2026 Bütçesi TBMM Genel Kurulu'nda... Dem Parti ile İyi Parti Arasında "Komisyon Raporu" Tartışması...
İYİ Parti milletvekili Hasan Toktaş'ın konuşmasında DEM Parti'nin isminin zikredildiğini belirterek söz talebinde bulunan DEM Parti Grup Başkanvekili Sezai Temelli, "Her şeyden önce raporumuz kamuoyuna açık bir rapor, herkes girip okuyabilir. Bütün partiler raporlarını yazıp kamuoyuyla paylaşıyorlar. Keşke İYİ Parti'nin de bir raporu olsaydı ve onların da Türkiye'nin demokrasisine, barışın kalıcılaşmasına dair ne düşündüklerini öğrenebilseydik. Fakat hatip konuşmasında istismarla, ihanetle bizleri suçladı" diye tepki gösterdi. İYİ Parti Grup Başkanvekili Turhan Çömez de Temelli'nin ardından söz talebinde bulunarak "Hatibimizin özellikle eleştirdiği konu terördür. DEM Parti'nin raporu elimde, satır satır okudum, o raporunuzda bir tek satıra dahi katılmıyoruz. Sakın ola, bizi Kürtlerle karşı karşıya getirmeyin" diye cevap verdi.
(TBMM) - İYİ Parti milletvekili Hasan Toktaş'ın konuşmasında DEM Parti'nin isminin zikredildiğini belirterek söz talebinde bulunan DEM Parti Grup Başkanvekili Sezai Temelli, "Her şeyden önce raporumuz kamuoyuna açık bir rapor, herkes girip okuyabilir. Bütün partiler raporlarını yazıp kamuoyuyla paylaşıyorlar. Keşke İYİ Parti'nin de bir raporu olsaydı ve onların da Türkiye'nin demokrasisine, barışın kalıcılaşmasına dair ne düşündüklerini öğrenebilseydik. Fakat hatip konuşmasında istismarla, ihanetle bizleri suçladı" diye tepki gösterdi. İYİ Parti Grup Başkanvekili Turhan Çömez de Temelli'nin ardından söz talebinde bulunarak "Hatibimizin özellikle eleştirdiği konu terördür. DEM Parti'nin raporu elimde, satır satır okudum, o raporunuzda bir tek satıra dahi katılmıyoruz. Sakın ola, bizi Kürtlerle karşı karşıya getirmeyin" diye cevap verdi.
TBMM Başkanvekili Pervin Buldan'ın başkanlığında toplanan TBMM Genel Kurulu'nda ilk dokuz maddesi kabul edilen 2026 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi'nin görüşmeleri devam ediyor. Meclis'te grubu bulunan siyasi partilerin temsilcileri maddeler üzerindeki görüş ve önerilerini dile getiriyor.
Çalışkan: Ne yazık ki yirmi üç yıldan beri bu Mecliste size rağmen tek bir kanun çıkmadı
Yeni Yol grubu adına 2026 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi'nin dokuzuncu maddesi üzerine söz alan Saadet Partisi Hatay Milletvekili Necmettin Çalışkan, bütçenin sonuna gelindiğini belirterek "Ne yazık ki bu bütçe milletin hiçbir beklentisini karşılamadı, böyle olduğu için de ne iktidar mensubu arkadaşlar bütçeyi savunurken içeriğini savunabildi... Milletimiz 'Bütçede ne var?' diye bekliyor çünkü bütçenin içeriği boş. Esasen, burada bir başarı hikayesinden söz etmek gerekirse AK Parti'nin yirmi beş yıllık başarı hikayesi dün akşam gördüğümüz gibi 'Kim daha çok Atatürkçü?' yarışmasından öte bir şeye geçmiyor çünkü bu arkadaşların savunacağı bir şey yok" dedi.
