Haberler

Türkiye-İran Yuvarlak Masa Toplantısı

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi (TASAM) Başkanı Süleyman Şensoy, "Türkiye ve İran'ın, hem kendi istikrar ve bütünlüklerini korumak hem de bölge istikrarının korunmasına, bölgede dış güçlerin müdahalelerinin azalmasına katkı yapmak noktasında çok önemli tarihsel bir misyonu olduğunu düşünüyorum" dedi.

İran Dışişleri Bakanlığı Politik ve Uluslararası Çalışmalar Enstitüsü (IPIS) ve Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi (TASAM) işbirliğinde "8. Türkiye- İran Yuvarlak Masa Toplantısı" yapıldı.

Toplantının açılışında konuşan Şensoy, İran'da yeni yönetimin iş başına gelmesi, Batı ile nükleer konuda bir uzlaşıya varılmasının ikili ve bölgesel ilişkilerde etkileri olacağını söyledi.

Şensoy, "Türkiye ve İran'ın, hem kendi istikrar ve bütünlüklerini korumak hem de bölge istikrarının korunmasına, bölgede dış güçlerin müdahalelerinin azalmasına katkı yapmak noktasında çok önemli tarihsel bir misyonu olduğunu düşünüyorum" diye konuştu.

Süleyman Şensoy, İran ekonomisinin uluslararası sisteme entegrasyonunun hızlanmasıyla Türkiye ve İran arasındaki işbirliği imkanlarının da çok büyüyeceğini dile getirdi.

Türk ve İran ekonomilerinin, dünyada nadir görülecek kadar birbirini tamamlayan ekonomiler olduğunu vurgulayan Şensoy, iki ülke arasındaki ticaret hacminin belirlenen 30 milyar dolarlık hedefi aşabilecek potansiyelde olduğunu bildirdi.

Son birkaç yılda Türkiye-İran ilişkilerinde Suriye krizi hariç çok önemli güven aşamaları kaydedildiğini anlatan Şensoy, Türkiye'nin tek taraflı kendini öncelemeden İran lehine birtakım çalışmalar yaptığını ifade etti.

İki ülkenin Suriye'de farklı düşünmesine rağmen krizin diğer alanlara yansıtılmamasına çalıştıklarını belirten Şensoy, Türkiye ve İran'ın Suriye'de istikrarın sağlanabilmesi noktasında eskiye göre pozitif bir tutum, işbirliği ve diyalog içinde olduklarının gözlendiğini kaydetti.

Şensoy, şöyle devam etti:

"Tarihsel olarak Türkiye-İran ilişkileri hep yüksek rekabet üzerine kuruluydu. Yüksek rekabet, düşük işbirliği.  Ama son 10 yılda yükselen ivmeyle hem yüksek rekabet hem de yüksek işbirliğinin bir arada yönetilebileceği noktasında önemli deneyimler oluştu. Dolayısıyla bundan sonraki süreç, Türkiye-İran ilişkileri açısından tarihsel bir süreç. Hem ikili ilişkileri karşılıklı bağımlılık temelinde derinleştirmek, hem de bölgede olan sorunlara ve küresel çaptaki sorunlara ortak katkılar sunmak noktasında önemli bir fırsat içeriyor."

İran'ın uluslararası sistemle entegrasyon sürecinde risk ve fırsatın eşit olduğunu anlatan Şensoy, "İran, bu süreçten güçlenerek ve bölgesel bir güç olarak çıkabilir, çok daha olumsuz neticelerle de çıkabilir. Bu süreci nasıl yöneteceğine bağlı" dedi.

Şensoy, bu sürecin yönetiminde İran'ın, Türkiye'nin çok büyük Batılı tecrübesinden yararlanabileceğini dile getirdi.

"Karşılıklı ziyaretler önemli"

İran Dışişleri Bakan Yardımcısı, Uluslararası Eğitim ve Araştırma Merkezi Başkanı Hadi Süleymanpur da ABD'nin Ortadoğu'daki dış politikasının başarısız olduğunu, AB'nin de bölgeye taktiksel yaklaştığını ve net bir durumun görülmediğini belirtti.

Yakın dönemde birbirini ve bölgenin geleceğini etkileyecek gelişmeler olduğunu kaydeden Süleymanpur, İran'daki son seçimlerde halkın gücünün ve güç transferinin barışçıl bir şekilde yapılabileceğinin bir kez daha gösterildiğini söyledi.

Süleymanpur, Mısır'daki gelişmelerin bu ülke halkı, İran, Türkiye, Suudi Arabistan ve diğer bazı ülkeler açısından da etkileri olan gelişmeler olduğunu bildirdi.

İran'ın nükleer konuda Batı ile vardığı anlaşma ve hazırlanan eylem planını hatırlatan Süleymanpur, ABD'nin İran'a yönelik onlarca yıldır sürdürdüğü politikaların güven vermediğini, güven sorununu giderecek olanın da Washington yönetimi olduğunu söyledi.

Suriye krizinin ele alındığı Cenevre-2 görüşmelerinin de diğer önemli bir gelişme olduğuna değinen Süleymanpur, son 2 yıldaki çabaların barışı sağlayamadığını ifade etti.

