Prof. Dr. Handan İnci Elçi, İstanbul'da anıldı
Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi (MSGSÜ) Rektörlüğü görevindeyken 15 Ekim'de hayatını kaybeden Prof. Dr. Handan İnci Elçi için anma programı düzenlendi.
Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi (MSGSÜ) Rektörlüğü görevindeyken 15 Ekim'de hayatını kaybeden Prof. Dr. Handan İnci Elçi için anma programı düzenlendi.
"Ve Hala Eşiğinde Yarım Kalmış Rüyanın... Handan İnci Elçi Anısına" başlıklı program, üniversiteye bağlı İstanbul Resim ve Heykel Müzesi'nde gerçekleştirildi.
Türk edebiyatı araştırmaları ve Ahmet Hamdi Tanpınar üzerine yaptığı çalışmalarla ön plana çıkan, MSGSÜ'nün 138 yıllık tarihindeki ilk kadın rektörü ünvanını taşıyan Prof. Dr. Elçi'yi anma programına, meslek arkadaşları, öğrencileri ve sevenleri katıldı.
"Üniversite tarihinde bir kurucu zihin olarak yer aldı"
Programın açılışında konuşan MSGSÜ Vekil Rektörü Prof. Dr. Burçin Cem Arabacıoğlu, Elçi'nin üniversitenin tarihinde ve gönüllerinde silinmeyecek bir yer edindiğini belirterek, "Onun ardından konuşmak aslında bir dönemi, bir anlayışı anmak. Handan Hocamız bu üniversitenin tarihinde yalnızca bir rektör olarak değil, bir düşünür, kültür insanı aynı zamanda bir kurucu zihin olarak yer aldı." dedi.
Elçi'nin yöneticiliğinin en dikkat çekici özelliğinin, görünmeyen emeğin gücüne olan inancı olduğunu vurgulayan Arabacıoğlu, şunları kaydetti:
"Bir işi sessizce, abartısız ama eksiksiz yapmanın kurum kültürüne en büyük kalıcı etkiyi vereceğine inanırdı. Bu nedenle onun döneminde yapılan pek çok şey bugün yeterince fark edilmese de üniversitemizin dokusuna işlemiş durumda. İlerleyen dönemlerde bu dokunuşların kıymetleri giderek daha iyi anlaşılacak"
Arabacıoğlu, Elçi'nin dijital dönüşümden kalite güvence sistemine, akademik ölçütlerin yerleşmesinden uluslararası işbirliklerine kadar attığı adımların bugün hala MSGSÜ'nün işleyişinde kendisini hissettiren yapısal bir miras olduğunu ifade etti.
Handan Hocanın yöneticiliğinde en belirgin özelliklerinden birinin de her zaman inandığı değerlerin arkasında durması olduğunu dile getiren Arabacıoğlu, "Kolay olanı değil, doğru olanı seçti. Kurumun geleceği için gerekli gördüğü adımların arkasında saygılı ama kararlı bir şekilde durdu. Bu dirayet onu sadece bir yönetici değil, aynı zamanda bir etik rehber haline getirdi." değerlendirmesinde bulundu.
Arabacıoğlu, Elçi'nin kararlarını şekillendiren şeyin hiçbir zaman kişisel eğilimleri olmadığını vurgulayarak, şunları söyledi:
"Her zaman kurumun ve bilimin onuru doğrultusunda kararlarını verdi. Onu yakından tanıyanlar, çalışma biçimini bir tür adanmışlık olarak hatırlayacaktır. Sabahın erken saatlerinden geceye kadar, hafta içi, hafta sonu demeden yazı masasının başında notlar, çizimler, metinler arasında düşünmeye ve üretmeye devam etti. İşi onun için bir görev değil, bir anlam biçimi oldu. Belki de bu yüzden ardında tamamlanmamış projeler bırakmadı. Ölümün ötesine geçen bir emeğin sürekliliğini bıraktı. Bugün onu sadece 'rektörüm' ifadesi ile değil, 'hocam' ifadesiyle anıyorum. Çünkü kendisi hayat dershanesinde bana rehberlik eden bir hoca oldu. Bazı insanlar bir görev yapmaz, bir kurumu taşır. Handan Hocamız bu kurumu taşıyan o özel insanlardan oldu."