Yirmi beş yılın sonunun AK Parti'nin ideolojik olarak iflası olarak niteleyen Çalışkan, şöyle konuştu:
"Bu milletin değerlerinden kopuşudur. Burada başörtüsünü savunmanın kimlere kaldığını görüyorsunuz. Başörtüsü mücadelesi çıktığı zaman seviniyorsunuz 'Elimize bir fırsat geçti' diye, ne yazık ki. Burada, yine, biliyoruz ki iki yıldan beri bu milletin yararına tek bir tane kanun çıkmış değil; ya küresel güçlerin, güç odaklarının, lobilerin beklentileri ya da bürokrasinin talepleri... Vatandaşla ilgili ancak vergi geliyor, ceza geliyor. Şunu söylemem gerekir AK Parti'lilere sesleniyorum. Yirmi üç yıldan beri bu Meclis'te çıkarmak istediğiniz bütün kanunları çıkardınız. Ne yazık ki yirmi üç yıldan beri bu Meclis'te size rağmen tek bir kanun çıkmadı, onun için de 'Biz yapacaktık da engel oldu...' Bu, safsata, bu, laf ebeliği. İstediğiniz her şeyi yaptınız. Eğer getirdiğiniz kanunu muhalefet benimsemişse bir haftada çıktı, muhalefet itiraz etmişse bir ayda çıktı ama bütün yasaları çıkardınız, onun için de vebaliniz çok ağır. Zaten siz, yaptığınız işlerde bir şeyin yanlış olmasından korkmuyorsunuz, sadece duyulmasından, vatandaşın gündemine almasından korkuyorsunuz."
Toktaş: DEM Parti raporunda Terörle Mücadele Yasası'nın kaldırılması, iltisak ve irtibat gibi hukuki temeli olmayan kavram ve yasaklardan uzaklaşılması temel taleplerdir
İYİ Parti Milletvekili Hasan Toktaş, Türkiye'nin bir yılı aşkın süredir bir kalkışmayla karşı karşıya olduğunu söyleyerek "'Terörsüz Türkiye' diye ambalajladıkları planı sahneye sürdükleri günden bu yana olup bitenleri izliyor, cumhuriyetimiz ve milletimiz adına gerekli uyarıları yapıyoruz. Bu plan, Büyük Orta Doğu Projesi'nin sınırlarını yeniden belirleme hevesinin ürünüdür, açık ve net bir şekilde milli kimliğimiz ve üniter devlet yapımıza karşı bir kalkışmadır" dedi.
Lozan'ın tartışmaya açıldığını söyleyen Toktaş, şunları söyledi:
"İhanetle pazarlık süreci 'ikinci' diye tarif edilen aşamaya yani bölücü terör örgütünün katillerinin ve yöneticilerinin affedileceği aşamaya geçerken tüm sisler de dağılmaktadır. Partiler, raporlarını 'korsan' diye tabir ettiğimiz Komisyona teslim ederken sürecin kapsamı ve bundan sonra yaşanacaklara dair kaynağından haberler DEM Parti raporunda yer almaktadır. Adeta kurucu devleti tasfiye senaryosu gibi yeni bir çözüm süreci öneren bu raporda talepler nedir? Türkiye'den ne istiyorlar? Ana başlıklarıyla bir bakalım. Anayasa'nın 42'nci, 66'ncı, 127'nci maddelerinde değişiklik talepleri var. Yani, 42'nci maddede ana dilde eğitim, 66'ncı maddede vatandaşlık tanımından Türklüğün çıkarılması, 127'nci maddede Ankara'nın sözde Kuzey Kürdistan yönetimleri üzerindeki merkezi otoritesinin azaltılması, daha güçlü yerel özerklik sağlanması, çok dilli kamu hizmetlerinin verilmesi, Batı Türkiye'den, konuşlandırılan özel operasyon birliklerinin, geçici operasyon ekiplerinin ve çatışma dönemi askeri güçlerinin geri çekilmesi, silah bırakan teröristlerin tam entegrasyonunun sağlanması ve haklarının verilmesi, siyasi tutukluların serbest bırakılması, Şeyh Said, Seyit Rıza, Saidi Nursi'nin mezarlarının tespiti ve açılması, terörist başı bebek katili Abdullah Öcalan için iyileştirilmiş yasal ve iletişim koşullarının sağlanması, sürece dair baş aktör olması sebebiyle çalışma ve yaşama koşullarının elverişli hale getirilmesi, umut hakkı uygulanarak fiziki özgürlüğünün sağlanması, Terörle Mücadele Yasası'nın kaldırılması, iltisak ve irtibat gibi hukuki temeli olmayan kavram ve yasaklardan uzaklaşılması; evet, sayın milletvekilleri, sadece Kandil ve İmralı'da değil emperyal güçlerin de himayesinde demlendiğini düşündüğüm bu raporda geçen temel talepler bunlar.
