Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkmenistan dönüşü uçakta gazetecilerin sorularını yanıtladı Açıklaması
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin Barış Konseyinde yer alıp almayacağına ilişkin, "İsrail'in oluşturduğu güvenlik sorununun ortadan kalkması lazım. Türkiye, hiçbir zaman elini taşın altına koymaktan kaçınmaz." dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin Barış Konseyinde yer alıp almayacağına ilişkin, " İsrail'in oluşturduğu güvenlik sorununun ortadan kalkması lazım. Türkiye, hiçbir zaman elini taşın altına koymaktan kaçınmaz." dedi.
Erdoğan, Türkmenistan'ın başkenti Aşkabat'ta düzenlenen "Uluslararası Barış ve Güven Forumu" sonrası Türkiye'ye dönüşünde uçakta gazetecilere açıklamalarda bulundu ve soruları yanıtladı.
Gazze'deki ateşkes sonrası oluşması beklenen Barış Konseyinde Türkiye'nin yer alıp almayacağı sorusuna ilişkin Erdoğan, "Henüz bize gelmiş bir teklif, talep yok. Böyle bir toplantının yapılacağı istikametinde dedikoduları duyuyoruz. Yeter ki barış için bu tür toplantılar yapılsın. Adım atalım, biz her an hazırız." diye konuştu.
Öte yandan İsrail'in ateşkes ihlallerinin sürdüğüne dikkati çeken Erdoğan, şöyle devam etti:
"11 Ekim'den bu yana 3702'yi aşkın kardeşimiz şehit oldu. İsrail, ne yazık ki taahhütlerini yerine getirmiyor. İnsani yardım girişlerinde sıkıntılar sürüyor. İsrail'in verdiği sözleri yerine getirmesi, ateşkese tam anlamıyla uyması ve Gazze'de hayatın normale dönmesine müsaade etmesi şarttır. Kış şartları, iyiden iyiye kendini hissettirmeye başladı. Gazze'deki barınma sorunlarını, temel ihtiyaçların karşılanamaması problemini acilen çözmek gerekiyor. Bunun için ise İsrail'in oluşturduğu güvenlik sorununun ortadan kalkması lazım. Türkiye, hiçbir zaman elini taşın altına koymaktan kaçınmaz."
"Avrupa'nın stratejik bir vizyonla ilişkilerimize bakması, onlar açısından kazanç"
Erdoğan, bir basın mensubunun "Belçika Savunma Bakanı'nın 'Türkiyesiz güvende olmayız.'" açıklamasını hatırlatması üzerine, şunları söyledi:
"Avrupa Birliği üyelik sürecinde biliyorsunuz 50 yılı devirdik. Bizi bu tür tekerlemelerle maalesef oyaladılar. Avrupa Birliği'ne daha önce süreçte olmayan ülkeler alındı ama Türkiye, ne yazık ki bugün 86 milyon nüfusuyla, sanayisiyle, kapasitesiyle bu kadar güçlü bir ülke olarak Birliğe güç katacakken maalesef AB'ye hala alınmadı. Oyalama devam ediyor. Dışişleri Bakanıma ısrarla 'Avrupalılarla nerede görüşürsen hep kendilerine bunu hatırlat.' diyorum. Ben de görüştüğüm liderlere hala bunu söylemeye devam ediyorum. NATO'nun en büyük ikinci kara gücüyüz. Savunma sanayiinde son yıllardaki atılımlarımız herkesin malumu. Bu süreçte gizli-açık kısıtlamalarla hatta ambargolarla karşılaştık fakat savunma yeteneklerimizi geliştirmeye devam ettik. Biz, dostluk ve müttefiklik bağlarımızın bulunduğu Avrupa ülkeleri ile kazan kazan temelinde her alanda işbirliğimizi güçlendirmeye hazırız. Avrupa'nın stratejik bir vizyonla ilişkilerimize bakması, onlar açısından da kazanç olacaktır. Avrupa'dan gelecek adımlar ise bundan sonraki süreci inşa edecektir."
Futbolda illegal bahis iddialarına ilişkin soru üzerine Erdoğan, "İdarecisinden yöneticisine ve futbolcusuna kadar birçok ismin burada bulunması ve bu kişilerin adının böylesi skandallara karışması, ülkemde bunun olması, bir Cumhurbaşkanı olarak bizleri gerçekten üzmüştür, hayretlere düşürmüştür. Bu rakamlar için milyonlarca lira transfer ücreti alan bu insanlar, bu işin içerisine nasıl bulaşır, nasıl girer? Yöneticilere bakıyorsun, ya bu yöneticiler bunu nasıl yapar, nasıl bulaşır?" ifadelerini kullandı.
