Çağlayan'da Adalet, Can Güvenliği İsyanı... 7 Ay Önce 3 Yaşındaki Çocuklarını Kaybeden Yazıcı Ailesi: Göz Göre Göre İnsanları Öldürüyorlar.

Güncelleme:
Facebook'da Paylaş Twitter'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş Google News'de Paylaş

4 kişilik Böcek ailesinin ölümüyle gündeme gelen sertifikasız DSS İlaçlama firmasının 7 ay önce Şişli'de bir apartman dairesini de ilaçlayarak 3 yaşındaki Karan bebeğin ölümüne neden olduğu ortaya çıktı. Çağlayan'da İstanbul Adliyesi önünde açıklama yapan baba Şahin Yazıcı, “Otopsi raporu iki ay önce çıktı. Eğer bazı kurumlar iki ay önce harekete geçmiş olsaydı, geçtiğimiz günlerde Fatih’te bir otelde hayatını kaybeden Böcek ailesi de bugün hayatta olabilirdi. Göz göre göre insanları öldürüyorlar. Bu kasten öldürmedir; bu cinayettir, bu caniliktir! Biz de ölebilirdik. Üçümüz de zehirlendik. Beş dakika daha evde kalsaydık hastaneye gitmeye gücümüz kalmayacaktı” dedi. Anne Gamze Özlem Yazıcı, "Katillik sadece silahla, bıçakla olmaz; bu da bariz bir katillik" derken, ailenin avukatı, "Baba rapor çıkmadığı için defalarca Adli Tıp Kurumu'na ulaşmaya çalıştı, tanıdık aradı... Bizim tek ihtiyacımız etkin bir soruşturmadan ibaretti... Bugün savcıyla görüştük. Sorumlular ifadeye çağrılacak..."

Haber/Kamera: Zuhal ÇİLOĞLAN

(İSTANBUL ) 4 kişilik Böcek ailesinin ölümüyle gündeme gelen sertifikasız DSS İlaçlama firmasının 7 ay önce Şişli'de bir apartman dairesini de ilaçlayarak 3 yaşındaki Karan bebeğin ölümüne neden olduğu ortaya çıktı. Çağlayan'da İstanbul Adliyesi önünde açıklama yapan baba Şahin Yazıcı, "Otopsi raporu iki ay önce çıktı. Eğer bazı kurumlar iki ay önce harekete geçmiş olsaydı, geçtiğimiz günlerde Fatih'te bir otelde hayatını kaybeden Böcek ailesi de bugün hayatta olabilirdi. Göz göre göre insanları öldürüyorlar. Bu kasten öldürmedir; bu cinayettir, bu caniliktir! Biz de ölebilirdik. Üçümüz de zehirlendik. Beş dakika daha evde kalsaydık hastaneye gitmeye gücümüz kalmayacaktı" dedi. Anne Gamze Özlem Yazıcı, "Katillik sadece silahla, bıçakla olmaz; bu da bariz bir katillik" derken, ailenin avukatı, "Baba rapor çıkmadığı için defalarca Adli Tıp Kurumu'na ulaşmaya çalıştı, tanıdık aradı... Bizim tek ihtiyacımız etkin bir soruşturmadan ibaretti... Bugün savcıyla görüştük. Sorumlular ifadeye çağrılacak..."

Tatil için geldikleri İstanbul Kumkapı'da konakladıkları otelde zehirlenen Kadir Muhammet Böcek (6), Masal Böcek (3) ile anne Çiğdem Böcek (27) ve baba Servet Böcek'in (38) ölümüyle ilgili yürütülen soruşturmada tutuklu sayısı 10'a yükseldi. Soruşturma kapsamında DSS İlaçlama şirketinden de 3 yetkili tutuklu bulunuyor. Firma isminin gündeme gelmesiyle birlikte ise DSS İlaçlama'nın, 7 ay önce Yazıcı Ailesi'nin 3 yaşındaki oğlu Karan'ın ölümüne de neden olduğu öğrenildi.

Olaya ilişkin baba Şahin Yazıcı, anne Gamze Özlem Yazıcı ve ailenin avukatı Eylem Karaca, Çağlayan'daki İstanbul Adliyesi önünde basın açıklaması yaptı.

"Eğer bazı kurumlar iki ay önce harekete geçmiş olsaydı, geçtiğimiz günlerde Fatih'te bir otelde hayatını kaybeden Böcek Ailesi de bugün hayatta olabilirdi"

Baba Yazıcı, şunları söyledi:

"Biz 2025 Nisan ayında oğlumuzu zehirlenme nedeniyle kaybettik. DSS isimli firmanın yaptığı ilaçlamadan kaynaklı zehirlenme sonucu vefat ettiği, otopsi raporunda kesinleşmiş oldu.