Buradan devleti yıkmaya, kurucu devleti tasfiye etmeye yönelik bu talepleri sunan DEM Parti'ye hakkım ve ecdadın emaneti olan vatan, devlet ve bayrak adına bir hatırlatmada bulunacağım: Neriman Nerimanov'u tanır mısınız, bilir misiniz? 1920'de kurulmuş olan Azerbaycan Halk Cumhuriyeti'nin ilk Cumhurbaşkanıdır. Ali Haydar Karayev'le 27 Nisan 1920'de Azerbaycan Meclisinde yapmış olduğu bir tartışma vardır. Azerbaycan Meclisinde Ali Haydar'ın 'Karabağ'ı Ermenistan'a verelim' teklifine karşılık Neriman Nerimanov'un Ali Haydar'a vermiş olduğu cevabı asla aklınızdan çıkarmayın, asla bunu unutmayın."
Çiftyürek: Kriz tespiti var fakat bütçede bu krize uygun bir stratejik yönelim yok
DEM Parti Milletvekili Sinan Çiftyürek, tarım meselesi üzerinde konuşarak tarımın uzun süredir siyaset üstü ve partiler üstü bir mesele haline geldiğine dikkat çekti. Çiftyürek, iklim krizine ilişkin devlet ve hükümet tarafından iki önemli tespit yapıldığını belirterek şöyle konuştu:
"Biri tarım şürasıdır, 4'üncü Tarım Şürası; ikincisi, Zirai Don Komisyonunun Burdur'da gerçekleştirmiş olduğu çalıştayda yaptığı iklim krizi tespitidir. Kriz tespiti var fakat gerek Hükümetin gerekse de Tarım Bakanlığının bütçesinde bu krize uygun bir stratejik yönelim yok; birinci sorun bu, birinci risk bu. Tarım hala bir sektör olarak algılanıyor. Şimdi, bu açıdan yüzleşilen sorun birinci risk olarak, yer yer dile getirdim, burada altını çizmek istiyorum tekrardan: Konya Ovası, Amik, Çukurova, GAP, Ege ve kuruyan, geriye kalmış olan göller, nehirler ve çölleşme riskiyle yüz yüze olan bir bütün olarak coğrafya ciddi bir tehdit altındadır fakat gerek Hükümet hatta devlet bu tehlikeyi izlemekle yetiniyor. Şirket grupları ise, sermaye grupları ise yani Hükümetin arkalamış olduğu şirketler ise dün nasıl ki 240 gölden 186'sı kururken kendi çıkarlarına baktılarsa bugün de esasında demin sözünü ettiğim gerek ovalar gerekse kuruyan dereler ve risk altında olan çölleşme sorunu nedeniyle şirketler kendi güncel, bencil çıkarlarına bakıyorlar, buradan bakıyorlar.
Dolayısıyla ikinci risk, tarımda yaşlanma var. Tarımda yaşlanma, nüfusun yaşlanması ve aynı zamanda kırsal, tarımsal alanın boşalması bir rakamsal mesele değildir sayın vekiller çünkü tarım mekanik bir mesele değil, bu aynı zamanda çok ciddi bir tehlikeyi içeriyor. Şunu içeriyor: Kırsal alanın tamamıyla boşalması demek, kuşaktan kuşağa üreticinin aktarmış olduğu hafıza kaybına yol açacaktır yani hafızanın, aynı zamanda deney birikiminin bir sonraki kuşağa aktarılması açısından ciddi bir riske yol açacaktır, kopukluğa yol açacaktır.
