Köylülerle 'Hanımağa'nın 'Kanal' Kavgası
Köylüler ile 25 köyde yaşayan Şeyhdoda Aşireti'nin lideri Suna Kepoğlu Ataman arasında mera anlaşmazlığı çıktı.
Diyarbakır'ın Silvan İlçesi Yenidoğan Köylüleri ile 25 köyde yaşayan Şeyhdoda Aşireti'nin lideri Suna Kepoğlu Ataman arasında mera anlaşmazlığı çıktı. Köy statüsüne yeni kavuşan Yenidoğanlılar, hayvanlarının mera olarak belirlenen alana geçmemesi için 'Hanımağa' Ataman'ın 2 metre derinliğinde, 2 kilometre uzunluğunda kanal kazdırdığını iddia etti. Ataman ise iddiaların asılsız olduğunu, bunun su tahliye kanalı olduğunu ve kendisiyle ilgisisinin bulunmadığını söyledi.
Silvan'a 30 kilometre mesafede Gözdere Köyü'ne bağlı mezra iken 2005 yılında köy statüsüne kavuşan 500 nüfuslu Yenidoğan köylüleri, 300 büyükbaş hayvanı otlatmak için İçişleri Bakanlığı, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, Diyarbakır Valiliği ve Silvan Kaymakamlığı'ndtan mera talebinde bulundu. Talep üzerine Silvan İlçe Tarım Müdürlüğü 2007 yılında köyde keşif yaparak, Diyarbakır Mera Komisyonu'na 1500 dönümlük arazinin mera olarak tahsis edilmesi yönünde öneride bulundu.
MERA ALANI TESCİL EDİLEMEDİ
Komisyon, öneri doğrultusunda arazinin mera olarak kullanılmasını onayladı. Ancak, Mera Tahsis Komisyonu mühendisleri köyün sınırlarının ve meranın harita çizimini yapmadıkları gerekçesiyle, arazi mera olarak tescil edilmedi. Bunun üzerine köylüler 1 ay önce yeniden Mera Komisyonu'na başvurarak, köyün sınırları ve meranın haritasının çizilerek tescil edilmesini talep etti.
HANIMAĞA KANAL KAZDIRDI İDDİASI
İddiaya göre köylülerin başvurusunun ardından Silvan'da 25 köyde yaşayan Şeyhdoda Aşireti'nin lideri olan Suna Kepoğlu Ataman, köyün çevresine iş makineleriyle 2 metre derinliğinde 2 kilometre uzunluğunda kanal kazdırdı. Köylüler, Hanımağa Ataman'ın hazineye ait işlediği arazilerin ortaya çıkmaması, köyün hayvanlarının mera arazisine geçmesini engellemek ve kendilerine ceza vermek için kanal kazdırdığını iddia etti.
Köylülerden Mehmet Kesici, bu devirde böyle bir uygulamaya tabi tutulmaktan utanç duyduklarını belirterek, yetkililerinden yardım istediklerini söyledi. Kesici, "Biz hayvancılıkla geçimimizi sağlıyoruz. Başka geçim kaynağımız yok. Bir metre toprağımız yok. Hepsi ağanındır. Mezramız köy olduktan sonra yetkililere mera talebinde bulunduk. Bakanlıklara, valiliğe ve kaymakamlığa dilekçe yazdık. 2007 yılında bin 500 dönümlük bir arazi mera olarak tahsis edildi ancak, tahsis edilen hazine arazisini şimdiye kadar ekip biçen hanım ağamız, hala burayı işlemeye devam ediyor. Bizim mera talebimiz karşısında, kendi işlettiği hazine arazilerinin ortaya çıkabileceği düşüncesi üzerine bizi caydırmak için bizi cezalandırıyor. Köyümüzün etrafında iş makinalarıyla 2 kilometre uzunluğunda ve 2 metre derinliğinde bir çukur kazdırdı ki hayvanlarımız bu sınırın ötesine çıkmasın. Yetkililer bu sorunumuzu çözmemize yardım etsin" dedi.
Yenidoğan Köyü'nde yaşayan Mizbah Yaşar, köyün arazisinin sınırlarının belirlenmesini isteyerek, "Köyümüze bitişik olan mera alanı köyümüze bağlanmasını ve köyümüzün idari sınırlarının belirlenmesini yetkililerden rica ediyoruz. Bu konu üzerinde durulmasını ve mağduriyetimizin giderilmesini istiyoruz" dedi.
HAYVan HAKLARI SAVUNUCULARINA BİLE GİDERİZ"
Köylülerden Mehmet Mehdi Kızıl da, "Köyümüzde hayvanlarımızın otlaması için 20 dönüm kadar mera arazisi yoktur. Çevre köylerin meralarına da hayvanlarımızı götürdüğümüzde ise oradaki köylüler tarafından kovuluyoruz. Çok zor durumdayız. Buradan Tarım Bakanlığı'na, İçişleri Bakanlığı'na, Diyarbakır Valiliği'ne, dilekçemizi vermişsiz. Bu dilekçelerimizi takiben kendilerinden ricamız müracaatlarımıza ve hayvanlarımıza sahip çıkmalarını istiyoruz. Köy halkının zorluklarını kendileri isterlerse gelip görebilirler. Sesimizi duymalarını istiyoruz ve müdahale etmelerini rica ediyoruz. Eğer bunu da yapamıyorlarsa bizler hayvan hakları savunucularına başvuru yapacağız" dedi.
HANIM AĞA: İDDİALAR ASILSIZ VE YALAN
Köylülerin köy ile mera arasına kanal kazdırmakla suçladığı Hanımağa Suna Kepoğlu Ataman, köylülerin iddialarının asılsız ve yalan olduğunu söyledi. Ankara'da yaşayan Ataman, şöyle dedi:
"Diyarbakır'da ve Güneydoğu'da herkes beni ve ailemi tanır. Bugüne kadar değil bir insanı, bir karıncayı bile incitmedik. İddiaların tamamı asılsız ve yalandır. Söz konusu köyde bulunan evlerin, bahçelerin bile hepsi benim tapulu malımdır. Buna rağmen köylülere karışmadık, hep yardımcı olduk. Eskiden tarla sulama işlerini herkes kendisi yapardı. Ancak yeni yasalarla birlikte tarla sulama işleri, il ve ilçelerdeki sulama birliklerine devredildi. Ben Ankara'da yaşıyorum ama daha önceki yıllarda tarlalarımızı sulamak için açtığımız bir su tahliye kanalı vardı. Köydeki arkadaşlarımı ve ortaklarımı aradım, yeni açılan kanalı sulama birliği yetkilileri, tarlalara su götürmek için açtığı bir su tahliye kanalıdır. Benimle veya ailemle hiç alakası yoktur, külliyen yalandır. " - Diyarbakır / Silvan