Hacettepe'den 'Atanamayan Öğretmen' Çıkışı

Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Müdürü Doç.Dr.Yunus Koç, eğitim fakültelerinden mezun olanların kendilerini 'atanamayan öğretmen' konumunda gördüklerini belirterek, "Atanamayan mühendis olmuyor da atanamayan öğretmen neden"...
Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Müdürü Doç. Dr. Yunus Koç, eğitim fakültelerinden mezun olanların kendilerini 'atanamayan öğretmen' konumunda gördüklerini belirterek, "Atanamayan mühendis olmuyor da atanamayan öğretmen neden oluyor, atanamayan diş hekimi diye bir kavram var mı?" dedi.
Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Müdürü Doç. Dr. Koç, yaptığı yazılı açıklamada, 'atanamayan öğretmenler' konusunda ezber bozan bir değerlendirmede bulundu. "Devlet iş bulmak zorunda mı" diye soran Koç, " Türkiye'de geçtiğimiz yıllarda kurulan çok sayıda üniversitede temel fen ve beşeri bilimlere ait çok sayıda bölüm açıldı ve hatta bunlardan bazıları ikinci öğretim dahi yapmaya başladı. Bu kadar mezun veren fizik, kimya, biyoloji, sosyoloji, tarih ve felsefe bölümlerinden bazılarında bu sene kontenjan açığı yaşandı. Temelde, lise öğrenimi gören gençler ve aileleri yüksek öğrenime bir meslek edinme alanı ya da iş bulma aracı olarak bakıyor. Bunda da çoğu kez haklılar. Ancak fizik, kimya ya da tarih bölümünden mezun olan her gence devlet iş bulmak zorunda mıdır, aynı durum eğitim fakülteleri mezunları için de geçerlidir. Eğitim fakültelerinden mezun olanlar kendilerini neden 'atanamayan öğretmen' konumunda görüyor ya da atanamayan mühendis olmuyor da atanamayan öğretmen neden oluyor, atanamayan diş hekimi diye bir kavram var mı?" ifadelerini kullandı.
"Her yerde bir atanamayan öğretmen edebiyatı tutturulmuş gidiyor" diyen Koç, şunları kaydetti:
"Sorunun kaynağı 1992'den bu yana hızla arttırılan ve mezunlarının kendisini 'ben mutlaka öğretmen olacağım' ya da eğitimciler ve bazı sendikalarca 'siz mutlaka öğretmen olacaksınız' diye şartlandırdığı eğitim fakülteleridir. Herkesin yanlış yöntemlerle doğru sonuca ulaşılamayacağının mümkün olmadığını görmesi lazım. Öğretmenler önce çok ciddi alan bilgisine sahip olacak, yani önce çok iyi fizik, kimya, matematik, biyoloji, tarih bilecek sonra da bunu nasıl ve hangi modern yöntemlerle orta ve lise çağındaki gençlere aktarılacağını öğrenecek. İyi bilinen bir konunun öğretilmesi aktarılması elbette iyi anlatım ve aktarma yolları ile olur. Eğitim için gerekli yöntemler öğrenilmelidir ama bunu dört yıla yayarak ve alan bilgisi üstüne edinerek. Alan bilgisi yeterli olmadan bir işi iyi öğretmek asla mümkün değildir. Alan bilgisinde cehalet devam ederken bu eksikliğin üstüne iyi öğretim yöntemi edinmiş varsayarak iyi eğitimci de olunmaz. Dahası eğitim fakültesinden her mezun olan da öğretmen olmaz, olamaz, ancak ve ancak öğretmen olmak için gerekli eğitimi aldığı varsayılır. Öğretmenlik atanınca hatta atandıktan bir iki yıl sonra başlar." - ANKARA
















