Haberler

Alaattin Çakıcı'ya 18 Yıl 4 Ay Hapis Cezası

İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde Bugün Görülen Karar Duruşmasında Tutuklu Sanık Alaattin Çakıcı Avukatlarıyla Birlikte Hazır Bulundu. Son Savunmasını Yapan Çakıcı'nın Avukatı Mustafa Avlağı, Müvekkilinin Ağansoy'u Öldürme Talimatı Vermediğini, "Vurun" Şeklinde Beyanı Olduğunu Belirterek Öldürme Kastıyla Hareket Etmediğini, Kastın Yaralama Olduğunu İleri Sürdü.

İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde bugün görülen karar duruşmasında tutuklu sanık Alaattin Çakıcı avukatlarıyla birlikte hazır bulundu. Son savunmasını yapan Çakıcı'nın avukatı Mustafa Avlağı, müvekkilinin Ağansoy'u öldürme talimatı vermediğini, "vurun" şeklinde beyanı olduğunu belirterek öldürme kastıyla hareket etmediğini, kastın yaralama olduğunu ileri sürdü. Çakıcı'ya verilecek cezada hafifletici nedenlerin uygulanmasını talep etti.

Son sözü sorulan Alaattin Çakıcı da Ağansoy'un kendisine çok hakaret ettiğini belirterek, "Arkadaşlığımız vardı, kendisi Almanya'da gizli polislere verdiği beyanlarda hainlik yaptı. Yüreğimi yakmıştır. Vereceğiniz karar düşündüğümden yüksek de olsa saygılıyım, neticede bir insan ölmüş, ben -onu öldürün- demedim. Çocuklarına üzülüyorum. üzülmüyorsam yarın oğlumun ölüm haberi gelsin. Adaleti batıdan değil kendi ülkemden bekliyorum. Onların cüppelerinin paçalarına yapışacak kadar gurursuz değilim" dedi.

Çakıcı sözlerini "Düşünce olarak ölmesini istedim. ancak kesinlikle öldürün talimatı vermedim, sadece vurun dedim, öldürün deseydim namerdim bunu söylerdim. Doğru olan bir insanı öldürmek değil yaşatmaktır. Keşke ölmeseydi. O anda sabretseydim de keşke vurun demeseydim" diye bitirdi.

Davayı kısa bir aradan sonra karara bağlayan mahkeme, Çakıcı'yı Tevfik Nurullah Ağansoy'u tasarlayarak öldürmeye azmettirme" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırdı. Ceza önce "haksız tahrik" unsurunu gözönüne alınarak 22 yıla, daha sonra da sanığın duruşmadaki hal ve hareketleri nedeniyle 18 yıl 4 aya indirildi.

Çakıcının kararın açıklandığı sırada başını öne eğip yeniden kaldırdığı görüldü. Çakıcı kararın okunmasının ardından heyete teşekkür etti. Mahkeme,yakalanamayan sanık Kamil Özkılıç hakkındaki dosyanın da ayrılmasına hükmetti. Duruşma sonrası koridora alınan Çakıcı basın mensuplarına kardeşi ve avukatının kendisi adına adliye önünde açıklama yapacağını söyledi.

Adliye önünde basın mensuplarına bir açıklama yapan avukat Ahmet Ateş, dün Yargıtay tarafından müvekkili hakkındaki bir kararın onandığını hatırlattı. Bu karara ilişkin suç vasfında değişiklik olduğunu, bu nedenle kendilerinin yargılamayı yapan İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi'nin Avusturya adli makamlarından yeniden izin alması gerektiğini savunduklarını belirten avukat Ateş, bu nedenle de Avusturya makamlarına bir başvurularının olduğunu ifade etti. Başvurularının cevabının 27 Kasım 2007 tarihinde Türkiye'ye postalandığını, şuanda Adalet Bakanlığı Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü'nde bekletildiğini düşündüklerini anlattı. Yargıtay'ın onanama kararı vermeden önce bu cevabı beklemesi gerektiğini savunan avukat Ateş şunları söyledi: "Çünkü Suçluların İdadesine İlişkin Avrupa Sözleşmesi bizim yasalarımızın üstündedir. Bizim de bunda imzamız vardır. Şimdi Avusturya'daki avukat arkadaşlarımız bu konuda Türkiye'nin prosedürü çiğnediğini düşünüyor ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne müracaat için Yargıtay'dan gelecek gerekçeli kararı bekliyor. Bizim müvekkilimizin talimatı üzerine Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne müracaat etmeyeceğiz ama Avusturya makamları bu prosedürün çiğnendiği için kendiliğinden müracaat edecektir. Bu da bizim için güzel bir şey değil." Bir basın mensubunun gelen cevabın onanan karar açısından yargı sürecini değiştirip değiştirmeyecceğini sorması üzerine avukat Ateş, "Mutlaka değiştirir hatta ortadan da kaldırabilirdi" dedi.

