Haberler

Nükleer enerjiden korkmayın

Prof. Dr. Serhat Yüksel

Prof. Dr. Serhat Yüksel

İstanbul Medipol Üniversitesi
02.02.2021 11:36

Bugünkü yazımız çok ilgi çekici olduğunu düşündüğüm bir konu ile alakalı. Bu yazıda nükleer enerji ile ilgili fikirlerimi paylaşacağım. İlgi çekeceğini düşünmemin en temel gerekçesi belirli bir kesim nükleer enerji kullanımına ciddi bir şekilde karşı çıkmaktadır. Nükleer enerji karşıtlığına yönelik protestolara, sizler de haberleri izlerken muhtemelen şahit olmuşsunuzdur. Bu arada, protestoculara ve görüşlerine de saygı duyduğumu belirtmek istiyorum. Nükleer enerji karşıtlığındaki en temel hususlar nükleer reaktörün patlama riski ve bu süreçte meydana gelen radyoaktif atıklardır. Daha önce Çernobil ve Fukuşima Nükleer Santralleri'nde yaşanan problemler de bu karşıtlığın artmasına sebebiyet vermiştir. Bu yazıyı yazmamın amacı ise nükleer enerjinin taraftarı da olacaksanız karşısında da duracaksanız bunu bilinçli olarak yapmanızdır.

Şimdi ilk olarak nükleer enerjinin ne olduğunu tanımlayarak başlayalım. Nükleer kelimesi Latince çekirdek anlamına gelmektedir. Nükleer enerji de bir atomun çekirdeğinden enerji elde edilmesi anlamına gelmektedir. Peki bu süreç nasıl meydana geliyor? Atomların merkezinde çekirdek bulunmaktadır. Bu çekirdekte ise nötron ve proton adlı 2 farklı parçacık yer almaktadır. Burada önem arz eden konu ise bu proton ve nötronların birbirlerine muazzam bir çekim kuvveti ile bağlı olmalarıdır. Nükleer enerji ise bu bağlar kırıldığında yani atomu parçaladığınızda serbest kalmaktadır. Bu süreçte, çekirdeğe nötron parçası fırlatılarak çekirdeğin parçalanması sağlanır. Parçalanan çekirdekler de etrafa daha fazla nötron ve enerji saçar. Bu olay zincirleme şekilde devam eder ve ortaya çok güçlü bir enerji çıkmaktadır.

Burada altını çizmek istediğim bir husus var. Zincirleme şekilde meydana gelen bu parçalanma olayı (fisyon) kontrol altına alınmalıdır. Aksi takdirde, enerjinin büyüklüğü kontrol edilemez ve çok kötü sonuçlar meydana gelir. Atom bombalarında kullanılan yöntem de budur. Ama unutmayalım ki biz nükleer enerjiyi bir silah üretmek amacıyla değil, sadece elektrik elde edebilmek için kullanılmasını savunuyoruz. Peki aralarındaki fark nasıl olmaktadır? Başka bir ifadeyle, nükleer reaktör içerisindeki bu zincirleme reaksiyon nasıl kontrol altına alınabilir? Bu süreçte, reaktörün içinde bor ya da gümüş gibi malzemelerden yapılmış kontrol çubukları kullanıyoruz. Bu maddeler yapıları gereğince çok etkili nötron tutuculardır. Dolayısıyla, kontrol çubukları nükleer reaktörün içerisine sokulduğunda, reaksiyonlar kontrol altına alınabilmektedir. Bu sayede, sadece ihtiyacımız kadar sıcaklık oluşur ve bu sıcaklığın buharı kullanılarak da türbinleri döndürüp elektrik elde edebiliriz.

Gelelim nükleer enerjinin faydalarına. Öncelikle, nükleer santraller, yakıt enerjisi yoğun olan bir kaynaktır. Diğer bir ifadeyle, bu süreçte çok yüksek miktarda enerji elde edilebilmektedir. Bunun yanı sıra, nükleer santrallerde günün her saati elektrik elde edebilmek mümkündür. Başka bir deyişle, nükleer enerji iklim koşullarından etkilenmemektedir. Bu durum da elde edilecek enerjinin sürekliliğine katkı sağlamaktadır. Nükleer enerjinin en önemli faydalarından biri ise atmosfere karbon gazı salınmamasıdır. Bu durum çevre kirliliğinin azaltılabilmesi yardımcı olmaktadır. Son olarak, nükleer santraller sayesinde, ülkeler kendi enerjilerini üretebilmektedirler. Bu durum ülkelerin enerji arz güvenliğine katkı sağlamaktadır. Ek olarak, nükleer enerji sayesinde ülkeler yurt dışından enerji ithal etmek zorunda kalmayacaklardır. Bu durum da ülkelerin cari işlemler dengesini olumlu yönde etkilemektedir.

Peki nükleer enerjinin hiç mi dezavantajı yok? Daha önce de ifade ettiğimiz gibi, nükleer fisyon süreci kontrol altına alınamazsa, reaktörün patlama riski bulunmaktadır. Bu da canlıların hayatlarını tehlikeye atmaktadır. Çernobil nükleer santralinde yaşanan patlama sonucunda, bölgede hala insanlar yaşayamamaktadır. Öte yandan, nükleer enerji elde edilmesi sürecinde radyoaktif atıklar meydana gelmektedir. Bu atıklar etkin bir şekilde imha edilemez ise, canlıların hayatları tehlike altına girmektedir.

Özetlemek gerekirse, nükleer enerji ülkelerin ekonomik kalkınmaları için hayati öneme sahip olan bir enerji türüdür. Buna karşın, yönetilmesi gereken bazı risklere de sahiptir. Bu bağlamda, ya olumlu faktörler ağır basarak nükleer enerji savunulabilir ya da riskler dikkate alınarak nükleer enerjiye karşıt olunabilir.

Ülkemizde de nükleer santral kurulması konusu yıllarca tartışılmaktadır. Bu süreçte ben de kendi fikrimi sizlerle paylaşmak isterim. Ülkemiz enerji ihtiyacının çok büyük bir kısmını yurt dışından ithal ederek karşılamaktadır. Bu çerçevede, milli enerji politikalarına ihtiyaç duyulmaktadır. Bu bağlamda, ben nükleer santrallerin ülkemizde kurulmasından yanayım. Bu sayede, ihtiyaç duyduğumuz enerjiyi kendi imkanlarımız ile elde edebilmek mümkün olacaktır. Bunun sonucunda da enerji ithal etmek zorunda kalmayacak ve çok daha güçlü bir ekonomiye sahip olabileceğiz. Buna karşın, risklerin etkin bir şekilde yönetilebilmesi için sürekli denetimlere ve yetkin personele ihtiyaç duyulmaktadır. Nükleer santrallerdeki risklerin kontrollerine ilişkin detaylı prosedürler oluşturulmalı ve bu prosedürlerdeki güvenlik kontrollerinin detaylı olarak yapıldığı şeffaf bir şekilde açıklanmalıdır.

title