"Biz, futbolun asil ve temiz ruhundan yanayız"
Futbolun ruhunun adalet olduğunun altını çizen Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Eğer biz bu adaleti tesis edemezsek sahalardan çıkan netice bizi asla tatmin etmez çünkü adaletten uzak bir netice ortaya çıkacaktır. Bunun bizi tatmin etmesi mümkün olmaz. Bütün bunların yanında biz, futbolun asil ve temiz ruhundan yanayız. Ben yargı mekanizmasının adil bir şekilde çalışmasından sonra bunun da tesis edileceğine inanıyorum. Nereden gelirse gelsin, hangi kulüpten gelirse gelsin, A kulübü, B kulübü fark etmez. Burada adalet, bizim için çok çok önemli. Şu anda da bence yargı, bu görevini en ideal şekilde yapmaktadır. Biz, bu mücadeleyi özellikle de tribünlerin sesi, gençlerin hayalleri, bu milletin temiz futbol özlemi adına sonuna kadar sürdüreceğiz."
A Milli Basketbol Takımı'nın Bosna Hersek karşısındaki başarısına ilişkin değerlendirmesi sorulan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:
"Bosna Hersek, biliyorsunuz sıradan bir takım değildi, güçlü bir takımdı. O güçlü takımın karşısında gerçekten bizim ekipte iki veya üç tane eksiğimiz vardı, onlar katılamamışlardı. O eksiklerimize rağmen ortaya başarılı bir performans koydular ve o farkla o maçı aldılar. İyi bir başlangıç aslında. İlk iki maçı iyi götürdüler. Şimdi önümüzde tabii zorlu bir maç var, Sırbistan. Sırbistan maçı önem arz ediyor. Sırbistan'ı da yenerek inşallah Dünya Kupası'na bu defa katılmalıyız. Maçtan sonra soyunma odasına gittik. Orada bize 'Dünya Kupas'ına gidersek neticesi ne olur?' falan dediler. Biliyorsunuz sporcunun beklediği hep nedir? Biz de dedik ki 'Dünya Kupası'na gitmemiz halinde yerli ve milli markamız TOGG'u inşallah sizlere de hediye ederiz.' İnşallah kazasız belasız bu elemeleri geçip takımımız, doğrudan 2027 Dünya Kupası'ndaki yerini alacaktır. Milletimiz, onların yanında, biz onların yanındayız."
"Sivil, özgürlükçü, kuşatıcı bir anayasayı yapma arzusu içerisindeyiz"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yeni anayasa çalışmalarına ilişkin soru üzerine de somut netice almak için yola çıktıklarını söyledi.
Erdoğan, şöyle konuştu:
"Soyutta kalırsak bunun bir anlamı olur mu? Olmaz. Şu an itibarıyla da hem sivil hem özgürlükçü hem kuşatıcı bir anayasayı yapma arzusu içerisindeyiz. Bunu yapalım ki milletimiz de 'İşte benim Anayasam.' desin. Kendi geleceği ile ilgili de herhangi bir endişeye kapılmasın. Yeni anayasa sözünü AK Parti olarak biz, özellikle meydanlarda verdiğimiz gibi bütün siyasi partiler de millete aynı taahhütte bulunmuştur. Öyleyse birlikte bu işe sahip çıkacağız. Hassaten Cumhur İttifakı olarak da yaptığımız çalışmayla bunu başaracağız. Bu konuda kararlılığımız var. Bütün bunların yanında yeni anayasa çalışmalarına şu anda partimiz, en hazır parti konumundadır. Sürekli olarak kurduğumuz anayasa çalışmaları ekibi, bu işi yürütüyor. Kendilerinden zaman zaman brifingler alıyorum. Bütün bunların yanında MKYK, MYK ekibimiz içerisinde sadece bu anayasa çalışmalarını yürüten arkadaşlarımız var. Bunlarla birlikte de inşallah üzerinde şüpheye yer bırakmayacak, köhnemiş değil milletimize 'Her yönüyle benim Anayasam.' dedirteceğimiz anayasamızı hazırlıyoruz. Diğer taraftan bu işin takvimi olmaz. Sürekli çalışırsın ve bu çalışmanın neticesinde de vakti, saati geldiğinde adımı da atarsın. Bu dönem, bu işin neticeye bağlanacağı dönem olacaktır."
