AK Parti Sözcüsü Çelik, MKYK toplantısına ilişkin açıklamalarda bulundu: (3)

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, "Terörsüz Türkiye'nin odak noktası PKK'nın bütün unsur ve uzantılarıyla feshi ve silahları bırakmasıdır.
Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, "Terörsüz Türkiye'nin odak noktası PKK'nın bütün unsur ve uzantılarıyla feshi ve silahları bırakmasıdır. Bu Irak, Suriye, İran'daki kolları için geçerli, illegal yapılanmalar ve Avrupa'daki yapılanmalar için de geçerli." dedi.
Çelik, Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığındaki Merkez Karar ve Yönetim Kurulu (MKYK) Toplantısı'na ilişkin, parti genel merkezinde açıklamalarda bulundu.
Terörsüz Türkiye'nin her zaman gündemlerinde olduğunu söyleyen Çelik, AK Parti iktidarları öncesinde de terör örgütünün silah bırakması için çeşitli yasa ve düzenlemelerin çıkarıldığına dikkati çekti.
Türkiye Cumhuriyeti'nin egemen bir devlet olarak egemenlik araçlarını hem sert güç unsurlarıyla hem de yumuşak güç unsurlarıyla güçlü bir şekilde kullandığını vurgulayan Çelik, "Bugün geldiğimiz noktada yine hukuk devletinin imkan ve kabiliyetleri içerisinde bu yaklaşımlar ortaya koyulmaktadır. Terörsüz Türkiye'nin odak noktası PKK'nın bütün unsur ve uzantılarıyla feshi ve silahları bırakmasıdır. Bu Irak, Suriye, İran'daki kolları için geçerli, illegal yapılanmalar ve Avrupa'daki yapılanmalar için de geçerli. Aynı şekilde bu terörsüz bölge konusuna da ilham kaynağı olacaktır." diye konuştu.
Terörsüz Türkiye'nin bir devlet politikası olduğunu belirten Çelik, "Burada Terörsüz Türkiye'ye ulaşmak için samimiyetle bir önerisi, eleştirisi olan varsa tabii ki dinliyoruz. Ama onun dışında herhangi bir fikri, yöntem önerisi olmayıp da topyekun reddiyeci bir tavırla suçlama, etiketleme, hakaret etme ve gayri meşru bir takım siyasi etiketlemeler yoluyla süreci zehirlemeye çalışanların yaptıklarına müsaade etmeyeceğiz tabii ki." ifadelerini kullandı.
"Bu meseleye verilen desteğin ülkemizin birliğine verilmiş bir destek olduğu unutmamalıdır"
Terörsüz Türkiye ile ilgili takip edilen yolun meşruiyet alanı içerisinde olduğunu vurgulayan Çelik, şöyle devam etti:
"Türkiye Cumhuriyeti kendi egemenlik alanı içerisindeki mekanizmaları ve araçları kullanarak bir devlet politikası olarak bu süreci yürütmektedir. Devletimizin nitelikleri ve milletimizin değerleri konusunda bir taviz ve pazarlık hiçbir şekilde söz konusu değildir. İyi niyetle, doğru siyasetle bu meseleye destek vermek isteyen, Terörsüz Türkiye hedefine ulaşmak isteyen herkesin katkısı son derece kıymetlidir. Bu meseleye verilen desteğin ülkemizin birliğine, bütünlüğüne, dirliğine verilmiş bir destek olduğu unutmamalıdır. Tek vatan, tek millet, tek devlet, tek bayrak anlayışı bu sürecin üst ifadesidir."
Terör örgütü PKK/YPG'nin elebaşlarından "Mazlum Abdi" açıklamalarının sorulması üzerine Çelik, "Söylediklerimiz açıktır, biz retorikle ilgilenmiyoruz. Şu kişinin ya da bu kişinin açıklaması üzerine bir yorum yapmıyorum. Birisi ben Türkiye Cumhuriyeti'nin hasmı değilim, tehdit teşkil etmiyorum diyorsa bizim bunu fiilen görmemiz lazım. Eğer biz yarın bir gün Türkiye Cumhuriyeti'ne saldırmak için tahkimat içerisinde olanları tespit ediyorsak 'biz Türkiye için bir tehdit teşkil etmiyoruz' retoriğinin bizim için bir anlamı yok. Bizim gördüğümüz şudur, SDG terör örgütü PKK terör örgütünün Suriye koludur." değerlendirmesini yaptı.