Gençağa Çakıcı da, gelen cevap yazısının Adalet Bakanlığı Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü'nde bekletildiğini, Yargıtay'a gönderilmediğini savunarak, ağabeyi hakkındaki dosyanın apar topar onandığını söyledi. Her zaman Türk adaletine güvendiklerini belirten Çakıcı, Viyana'dan gelen dosyanın Yargıtay'a gönderilmesi durumunda bu kararın onanmayacağını düşündüklerini kaydetti. Çakıcı, Viyana Eyalet Mahkemesi'nden gelen belgenin içeriğini bilmediklerini de sözlerine ekledi.

DAVANIN GEÇMİŞİ,

İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesi, 23 Ekim 2002 tarihindeki kararında sanıklardan Adnan Çiçek ve Aydın Göker'i, Tevfik Nurullah Ağansoy'un öldürülmesi eylemine katılmak suçundan müebbet hapis cezasına çarptırmıştı. Diğer sanıklardan Ahmet Atlılar ve Yener Üçüncü'yü 20'şer yıl ağır hapis cezasına çarptıran mahkeme, aynı olayda Recep Çiçek'in öldürülmesine ilişkin haklarında dava açılan sanıklar Burak Çalışkan, Ferda Temel ve Ramazan Vurmaz'ın, savunma koşulları altında ateş ettikleri anlaşıldığından beraatlerine karar vermişti.

Yargılama aşamasında cezaevinde çıkan çatışmada ölen aynı davanın sanıkları Kenan Ali Gürsel, Ferdi Heybet ve Hasan Taşkın hakkındaki "taammüden adam öldürmek", "kasten adam öldürmek", "kasten adam öldürmeye teşebbüs" ve "silahla yaralamaya teşebbüs" suçlarından açılan davanın da ortadan kaldırılmasına hükmedilmişti. O dönemde gıyabi tutuklu bulunan ve Fransa'da yakalanan Çakıcı ile yine gıyabi tutuklu kamil Özkılıç'ın dosyası ise ayrılmıştı.

Çakıcı'nın Türkiye'ye idade edildikten sonra İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki yargılamasında ıÜüesas hakkındaki görüşünü açıklayan Cumhuriyet Savcısı Orhan Erbay, Alaattin Çakıcı ile Tevfik Nurullah Ağansoy'un olay tarihi olan 28 Ağustos 1996 tarihinden birkaç ay öncesine kadar arkadaş olduklarını, ancak çeşitli nedenlerle aralarının bozulduğunu söylemişti. Ağansoy'un bu aşamadan sonra Çakıcı'yı tehdit eder ve hakaret içerir

şekilde beyanlarda bulunduğunu belirten Savcı Erbay, Alaattin Çakıcı'nın da yakın adamı olan Adnan Çiçek ve Kenan Ali Gürsel'e, Ağansoy'un öldürülmesi konusunda talimat verdiğini iddia etmişti.Bunun üzerine Çiçek ve Gürsel'in, diğer sanıklarla birlikte 28 Ağustos 1996 tarihinde Bebek sahilindeki "Deniz Cafe"de bulunan Ağansoy ve yanındakilere ateş ettiklerini belirten Savcı Erbay, bu saldırıda Tevfik Nurullah Ağansoy ile yanında bulunan Celal Babür ve yan masadaki Ayşe Gülçin Balaban, karşılıklı çatışma sonucu da Recep Çiçek'in öldüğünü, Ferda Temel, Murat Çalışkan, Gültekin Alkol ve Emrah Çiftçi'nin yaralandığını ifade etmişti.

Kaynak: Demirören Haber Ajansı / Güncel

Haberler

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title