5 çocuğu DEAŞ'a katılan İstanbullu aile Economist'e konuştu
Economist dergisinde yer alan bir makalede, İstanbul'da oturan bir çiftin 5 çocuğunun 2015 yılında DEAŞ'a katılmasının ardından başlarına gelenler yazıldı.
Economist dergisi bu haftaki sayısında, Türkiye'nin DEAŞ militanları ve ailelerinin ülkeye dönüşleriyle ilgili attığı adımlara dair bir makale yayımladı. Makalede, İstanbul'da oturan bir çiftin 5 çocuğunun 2015 yılında terör örgütü DEAŞ'a katılmasının ardından başlarına gelenler aktarıldı.
Makalede, İstanbul Esenler'de oturan Süheyla ve Lütfü çiftinin (gerçek isimleri değil) 5 çocuğunun 2015 yılında DEAŞ'a katılmasının ardından başlarına gelenler aktarılıyor.
Makalede, "Süheyla o günü çok net hatırlıyor. Çocuklarını akşam yemeğine davet etmişti ve en küçük oğlunun en sevdiği güveci hazırlıyordu. Ama o gelmedi. Dört kızı da öyle. Hiçbiri telefonuna bakmayınca, o ve eşi Lütfü, neler olduğunu anladı. Yetkililerden çocuklarının izini sürmelerini istemek için karakola koştular. Çocuklar güneye gidiyorlardı. Bir ay sonra Süheyla'nın kızlarından biri aradı. O ve kardeşleri -en küçüğü 18, en büyüğü 27- abilerinin eşi ve küçük çocuğuyla, Suriye'ye gitmiş ve DEAŞ'a katılmışlardı" ifadelerine yer verildi.
Makalede, Süheyla ve Lütfü çiftinin 3 kızının iki yıldır Irak'ta hapishanede tutuldukları, 4'üncüsünün ise bir erkek çocuğu doğurduktan iki ay sonra hapishanede öldüğü ifade edildi. Erkek kardeşleri Yasin'den iki yıldır haber alınamıyor. Bu yaz çift Irak'taki torunlarından ikisine kavuşmuş, çocukların bir tanesinin 1, diğerinin 2 yaşında olduğu, çocukların Türkiye'ye vardıklarında hasta oldukları belirtiliyor.
NASIL RADİKALLEŞTİKLERİNİ BİLMİYORLAR
Makalede, ailenin dindar olduklarını anlattıkları, ancak kendilerini bağnaz olarak tanımlamadıkları aktarıldı. Süheyla ve Lütfü çifti, çocuklarının nasıl radikalleştiklerini bilmiyor, ancak evden ayrıldıktan sonraki bir ay içerisinde büyük bir değişim geçirdiklerini anlattı. Örneğin kızları başörtüsü takmayı bırakıp, kara çarşaf giymeye başlamış. Oğulları ise sakal bırakmış. Irak ve Suriye'de ilan edilen sözde halifelikten övgüyle bahsetmişler. Lütfü, "Mantıklarıyla hareket etmiyorlardı" diye konuştu.
2 YILDA 300 KİŞİ HAYATINA KAYBETTİ
Makalede, Suriye'deki iç savaşın başından itibaren en az 2 bin Türk'ün DEAŞ'a katıldığı aktarıldı. Bu kişilerden yüzlercesinin savaşta hayatlarını kaybettiği tahmin ediliyor. Bazıları ise Türkiye'de bombalı eylemler düzenledi. Makalede, Türkiye'de 2015-2017 arasında gerçekleştirilen bombalı eylemlerde 300 kişinin hayatını kaybettiği hatırlatılıyor.
