Haberler

Engelli hakları kamuoyunda yeterince gündem olabiliyor mu?

Emre Taşgın

Emre Taşgın

Kurucu Başkan engelli hakları aktivisti öğretmen / Eğitimde Görme Engelliler Derneği
24.05.2023 02:56

Türkiye'de 3 Aralık Dünya Engelliler Günü'nün yanı sıra diğer ülkelerde dikkate alınmayan 10 – 16 Mayıs Engelliler Haftası da gündem oluşturuyor. Bu, ilk bakışta engellilik konusunun daha fazla kamuoyunda tartışılabilmesi için olumlu bir gelişme olarak değerlendirilebilir. Ancak kamu ve özel sektörün yaptığı etkinlikler nedeniyle gerek 3 Aralık ve gerekse 10 – 16 Mayıs haftalarına hak temelli sivil toplum kuruluşları mesafeyle yaklaşıyor.

Engelliler için düzenlenen yemekli programlar, yöneticilerin engellilerin sırtını sıvazlamak vb. sözde şefkat gösterileri, tekerlekli sandalye ve beyaz baston gibi bağımsız yaşam araçlarının dağıtımına ilişkin gösterişli törenler, 23 Nisandan alışkın olduğumuz gibi engellilerin makam koltuklarına bir süreliğine oturtulması, tanınır kişilerin bir süreliğine gözünün bağlanması veya tekerlekli sandalyeye oturtulması yoluyla gerçekleştirilen fakat bilimsel çalışmalarla etkili olmadığı bulgularına ulaşılan empati etkinlikleri, hak temelli sivil toplum kuruluşlarının eleştirilerine yol açıyor. Gerçekten de bu tür etkinlikler engellilerin eğitim, sağlık, istihdam, barınma ve erişilebilirlik gibi toplumsal yaşama katılımı kısıtlayan veya tamamen engelleyen sorunlarının konuşulmasına set çekiyor. Üstelik bu özel günlerde engellilik konusuna ne kadar duyarlı olduğunu göstermek için yarışa giren birçok kişi, daha sonraki günlerde kendilerine ulaşıldığında dile getirilen sorunlara kayıtsız kalıyor. Bu nedenle Dünya Engelliler Günü ve Engelliler Haftası gibi engellilik konusunun gündem oluşturduğu günlerin saygın bir yer edinebilmesi için engellilerin karşılaştığı sorunların daha fazla görünür hale gelmesi gerekiyor.

Engellilik konusunun ana akımlaştırılabilmesi için hem yazılı, görsel ve işitsel medyadan, hem de sosyal medya araçlarından yararlanılabilir. Yaratıcı içerikler üretilerek toplumun her kesiminin engellilik konusuyla daha fazla ilgilenmesi sağlanabilir. Öte yandan sivil toplum örgütlerinin katkılarıyla geliştirilen çözüm önerilerinin uygulanabilmesi için yeterli kaynağın ve zamanın ayrılmasına da ihtiyaç var. Birçok alanda engelliler için yapılacak erişilebilirlik düzenlemelerinin ve sosyal desteklerin bütçe mazeretiyle çoğu zaman ötelendiğine veya yetersiz kaldığına şahit oluyoruz. Dolayısıyla başta BM Engellilerin Haklarına İlişkin Sözleşme ve Engelliler Hakkında Kanun olmak üzere engellilerin haklarını güvence altına alan yasal düzenlemelerin uygulamada başarılı olduğunu söyleyemiyoruz.

Engellilerin bir özne olarak toplumsal hayata katılabildikleri ve temel hak ve özgürlüklerden tam ve eşit şekilde yararlanabildikleri bir dünya hayal değil. Böyle bir dünyayı ütopya olmaktan çıkarmak engellilerin kollektif çabasıyla ve karar alıcıların yasalarla güvence altına alınan düzenlemeleri uygulaması ile mümkün olacaktır. Bunun için, her ne şartta olursak olalım, mücadelemizden vazgeçmeyelim.

title