Haberler

Shaanxı-türkiye Ticaret ve Yatırım Toplantısı

Tüsiad Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ, "Türkiye ve Çin, 2 Bin Yıl Önce İpekyolu ile Ekonomik ve Kültürel Bir Köprü Kurdu. Benzer Bir Bağ, Günün Şartlarında Tekrar Kurulabilir" Dedi.

TÜSİAD Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ, "Türkiye ve Çin, 2 bin yıl önce İpekyolu ile ekonomik ve kültürel bir köprü kurdu. Benzer bir bağ, günün şartlarında tekrar kurulabilir" dedi.

TÜSİAD Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ, Çin ve Türkiye arasındaki ilişkilerin geliştirilmesine büyük önem verdiklerini söyledi. Bu amaçla geçen yılın kasım ayında çinin başkenti Pekin'de TÜSİAD'ın Çin temsilciliğini açtıklarını belirtti. TÜSİAD'ın stratejik iş geliştirme birimi olarak kurduğu TÜSİAD International Çin ile ilişkileri yürüttüğünü söyledi. Çin'in Shaanxi eyaletinin ticaret ve yatırım ilişkilerinin geliştirmek için Türkiye'yi seçmesinin tesadüf olmadığını kaydeden Yalçındağ, gelişmekte olan ülkelerin tümünde olduğu gibi Türkiye ve Çin'in son yaşanan küreselleşme dalgasından olumlu şekilde yararlandıklarını anlattı.

Yalçındağ, Türkiye ve Çin arasında ekonomik ilişkilerinin gelişmesini bu çerçevede değerlendirmek gerektiğini aktardı.

Çin'in yurtiçi talebinin ABD'de yaşanan ekonomik yavaşlamayı dengeleme ihtimalinin dünya büyümesinin yavaşlama olasılığını engelleyeceğinin düşünüldüğünü belirten Yalçındağ, Asya'nın doğu ve batı ucunda yer alan Türkiye ve Çin'in 2000 yıl önce İpekyolu ile ekonomik ve kültürel bir köprü kurduklarını ve benzer bir bağın günün şartlarında tekrar kurulabileceğini belirtti.

İstanbul Valisi Muammer Güler, 2000'li yıllarla birlikte dünyanın yükselen iki yıldızı olan Türkiye ve Çin arasındaki ekonomik ilişkilerin büyük gelişme gösterdiğini iki ülke arasında ayrıca derin tarihi ve kültürel bağlar olduğunu söyledi. Küresel dalgalanmalara rağmen Türkiye'nin özellikle 2008'in ikinci yarısından itibaren doğrudan yabancı sermaye çeken bir ülke olmaya devam edeceğini inandığını belirten Vali Güler, "Bu anlamda Çin ile ilişkilerin geliştirilmesine çok önem veriyoruz" dedi.

Güler, buna rağmen Çin ve Türkiye arasında ticaret rakamlarının tek yönlü bir tablo görünümü sergilediğini ifade etti. İki ülke arasındaki ticari ilişkilerin sürekli ve sağlıklı olmasını temenni ettiklerini belirten Vali Güler, Çinli yatırımcılardan Türk mallarını ilgi göstermelerinin yanı sıra turizm açısından da Türkiye'nin tanıtımına destek vermelerini beklediklerini ifade etti.

2010 yılında İstanbul'un Avrupa Kültür Başkenti olacağını hatırlatan Güler, "Bu dönemde de Çinli dostlarımızı ülkemizde görmekten büyük mutluluk duyacağız" dedi.

2007 yılında İstanbul'a gelen 6 milyon 550 bin turistin sadece 59 bininin Çinli turistler olduğunu hatırlatan Vali Güler, bu rakamın toplam turist sayısının yüzde birinin altında bir oran ifade ettiğini fakat 2008'in ilk üç ayında geçen yılın aynı dönemine oranla İstanbul'a Çin'den gelen turist sayısında yüzde 15 artış olduğunu ve bu artışın devam etmesini dilediğini belirtti.

Çin'in Ankara Büyükelçisi Sun Guoxiang ise, Çin'in Shaanxi eyaletinin Çin tarihinde çok önemli bir yeri olduğunu 2000 yıl önce İpekyolu'nun buradan başlatıldığını belirterek, "Hatta Türkçe'de siz bizim ülkemiz için 'Çin' ifadesini kullanıyorsunuz. Çince'de de Shaanxi'nin kısa adı 'Çin'dir" dedi.

Çin'in tam ortasında yer alan Shaanxi eyaletinin coğrafi konumunun büyük avantajlar sağladığını belirten Guoxiang, Shaanxi'nin aynı zamanda zengin kömür, petrol ve doğalgaz yataklarıyla bir enerji merkezi olduğunu çok ciddi turizm potansiyeline sahip olduğunu ve büyük sanayi bölgelerinin yer aldığı bir bölge olduğunu anlattı. Çin'in Ankara Büyükelçiliği olarak iki ülke arasında ticari ve ekonomik ilişkilerin geliştirilmesine bir köprü görevi görmeye hazır olduklarını da ifade etti.

Shaanxi Valisi Zhao Leji ise, Shaanxi eyaletinin 47 milyondan fazla nüfusu olduğunu ve büyüklüğünün 205 bin 800 kilometrekareyi bulduğunu ifade etti. Shaanxi eyaletinin Çin'in en önemli enerji sanayi, tarım ve Ar-Ge merkezi olduğunu belirten Leji, eyalete yüzden fazla üniversite ve kolej bulunduğunu ve 1 milyondan fazla teknik alanda eğitim almış insanın yaşadığını anlattı.

