Haberler

Otonom araçlar görme engellileri bağımsız yaşam hedefine yaklaştırabilir

Emre Taşgın

Emre Taşgın

Kurucu Başkan engelli hakları aktivisti öğretmen / Eğitimde Görme Engelliler Derneği
16.08.2023 05:06

Otonom araç hayali yaklaşık 100 yıldır devam ediyor. Ancak özellikle 2000li yıllardan sonra hızla gelişen teknoloji bu hedefin yaklaşmakta olduğuna işaret ediyor. Artık Google ve Tesla gibi markaların 2030 yılına kadar üst seviyelerde otonom araçları piyasaya sürebileceği konuşuluyor. Öngörülen süreye fazla bir zaman kalmamış olmasına rağmen Otonom Sürüş Ölçeği'ne göre bugünkü ticari bir araçta elde edebileceğimiz otonom seviyesi 2'de bulunuyor. Gelin şimdi kısaca Otonom Sürüş Ölçeği'nin ne demek olduğuna bakalım:

Otonom Sürüş Ölçeği ilk defa Society of Automotive Engineers (Otomotiv Mühendisleri Derneği) tarafından 2014 yılında geliştirildi ve zamanla önerilerle güncellendi. Bu seviyeler ABD Ulaştırma Bakanlığı tarafından da benimseniyor. Altı seviyeden oluşan Otonom Sürüş Ölçeği, en yalın haliyle seviye arttıkça aracın insan girdisine daha az ihtiyaç duyması anlamına geliyor. Buna göre 0 otonom seviyesi tamamen sürücünün kontrolünde bir aracı tanımlıyor. En yaygın otonomi biçimi olan seviye 1, sürücü ile aracın kontrolü paylaşması demek oluyor. Aracın hızlanma ve frenleme üzerinde kontrol sahibi olmasına rağmen direksiyonun sürücüde olduğu uyarlanabilir hız sabitleyicisinin bu seviyenin bir özelliği olduğu söylenebilir. Seviye 2 otonomi, otomobilin tam kontrolü ele alabildiği ve aynı anda hızlanma, frenleme ve direksiyon hakimiyetini sağlayabilmesi üzerine kurulu. Sürücünün çok fazla iş yapmasına gerek olmadığı için bu seviye genellikle "eller serbest otonomi" olarak da biliniyor. Yine de bu seviye araçlarda her an tetikte bir şoförün varlığı çok önemli görülüyor.

"Gözler kapalı otonomi" olarak da adlandırılan 3. Seviyede şoför direksiyonda olmak zorunda değil. Bu seviye otonom bir araçta şoför, Otomobil sürüşün tamamını yürütürken gözlerini öndeki yoldan ayırabilir. Ancak otomobilin durumsal kararlar almasına izin verse de uyanık halde bir sürücünün gerektiğinde aracı devralmaya hazır olması gerekiyor. 4. Seviye otonom araçlarda sürücüye ihtiyaç bulunmuyor. Araçtaki sürücünün uykuya dalması büyük sorun değil ancak yine de uyarılara açık olmak gerekebilir. Sürücüsüz araç denemelerinde kullanılan araçların çoğu Seviye 4 otonomiye sahip. Zira bu araçlar bağımsız olarak hareket etme kabiliyeti barındırmasına rağmen, ihtiyaç duyulması halinde bir insan sürücüye sahip olması gerekiyor. Seviye 5 otonomi, aracın tüm sürüşü yapabildiği ve bir insan sürücünün devralması seçeneğinin bulunmadığı araçları tanımlıyor. Büyük ihtimalle bu araçlarda direksiyon veya pedal olmayacak.

Görme engellilerin kimsenin yardımına ihtiyaç duymadan tam bağımsız biçimde araçla hareket edebilmesi için 5. seviye otonom araçların kullanılması gerekecek. Bu noktaya ulaşmak için uzun bir mesafe kat edilmesi gerektiği ortada. Yine de sivil toplum örgütleri ve ürün geliştiricileri arasında görme engellilerin otonom araçları kullanabilmeleri üzerine işbirlikleri geliştiriliyor. Örneğin daha önce sensörlerle donatılmış araçları görme engellilerin kullanabilmelerine odaklanan National Federation of the Blind, hedefini herkesin yöneldiği sürücüsüz otonom araçlar olacak şekilde güncelledi. Engelsiz Erişim Derneği'nin canlı yayınına konuk olan NFB yetkilisinin trendin, araç sürmekten vazgeçmek olmaya başladığı bir ortamda görme engellilerin otonom araçlara yönelmesini daha faydalı bulduklarını söylediğini anımsıyorum.

Hak temelli körlük hareketi, körlerin hayatın her alanında bağımsız bireyler olarak hayallerinin peşinden gitmesini bir ideal olarak sunuyor. Bu idealin gerçekleşmesinde kimsenin yardımına ihtiyaç duymadan sürücüsüz araçla hareket edebilmek büyük önem taşıyor. Gelecekte bu hedefin gerçekleşmesi imkansız değil. Bakalım bizler bu idealin ne kadarına ortak olabileceğiz…

Gelecek yazılarda otonom araçların engellilerin yaşamına etkilerine değinmeye devam edeceğim.

title