Nasser kardeşler, İsrail'in soykırımıyla sarsılan Filistin'in hikayesini dünyaya sinemayla anlatıyor

Arab ve Tarzan Nasser, sinema aracılığıyla Filistin'in acı hikayesini anlatıyor. Filmleriyle uluslararası ödüller kazanan Nasser kardeşler, sosyal medyanın gücünü vurgulayarak Filistin'deki gerçekleri dünyaya ulaştırmanın önemine dikkat çekti.
"Gaza Mon Amour" ve "Once Upon a Time in Gaza" (Bir Zamanlar Gazze'de) filmleriyle tanınan yönetmen ve senarist Arab Nasser ve Tarzan Nasser kardeşler, sinema aracılığıyla Filistin'in hikayesini dünyaya anlatıyor.
Asıl adları Ahmed ve Mohammed Abunasser olan ancak sinema dünyasında Arab ve Tarzan Nasser isimleriyle tanınan Filistinli ikizler, 1988'de dünyaya geldi.
Kariyerlerinin başında, Gazze Şeridi'ne uygulanan abluka nedeniyle Ürdün'ün başkenti Amman'a taşınan iki kardeş, Bir Zamanlar Gazze'de filmiyle Cannes Film Festivali'nin Belirli Bir Bakış bölümünde "En İyi Yönetmen Ödülü"nü, Doha Film Festivali'nde ise "En İyi Performans Ödülü"nü aldı.
Nasser kardeşler, filmlerini, sinema dünyasındaki yolculuklarını ve Filistinlilerin yaşadıklarını AA muhabirine anlattı.
"Burada sinemanın gücünden bahsediyoruz"
Yönetmen Arab Nasser, sosyal medyada Filistinlilerle ilgili içerikleri herkesin görmediğini, yapılan paylaşımların çeşitli engellemeler sonucu kitlelere ulaşmadığını söyledi.
Filistinliler için sinema, resim ve müziğin bir araç olduğunu belirten Nasser, "Bunların hepsi aynı davayı destekliyor, aynı anlatıyı dünyaya gönderiyor. Yaklaşık 2 ay önce biri bana 'Neden Batılılar Filistinliler için hareket etmeye başlıyor?' dedi. Nedenini anlattım. Çünkü açlığı, aç insanları görmeye başladılar. Bu, kan ve orada yaşanan güçlü yıkımı görmedikleri, görmeyi reddettikleri anlamına gelir. Burada sinemanın gücünden bahsediyoruz. Sosyal medya çok önemli çünkü şimdi sosyal medya döneminde yaşıyoruz. Sinema önemli olduğu gibi, diğer sanat türleri de önemli." ifadelerini kullandı.
Soykırım sırasında yaptıkları filmlerde, sosyal medyada her gün gördükleri insanlardan bahsetmeye karar verdiklerinin altını çizen Nasser, "Özellikle 7 Ekim'den (2023) itibaren, dünya yüz yıllık acıları, cinayetleri, katliamları ve benzeri şeyleri reddettiğine karar verdi. Ancak sosyal medyanın gücü var. Bu çok önemli çünkü sosyal medya, soykırımı yansıtıyor. Sinema Gazze'den ve buradaki katliamlardan gerçek bir görüntü sunuyor. Bunu asla televizyondan göremezsin. Sosyal medya gücü var." dedi.
Arab Nasser Filistinlilerin sürekli mağdur olarak gösterildiğine işaret ederek, "Biz mağdur değiliz. Biz bir halkız ve gerçek haklarımız var. Bu gerçek reddediliyor. Bizim için sorun bu. Filistin'i mağdur olarak tutuyorlar. 'Kurbanı korumak' için sürekli mağdur olmamızı istiyorlar. Mağdur sözünü reddediyorum. Hayır. Biz bir halkız. Yaşamsal haklara sahibiz, toprağımızın hakkına sahibiz." diye konuştu.
"Sinemanın daha fazla ışık tutan gerçek bir resim olduğuna inanıyorum"
Tarzan Nasser ise 7 Ekim 2023'ten sonra her şeyin değiştiğine dikkati çekerek, "Benim için şu anda güç, gerçek resmin içinde. Biz, bu soykırım konusunda 7 Ekim'den önceki gibi değiliz. Benim için şimdi her şey değişti. Sinemanın daha fazla ışık tutan gerçek bir resim olduğuna inanıyorum. Gazze hakkında bir film izleyebilirim, Gazze halkı hakkında bir fikir edinebilirim ama bu neyi değiştirecek? Sadece orada yaşayan insanlarla tanışacaksınız. Bizim görevimiz bu. Et ve kemiği göstermek, sinema ve değişim hakkında konuşmak bizim görevimiz." şeklinde konuştu.
Sinema hakkında romantik klişelerle konuşmanın zamanı olmadığını vurgulayan Nasser, İsrail'in uyguladığı soykırıma dikkati çekerek şunları kaydetti:
"Halkımız iki yıldır, her gün öldürülüyor. Umursayan kimse yok. 7 Ekim'den sonra yüzlerce Filistin filmi çekildi ama hiçbir şey ifade etmiyor. Gerçekten, öldürülen insanlar hakkında tüm dünyaya gösterilmesi gereken gerçek bir görüntü var. Şimdiye kadar ateşkes olduğunu söyleyerek yalan söylüyorlardı. Ateşkes yok. Filmimde insanların öldürüldüğünü söyleyecekler. Ne değişecek? Yapılan filmler, bu insanlara ilişkin ve insanların burada nasıl yaşadığı hakkında biraz bilgi verecek. Gerçek görüntüler ise cep telefonlarıyla gelecek. Filistinlileri öldürmekten, eşyalarını çalmaktan, evlerini yıkmaktan gurur duyuyorlardı. Mutluydular. Dünyaya gösterilmesi gereken gerçek görüntü bu. Bu bir soykırım. Saldırı veya savaş değil. Bu bir soykırım. Önemli olan bu."


















