İngiltere'de hükümet, açlık grevi yapan Filistin yanlısı mahkumları dinlememekle eleştiriliyor

Güncelleme:
Facebook'da Paylaş Twitter'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş Google News'de Paylaş

Palestine Action üyesi 8 tutuklu, İngiltere hükümetiyle görüşememekten dolayı açlık grevine başladı. Eylemcilerin durumu, milletvekillerinin hükümete yönelik eleştirilerini ve cezaevi koşullarını gündeme getirdi.

İngiltere'de Filistin yanlısı eylemler yapan Palestine Action üyesi bir grup tutuklunun haftalardır açlık grevi yapmasına rağmen herhangi bir hükümet yetkilisiyle görüşememesi tepkiye neden oldu.

İngiltere'de iş yapan İsrail şirketlerine yönelik eylemleri nedeniyle temmuzda yasaklı örgüt ilan edilen Palestine Action üyesi 8 tutuklu, yaklaşık 1 yıldır cezaevinde bulunmalarının ardından açlık grevine başladı.

İsrailli savunma şirketlerinin fabrikalarında üretimi durduran eylemlere imza attıktan sonra "hırsızlık" ve "mala zarar verme" suçlamasıyla tutuklanan ve açlık grevine başlayan 8 eylemciden Jon Cink 41'inci günde, Umer Khalid ise 13'üncü günde sağlık nedeniyle açlık grevine son verdi.

Açlık grevine son veren üçüncü isim, eylemini 51 gündür sürdürdükten sonra dün hastaneye kaldırılan Qesser Zuhrah oldu.

Zuhrah ile aynı gün açlık grevine başlayan ve üç kere hastaneye kaldırılan Amy Gardiner-Gibson'ın (Amu Gib) yanı sıra Heba Muraisi, Teuta Hoxha, Kamran Ahmed ve Lewie Chiaramello ise greve devam ediyor.

Açlık grevleriyle ilgili talepleri dile getiren ve tutukluların durumuna ilişkin güncel bilgileri paylaşan "Prisoners for Palestine" (Filistin için Mahkumlar) platformu, birçok başvuruya rağmen şu ana kadar hükümet yetkililerinin kendileriyle görüşmediklerini açıkladı.

Milletvekilleri cezaevi şartlarının incelenmesini istedi

Palestine Action'ın yasaklama kararının kaldırılması talebini iletmek ve tutuklu Filistin yanlısı eylemcilerin durumunu görüşmek için başvurulan Başbakan Yardımcısı ve Adalet Bakanı David Lammy'nin taleplere yanıt vermemesi ise tepki çekti.

Yeşiller Partisi Eş Genel Başkan Yardımcısı Mothin Ali, yaptığı yazılı açıklamada, "Bu mahkumlar ciddi şekilde hasta. Amu Gib 51, Ahmed ise 43 gündür açlık grevinde. Bu kadar uzun süre açlık, organ yetmezliği riski doğururken, geri dönülemez nörolojik hasarlara ve ölüme sebep olabilir." ifadelerini kullandı.

"Bakanlar mahkumların temsilcisiyle buluşsaydı, bu korkunç durum önlenebilirdi." ifadelerine yer veren Ali, mahkumların iletişim engelinin kaldırılması, adil yargılanma ve kefaletle serbest bırakılma talebi olduğuna dikkati çekti.

Ali, Gardiner-Gibson'ı cezaevinde ziyaret ettiğini de belirterek, mahkumların adaletsizlik ve yaşadıkları kötü muameleye dikkati çekmek için ellerindeki son araç olan vücutlarını kullanmak zorunda kaldığının altını çizdi.

Öte yandan, üç milletvekili de Cezaevleri Baş Müfettişi Charlie Taylor'a hitaben kaleme aldıkları mektupla, cezaevleri şartlarının incelenmesini istedi.

Jeremy Corbyn, John McDonnell ve Barry Gardiner imzasını taşıyan mektupta, mahkumların sağlık durumlarına rağmen sağlık ekiplerinin geç çağırılması, cezaevleri yönetimlerince açlık grevinin 10'uncu güne kadar görmezden gelinmesi, mahkumların aileleriyle görüşmesinin kısıtlanması ve doktor randevularının kaçırılması gibi iddiaların da ele alınması talep edildi.

"Bakanlar mahkum temsilcileriyle buluşmayacak"

Cezaevleri, Denetimli Serbestlik ve Suç Tekrarını Azaltmadan Sorumlu Devlet Bakanı William James Timpson ise açlık grevlerinin yeni bir şey olmadığını, İngiltere'de yılda ortalama 200 mahkumun açlık grevi yaptığını kaydetti.

Cezaevi koşullarıyla ilgili iddiaları reddeden Timpson, şunları kaydetti:

"Bakanlar mahkum temsilcileriyle buluşmayacak. Güçler ayrılığı ilkesine bağlı bir adalet sistemimiz var. Bağımsız yargı da bu sistemin temel taşıdır. Devam eden bir yargılamada bakanların mahkum temsilcileriyle buluşması, yasalara aykırı ve yanlış olur."

İngiltere'de İsrail ile iş yapan şirketlere yönelik üretimi veya çalışmaları durduran eylemler yapan Palestine Action, son olarak haziranda İngiliz hava üssünde gerçekleştirdiği eylemle gündeme gelmişti.

Palestine Action aktivistleri, Brize Norton üssüne telleri keserek girmiş, askeri uçakların motorlarına kırmızı boya püskürtmüş ve Filistin bayrağı bırakmıştı. Bu eylemden sonra dönemin İçişleri Bakanı Yvette Cooper, grubun yasaklı örgüt ilan edilmesi sürecini başlatmış, temmuzda grup yasaklanmıştı.

O tarihten bu yana yasağın kaldırılması için yasal girişimler sürerken, Defend Our Juries grubu, Palestine Action'a destek eylemleri başlatmış, bu eylemlerde son bir yılda 1630 kişi gözaltına alınmıştı.

Kaynak: AA / Behlül Çetinkaya - Güncel
title