Zeytune Camisi: Tunus'un Manevi ve İlim Merkezi

Güncelleme:
Facebook'da Paylaş Twitter'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş Google News'de Paylaş

Tunus'un başkenti Tunus'ta yer alan Zeytune Camisi, tarihi ve mimari önemiyle Kuzey Afrika'nın en köklü ilim merkezlerinden biri olmayı sürdürüyor. Asırlarca süren zikir halkaları ve İslam medeniyetinin önde gelen alimlerinin yetiştiği Zeytune Üniversitesi ile bilinen cami, zengin geçmişi ve maneviyatıyla ziyaretçilerine huzur sunuyor.

Tunus'un kalbinde yer alan Zeytune Camisi, yapımının üzerinden asırlar geçse, devletler değişse de Kuzey Afrika'nın en köklü ilim merkezlerinden biri olarak canlılığını hala koruyor.

Başkent Tunus'ta bulunan Zeytune Camisi, yalnızca tarihi bir yapı değil, aynı zamanda zikrin ve maneviyatın hiç eksik olmadığı bir huzur alanı olmayı sürdürüyor.

Zeytune Camisi, İslam dünyasının en eski üç eğitim kurumundan biri sayılan Zeytune Üniversitesi'nin doğduğu yer olarak biliniyor.

Cami, Mısır'ın başkenti Kahire'deki El-Ezher ve Fas'taki Karaviyyin camileriyle birlikte İslam medeniyetinin üç büyük ilim ocağından biri kabul ediliyor.

Tarihin derinliklerinden gelen bir miras

Tarihçiler, caminin temellerinin Emevi dönemi komutanlarından Hasan bin Numan el-Gassani tarafından 698 yılında atıldığını belirtiyor.

Tunus'ta 1228-1574 yıllarında hüküm sürmüş Berberi hanedanı Hafsiler ile Osmanlı dönemlerinde yapılan eklemeler sayesinde cami, İslam mimarisinin farklı dönemlerinden izler taşıyor.

Caminin avlusuna adım atıldığında insanı, dinginliğin hakim olduğu geniş bir alan karşılıyor.

Sağ tarafta yükselen kare biçimli minare, Tunus siluetinin ayrılmaz bir parçası. Mermer sütunların taşıdığı kemerler, üzerlerindeki eski kabartmalarla birlikte geçmişin zarafetini bugüne yansıtıyor.

Bu mimari uyum, ziyaretçilere adeta zamanın dışında bir mekanda bulundukları hissini veriyor.

Zeytune Camisi'nden doğan Zeytune Üniversitesi, yüzyıllar boyunca İslam dünyasının önde gelen alimlerini yetiştirdi. Aralarında İbn Haldun ve Muhammed Tahir bin Aşur (Fas asıllı Tunuslu ilim ve fikir adamı, müfessir, fakih, Arap dili ve edebiyatı alimi) gibi düşünürlerin de bulunduğu pek çok isim, ilim yolunda ilk adımlarını buradan attı.

İki asırdır devam eden zikir halkaları

Asırlar boyunca cami sadece bir ibadet yeri değil, aynı zamanda bir tasavvuf merkezi oldu. Yaklaşık iki asırdır her gün ikindi namazı sonrasında, Ticaniyye tarikatı mensupları camide bir araya gelerek "günlük vazife" şeklinde bilinen toplu zikir halkalarını sürdürüyor.

Ticaniyye, 18. yüzyılda Fas'ta doğmuş ve Kuzey Afrika ile Batı Afrika'ya yayılmış bir tarikat. Zikir halkasında cemaat, "Bismillahirrahmanirrahim" ile başlayıp Fatiha Suresi, ardından istiğfar ve salavatlarla devam eden duaları birlikte okuyor, son olarak "Allah" ismini hep bir ağızdan tekrar ederek zikri tamamlıyor.

Tunus'taki Ticaniyye tarikatı önderi Halid Kammar, AA muhabirine yaptığı açıklamada, bu geleneğin 1920 yılında Şeyh Ebu İshak İbrahim er-Riyahi tarafından Zeytune Camisi'ne taşındığını söyledi.

Kammar, "O günden bu yana bir gün bile ara verilmeden, nesiller boyu bu zikrimiz devam etti." dedi.

Camide cuma günleri ise zikrin temposu daha farklı oluyor. Sesler biraz daha yükseliyor, kalabalığın nefesiyle birlikte caminin taş duvarları arasında yankılanan "Allahümme Salli ala Seyyidina Muhammedin el-Fatihi lima uğlika (Allah'ım! Kapalı kapıları açan, Efendimiz Muhammed'e salat ve selam eyle)" duası cemaati coşturuyor.

Asırlardır devam eden ilim ve maneviyat

Zeytune Camisi, sadece zarif mimarisiyle değil, aynı zamanda yaşayan bir ruhun sembolü olmasıyla da Tunus'un kimliğinde özel bir yere sahip.

Her gün yinelenen zikir halkaları, tasavvufun Tunus'taki köklü varlığını temsil ediyor. Asırlık sütunların gölgesinde, kuşların kanat sesleri eşliğinde yankılanan dualar, bu kadim mekanda ilmin, huzurun ve maneviyatın hala canlılığını koruduğunu hatırlatıyor.

Tarihi zeytinliklerin üzerine kurulu Zeytune Camisi, adını da buradan alıyor. Kare biçimli minaresiyle Tunus siluetine işlenen Zeytune Camisi, hem bir mimari şaheser hem de bir ilim ve ibadet ocağı olarak varlığını yüzyıllardır sürdürüyor.

Kaynak: AA / Mehmet Nuri Uçar - Güncel
title