33 olan kotamızı kademeli olarak yüzde 50'ye arttıracak bir yol haritasını ortaya koyduk. Bu kurultayda bu kotalar harfiyen uyuldu. Hepimiz oradayız. Daha da çok orada olmalıyız, hedefimiz belli. O yüzde 50'yi sağlayana kadar bu mücadele bitmeyecek. Ama esas mücadelemiz iktidara gelip fermuar usulüyle yani kadınların listelere en altlara yazıldığı 'Aday gösterdik ama kusura bakmayın teveccüh görmediler' denmeyecek şekilde listelere eşit girdiğimiz bir siyasi rejimi kurma kararlılığımızı hem parti programımızla hem verdiğimiz kanun teklifleriyle ortaya koyduk. Yetmedi 38'inci kurultaydan sonra yerel yönetimlerde ilk seçimimize girdik. ve o seçimlerde kadın aday sayımızı üç katına çıkardık. ve seçilen kadın belediye başkanı sayımız da üç buçuk katına çıktı. Yani kadınlar seçilmeyeceği yerlerde değil gerçekten yönetilecekleri yerlerde aday gösterildiler. Tüzüklere yazdığınız şeyler çok önemli. Yani bu salonda aksini söylemem düşünülemez. Yasalar, anayasa tüzüklerimiz bizim için vazgeçilmez metinlerdir. Ama onlar sadece metin değildir. Onlar bize görevdir, ödevdir. Bizim tüzüğümüzde bu yazıyorsa yapmak sorumluluğumuzdur. Aynı şeyi yasalarımız ve anayasamız için de düşünüyoruz.

"Siyasette daha çok kadın, daha çok söz sahibi kadın çok önemli"

Dolayısıyla iktidara geldiğimiz gün kuracağımız düzen içerisinde eşit söz hakkının kürsülerde var olduğu, çünkü kürsüden sadece konuşmadığımız, dönüşen dille şiddeti engellediğimiz, dönüşen dille bütçeleri değiştirdiğimiz, dönüşen dille kamusal hizmetlerin niteliğini dönüştürdüğümüz bir gerçek değeri var edeceğimizi deneyimleyebiliyoruz. Ben bu açıdan hani Türkiye'nin içinde bulunduğu ağır koşulların gerçeğinde elbette hepimiz bugün büyük bir mücadele sorumluluğu ve ağırlığını hissediyoruz ama bir bu kadar da büyük bir umudu hissediyorum. Niye derseniz? Kadın hareketini gücünden hissediyorum. O hareketin bir cepte sıkışmış olmamasından, baroda varlığından, siyasi partilerdeki varlığından, hayatın içindeki STK'lardaki varlığından duyduğum kolektif güçle bu umudu söylüyorum. Sadece CHP'nin genel sekreteri olarak değil. Yani siyasette daha çok kadın, daha çok söz sahibi kadın çok önemli. Çünkü biliyoruz ki daha çok kadın, daha çok kalkınma, daha çok kalkınma pek çok ortaya çıkan hani bütüncül birbirini kesen rejim unsurlarının dönüşümü ve bununla birlikte de demokrasi anlamına gelecek. Buraya çok yakınız. Diliyorum yakında bunları yaptık diye konuşuyor olacağız."

Kaynak: ANKA / Güncel
Haberler.com
500
Haberler.com'da yer alan yorumlar, kullanıcıların kişisel görüşlerini yansıtır ve haberler.com'un editöryal politikası ile örtüşmeyebilir. Yorumların hukuki sorumluluğu tamamen yazarlarına aittir.
title