Leji 2007 sonu itibariyle Türkiye ve Shaanxi eyaleti arasında ticaret hacminin yüzde 46,41 yıllık artış ile 69,9 milyon dolara ulaştığını belirtti. Shaanxi eyaletinin Türkiye'ye yüzde 30,94 artışla 62,39 milyon dolara ulaştığını ifade eden Leji, eyaletin Türkiye'den ithalatının ise 7,54 milyon dolar seviyesinde olduğunu aktardı. İki ülke arasında ticari ilişkilerin geliştirilmesi ve gelecek 10 yıl için yeni bir başlangıç yapılabilmesi için somut öneriler getirdiklerini belirten Leji, bu önerileri, karşılıklı ticaretin arttırılması, Shaanxi eyaletinin Türkiye'ye makine, elektrik, elektronik ve tarım ürünleri ihracatını arttırması karşılığında Türkiye'nin Shaanxi'ye işlenmiş deri ve kürk, bakır ve diğer mineral ve maden ihracatını arttırması, ileri teknoloji birimlerinde işbirliği, demiryolu, Telekom ve özellikle, hidroelektrik santral yapımı gibi altyapı projelerinde işbirliği olarak sıraladı.

İki ülke arasında kültürel bağların geliştirilmesi için çeşitli festival de etkinliklerin düzenlenmesinin ve çok faydalı olacağını ifade eden Leji, konuşmasını, "Türklerin dağ dağa kavuşmaz insan insana kavuşur atasözü var. Biz de bundan hareketle ilişkilerimizi sürekli geliştirmeye devam etmek istiyoruz" diyerek bitirdi.

TÜSİAD International olarak öncelik verdikleri ülkelerin başında Çin'in geldiğini söyleyen TÜSİAD International Yürütme Kurulu Üyesi Ali Kibar da önümüzdeki dönemde Çin'e yönelik birçok faaliyet planlamakta oldukların belirtti. Çin ve Türkiye'nin son yıllarda hızla gelişen ve çok yabancı yatırım çeken iki ülke olarak aynı kategoride yer aldıklarını belirten Kibar, buna rağmen iki ülke arasındaki ticaret dengesin giderek artan oranda Türkiye aleyhine bozulduğunu ifade etti. 2004 yılında Türkiye'nin toplan ithalatının yüzde 4,6'sının Çin'den gelen mallardan oluştuğunu belirten Kibar, bu oranın 2007 yılında yüzde 7,8'e yükseldiğini kaydetti. Kibar, ihracat tarafında ise 2004 yılında Türkiye'nin ihracatının yüzde 0,6'sının Çin'e yapıldığını ancak 2007 yılına gelindiğinde bu oranın sadece yüzde 1'e yükseltilebildiğine dikkat çekti. Kibar, ihracatın ithalatı karşılama oranının ise aynı dönemde yüzde 21,5'ten yüzde 6'ya gerilediğini ve Türkiye'nin 2007 yılı toplam dış ticaret açığının yüzde 19'unun Çin'den kaynaklandığını vurguladı. Çin ile Türkiye arasındaki dış ticaretini yapısının da iyi durumda olmadığını belirten Kibar, Türkiye Çin'e demir çelik ürünleri, tuz ve bazı mineraller satarken, Çin'den elektrikli makine ve cihazlar ve tekstil ürünleri satın aldığını anlattı ve "Önlem alınmazsa ticari ilişkilerimiz sürdürülemez hale gelebilir" uyarısında bulundu.

Kibar alınacak önlemlerin ticareti engelleme veya korumacılık yönünde olmaması gerektiğini Çin'e karşı korumacılık politikasının Türkiye'ye yarar değil zarar getireceğin ifade etti. Çin ile iş yaparken Türk firmalarının bazı zorluklarla karşılaştıklarını ifade eden kibar, bu zorlukların başında Türk firmalarının Çin'i tanımamamsı coğrafi uzaklı, Çin tarafından uygulanan tarife dışı engeller ve muhabir bankacılığa ilişkin sıkıntılar olduğunu ifade etti.

Türkiye'nin Çin'e daha fazla ihracat yapabilmesi ile ilgili çalışmalar da yürüttüklerini belirten Ali Kibar, bu çalışmalarda potansiyel sektörler olarak yenilenebilir yağlar, kimya, otomotiv yan sanayi ve turizmin ön plana çıktığını ifade etti. AB ile tam üyelik görüşmelerine başlamış bir Türkiye'nin Çinli yatırımcılar için AB pazarına giriş imkanları da sağladığını vurgulayan Kibar, Çin ve Türkiye'nin özellikle Çin mallarının Rusya ve Orta Asya gibi üçüncü ülkelere pazarlanması konusunda da işbirliği yapabileceğini anlattı.

Toplantının sonunda Shaanxi eyaleti heyetinde yer alan Çinli firma yetkilileri ile Türk firmalarının temsilcileri arasında elektronik, tekstil ve gıda-içecek alanlarında ticari anlaşmalar imzalandı.

(ERÖ-CY-E)

Kaynak: İhlas Haber Ajansı / Ekonomi

Haberler

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title