Üçüncü önemli risk doğaya her müdahale, doğadan yararlanmak için eğer müdahale illaki doğaya bir biçimde zarar verir. GES'ler belki şu ana kadar insanlığın öğrettiği doğaya müdahalede en az dış riski içeren ya da en az tahribatı yaratan enerji seçeneği olarak söyleyebiliriz biz, yenisi daha üretilmedi ama GES'lerin kendisi de, ister GES olsun, ister başka bir enerji seçeneği olsun, nasıl kullanılacağına bağlıdır."
Temelli'den İYİ Parti'ye: O kurucu aklın nasıl yapılandığına dair Erzurum ve Sivas kongrelerini okuyup öğrenirlerse kendileri için hayırlı bir iş yaparlar
DEM Parti Grup Başkanvekili Sezai Temelli, İYİ Partili Toktaş'ın konuşmasında DEM Parti'nin isminin zikredildiğini belirterek söz talebinde bulundu. Temelli, "Her şeyden önce raporumuz kamuoyuna açık bir rapor, herkes girip okuyabilir. Dolayısıyla orada yürüttüğümüz tartışmalar aslında Türkiye'nin önümüzdeki dönem demokratikleşmesi adına ve barışın kalıcı olması adına bir tartışmadır. Bütün partiler raporlarını yazıp kamuoyuyla paylaşıyorlar. Keşke İYİ Parti'nin de bir raporu olsaydı ve onların da Türkiye'nin demokrasisine, barışın kalıcılaşmasına dair ne düşündüklerini öğrenebilseydik. Fakat hatip konuşmasında istismarla, ihanetle bizleri suçladı. Bin yıldır bu coğrafyada asla ihanete başvurmamış bir halka, bir topluma böyle bir suçlayıcı dille yaklaşmalarını kabul etmiyoruz. Kürt halkı Türk halkıyla beraber bu coğrafyada ortak bir kaderi var etmiştir, ortak bir geleceği var etme peşindedir. Azerbaycan'dan örnek verdiler, 1920'den. Evet, önemli bir örnektir ama ben kendilerine başka bir örneği hatırlatmak isterim; o da Erzurum Kongresi'dir, Sivas Kongresi'dir. O kurucu aklı nasıl yapılandığına dair bu kongreleri de eğer okuyup öğrenirlerse bence kendileri için de hayırlı bir iş yaparlar" diye konuştu.
İYİ Parti ile DEM Parti arasında rapor tartışması...
İYİ Parti Grup Başkanvekili Turhan Çömez de Temelli'nin ardından söz talebinde bulunarak "Hatibimizin özellikle eleştirdiği konu terördür. Dolayısıyla lütfen onun vermiş olduğu mesajları başka bir mecraya çekmeyin. DEM Parti'nin raporu elimde, satır satır okudum, o raporunuzda bir tek satıra dahi katılmıyoruz" dedi. Konuşma sırasında Temelli, "Türkçe gerçi, sizin Türkçeniz yetmez, İngilizce'sini göndeririz" demesi üzerine İYİ Partili Çömez, "İstediğin dilde gönder, hepsini okurum ama sen buraya ne yazdığını çık, millete söyle" diye cevap verdi. Raporun açık olduğunu ifade eden Temelli, Çömez'e "Sen içindeki Kürt düşmanlığına yanıt ver, bırak raporu" dedi.
