Çelik: ''Sükunet İçerisinde Bekleyelim''

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Ömer Çelik, 'Birilerine Gazetecilik Yaptığı İçin Tehdit ve Taciz Uygulanıyorsa, Çıkalım Hep Birlikte Protesto Edelim'' Dedi.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Ömer Çelik, Ergenekon soruşturması kapsamında bazı gazetecilerin gözaltına alınması olayına değinerek, ?Birilerine gazetecilik yaptığı için tehdit ve taciz uygulanıyorsa, çıkalım hep birlikte protesto edelim. Ama birilerinin, gazetecilik yüzünden değil, gazeteci kimliği altındaki faaliyetleri dışında bir takım soruşturmalar konuşuluyorsa, o zaman burada yapılması gereken net bir şekilde yargının dosyasında neler olduğunu ve bu sürecin nasıl sonuçlanacağını sükunet içerisinde beklemektir? dedi.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Ömer Çelik, Manisa?da partililere seslenirken, basın özgürlüğünden, Anayasa?ya ve diğer partilerin durumlarına kadar bir çok konuya değindi. Toplantıyı Ak Parti Manisa Milletvekili Mehmet Çerçi, AK Parti Manisa il Başkanı Murat Baybatur ve partililer izlediler.
12 Haziran?da yıpalacak genel seçimlerden sonra milletin sivil anayasa yapacağını belirten Çelik, bu anayasanın darbecilerin gölgesinde, yedeğinde, profesörlerin masa başında oturup yapacağı bir anayasa olmayacağını söyledi. Sivil toplum örgütleri, sendikalar, kadın ve gençlik örgütlerinin kendi bakış açılarından anayasa tartışmalarına katılacağını belirten Çelik, ?Anayasa milletin anayasası olacak? dedi.
Ergenokon soruşturması kapsamında gözaltına alınan gazeteciler konusu değinen Çelik, Türkiye?de basın ve fikir hürriyeti var mı diye konuşmalar yapıldığını söyledi. Çelik, ?Birilerine gazetecilik yaptığı için tehdit ve taciz uygulanıyorsa, çıkalım hep birlikte protesto edelim. Ama birilerinin, gazetecilik yüzünden değil, gazeteci kimliği altındaki faaliyetleri dışında bir takım soruşturmalar konuşuluyorsa, o zaman burada yapılması gereken net bir şekilde yargının dosyasında neler olduğunu ve bu sürecin nasıl sonuçlanacağını sükunet içerisinde beklemektir. Aksi takdirde siyaset yapanlar, şu veya bu yönde, bu işle taraf olmaya başlarlarsa, esas o zaman işte basın örgürlüğü müdür, yoksa bir takım illegal oluşumlar mıdır, birbirne karışmaya başlar. Burada esas mesele şudur. Hiçbir şekilde basın özgürlüğü herhangi bir sebeple tehdit edilemez, taciz edilemez. Ama basın özgürlüğü de hiçbir şekilde, bir takım illgegal oluşumların şemsiyesi haline gelemez. Bu iki meseleyi birbirinden ayırmak gerekir. Bu iki meselinin birbirinden ayrılması konusunda da güveneceğimiz kurum, bu gözaltılarını yürüten savcıların dosyalarında neler olduğu, yani yargıdır. Yargının kararını beklemek gerekir? dedi.
RIZAMIZ YOKTUR
Hiç kimsenin ?Basın hürriyetini savunuyorum? diyerek, darbelerle ve çetelerle mücadele meselesini illegalleştirmeye ve itibarsızlaştırmaya hakkı olmadığını savunan Çelik, ?Ama darbeler ve çeteler ile mücadele ederken de, bir kişinin bile basın hürriyetinin kısıtlanmasına, yanlışlıkla olsa bile, ya da fikir hürriyetinin kısıtlanmasına rızamız yoktur. Bu konuda bizi kimsenin suçlamasına cüret etmemesi gerekir. Biz iktidar olarak, parti olarak fikir hürriyetinin mücadelesini veren bir partiyiz? dedi.
KENDİ BASININIZI KURUYORSUNUZ
Bazı çevrelerin ?Şöyle baskı yaratıyorsunuz, kendi basınınızı kuruyorsunuz? şeklinde söylemleri bulunduğunu hatırlatan Çelik, ?Daha yakın zamana kadar 2004-2005?te elindeki gazete gücü ile ?Türkiye?yi 1 haftada darbe dönemi içine sokabilirim? diyen gazeteciler biliyoruz. Kendi holdinglerinin çıkarları sıkıntıya girdiği zaman, holding çıkarlarını bir basın mücadelesi gibi, bir basın hürriyeti gibi sunan gazetecilik kültürü içinde yaşıyordu Türkiye. 28 Şubat ve darbelere destek vermiş, en ufak bir asker-sivil geriliminde derhal askerden yana hizalanan, derhal postmodern darbelere destek verenlerin çıkıp da, iktidarı basın hürriyetini tehdit etmekle, taciz etmekle suçlamaları ironiden başka bir şey değildir dedi.
BASIN HÜRRİYETİNE LEKE
Bir gazetecinin, gazetecilik faaliyeti sebebiyle tahkik ve tacize uğraması karşısında olmayı ?boynumuzun borcu? olarak nitelendiren Çelik, şöyle konuştu:
?Ama ister gazeteci olsun, ister başka rütbede olsun, isterse başka makamda olsun, kendi bulunduğu makamın imtiyazlarını, kendi mesleğinin icrasının dışında, bir takım hukuk dışı faaliyete alet edenlerin de savunulması üzerinden, darbelerle, çetelerde mücadelenin itibarsızlaştırılmasına asla göz yummayız. Ankara?daki tabloya herkes baksın ibret alsın. Basın hürriyeti diyorlar, yanlarında darbeyi savunanlar, ergenekonu savunanlar, hep beraber bir sentez oluşturmuşlar. Basın hürriyetinin böyle bir tablo içerisinde yer alması bile basın hürriyetine bir lekedir. Basın hürriyetinin olmadığı bir demokrasi gerçek bir demokrasi olamaz. Ama basın hürriyeti üzerinden illegal oluşumlara destek veren bir takım bir süreç varsa, bunlarla mücadele etmeyen bir demokrasi, yetkin bir demokrasi olamaz. Bizim burada yapılan soruşturmalarla, ortaya çıkan gözaltılarla ilgili haklıdır veya haksızdır diyebilecek bir durumumuz yoktur. Çünkü biz bir siyaset kurumuyuz. Adalet mülkün temeli ise adalet hızlı ve doğru bir şekilde tecelli etmelidir. Mesele neyse bir an önce açığa çıksın ve sonuçlansın. Bizim AK Parti olarak durabiliceğimiz yer burasıdır? dedi.
MHP VE BDP SİYASETİ SAPTIRIYOR
Çelik, MHP ve BDP?nin vatandaşı korkutma ve ülkeyi germe politikasıyla uğraştığını öne sürerek, ?MHP gece gündüz İmralı?dan bahsediyor. AK Parti?nin İmralı ile pazarlık yaptığını yayıyorlar. Bunlar İmralı olmasa birşey konuşamazlar. MMP?nin vizyonunda ülkeye yardımı olacak, hiçbir maddesi yoktur. Millete korku yayarak iktidar olacaklarını sanıyorlar. BDP de Kürt sorununu kendi çıkarları için rehin tutan bir siyasi partidir. Türkiye?de demokratikleşmenin çıtası günden güne artıyor. Bu çıtanın yükselmesinden rahatsız oluyorlar. Memnun olmuyorlar. Onların derdi kürt sorunu ve İmralı? dedi.