"Ailede ne kadar birbirimize kenetlenir, bağlanırsak o zaman güçlü millet oluruz"
Bir basın mensubunun, "2025, Aile Yılı ilan edildi. Aile Bakanlığıyla birlikte çok önemli çalışmalar yapıldı. 2025'in artık sonuna doğru geliyorken de yapılan kampanyalara ilgi nasıldı? Bir de sizin hep dikkat çektiğiniz unsur var, nüfus artış hızı azalıyor. 2026 yılı içerisinde bu teşvikler, aile kurumunun teşviki için yeni çalışmalar planlanıyor mu?" şeklindeki sorusu üzerine Erdoğan, şu yanıtı verdi:
"Her şeyden öte bu son cümle çok çok önemli. Nüfus artış hızı noktasında gerçekten dertliyiz. Bunu artırmamız şart. Bugün öğrendim, Rusya 'En az iki çocuk' diyordu, şimdi onlar da 'En az üç çocuk' diyor. Biz, bunu söylediğimizde çok tartışmalar çıktı, çok eleştirildik ama haklılığımızı bu gelişmeler ortaya koyuyor. Aile Yılı derken ailenin kutsiyetini ifade etmek istiyorum. Aile, bizde kutsaldır. Her yönüyle kutsaldır. Anneyle, babayla, bütün kardeşlerle bu kutsiyeti bizim ihya etmemiz önemli. Aileyi ne kadar ihya edersek, ailede ne kadar birbirimize kenetlenir, bağlanırsak o zaman güçlü millet oluruz. Güçlü aile, güçlü millet yani güçlü milletler, güçlü ailelerden doğar. Eğer güçlü bir aile yapınız olmazsa siz, güçlü millet de olamazsınız. Bu sıkıntıyı yaşıyor muyuz? Bana göre yaşıyoruz ama ümitsiz miyiz? Asla çünkü bu milletin tohumunda var yani biz yeniden ayağa kalkacağız, yeniden küllerimizden doğacağız. Bu millet, o güçlü ailelerle inşa ve ihya hareketini de yürütecektir. Bu noktada aile değerlerini korumanın ülkemiz açısından çok çok önemli açılımları olacak."
Ailenin korunmasının yanında eğitimin de önemine değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, eğitimi de asla ihmal etmediklerini vurguladı.
Üniversite sayısının 76'dan 208'e yükseldiğini hatırlatan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Bize 'Bu kadar üniversite niye?' diyenler, şimdi 'Haklıymışsın.' demeye başladılar. Eğitim öğretimin olmadığı bir ülkeden güçlü bir millet doğar mı? Güçlü bir millet için eğitim öğretimde her yönüyle kuvvetli bir altyapı olacak ki buradan da güçlü bir millet çıksın. İbrahim Tatlıses kardeşimizin meşhur sözü var ya 'Urfa'da Oxford vardı da biz mi gitmedik?' diye. O, Urfa'da üniversite aradı, biz 81 vilayetin 81'ine de üniversiteler kurduk. Şimdi üniversite olmayan ilimiz kalmadı ve bununla da iftihar ediyoruz. Buralarda kaliteli, güçlü kariyer sahibi hocalarımız görev yapmaya başladı. Ağrı'ya gidiyorsun, üniversitemiz maşallah her yönüyle güçlü. Hakkari'de her yönüyle güçlü. Artık oralardan derece yapan yavrularımız çıkıyor. Nasıl oldu? O eğitim öğretim olmasaydı Hakkari'den, Ağrı'dan, Van'dan, diğer şehirlerimizden bu yavrular çıkmazdı ama şimdi çıkıyor. İnanıyorum ki ailelerimiz de artık yavrularına daha farklı, daha güçlü bir şekilde sahip çıkacak. Onlar da şöyle bir endişe taşımıyor, 'Benim vilayetimde, benim şehrimde üniversite yok ki.' demiyor. 'Artık benim vilayetimde de üniversite var. Dolayısıyla evladımı yetiştireceğim, hazırlayacağım ve bizim memleketteki üniversiteye gidecek, buradan da inşallah kendini yetiştirerek mezun olacak.' diyorlar."
(Bitti)