Çömez, DEM Parti'nin Komisyon raporuna ilişkin bazı kısımlara dikkat çekerek şu ifadelere yer verdi:
"Anayasa'nın giriş kısmı değişsin, Anayasa 1, 2, 3, 4 değişsin, 66 değişsin, 42 değişsin, 127 değişsin'... Biz bunların hiçbirini kabul etmiyoruz. Bunları kabul etmeme hakkımız ve salahiyetimiz vardır. Sakın ola, bizi Kürtlerle karşı karşıya getirmeyin. Bizim itiraz ettiğimiz bu ülkede bölücü terör örgütüdür, o örgütün başındaki alçak 50 bin kişinin katilidir ve hiçbir zaman bu devletle eşitlenmeyecektir, parlamentoyu onun ayağına götürmek yanlıştır. Bizim itiraz ettiğimiz budur. Sen yazdığını anlamamışsın. 'Okuduğunu anlamamışsın' diyemezsin sen bana. Sen benim neyi okuyup okumadığımı da bilemezsin Sayın Temelli. Bu kadar üstenci, bu kadar nobran... Size bu cesareti kim veriyor; Kandil mi veriyor, İmralı mı veriyor, arkanızdaki emperyal irade mi veriyor? Allah aşkına, bir kendinize gelin! Hiçbir eleştiriye tahammülünüz yok, hiçbir itiraza tahammülünüz yok. Hiçbir eleştiriye tahammül gösteremeyecek kadar nobran bir üslup içerisindesiniz. Kabul etmiyoruz bu raporu. Bu rapor bir ihanet raporudur. Siz bunu istediğiniz şekilde yorumlayın, istediğiniz şekilde yorumlayın. Bizim gözümüzde hiçbir kıymetiharbiyesi yoktur. Öte yandan, bizim düşüncelerimizden haberiniz yok. Zahmet edip, okumaya bile kalkmamışsınız. Biz demokrasi, insan hakları, özgürlük, hukukun üstünlüğü ne düşünüyoruz açıp bakın. Çünkü o kadar ön yargılısınız ki o kadar kendi benliğimize kapılmışsınız ki, o kadar Kandil'in esaretine girmişsiniz ki neyin ne olduğunu bile algılayamayacak noktadasınız."
Coşar: Tutukluluk bir tedbir olmaktan çıktı, cezanın kendisine dönüştü
"31 Martta sandıkta kaybedenler 19 Mart yargı darbesiyle siyaseti dizayn ediyor" diyen CHP Antalya Milletvekili Aliye Coşar, iktidarın tahammülsüz olduğunu söyledi. Coşar, temel hak ve hürriyetler bakımından geriye giden en ufak muhalif sese tahammül edilemediği bir sistemde adil bir bütçeden bahsedilemeyeceğini belirterek "Yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı, hukukun üstünlüğü, Anayasa ve AHİM kararlarının yok sayıldığı bir sistemde bütçe hakkı gibi adalet de yok sayılıyor. Cumhurbaşkanı adayımız Ekrem İmamoğlu başta olmak üzere, birçok belediye başkanımız gizli tanık mı yoksa gizli tanıdık mı demeliyiz, onların iddiaları yüzünden aylardır tutuklu" dedi.
Sandık iradesi gasbedildiği için demokratik protesto hakkını kullanan gençlerin, "tweet" atan vatandaşların, konuşan ve yazan gazetecilerin tutuklandığına vurgulayan Coşar şunları kaydetti:
"Partimizi kayyumla tehdit ettiniz, belediyelere ve muhalif kanallara kayyum atadınız. Tüm bunlar yaşanırken borsa ve piyasalar yerle bir oldu. Adaleti yıkarken zaten kötü olan ekonomiyi de enkaza çevirdiniz. Hukuk devleti ilkesini, adil yargılanma hakkını, lekelenmeme hakkını, masumiyet karinesini ve kuvvetler ayrılığı ilkesini hiçe saydınız. Antalya Büyükşehir Belediye Başkanımız Muhittin Böcek, Beylikdüzü Belediye Başkanımız Murat Çalık; hasta belediye başkanlarımız, hala tutuklu yargılıyorsunuz, süreci işkenceye dönüştürüyorsunuz. Muhittin Böcek'in kullandığı ilaç sayısı daha da arttı, sağlık sorunları daha da arttı. Tutukluluk bir tedbir olmaktan çıktı, cezanın kendisine dönüştü. Anladık, adaletiniz yok ama vicdanınız da yok. Kaçma şüphesi olmayanlar tutuklu, ilk fırsatta kaçacaklar ise dışarıda yargı kolları olmuş. Bütçesi faize ve yandaşa çalışan iktidarın hukuku da ancak böyle olur. Dayattığınız başkanlık sistemiyle birlikte tüm kurumları daha da çökerttiniz."