Bölgedeki sorunların çözümünde yine bölge ülkeleri arasındaki işbirliğinin önemli olduğunu kaydeden Süleymanpur, "Jeopolitik rekabet çıkış yolu değil. Bölge ülkeleri işbirliği yapmalı" dedi.

"İran ve Türkiye bu bölgenin kalbinde yer alıyor"

Eski İran Dışişleri Bakanı Menuçehr Mutteki de 1985'ten beri çeşitli vesilelerle Türkiye'ye gelip gittiğini belirterek, Türkçe başladığı konuşmasına İngilizce devam etti.

İki ülkenin bölgedeki ve tarihteki yerlerinin herkesçe bilindiğini kaydeden Mutteki, "İran ve Türkiye'de iktidarda kim olursa olsun, ülke yönetimleri nasıl olursa olsun iyi ilişkiler zorunluluktur ve öyle de olacak. Bu, iki tarafın da faydasınadır" diye konuştu.

Bölgede olup bitenlerin doğrudan dünyada olup bitenleri etkilediğine değinen Mutteki, "İran ve Türkiye bu bölgenin kalbinde yer alıyor" dedi.

İran ve Türkiye'nin son 10 yılda Lübnan, Afganistan ve Irak'taki sorunların çözümüne yönelik inisiyatif aldıklarını ve çözüme katkı sunduklarını hatırlatan Mutteki, bölgenin istikrar ve güveni için bu sürecin devamının gerekliliğine işaret etti.

"İran ve Türkiye'nin, Suriye ve bölge konusundaki istişaresi kesinlikle çok yapıcı olacaktır" diyen Mutteki, radikalizm, aşırılık ve terörizmle mücadelenin de zorunluluk olduğunu bildirdi.

"İran, Cenevre-2'ye davet edilmeliydi"

Eski Dışişleri Bakanı Yaşar Yakış da Türkiye ve İran'ın, ikili ilişkilerin yanı sıra Ortadoğu, Kafkasya ve Avrasya'da işbirliği alanları olduğuna dikkati çekti.

Suriye konusunda İran'ın Cenevre-2'ye davet edilmemiş olmasını çok büyük bir eksiklik olarak değerlendiren Yakış, bu hatanın bundan sonraki toplantılarda düzeltilmesi gerektiğini düşündüğünü belirtti.

İran'ın yokluğunda alınacak bir kararın arazide uygulanabilmesi için yine İran'a dönüleceğine değinen Yakış, "İran da Türkiye gibi Suriye'de barışçıl bir çözüm, askeri olmayan bir çözüm peşinde" ifadesini kullandı.

Suriye'de can kaybının durdurulması için bu ülkeye daha fazla silah göndermenin mantığını anlamaktan aciz olduğunu söyleyen Yakış, "Eğer bir ülkede can kaybı varsa ne yapıp yapıp önce oraya silah sevkıyatını durdurmak lazımdır" dedi.

Yakış, sonraki süreçte Suriye'de demokratikleşme sürecine hız vermek gerektiğini vurguladı.

"Türkiye ve İran, bölgede 'yumuşak bir güce' dönüşebilir"

Türkiye'nin eski Tahran Büyükelçisi Selim Karaosmanoğlu da İran'ın bölgede ve uluslararası arenada reel bir dış politika yürüttüğünü, Türkiye'nin de kriz yönetiminde başarılı olduğunu ifade etti.

Türkiye ve İran'ın, bölgesel sorunların çözümünde işbirliğinin önemini vurgulayan Karaosmanoğlu, ikili ilişkilerde de ekonomi, turizm, ulaşım ve enerjide somut işbirliği alanları olduğunu söyledi.

Yapısal sorunlar ve ağır işleyen sürecin, iki ülke ticaret hacminin istenen seviyeye ulaşmasını engellediğini anlatan Karaosmanoğlu, sağlıklı ve güçlü bir dayanışmayla bu sorunların üstesinden gelinebileceğini belirtti.

Karaosmanoğlu, Türkiye ve İran'ın işbirliğini artırarak bölgede "yumuşak bir güce" dönüşebileceklerini dile getirdi.

İranlı diplomat ve büyükelçi İbrahim Tahiriyan ise Suriye krizi konusunda aceleci ve yanlış değerlendirme yapıldığını belirterek, dakik ve doğru değerlendirme yapılmamasının bölgeye pahalıya mal olduğunu kaydetti.

Afganistan'da olanların bugün Suriye'de yaşandığını anlatan Tahiriyan, radikalizm ve aşırılığın her şeyi yakıp yıktığını, viran ettiğini söyledi.

Radikallerin ve aşırıcıların Suriye halkı ve bölge ülkeleri için ciddi sorunlara neden olduğunu dile getiren Tahiriyan, "rüzgar ekenlerin fırtına biçtiğini" ifade etti.

Gelişme ve güvenliğin birbiriyle bağlantılı olduğunu anlatan Tahiriyan, "Türkiye'nin gelişmesi ve güvenliği bizim için önemlidir" dedi.

Toplantıda, Türkiye ve İran ilişkilerinin yanı sıra iki ülkenin bölge ve uluslararası arenadaki istişare ve işbirliği konularında değerlendirmelerde bulunuldu. - İstanbul

Kaynak: AA / Güncel

Menuçehr Mutteki Türkiye Suriye İran Politika Güncel Haberler

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title