Otopsi raporu iki ay önce çıktı. Eğer bazı kurumlar iki ay önce harekete geçmiş olsaydı, geçtiğimiz günlerde Fatih'te bir otelde hayatını kaybeden Böcek Ailesi de bugün hayatta olabilirdi. Ne yazık ki bazı kurumlar ancak olay medyaya yansıyınca çalışmaya başlıyor. Keşke bu yaşananların hiçbiri olmasaydı.

Bizim tek amacımız, şikayetçi olduğumuzda başka kimsenin canının yanmamasıydı. Yavrumuzu kaybettik; başka kimse evladını kaybetmesin, kimse zarar görmesin diye şikayette bulunduk. Firmadan ve hastaneden şikayet ettik. Ancak Böcek Ailesi'nin dosyası gündeme geldikten sonra herkes aksiyon aldı. Bazı tutuklamalar yapıldı. Bunlar bizim yavrumuzu kaybettiğimizde de yapılabilirdi. Yapılmadığı için bugün dört kişilik bir aile daha hayatını kaybetti. Allah hepsine rahmet eylesin. Çok üzgünüz.

"Beş dakika daha evde kalsaydık hastaneye gitmeye gücümüz kalmayacaktı"

Evlat acısı kelimelerle anlatılabilecek bir acı değil. Biz sadece yavrumuzu kaybetmedik; onunla birlikte öldük. Aldığımız her nefes canımızı yakıyor. İki cihanda da ellerimiz onların yakasında olacak. Bilinçli şekilde insanları ölüme sürüklüyorlar.

Bizim olayımızdan haberleri olmasına rağmen tam yedi aydır ilaçlama yapmaya devam etmişler. Göz göre göre insanları öldürüyorlar. Bu kasten öldürmedir; bu cinayettir, bu caniliktir. Konuşmakta zorlanıyorum.

Biz de ölebilirdik. Üçümüz de zehirlendik. Beş dakika daha evde kalsaydık hastaneye gitmeye gücümüz kalmayacaktı. Ailenin taksideki görüntülerini izledik; biz de o durumdaydık. Bazen 'Keşke biz de ölseydik' diyoruz; çünkü bu acıyla yaşamak çok zor.

Bunu yapanların hesabını sormak için mücadeleyi sonuna kadar vereceğiz. Peşlerini bırakmayacağız. Bu dünyadaki sınavımız evlat acısıysa, onların sınavı da biz olacağız. Hukukun bize verdiği her hakkı kullanacağız."

"DSS İlaçlama, 'Siz ertesi gün gelin, masanızın üstündeki yemeği bile yiyebilirsiniz' dediler"

Anne Yazıcı ise şu şekilde konuştu:

"On sekiz Nisan'da yan dairemizde haşere ilaçlaması yapıldı. İlaçlamayı yapan firma yetkilisi hiçbir uyarıda bulunmadı. Yan komşumuz, 'Yan dairede de çocuk var, bir zararı olur mu?' diye sorduğunda, 'Yok abla, onlara bir zararı olmaz. Siz ertesi gün gelin, masanızın üstündeki yemeği bile yiyebilirsiniz' demiş

Komşumuz bunu bize söyleyince, 'Madem öyle dedi, camları kapatırız, evde otururuz' diye düşündük. Normalde bütün binanın boşaltılması gerekiyor; ama firma yetkilisi hiçbir uyarı yapmadı. Komşumuz insani olarak defalarca sormuş, 'Bir şey olmaz' cevabı almış.

18 Nisan akşamı eve geldik, o gece evde kaldık. Ertesi gün dışarı çıkıp oyun grubuna gittik, akşam yine eve döndük. Hiçbir şey yoktu. Oğlumuz gayet sağlıklıydı. Ancak gecesinde rahatsızlandı, kusmaya başladı ve 20 Nisan sabahı kaybettik.

"Bizim dosyamızda zehirlenme şüphesi değil, zehirlenme gerçeği olmasına rağmen yedi ay boyunca neden bu firma çalışmaya devam etti?"

Zehirlenme olduğu ilk andan belliydi. Ama firmayla ilgili yedi ay boyunca hiçbir işlem yapılmadı. Hala çalışmaya devam ettiler, hala can almaya devam ettiler. Katillik sadece silahla, bıçakla olmaz; bu da bariz bir katillik. Göz göre göre insanların canına kıymak. Üç yaşında bir çocuktan ve koca bir aileden bahsediyoruz. Kim bilir bilmediğimiz daha kaç aile mağdur oldu?

