Evlenin, Yoldan Çıkmayın!

Evlenin, Yoldan Çıkmayın!
Haberler
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Biz Dün Kayseri'den Zonguldak'a Yollardaydık.

Biz dün Kayseri’den Zonguldak’a yollardaydık.

O yüzden bugün, 40 günü geçen hak yolculuğumuz boyunca rastladığımız insan manzaralarından bir-ikisini paylaşacağız sizinle.

Konya’daki Aile İçi Şiddete Son semineri sırasında katılımcılardan biri bir kitap tutuşturdu elimize. Karatay Belediyesi‘nin “kültür” yayınlarındanmış. Adı: Evlilik ve Aile. Mustafa Sofuoğlu tarafından hazırlanmış. Kitap yazarının soyadına çok yakışıyor!

Hangi yüzyıla ait tam bilemedim ancak içinde olduğumuz yüzyıla ait olmadığı kesin. Evlenirken eşlerde aranacak vasıflar bölümünün altında, “erkeğin kız veya kadında arayacağı özellikleri” okuyorsunuz. Tahmin edersiniz ki “kadının erkekte arayacağı vasıflar”la ilgili bir “inceleme” yok. Erkeğin seçeceği kadının, dindar, zengin, bakire, güzel, asaletli ve sıhhatli olması gerekiyormuş. Erkeğin zengin kadınla evlenmesini öneriyor kitap, çünkü peygamberimiz, kadınla zenginliği için de evlenilebileceğini söylemiş! Kadının bakire olması gerekirmiş çünkü erkek bakireyi severmiş zaten ve o zaman kadın da sadece bir kocayı bilir, dul kadınlar gibi daima eski kocasını hatırlamazmış. “Evlendirilmediği takdirde yoldan çıkacağı sezilen gençlerin izdivacında acele etmek gerekir” diye de buyuruyor Sofu Bey. Uzun süre bekâr kalmak sebebiyle “fuhşun çamurlu ve dikenli yollarına sapmak tehlikesi” varmış zira... 

Kitapta Anayasa’dan, yasalarımızdan habersiz öneriler de var: “Vücudun sıhhat ve afiyeti yerinde olduktan sonra, erkeklerin 22-24, kadınların ise 16-18 yaşlarına doğru evlenmeleri uygun olabilir. Gençlerin gelişmeleri iyi ise bu sınır daha aşağılara çekilebilir” gibi... Ya da “Erkek ailenin reisi olduğu için emirlerinin zamanında yapılması için kadının ondan küçük olması faydalıdır” gibi...

Kadının dört şeyde kocasından “aşağı” olması (yaşı, boyu, malı, nesebi), ancak böylece itaatli olabileceğini de okuyunca... ben kitabı okumayı bıraktım. “Cinsi münasebet” bölümünde daha büyük bombalar vardı, ancak oradan ileriye geçemedim.

Kitap tek soru sorduruyor şimdi bana; bir belediye böyle bir kitabı nasıl bastırır, dağıtır ve üstüne üstlük göğsünü gere gere Hürriyet Treni’ne getirebilir?

TREN GÜNCESİ

Türkiye küçük Millet Meclisleri

1920’den bu yana Türkiye’nin Büyük Millet Meclisi var da, artık “küçük” Millet Meclisleri de olduğunu bu tren yolculuğu sırasında Kayseri’de öğrendim. TkMM’nin Kayseri temsilcisi Mahmut Şahin ziyaret etti trenimizi, onun sayesinde.

Şu anda 30 şehirde 30’ar üye ile başlatmışlar bu sivil toplum örgütlenmesini. Niye bir araya geldiklerini şöyle anlatıyor Şahin:“Ülkemizde sivil toplumun yasamaya katkısı yok denecek kadar az. Seçimden seçime sadece genel başkan seçiyoruz. Kanunların nasıl çıkacağı konusunda kanaatlerimiz sorulmuyor bile. ABD’de temsilciler (milletvekilleri) ayda bir gün toplantı yapıyor, sivil toplumu davet ediyor, gündemdeki konularla ilgili fikirlerini alıyorlar. Yasaları çıkarırken de bunları göz önünde bulunduruyorlar. Bu katılımcı demokrasi dediğimiz şey. Türkiye’de ise vekillerimizin böyle bir kaygısı yok.”

İşte TkMM’nin yapmaya çalıştığı bu eksiği kapatmak: Şehirlerindeki sivil toplum örgütü temsilcilerini ve şehrin milletvekillerini her ayın ilk cumartesi günü davet ediyorlar. Her toplantının, kanaat önderi bir kolaylaştırıcısı oluyor; mesela Kayseri’de bu ayki toplantının kolaylaştırıcılığını Kayseri’nin Refah Partili eski Belediye Başkanı Şükrü Karatepe yapmış. Konu “dokunulmazlıklar”mış.

Kasım ayında, konusu “demokratik açılım/Kürt açılımı/milli birlik projesi” olan toplantının moderatörlüğünü ise oyuncu Lale Mansur yapacakmış.

Önyargılar giremez

Sloganı “Önyargılar giremez” olan toplantıların amacı herkesin aynı şeyi düşünerek ayrılması değil. Toplantı öncesinde tüm katılımcılara “Eğer varsa önyargılarınızı kapıda bırakın, çok istiyorsanız çıkışta alır gidersiniz” dediklerini anlatıyor Şahin. “Çok sevişmeseler bile birbirlerine karşı eleştirilerinde daha yumuşadıklarını görüyoruz. En azından birbirlerini daha iyi anlıyorlar” diye ekliyor.

Bu arada ekleyelim; tabii ki toplantılara milletvekilleri çok itibar etmiyor. Kayseri’de beş Ak Partili, bir CHP’li, bir de MHP’li milletvekili var. Sadece CHP’li milletvekili Şevki Kulkuloğlu katılmış, “Ama biz ısrarla çağırmaya devam edeceğiz” diyor Şahin.

Toplantıların birinci özelliği, bir “genel”, bir “yerel” konunun, aracısız, sansürsüz, önyargısız bir şekilde, yüz yüze tartışılması. İkincisi, bu konuların Anayasa’daki yansıması, çünkü sivil anayasa tartışmaları da bu platformlara taşınıyor. Toplantıların özet tutanakları, bir hafta sonra www.tbmmocg.net adresindeki web sitesinde yayınlanıyor, Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı TESEV, 30 raporun ortak paydalarını belirleyen “Raporların Raporu”nu hazırlıyor. Her ay raporların TBMM’de bir basın toplantısıyla kamuya açıklanması planlanıyor.

www.tbmmocg.net sitesinde bir de liste var; “Bu çalışmanın yapılmasını yararlı buluyorum” diyenler adlarını yazdırabiliyorlar. Bu ülkede seçenle seçilenin, vekille müvekkilin dört yılda bir sandıkta değil, sık sık, düzenli, doğrudan, aracısız ve sansürsüz birbirini dinlemesi, kabul etmese de anlamasını isteyen herkes, oraya adını yazabilir.

Sanırım listede farklı kesimlerden ne kadar çok isim olursa, demokrasiye o kadar yakın olacağız.

BUGÜN  ZONGULDAK YARIN  ÇANKIRI’dayız

Kaynak: Demirören Haber Ajansı / Güncel
title