Haberler

Antalya'da "5. Ürün ve El Sanatları Fuarı" Açıldı

Adalet Bakanı Yardımcısı Bilal Uçar, "Şunu çok rahatlıkla söyleyebiliyoruz, karakollarımızda, cezaevlerimizde işkencenin 'İ'si bile yok, kötü muamele yoktur.

Adalet Bakanı Yardımcısı Bilal Uçar, "Şunu çok rahatlıkla söyleyebiliyoruz, karakollarımızda, cezaevlerimizde işkencenin 'İ'si bile yok, kötü muamele yoktur." dedi.

Adalet Bakanlığı İşyurtları Kurumu Daire Başkanlığı tarafından düzenlenen, 51 ceza ve infaz kurumundan tutuklu ve hükümlülerin ürettiği ürünlerin tanıtım ve satışının yapıldığı "5. Ürün ve El Sanatları Fuarı", Cumhuriyet Meydanı'nda açıldı.

Adalet Bakan Yardımcısı Uçar, açılışta yaptığı açıklamada, toplum olarak iş yurtlarının, ceza ve tevkif evlerinin bu organizasyonundan toplumun büyük kesiminin haberinin olmadığını belirtti.

Uçar, fuarların bu faaliyetleri topluma tanıtmak için fırsat olduğunu vurgulayarak, "Ceza ve adalet sistemimizde tabi ki suç işleyen bir kişi bunun karşılığını görecektir. Toplumun güvenliği açısından, hukuk sisteminde bu olmazsa olmaz ama suç işleyen bir kişiye de devlet intikam hissiyle yaklaşamaz. Ne kadar suçlu olsa bile insandır." dedi.

Türkiye'deki ceza ve tevkif evlerinin iş yurtları kapsamında yürütülen faaliyetlerin, dünyada bir başka örneği olmadığına değinen Uçar, 50 bin civarında hükümlü ve tutuklunun, iş yurtlarında emek harcadığını ve eserler ortaya çıkardığını kaydetti.

"Devlet olarak güçlü olmaya mecburuz"

Türkiye'nin çok çetin bir süreçten geçtiğini kaydeden Uçar, şöyle konuştu:

"Çevremizde yaşanan olaylara baktığımız zaman, dünyanın gidişatına baktığımız zaman ve en son yaşadığımız 15 Temmuz hain darbe kalkışmasına baktığımız zaman, biz millet olarak, devlet olarak güçlü olmaya mecburuz, güçlü olmak zorundayız. Güçlü olmak için de Türkiye için de Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak Anadolu coğrafyasında yaşayan herkes, aidiyetimiz ne olursa olsun birbirimize sarılmak zorundayız. Bir arada yaşamak zorundayız, birbirimizi hoş görmek zorundayız. Aidiyetimiz, kimliğimiz, dünya görüşümüz farklı olabilir ama biz bu dünyanın çocuklarıyız, Türk milletinin evladıyız. Bu sebeple güçlü olmak için devlet sistemimiz, ekonomimiz güçlü olmak zorunda."

Uçar, demokrasi ve hukuk devletinin ülke için olmazsa olmaz olduğuna işaret ederek, demokrasi ve hukuk devleti içinde halk belirleyici olduktan sonra, halkın belirleme gücünden, iradesinden korkmamak gerektiğini dile getirdi.

Halkın yanlış yapmayacağını söyleyen Uçar, "Hele yüzde 50'si bir şeye karar veriyorsa orada yanlış olmaz. Halka güvenmek lazım, halktan korkmamak lazım, halkın tercihlerinden çekinmemek lazım. O yüzden devleti kim yönetirse yönetsin, halk kimi seçerse devletimizi o yönetir." dedi.

Hukuk sistemindeki değişiklikler

Adalet Bakanlığı olarak adalet sisteminin güçlenmesi için çalıştıklarını anlatan Uçar, 2003 yılından bu yana hukuk sisteminde ciddi değişimler yaşandığının altını çizdi.

Birçok mevzuat değişikliği olduğuna değinen Uçar, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bütün bunların amacı, millet olarak başkalarından sürekli ayar almak, başkalarının bize sürekli insan hakları alanında ayar vermesi değil. Biz kendi kendimize bir şeyler yapabileceğimize inandık, yaptık ve yapıyoruz da... Bizi bugün birçok çevreler bazı konularda eleştiriyorlar. Özellikle cezaevlerinde kötü muamele iddiasında bulunanlar var. Şunu çok rahatlıkla söyleyebiliyoruz karakollarımızda, cezaevlerimizde işkencenin 'İ'si bile yok, kötü muamele yoktur. Zaten her şey yargı denetimine tabi. Üstelik izleme kuruları da var ama ısrarla birileri Türkiye'de cezaevlerinde kötü muamele yapıldığına dair tezvirat yapıyor. Bunu yapanlar 15 Temmuz'da başarılı olamayanlar ve maalesef müttefikimiz olan birçok devlet bu teröristlere, bu vatan hainlerine kucak açıyor. Onların tezviratlarına da ulusal basın, uluslararası basın destek veriyor. Burada bizim çekinecek hiçbir şeyimiz yok. Her şey hukuk içerisinde cereyan ediyor ve bizim buradaki cezaevlerine emanet olan mahkumlara karşı da bakışımız kesinlikle hangi suçtan gelirse gelsin o devlete emanettir, devlet her türlü güvenliğini sağlıyor."

İftihar vesilesi

Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü Enis Yavuz Yıldırım ise iş ve meslek eğitimi üretimi çalışmalarının sonuçlarının bu fuarda rahatlıkla görülebileceğini söyledi.

Yıldırım, bu fuarların kendileri için "bir iftihar vesilesi" olduğunu belirterek, "Ceza infaz kurumlarımızda bulunan hükümlü ve tutukluları sosyal hayata hazırlama adına yapılan işlerde, batıdaki gelişmiş infaz kurumlarının hepsinin önüne, iş yurtları çatısı altında geçmiş durumdayız." dedi.

Geçen yıl 372 ceza infaz kurumunda Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM) ve Milli Eğitim Bakanlığının kontrolünde yürütülen sınavlara yaklaşık 80 bin hükümlü ve tutuklunun katıldığını ifade eden Yıldırım, 47 bin 800 civarında hükümlü ve tutuklunun temel eğitimden doktora eğitimine kadar çeşitli eğitimler aldıklarını kaydetti.

Yıldırım, iş yurtlarında zeytin, limon, elma, portakal olmak üzere 2 bin ton meyve üretildiğini, 42 bin meyve ağacı dikildiğini, 85 bin fidan yetiştirildiğini, bunların sayesinde tutuklu ve hükümlülerin iş sahibi olduklarını vurguladı.

180 iş kolunda yüzlerce ürün

Antalya Cumhuriyet Başsavcısı Ramazan Solmaz ise iş yurtlarındaki atölyelerde, 6 ana üretim dalında, 180 iş kolunda yüzlerce ürün üretildiğini bildirdi.

Konuşmaların ardından, Adalet Bakanı Yardımcısı Bilal Uçar, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü Enis Yavuz Yıldırım, Antalya Cumhuriyet Başsavcısı Ramazan Solmaz ve diğer yetkililer, stantları gezdi. Fuara, yağmura rağmen çok sayıda vatandaş da ilgi gösterdi.

5. Ürün ve El Sanatları Fuarı, 16 Mart'a kadar açık olacak.

Kaynak: AA / Güncel

Adalet Bakanlığı Yavuz Yıldırım Bilal Uçar Antalya Politika Güncel Haberler

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title