Tin: KOBİ'lerimize aylık çalışan başına 2 bin 500 lira destek veriyoruz
AK Parti Milletvekili Şahin Tin, görüşülmekte olan 11'inci maddenin Hazine garantili imkanları, dış finansman ikraz limitlerini, üstlenim taahhütlerini ve finansmana ilişkin usulleri düzenlediğini hatırlatarak, "Bu başlıkların her biri bir iradenin, bir vizyonun ve bir hedefin yansımasıdır. Bu madde Türkiye'nin üretime, yatırıma ve ihracata dayalı kalkınma azmimizin açık ve kararlı bir ifadesidir. Küresel ekonomide belirsizliklerin arttığı bir dönemden geçiyoruz; finansmana erişimin kolaylaştığı, ticaret dengelerinin yeniden şekillendiği bu süreçte ülkeler arasındaki farkı ortaya koyan temel unsur kaynaklarını nasıl yönettikleridir" ifadelerini kullandı. Güçlü ülkelerin finansman imkanlarını üretimi büyütmek, yatırımı artırmak ve ihracatı güçlendirmek için kullandığına dikkat çekerek "Türkiye olarak biz de tam olarak bunu yapıyoruz. İstihdamı Koruma Programı'yla KOBİ'lerimize aylık çalışan başına 2 bin 500 lira destek veriyoruz, 2026 yılında büyük ölçekli işletmeleri de kapsayacak şekilde bu desteği 3 bin 500 liraya yükseltiyoruz. Böylelikle 420 bin istihdamı koruyor ve yaklaşık 22 bin ilave istihdamın yolunu açıyoruz. Bu arada Merkez Bankası aracılığıyla da ihracatçımıza verilen döviz dönüşüm desteğini yüzde 2'den yüzde 3 oranına çıkardık ve süresini de uzattık. Kaynaklarımızı üretim ve kalkınma odaklı değerlendiriyoruz. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın da özellikle ifade ettiği gibi, bizim ekonomi politikamızın merkezinde insanımız, üretimimiz ve bağımsız kalkınma hedefimiz vardır" diye konuştu.
Sedef: Terörsüz Türkiye süreci devletin kudretinin, mücadelenin ve iradenin adıdır
MHP Milletvekili İbrahim Ethem Sedef, terörün başta yaşam hakkı olmak üzere demokrasi, kalkınma ve ekonomi düşmanı olduğunu söyleyerek "Türkiye Cumhuriyeti kurulduğu günden bu yana karşı karşıya kaldığı en büyük tehditlerden biri olan terörle mücadelesini bugün tarihi bir eşiğe taşımıştır. Milliyetçi Hareket Partisi olarak bizler, terörsüz Türkiye hedefini bir siyasi tercih değil, milli bir hamle olarak görüyoruz. Yıllar boyunca ocaklar söndü, anneler ağladı, nice yiğit evlatlar şahadet şerbetini içti. Bugün gelinen noktada güvenlik güçlerimizin kararlı mücadelesi, devlet aklının tavizsiz duruşu ve Cumhur İttifakı'nın güçlü iradesi ortadadır. Terörsüz Türkiye süreci devletin kudretinin, mücadelenin ve iradenin adıdır" dedi.
MHP olarak bu sürecin ne pazarlık ne müzakere olduğunun altını çizdiklerini söyleyen Sedef, şöyle konuştu:
"Bu süreç terörün sonlandırılması sürecidir. Terörsüz bir Türkiye sadece güvenli bir ülke değil, aynı zamanda güçlü bir ekonomi, huzurlu bir toplum ve geleceğe güvenle bakan bir gençlik demektir. Yozgat'ta, Hakkari'de, Edirne'de ve Ardahan'da yaşayan her vatandaşımızın ortak talebi korkusuzca yaşamak, evlatlarını bu ülkenin geleceği için güvenle büyütmektir. Bu vesileyle, vatan uğruna can veren aziz şehitlerimizi rahmetle, kahraman gazilerimizi minnetle anıyor, terörle mücadelede kararlılıkla görev yapan tüm güvenlik güçlerimize ve şehit ailelerimize de şükranlarımı sunuyorum. Milliyetçi Hareket Partisi dün olduğu gibi bugün de devletinin yanında, milletinin emrindedir. Terör bitecek, inşallah Türkiye kazanacaktır diyorum."