CEZAEVİNDE 1200 DEAŞ'LI VAR
Makalede ardından şu bilgilere yer verildi:
"Yetkililere göre, Türkiye'deki hapishanelerde 700 yabancı DEAŞ destekçisine ek olarak, 500 de yerli DEAŞ destekçisi bulunuyor. Örgüte katılan yüzlerce Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı kadın, Süheyla'nın kızları da dahil olmak üzere, Bağdat'ta tutuluyorlar. DEAŞ çökmeye başlayınca bazı savaşçılar Türkiye'ye gizlice döndü. Türkiye şimdi Irak ve Suriye'den dönen ve dönmeyi planlayan bu militanların, ki aralarında hem yereller hem yabancılar var, icabına bakmak zorunda."
Ardından makalede, Türk hükümetinin hem DEAŞ'a katılımı engellemek hem de katılanları rehabilite etmek için adımlar attığı ve başarılı sonuçlar elde ettiği belirtiliyor. Makalede bu bağlamda Türk hükümetinin Türk ve göçmen çocuklar için seminerler düzenlediği, Diyanet İşleri Başkanlığının da radikallerle çalışmaları için 70 din görevlisini eğittiği kaydediliyor. DEAŞ'a katılmaları sebebiyle Türk mahkemeleri tarafından yargılanmayı reddeden iki kız kardeşin bir din görevlisiyle yaptıkları görüşmelerin ardından, örgüte olan desteklerini geri çektikleri kaydediliyor. Bu genç kadınlar serbest bırakılmış.
Makalede cezaevi yetkililerinin anlattıklarına dayanılarak, bu tür mahkumların birbirinden uzak tutulmaya çalışıldığı, ancak 2016 darbe girişiminin ardından cezaevlerinde oluşan yoğunluk nedeniyle bunun her zaman mümkün olmadığı kaydediliyor. Suriye'den dönen bazı kişilerin ise hiç yargılanmadığı belirtiliyor.
EMNİYET: 28 BÜYÜK SALDIRIYI ÖNLEDİK
Polisin 2014'ten beri en az 28 büyük saldırıyı önlediklerini söyledikleri de makalede yer buluyor. Bunlardan bir tanesi, İstanbul'daki bir alışveriş merkezine yönelikmiş.
DEAŞ'ın Türkiye'deki ağını genişletmeye çalıştığı belirtilen makalede bir terörle mücadele yetkilisinin sözlerine de yer verildi.Makaleye göre yetkili, "3 yıl önce kendilerini patlatmak üzere olan teröristlerin peşindeydik. Şimdi ise tedarik zincirlerini bozmaya ve finansman girişini engellemeye yönelik operasyonlar düzenliyoruz" diye konuştu.
Makalede, Türkiye'nin önceden Batılı hükümetleri militanları havaalanlarında durdurmalarını sağlayabilecek istihbarati bilgiyi paylaşmamakla, şimdi ise onları Türkiye'ye atıp bırakmakla suçladığı ifade edildi.
775 ŞÜPHELİ GÖZALTINDA TUTULUYOR
Yetkililere göre, yabancı savaşçı olduğundan şüphelenilen 775 kişi gözaltı merkezlerinde ülkelerine gönderilmeyi bekliyor. Makaleye göre, pek çoğu eski pasaportlarını yok etmiş durumda, konsolosluklar ise yeni seyahat belgeleri çıkarmakta oldukça yavaş. Bu kişilerden 4'ü vatandaşlıktan çıkarıldı, böylece iade edilmeleri imkansız hale geldi. Makalede, kendilerine herhangi bir suç yöneltilmeden sadece 12 ay tutulabilecek olmaları nedeniyle, yakında serbest kalabilecekleri yazıyor.
Bir yetkili konuyla ilgili, "Onlara karşı kullanabileceğiniz somut bir kanıt yoksa, onları gözaltında tutamazsınız ya da onlara karşı dava açamazsınız" dedi.
Makalede, Türkiye'nin DEAŞ üyelerinin vatandaşı oldukları ülkede yargılanmaları konusunda ısrarcı olduğu, Süheyla ve Lütfü'nün tam da bunu istedikleri kaydedildi.