"Onunla yeniden kitaplardan söz edemeyeceğimiz için üzgünüm"
Programa görüntülü mesaj gönderen yazar Orhan Pamuk, mesajında, Elçi ile arkadaş olduğunu ve vefatına çok üzüldüğünü paylaşarak, "Onunla kitaplardan, romanlardan, başka yazarlardan, edebi yeniliklerden, tartışmalardan söz etmekten çok hoşlanırdım. Hoşgörülü idi, çok geniş kültürü vardı. Her şeyi takip ederdi ve her şeye karşı daha yumuşak yaklaşırdı. Handan İnci deyince benim aklıma hem kuvvetli bir alim, bilim adamı, edebiyatı seven biri geliyor. Alim olmasına rağmen romanları, kitapları sırlar saklayan, erişilmez, anlaşılmaz, hayattan uzak, kütüphanelerde durması gereken şeyler olarak görmez, hayatın içinde yaşayan şeyler olarak görürdü." ifadelerini kullandı.
Elçi'nin hiçbir zaman bitmeyen bir iyimserliği olduğunun altını çizen Pamuk, "Onun için edebiyat iyi ile kötünün ayrıldığı bir yer değil, hayatın zenginliğinin temsil edildiği, canlı, yaşayan zengin bir alemdi. Her zaman bana çalışma zevki, heyecanı verirdi. Şimdi onunla buluşup yeniden kitaplardan söz edemeyeceğimiz için çok üzgünüm. Onu çok özleyeceğim. Çok özel bir insandı ve Türk edebiyatı hakkında yaptığı çalışmalar da çok kalıcı olacaktır." görüşünü paylaştı.
"Erken bir ayrılık ama takdiriilahi, umarım ruhu huzur bulur"
MSGSÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Adem Erdem Erbaş, Handan İnci Elçi ile 2019'da göreve geldikten sonraki ay tanıştığını ve kendisiyle birkaç idari görev içerisinde beraber çalıştıklarını söyledi.
Elçi'nin idareci kimliğinin yanı sıra insani tarafı üzerine de değerlendirmeler yapan Erbaş, çalışmalarını yönetici vasfından çok çocuksu bir edayla gençleri düşünerek gerçekleştirdiğini anlattı.
Elçi'nin insani tarafının ağır bastığını, öğrencilerle birlikteyken çok mutlu olduğunu ve çocuksu bir tavırla hareket ettiğini ifade eden Erbaş, "Handan Hoca bütün çalışma disiplinini bu içindeki çocuğu bile bastıracak şekilde ve hatta onu durduracak şekilde koşturmaya adadı. Ömrü vefa etmedi ve ben bu noktada çok üzgünüm. Erken bir ayrılık ama takdiri ilahi, diyecek bir şey yok. Umarım ruhu huzur bulur. Ruhu şad olsun. Mekanı cennet olsun. Ailesine ve kalanlarına da sabır dilerim." diye konuştu.
"Sevgi dolu yüreğiyle herkese ilham kaynağı oldu"
MSGSÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Nuri Seçgin ise "Hocamız, üniversite içinde olduğu gibi üniversite dışında da kurumumuzu en iyi şekilde temsil etmiş, sevgi dolu yüreği ve içtenliğiyle herkese ilham kaynağı olmuştur." dedi.
Elçi'nin katıldığı bir gezide bitmek tükenmek bilmeyen heyecan ve enerjisiyle herkeste hayranlık uyandırdığını aktaran Seçgin, "Türk dili ve edebiyatındaki bilimsel uzmanlığı konusunda hocamızı takdir etmek elbette haddim değil. Ancak defalarca şahit olduğum bir gerçek var ki ne sorduğunu bilirdi, ne istediğini bilirdi ve nasıl olması gerektiğini bilirdi. Sevgili hocam, ruhunuz şad, mekanınız cennet olsun. Nurlar içinde uyuyun." ifadelerini kullandı.
Açılış etkinliğinin ardından Handan İnci Elçi'nin edebiyat dünyasına katkılarının konuşulduğu 2 oturumlu bir program gerçekleştirildi.
Prof. Dr. Abdullah Uçman'ın moderatörlüğü üstlendiği ilk oturumda Prof. Dr. Baki Asıltürk, yazar Ömer Erdem ve Asuman Kafaoğlu konuşma yaptı.
Elçi'nin çalışma arkadaşlarının ve öğrencilerinin düşüncelerini paylaştığı moderatörlüğü Habil Sağlam'ın üstlendiği ikinci oturumunda ise Özge Şahin, Şevval Demirsel, Türküler Özgül ve Zeynep Zengin katılımcılara hitap etti.



