Arkamızda duran binadan destek alamadık. Gerekli işlemler yapılmadı. Biz de medyaya konuşmak zorunda kaldık ki, çalışması gereken kurumlar işlerini yapsın. Çünkü acı bir şekilde öğrendik ki, duyurulmadıkça hiçbir kurum görevini yapmıyor.

Nasıl ki Böcek Ailesi'nin raporu iki haftada çıktıysa, iki hafta içinde şirket yetkilileri tutuklandıysa… Bizim dosyamızda zehirlenme şüphesi değil, zehirlenme gerçeği olmasına rağmen yedi ay boyunca neden bu firma çalışmaya devam etti? Bizi en çok yakan da bu."

"Adli tıp raporu iki ay sonra sisteme düşmüş, yani rapor ortada yokken aynı firma bir aileyi daha öldürdü"

Ailenin avukatı Eylem Karaca ise soruşturma sürecine ilişkin şunları kaydetti:

"Karan bebeği kaybettiğimiz 20 Nisan'da olay yerinde keşif yapıldı. Aile zehirlenmişti; tıpkı Böcek Ailesi gibi. Anne, baba ve dede 30 Nisan'da ifade verdi. Üç ifade tutanağında da DSS isimli firmadan şikayetçi olduklarını açıkça söylediler.

Biz vekilleri olarak firmanın ruhsatsız olduğunu, yasak tarım ilaçları kullandığını, gerekli önlemleri almadığını tespit ettik. Bu nedenle baş şüpheli olmaları gerektiğini, ifadeye çağrılmaları ve tutuklanmaları gerektiğini söyledik. Ancak bu uzun süre yapılmadı. Adli tıp raporunu tam yedi ay bekledik.

Geçtiğimiz hafta dosyaya giren rapora baktığımızda bir detay fark ettik: Rapor 17 Eylül'de yazılmış ve 19 Eylül'de sisteme gönderilmiş. Ama sistemde görünmesi 13 Kasım. Tam iki ay sonra. 13 Kasım ise Böcek Ailesi'nin iki evladını kaybettiği tarih. Yani rapor ortada yokken aynı firma bir aileyi daha öldürdü. Bu kabul edilemez.

"Ne hikmettir ki olay basına yansıdıktan sonra adli tıp babayı üç kez aradı"

Baba Şahin Yazıcı rapor çıkmadığı için defalarca Adli Tıp Kurumuna ulaşmaya çalıştı, tanıdık aradı. Ama ulaşamadı. Ne hikmettir ki olay basına yansıdıktan sonra Adli Tıp kendisini üç kez aradı. 'Bir şeye ihtiyacınız var mı?' diye. Bizim tek ihtiyacımız etkin bir soruşturmadan ibaretti.

"Böcek ailesinin yakınlarına da sesleniyoruz, bize ulaşabilirler, dosyalarında elimizden gelen yardımı sunmak istiyoruz"

Bugün savcıyla görüştük. Sorumlular ifadeye çağrılacak. DSS zaten Böcek Ailesi dosyasında tutuklu. Kullanılan maddenin aynı olduğu görülüyor. Müzekkere yazılıp çağrılacaklar. 'Kullanılan madde aynı mı?' diye soruyorsunuz. Orada alüminyum yazıyor, burada alüminyum ve çinko yazıyor. Aynı maddeyi kullanıyorlar. Kanda ayrıştırılmış sonuç muhtemelen o. Adli Tıp raporu tıbbi bir dille okunduğunda da aynı sonuca ulaşıldığını görüyoruz. Sonuç olarak biz Karan Yazıcı bebeğin dosyasının takipçisiyiz ve sonuna kadar takip edeceğiz.

Aynı zamanda, benzer bir kaderi yaşayan Böcek ailesinin yakınlarına da sesleniyoruz. Kendilerine ulaşamadık; bize ulaşabilirler. Dosyalarında elimizden gelen yardımı sunmak istiyoruz. Böcek ailesinin soruşturmasını yürüten savcıya da sesleniyoruz: Bizim soruşturma dosyamıza da baksınlar. Bizden bir yardım istiyorlarsa, yardım etmeye hazırız. Kimin ihmali varsa, kimin sorumluluğu varsa hepsinin incelenmesini ve yargılanmasını talep ediyoruz."

Kaynak: ANKA / Güncel
title