"Cumhur İttifakı tam bir mutabakatla SDG'nin de silah bırakması gerektiğini ifade etmiştir"
Türkiye Cumhuriyeti'nin milli güvenliğinin pazarlık konusu yapılamayacağını söyleyen Çelik, şunları kaydetti:
"Asıl odak terör örgütünün feshi ve silahları bırakmasıdır. Bu konudaki iyi niyetli sözleri tabii ki not ediyoruz ama iyi niyetli sözlerin yerine gelmesini bekliyoruz. Retorik düzeyinde kalmamasını bekliyoruz. Dolayısıyla birisi 'ben Türkiye için tehdit teşkil etmiyorum' dediğinde bu sözü fiilen ve fiziken görmemiz, tespit etmemiz, teşhis etmemiz ve teyit etmemiz lazım. Bütün bunların gerçekleşmesi lazım. Suriye'deki merkezi hükümetle yaptıkları 10 Mart Mutabakatı hayata geçtiğinde bu unsurlar kendilerini Türkiye için tehdit olmaktan çıkaracaklar. Cumhur İttifakı tam bir mutabakat içerisinde SDG'nin de silah bırakmasını ve 10 Mart Mutabakatına uyması gerektiğini ifade etmiştir. Dolayısıyla mesele kişiler değil, mesele hem bölgenin güvenliğidir hem Türkiye Cumhuriyeti'nin güvenliğidir."
Rusya-Ukrayna savaşında Türkiye'nin arabuluculuk rolüne ilişkin yeni bir gelişme olup olmayacağına yönelik soru üzerine Çelik, Türkiye'nin savaş ile ilgili görüşlerinin net olduğunu söyledi.
Çelik, "Cumhurbaşkanımız, belki de hem Putin ile hem de Zelenskiy ile son derece net şekilde, güvenilir bir zeminde konuşabilen tek lider. Dünkü Başkan Putin ile olan görüşmede de bu konu gündeme geldi, önümüzdeki dönemde de gündeme gelecek." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın çevrim içi düzenlenecek Gönüllüler Koalisyonu Liderler Toplantısına katılacağını bildiren Çelik, görüşmenin saat 18.00 gibi gerçekleşebileceğini ifade etti.
Haziranda infaz düzenlemeleriyle alakalı çalışma yapıldığını anımsatan Çelik, "Belki onların güncellemesiyle ilgili değerlendirme var. Son taslağı üzerinde çalışılıyor. Cuma günü falan Meclis Başkanlığına teslim edilecek, ondan sonra da komisyona gelecek." şeklinde konuştu.
"Yapacakları en yanlış iş, silahlanma yarışına girmektir"
Çelik, Güney Kıbrıs Rum Kesiminin silahlandırılmasına yönelik soru üzerine, şunları söyledi:
"Rum tarafının şimdiye kadar söylediği müzakere, Ada'da barışla ilgili yaklaşılması gereken konular üzerindeki silahlanma sürecindeki iddialarını yok ediyor. Sadece bu konu değil, orada bir silahlanma şeyi içerisine girdiğini görüyoruz. Fakat Adada ev bile yapamayacak kadar, Adanın her tarafını silahlandırsan ne olur? Geçmişte Kıbrıs Türklerine karşı o zulümler yapıldığında Ayşe tatile çıktı ve gereği yapıldı Türkiye Cumhuriyeti tarafından ve en zor koşullarda yapıldı.
Şimdi biz Ege'de, Akdeniz'de çatışma istemiyoruz, herhangi bir şekilde sorunların masa dışında bir yerde ele alınmasını istemiyoruz. Ama Yunanistan'ın, Türkiye'nin savunma sanayisine dönük yaklaşımını, en son askerlerimizin şehit olduğu uçak kazasında o kargo uçağının resmini paylaşarak Yunan Hava Kuvvetlerinin zihniyetini bir kere daha gördüm. Bunlar hastalıklı şeyler, normal bir yaklaşım değil, askeri değerlere de uymuyor, insani değerlere de uymuyor, siyasi değerlere de uymuyor. Askerlik sanatı, askerlik değerleri diye bir şey var. Böyle bir şey olur mu? Dolayısıyla Rum tarafı açısından ise mesele giderek kendilerini Avrupa Birliği üyeliğinin verdiği şımarıklıkla giderek daha marjinal noktalara doğru sürüklüyorlar. O yüzden yapacakları en yanlış iş, bu silahlanma yarışına girmektir. Bundan daha yanlış iş, bu silahlanma yarışına İsrail'in desteğiyle girmektir."
Bütçe görüşmelerinde yaşanan gerginliklere ilişkin soru üzerine Çelik, bu tip şeylerde kişilerin konuyu öne çıkarmak yerine kendini öne çıkardığını söyledi.
Adalet Bakanlığının bütçe görüşmelerinde yaşanan tartışmaya da değinen Çelik, "Günün sonunda bakın muhalefetten gelen, CHP'den gelen birtakım itirazlar var fakat eleştirel olarak akılda kalıcı bir tane cümle yok. Bir tane siyaset üretimi anlamına gelecek cümle yok. Sadece bu bahsettiğiniz polemikler, birtakım gürültüler, mizansenler gündeme geliyor. Halbuki kayda geçecek, biz de isteriz ki not alalım da bunu bir bakın bunu bir değerlendirelim, bunun üzerinde çalışalım ama şimdiye kadar maalesef öyle bir şey gelmiyor. Bugün de özellikle CHP Milletvekilinin daha doğru bir dille, daha zarif bir şekilde orada konuşma yaparak bu meseleyi daha doğru bir yöntemle ele almasını arzu ederdik." diye konuştu.
(Bitti)























